bugün

sözlük yazarlarının itirafları

kısa dönem askerliğimin başlamasına son bir gün kaldı.
bu son yazım evimde.
her karesine çabucak alıştığım evimde son gecem bu.
şimdi otobüs gelir. biner giderim.

hayat çok garip. bu garipliğe alışamamak, sürekli dengeyi bulma çabası ise çok yorucu. eskiden bu kadar yorulmazdım. yormazdı beni insanlar. 21 yaşında hayatın en büyük darbesini yemiş biri gibi konuşmak çok uzak olduğum bir durumdu. bu klişeyi yaşadığım için inanılmaz güzelim.

sürekli planlar yapmak, hayaller kurmak... ekmek gibi su gibi. böyle hava gibi. tanrı bir nefes almayı yaratmış bir de hayal kurmayı. ben hepsini çok sevdim. ekmeği de suyu da hayalleri de. insanları sevdim. gerçekten. bunu büyük bir iş başarmış gibi söylemiyorum ya da gururlanmak için anlatmıyorum. ben üşengeç adamım. tembelimdir de. her yere gecikirim. bilerek değil. ben zamanda ağır akıyorum. hal böyleyken büyük işleri başarmak çalışkanlara düşüyordu. basit olan sevmekti. ben de öyle yaptım. çok sevdim.

arkadaşlarımı çok sevdim. azlardı zaten. etrafında bir sürü insanın olması kalbinde de bir sürü insanın gezindiği anlamına gelmiyordu. ben içimdeki ayak izlerini çok sevdim. her birine ayrı ayrı renkler verdim. masmavi oldu. gecekondu mavisi. gerçek evimin mavisi.

sonra bir şeyler yolunda gitmedi.
zülüflü sokak 11 numara. her sene duvarları boyardı annem. bahçe duvarlarını... bir sene yeşile boyadı. hiç sevmedim bahçeyi.
biri geldi hayatımı yeşile boyadı. kim, neden bilmiyorum. öyle olması gerekiyormuş. herkes öyle dedi.
açıklaması olmayan ya da açıklaması can yakan olaylar için kullanılan en güzel cümleydi o. öyle olması gerekiyormuş** öyle de oldu nitekim.

olanları geri almak gibi bir isteğim yok. canımın acısı geçer elbet. geçene kadar beklerim. acelem yok. dedim ya tembel adamım ben.

her şeye gecikirim. yerlere olduğu kadar insanlara da... bu kısım sana ait. http://www.youtube.com/watch?v=26-wNEDBgnQ bu şarkı da senin.
ben düşündüm ki insanlar birbirlerini görür. gülümsemelerden, gözlerden, nefes alıp vermelerinin ritminden.
ben, beni gör istedim.
istediğim tek şey anlaşılmaktı. biri beni anlasındı tek derdim. içimdeki hüznü görebilen biri. ben anlatmadan gören. farklı sevebileceğim, başımı göğsüne koyup nefes alıp verişini dinleyerek mutlu olabileceğim biri. o kişi ol istedim. içindeki o kara deliğini görebildiğimi anla istedim. gözyaşlarımızın tadı aynıydı. belki bir dois değildi ama bu tadı da seversin sanmıştım. fazla sanrılarım varmış. sevgilin olduğunu öğrendiğimde anladım. elimden bişi gelmiyor nitekim ben duyguli bir hamsiyim. dediğim gibi kelimelere,duygulara fazla anlam yüklemem belki bundan. özür dilerim. tivitlerin bana sandım. şarkılarında yerim var sandım. bir başkasına yapılan güzellikleri çaldım. özür dilerim tekrar. bütün bunları yüzüne söyleyemem ama. içimde de tutamam. direnişin benim için yeri ayrıydı. arka bahçedeki o bank gibi, üçümüzün oturduğu senin saçlarımla oynadığın o bank gibiydi. içimde tutamam bunları. haddinden fazla duygu taşıyor cümlelerim içimde. kaldıramıyorum. sana sarılmamayı kaldıramıyorum. sıradan birymişsin gibi hmm meraba* demeyi de kaldıramıyorum. o yüzden bil istedim. yaptığım ibnelik biliyorum. üstüne yıkıyorum cümlelerimi. ama sen de insaf et anna.
" içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapıları yumruklayışlar, cipralexler, turgutlar, edipler, sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen başağrıları, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmışlıklar var. " bütün bunları taşımak istemedim daha fazla.

ve berkant. bu kısım da senin. bütün olanlardan sonra söyleyememiştim. ben skype konuşmalarını çok özlemiştim aslında. bugün seni göremedim evet ama skype olunca bana da çağrı atın olur mu? ayrıca seni çok seviyorum. yüzüne söyleyemem biliyorsun. varlığım varlığına armağan olsun.

şimdi otobüs gelir. biner giderim.
gitmeden önce
http://www.youtube.com/watch?v=cxmTRmKt_6Y