bugün
- ismet gurbuz 202410
- gratis indirim günü kavgaları17
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur14
- sözlükteki islamcılara alınması gereken önlem9
- albay kemal9
- true nickli yazar10
- yaşlılık belirtileri9
- fenerbahçe9
- üstteki yazar tarzında entry gir13
- albay kemal sözlükten atılsın kampanyası8
- kova burcu erkeği9
- sözlüğün en iyi 10 yazarı17
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız22
- neden evlenmiyorsunuz13
- jose mourinho73
- insanoğlunu yerleşik hayata geçiren neydi9
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- zalbert'in karşısında dans etmek8
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür11
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri8
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü11
- magicovento10
- carlo ancelotti8
ankara, dokunsan ağlamaktır;
yapılması gereken çokça işi * bir güne sığdırmış koşuştururken, cüzdanındaki bozuk paraların çanta ağırlığına bile etki ettiği farkedilip, ilk fırsatta bu bozuklukları bütünletmek amacıyla yaklaşılan büfenin, konuşmaya dahi tenezzül etmeden, kaşlarını kaldırıp kafasıyla "hadi git" işareti yapmasından sonra, ellerinde onlarca bozuk parayla, aklında "ama bu onların işine yarayan birşey değil miydi?" sorusuyla, kızılayın göbeğinde kalakalmışlığın yarattığı ait olmama duygusudur beni ankarayı betimlemeye iten. * * * *
eğer ankaraya, belki saflıklarıyla ünlü insanlarıyla tanınan, ama mutlaka neşe, içtenlik ve samimiyet bir de balık kokan bir şehirden geldiyseniz, kendinizi buraya ait hissetmeniz ne kadar da zor. dalgalarla iki yaşınızdayken tanışıp denize bile güvenebildiyseniz oralarda, patates ve yumurta ikilisine karıştırdığınız toprakla iğrenç evcilikler oynayabilme şansınız olduysa, para bütünletmek için gittiğiniz bakkal amcanız tarafından üzerine bir de plastik fanuslardan içi kremalı gofretle ödüllendirildiyseniz, ankara sizin için sadece dokunsan ağlama, boğazda düğümdür...
ankara, ayağın takılmasıdır;
bu şehir babasının yemek yerken konuştuğu iki kelimeyi duyup aydın(?) olan gençlere sahipse, güzel konuşmayı-yazmayı ya osmanlıca ya da öztürkçe sözlükle olan dostluğuyla doğru orantılı sanıyorsa, metroda cama yansıyan görüntüden kesiyorlarsa insanları birbirlerini, ve yine bu insanlar gözlerini kaçırarak konuşmayı çok iyi beceriyorlarsa, marjinalliği dövmene, saçlarındaki kızıllık oranına, dinlediğin placebo radiohead şarkı sıklığına göre alınan bir hediye olarak içselleştirmişse, mezunları hakkında yapacağın ödeve, kendi okulunun mezunlar derneğiyse izin vermeyen ,yürüyüşleri konuşmaları bakışları bile robotlaşmışsa insanlarının, yüzlerinde en ufak bir duygu görebilmek içinden yalvarıp, her seferinde daha dikkatli bakıyorsan gözlerine, ellerinde sigarayla yolda yürüyen kızlarsa ankaraya ait olanlar koskocaman bir hayal kırıklığıdır ankara. ayağın takılmasıdır, tökezlemektir...
ama düşmemektir ankara;
o soru işaretleriyle eve gelirken, ekmek almak için girdiğin markette bozuk paralarla boğuştuğunu gören "bakkal amca"nın *"ablacım izin verirsen onları bütünleyeyim mi hem benim de ihtiyacım var da" demesiyle sarsılan bünyede oluşan gülümseyiştir ankara. bülent ortaçgilin kulağına şarkı fısıldamasıdır, genco erkalın saatlerce tek başına orda oraya zıplayarak nazımı anlatmasıdır ankara. dans edebilmektir ankara. baba öpücüğü olmasa da, yanından her geçişinde, hazrola geçip;
"atam sen rahat uyu, yolcusuyuz biz hürriyetin,
atam sen rahat uyu, bekçisiyiz cumhuriyetin."
