bugün
- kuresele yavsayan gotler tam liste8
- öğretmen maaşları18
- magicovento12
- kuduz karantinası olan bölgeden 35 köpek almak14
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması23
- anın görüntüsü16
- amerikan film klişeleri10
- beyler moralim bozuk yardımcı olur musunuz10
- çağırılan yere gitmemek için bulunan bahaneler17
- gideon reid morgan jj27
- herkesle iyi geçinmek13
- yazarların bira içme rekorları15
- uzay pornosunun adı ne olmalı17
- cinlerin musallat olma sebepleri21
- hangi yazar hangi burç14
- 4 israilli rehine için 274 filistinli ölmesi8
- türbanlı bacımızın milletin ortasında öpüşmesi21
- kur koruma ne demek14
- galatasaray'ın ünlü bir hakemle anlaşması10
- kalp krizi8
- tehlike içermeyen köpeği götüreni durdurmak10
- yalnguk oglu10
- sokak köpekleri9
- 25 yaşındaki kız 38 yaşındaki erkek ilişkisi15
- kız arkadaşı yüzünden kendini asan genç8
- tebliğcilerin insanların giyimine karışması10
- özgür özel8
- lise mezuniyet törenleri10
- istanbul10
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu25
- su faturasının elektrik faturasını sollaması9
- sözlükten hatun kaldırmak19
- ali koç da bizim aziz yıldırım da bizim22
- gavsın 4 büyük meleğin özelliklerini taşıması13
- irem derici'nin erkek sevdası17
- akraba evliliği bir özgürlüktür19
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması16
- rte türkiyenin geleceğinin garantisidir15
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak16
- hiç yaşamadığın şeyi hatırlamak11
- ali koç12
- kadının kocasına ismi ile seslenmesi mekruhtur18
- ellerim bos gonlum hos9
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği14
- islam10
- meral akşener12
- bir insanın sizi sevmediğini nasıl anlarsınız12
- ctrlx ile adana sokaklarında gece vakti gezmek9
- üstteki yazar hakkında fikrini söyle13
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği15
mal ve mülk edenirken bunun bir ihtiyaç olduğunu öne sürerek bu eylemi gerçekleştiriyoruz. dünya üzerindeki her şeyi mülkümüze geçirme fırsatımız olsa bunu gerçekleştiririz oysa. yine ihtiyaç namına. öyle bir durumdayız ki sanki dünya üzerinde ki tüm şeylerin mülkiyeti tüm zamanlar için bize devredilmiş.
insan ihtiyaçlarını, arzularını tatmin etmek için yaşar hale geliyor. bitmek bilmeyen bir iş temposu, hayat koşuşturmacası derken belki de ömrünün sonlarına doğru edinebildiği bir ev bir arabayla mutlu olmaya çalışıyor insan. oysa o bir ev ve arabanın insandan götürdüklerini saymaya başladığınızda aslında bu bir adet ev ve arabanın dahi onu ne kadar fakirleştirdiğini görüyorsunuz. yok olan zaman, yaşanan zihinsel ve fiziksel yorgunluk, incinen ruh tüm bunlar insanın aslında dünyada gerçek manada kendine ait olan ve olabildiğince iyi değerlendirmesi gereken şeyler değil mi? zaman akıp gidiyor; günler geçiyor, yıllar geçiyor ve siz hep daha fazlası için çalışır durumdasınız. yılmadan, yüksünmeden, bıkmadan.
doğu mistizminin aşıladığı düşünceye göre insan olabildiğince az eşyaya sahip olmalıdır.semavi ya da semavi olmayan nasıl olursa olsun insan ruhunun tatminini amaçlayan dini inançlar da bunu emreder. çünkü bu eşyalar insanı dünyaya bağlayan gereksiz birer prangadır.
türk insanının eşyaya olan düşkünlüğü batının yoğun etkisiyle beraber hayatımıza girmiştir. sözde malca zengin ruhca fakir, aç gözlü, kapitalizm salyası batılı kendi gibi bize de fakirleştirmiştir. kendi halkını aptallaştıran ve tabiri caizse birer amip haline getiren batı, kolay yönetmenin insanları bireysel problemleri peşinden koşan bencil varlıklar haline getirmekden geçtiğini çok erken tarihlerde keşfetmiştir.
bu keşif belki amerikanın keşfinden daha eskidir...
tüketim toplumunda hedef: 'hep daha fazlası, hiç durmamak ancak asla tatmin olmamak' . insanların tatmin olmayacak olması onları iflah olmaz birer fakir yapan yegane sebep. beraberinde mutsuzluğu ve huzursuzluğu getiren tatminsizlik; huzur ve mutluluk getireceği bahsiyle yapılan hemen her vaadi insanların gözünde birer mesih yapıyor. genç kalabilense vaad sahipleri oluyor.
