bugün

hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları

arkadaşların ice tea içerken senin meyve suyu içtiğin zamanlardır.

yıl 2006, ingilizce hazırlık, ali osman sönmez kampüsü, as merkezden başka bir b.k yok,
tansaş neyim var, öğle araları arkadaşlar McDonald's da yemek yemeler, as merkez içinde
lahmacun yemeler, lan bizim leş mahallede yediğim tadı alamadıktan sonra ben neden
hacıoğlunda çatal bıçakla lahmacun yiyeyim, hee zengin hatunlar
peymacun yemeler, lan sen bizim prensesamızı yesen ( bulgaristanda ekmek üstüne kaşar eritmece )
peymacun neymiş dersin ki zaten elinle yiyemessin sen onu tey allam, neyse,
işte öğle arası tansaştan poğaça almalara falan girdik bir ara,
yemekhanede haftalık kart alacak param bile yok, o zamanlar 6.75 mi ne,
anne işi bırakınca kaldım ortada, evden meyve suyu götürüp poğaça yemece,
neyse çimlerde poğaça yiyoruz ki poğaça bile gözümde çok para
bu zenginler neden benle çimlerde poğaça yiyor diye düşünmekteyim,
meğerse durumları kötüymüş, lan sizin kötü durumunuz ile ben beş yıl yaşarım,
diyemedim ya la,
onlar ice tea içerken ben markasını bile bilmediğim şeftali suyunu içmiştim.
hala hatırladıkça o ice tea'yi yudumlamak için neler vermezdim,
aslında ayran alanlara da özenirdim, neyse annem işe geri döndü sonra ayran
almaya başlamıştım,
ama o zamanlar ice tea'yi zenginlerin içeceği bir şey sanmıştım,
büyüdükçe her long island iced tea içtiğimde, hep içindeki ice tea'ye özenirim.