şarkısını söyleyip, yanın yörendekileri bezdirmeye sebep olan anıtkabirin verdiği huzur ve güven duygusuyla uykuya dalmaktır. * * * *
ankara; büyümektir...
yapılması gereken çokça işi * bir güne sığdırmış koşuştururken, cüzdanındaki bozuk paraların çanta ağırlığına bile etki ettiği farkedilip, ilk fırsatta bu bozuklukları bütünletmek amacıyla yaklaşılan büfenin, konuşmaya dahi tenezzül etmeden, kaşlarını kaldırıp kafasıyla "hadi git" işareti yapmasından sonra, ellerinde onlarca bozuk parayla, aklında "ama bu onların işine yarayan birşey değil miydi?" sorusuyla, kızılayın göbeğinde kalakalmışlığın yarattığı ait olmama duygusudur beni ankarayı betimlemeye iten. * * * *
eğer ankaraya, belki saflıklarıyla ünlü insanlarıyla tanınan, ama mutlaka neşe, içtenlik ve samimiyet bir de balık kokan bir şehirden geldiyseniz, kendinizi buraya ait hissetmeniz ne kadar da zor. dalgalarla iki yaşınızdayken tanışıp denize bile güvenebildiyseniz oralarda, patates ve yumurta ikilisine karıştırdığınız toprakla iğrenç evcilikler oynayabilme şansınız olduysa, para bütünletmek için gittiğiniz bakkal amcanız tarafından üzerine bir de plastik fanuslardan içi kremalı gofretle ödüllendirildiyseniz, ankara sizin için sadece dokunsan ağlama, boğazda düğümdür...
ankara, ayağın takılmasıdır;
bu şehir babasının yemek yerken konuştuğu iki kelimeyi duyup aydın(?) olan gençlere sahipse, güzel konuşmayı-yazmayı ya osmanlıca ya da öztürkçe sözlükle olan dostluğuyla doğru orantılı sanıyorsa, metroda cama yansıyan görüntüden kesiyorlarsa insanları birbirlerini, ve yine bu insanlar gözlerini kaçırarak konuşmayı çok iyi beceriyorlarsa, marjinalliği dövmene, saçlarındaki kızıllık oranına, dinlediğin placebo radiohead şarkı sıklığına göre alınan bir hediye olarak içselleştirmişse, mezunları hakkında yapacağın ödeve, kendi okulunun mezunlar derneğiyse izin vermeyen ,yürüyüşleri konuşmaları bakışları bile robotlaşmışsa insanlarının, yüzlerinde en ufak bir duygu görebilmek içinden yalvarıp, her seferinde daha dikkatli bakıyorsan gözlerine, ellerinde sigarayla yolda yürüyen kızlarsa ankaraya ait olanlar koskocaman bir hayal kırıklığıdır ankara. ayağın takılmasıdır, tökezlemektir...
ama düşmemektir ankara;
o soru işaretleriyle eve gelirken, ekmek almak için girdiğin markette bozuk paralarla boğuştuğunu gören "bakkal amca"nın *"ablacım izin verirsen onları bütünleyeyim mi hem benim de ihtiyacım var da" demesiyle sarsılan bünyede oluşan gülümseyiştir ankara. bülent ortaçgilin kulağına şarkı fısıldamasıdır, genco erkalın saatlerce tek başına orda oraya zıplayarak nazımı anlatmasıdır ankara. dans edebilmektir ankara. baba öpücüğü olmasa da, yanından her geçişinde, hazrola geçip;
"atam sen rahat uyu, yolcusuyuz biz hürriyetin,
atam sen rahat uyu, bekçisiyiz cumhuriyetin."
şarkısını söyleyip, yanın yörendekileri bezdirmeye sebep olan anıtkabirin verdiği huzur ve güven duygusuyla uykuya dalmaktır. * * * *
ankara; büyümektir...
güncel Önemli Başlıklar