bugün

büyüdükçe hayallerin küçülmesi

bir zamanlar top oynadığın, koş koş bitmeyen boş arsanın ancak bir bina temeline yettiğini görürsün. halbuki o eğri büğrü taşlık saha ne dünya şampiyonası finalleri görmüş, taş ve pet şişeyle yaptığınız o kale nice altın gollere sahne olmuştur.

içinde her şey var zannettiğin büyülü mahalle bakkalının karşıya açılan tek "m" migros sebebi ile kepenk kapattığını farkedersin. yaşlı amcanın dipsiz dehlizlerden oluştuğunu sandığın şeker ve cips madenleri aslında yanyana tutturulmuş iki raftan ibarettir. arkadaşlarınla yaptığın "olm o dükkan benim olsa sonsuz tane "halley" yerim, yorulmam" - "o da bişey mi ben 510 tane "eti cin" yerim doymam" sidik yarışları şimdi çoook uzak gelir. bir zamanlar bayramdan bayrama yediğin, kağıtlarını bile atmaya kıyamadığın çikolataların, şekerlerin upuzun raflarda önemsiz birer kum tanesi gibi sıralanmasına hayıflanırsın.

aslında hayaller değildir küçülen ama kurmak istediğin düşlerdir boyutlarını azalttığın. büyük binaları, dev sistemleri ve sorumlulukları verip de geri almak istediğin minik parıltılar, anlamlardır belki de ufkunu küçülttüren.
bir zamanlar göz kamaştıran hatıraların karanlık koridorda hafifleyen yankı gibi eriyordur. tutunduğun değerler avuçlarından sıyrılırken, sayıkladığın isimler, yüzler netleşmiyordur bir türlü.

büyümüşsündür, hayalini kuracağın pek bir şey de kalmamıştır zaten..