insanımızın bir an önce gözünü açması ve asıl zenginliğin farkına varması gerekir. belki beni tiye alacaksınız ama gerçekten de tanrı(ya da doğanın nasıl inanmayı diliyorsanız) nın bize bahşettiği rüzgar,su,güneş,mavi kubbe birer zenginliktir.onlar tarafından çevrelenmiş olmak varlıklı olmaktır. sahip olmakla övündüğümüz ama asla bizim olmayan, ölürken dahi yanımızda götüremediğimiz mal mülk ise birer paryadır. o kadar mala mülke sahip oluyoruz, belki inşa ediyoruz ama bir tanesi bile rüzgarın savurduğu kum tanesi kadar dahi kalıcı olamıyor, nesilden nesile geçemiyor. o zaman bu beyhude yoruluş niye? bugün pollyanna diye tiye alınan insanların az abartılısı belki de en idealidir. yani tam manasıyla bir denge insanı olmakta fayda var.
ileri okuma için: ayrıntı yayınlarından çıkan lacivert kitaplar serisindeki 'göğü delen adam' kitabının 7. basımındaki(ki sanırım son basım bu) 'papalaginin "şey"leri onu yoksullaştırıyor' başlıklı kısmı(s.43) okumanızı acizane öneririm.
http://www.youtube.com/watch?v=1UUYjd2rjsE
http://www.youtube.com/watch?v=sHQ_aTjXObs
edit: anlatım bozukluğu giderildi.
insan ihtiyaçlarını, arzularını tatmin etmek için yaşar hale geliyor. bitmek bilmeyen bir iş temposu, hayat koşuşturmacası derken belki de ömrünün sonlarına doğru edinebildiği bir ev bir arabayla mutlu olmaya çalışıyor insan. oysa o bir ev ve arabanın insandan götürdüklerini saymaya başladığınızda aslında bu bir adet ev ve arabanın dahi onu ne kadar fakirleştirdiğini görüyorsunuz. yok olan zaman, yaşanan zihinsel ve fiziksel yorgunluk, incinen ruh tüm bunlar insanın aslında dünyada gerçek manada kendine ait olan ve olabildiğince iyi değerlendirmesi gereken şeyler değil mi? zaman akıp gidiyor; günler geçiyor, yıllar geçiyor ve siz hep daha fazlası için çalışır durumdasınız. yılmadan, yüksünmeden, bıkmadan.
doğu mistizminin aşıladığı düşünceye göre insan olabildiğince az eşyaya sahip olmalıdır.semavi ya da semavi olmayan nasıl olursa olsun insan ruhunun tatminini amaçlayan dini inançlar da bunu emreder. çünkü bu eşyalar insanı dünyaya bağlayan gereksiz birer prangadır.
türk insanının eşyaya olan düşkünlüğü batının yoğun etkisiyle beraber hayatımıza girmiştir. sözde malca zengin ruhca fakir, aç gözlü, kapitalizm salyası batılı kendi gibi bize de fakirleştirmiştir. kendi halkını aptallaştıran ve tabiri caizse birer amip haline getiren batı, kolay yönetmenin insanları bireysel problemleri peşinden koşan bencil varlıklar haline getirmekden geçtiğini çok erken tarihlerde keşfetmiştir.
bu keşif belki amerikanın keşfinden daha eskidir...
tüketim toplumunda hedef: 'hep daha fazlası, hiç durmamak ancak asla tatmin olmamak' . insanların tatmin olmayacak olması onları iflah olmaz birer fakir yapan yegane sebep. beraberinde mutsuzluğu ve huzursuzluğu getiren tatminsizlik; huzur ve mutluluk getireceği bahsiyle yapılan hemen her vaadi insanların gözünde birer mesih yapıyor. genç kalabilense vaad sahipleri oluyor.
insanımızın bir an önce gözünü açması ve asıl zenginliğin farkına varması gerekir. belki beni tiye alacaksınız ama gerçekten de tanrı(ya da doğanın nasıl inanmayı diliyorsanız) nın bize bahşettiği rüzgar,su,güneş,mavi kubbe birer zenginliktir.onlar tarafından çevrelenmiş olmak varlıklı olmaktır. sahip olmakla övündüğümüz ama asla bizim olmayan, ölürken dahi yanımızda götüremediğimiz mal mülk ise birer paryadır. o kadar mala mülke sahip oluyoruz, belki inşa ediyoruz ama bir tanesi bile rüzgarın savurduğu kum tanesi kadar dahi kalıcı olamıyor, nesilden nesile geçemiyor. o zaman bu beyhude yoruluş niye? bugün pollyanna diye tiye alınan insanların az abartılısı belki de en idealidir. yani tam manasıyla bir denge insanı olmakta fayda var.
ileri okuma için: ayrıntı yayınlarından çıkan lacivert kitaplar serisindeki 'göğü delen adam' kitabının 7. basımındaki(ki sanırım son basım bu) 'papalaginin "şey"leri onu yoksullaştırıyor' başlıklı kısmı(s.43) okumanızı acizane öneririm.
http://www.youtube.com/watch?v=1UUYjd2rjsE
http://www.youtube.com/watch?v=sHQ_aTjXObs
edit: anlatım bozukluğu giderildi.
güncel Önemli Başlıklar