bugün

stranger in a strange land

(bkz: yaban ellerdeki yabancı). gün batımı kendini belli ederken tren varış noktasına yaklaşır, farklı bir ülkede, bambaşka bir yerdesinizdir. ilk adım atılır dışarıya. uzun yolculuğun verdigi uyuşukluk diz kapaklarına kadar hissedilir, trende otururken dağılmış olan atkı soğuk ruzgar yüze vurduğu anda düzeltilir ve başlanır karlarla kaplı sokaklarda yürümeye. akşamları oturup sıcak birşeyler icilebilecek yerlerin hepsi kapalı olduğu icin ısınmak icin tek şans sigaradir. eldiveni çıkarmak akıllıca olmadıgı için çakmakla uğraşmak istemezsiniz, kibrit çıkarılır, itinayla bir sigara yakılır, ah hayatımın en güzel anlarından biri. bu bilmediğiniz yerde tam olarak sizi anlatan bu parçanın sözlerinde kaybolursunuz. (bkz: land of ice and snow). istemsiz bir sekilde iliklere kadar hissedilen bass ritmine göre atarsınız adımlarınızı, steve harris tele vurdukca gözünüzün önünden film şeridi gibi geçer hayatınızın soğuk günleri. en sonunda kendinizi sıcak bir yere atarsınız ve hayatınızın yürüyüşünü yapmış olmanın keyfini yasarsınız.
adrian smith saheseridir bu parça.