bugün

hachiko

çok aşırı bir hayvansever olan bünyemi iyiden iyiye sarsmış filmdir.

o kadar sarstı ki, memleketimde bırakıp gelmek zorunda kaldığım güzel köpeğimiz, hektor'u ( kendisi 7 aylık bir rottweiler ) arayıp sesini duymak istedim.

hani çünkü hayatımda bir akitanın yarısı kadar karakterde bir insan girmedi şimdiye kadar. hayatıma girmiş hiçbir insan şu filmdeki köpeğin gösterdiği sadakatin çeyreği kadarını gösteremediler hiç. iş bu sebepten ötürü hachiko gerçekten efsanedir.

hani ağlamayayım, güleyim diyorum filme ne güzel diye, lakin filmin "beys an e truu stori" olduğunu biliyoruz ya, kurgu olsa yürü git dersin de, değil işte, değil.

--spoiler--
adamın karısı gibi terkedip gitti kasabayı, adamın kızı bile çocuğa çoluğa karıştı, mutlu oldu mesut oldu. insanlar hayatlarına ne güzel devam ettiler, ama hachiko edemedi, hachiko geriye kalan bütün ömrünü o metrodan çıkacak o adam umuduyla yaşadı gitti.
--spoiler--

o değil de,
şu insanoğlu, serbestçe, gönlünü istediği gibi savurup da çıkabiliyor ya rahat rahat herhangi birinin hayatından, işte o gidenlerden biri durup da yarattığı boşluğu görebilse bi, bi görebilse... neyse,

tanım: şimdiye kadar izlediğim, en özel, en şahane, en mükemmel bağlılık ve sadakat filmiydi. köpek gibi sevmek durumu da hachiko'dan geliyor sanırım, fekat insanoğlu da ne yaparsa yapsın, köpek gibi sevemedi bi türlü.