unutulmaz film replikleri

entry8559 galeri video26
    3839.
  1. -ben neden benim de başka biri değilim?
    -seçim yapmadığın sürece, kalan olasılıkların hepsi mümkündür.
    -eğer patates püresi ile sosu karıştırırsan daha sonra ayıramazsın, sonsuza dek. baba'nın sigarasından çıkan duman bir daha asla içine dönmez. geri dönemeyiz. seçmek, bu yüzden zordur.

    (bkz: mr nobody)

    -sahip olduklarımız sonunda bize sahip oluyor.
    -insan sevdiğini öldürür diye bir söz vardır ya. aslında bakın, insanı öldüren hep sevdiğidir.
    -dövüş kulübünün birinci kuralı.. dövüş kulübü hakkında konuşmayacaksınız.
    dövüş kulübünün ikinci kuralı.. dövüş kulübü hakkında konuşmayacaksınız.
    -biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olmayacağız. şimdi bunu anlamaya başlıyoruz ve bu yüzden çok kızgınız.
    -tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür...
    -bizim neslimiz büyük depresyon'u ya da büyük savaş'ı yaşamadı. bizim savaşımız ruhsal bir savaş. bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız...
    -dibe vurmadan özgür olamazsın.
    -herşeyi kontrol etmeye çalışmaktan vazgeç. bırak ne olacaksa olsun. bırak olsun.
    -damağındaki o küçük çizik, dilinle oynamasan hemen geçer ama duramıyorsun. oynuyorsun.
    -sizler işiniz değilsiniz. sizler paranız kadar değilsiniz. sizler bindiğiniz arabalarınız değilsiniz. kredi kartlarınızın limitleri değilsiniz. sizler iç çamaşırı değilsiniz. sizler dünyanın dans edip şarkı söyleyen pisliklerisiniz. hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz...
    -burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor. lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz.
    -bizler eşşiz değiliz. süprüntü ya da pislik de değiliz. biz sadece biziz. biz sadece biziz ve hayatta başımıza gelenlerin bir nedeni yok.
    -istenmeyen yağlar. pahalı, butik sabunlar. maaş çekleri, güzel bir ev, zarif mobilyalar. yalnızlık ve yabancılaşma. tüketimin susmayan arsız çağrısı. yalanlar ve yalanlar. nefret ve öfke.
    -biz kadınlar trafından büyütülmüş bir nesiliz, bu yüzden onlara ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz.
    -tanrının ya düşmanı ya da hiçbir şeyi olacak olsan, hangisini seçerdin?
    -uykusuzluk böyledir işte. her şey çok uzaklardadır, bir kopyanın kopyası gibi. dünyayla arana öyle bir mesafe sokar ki, ne sen bir şeye dokunabilirsin, ne de bir şey sana.
    -yaşamı sevmemize ramak kalmıştı.

    (bkz: fight club)

    -gülersen herkes seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın.
    -kendine hep yanlış soruyu sordun. bu adam beni niye hapsetti? asıl sorman gereken soru şuydu. bu adam 15 yıl sonra beni niye bıraktı?

    (bkz: oldboy)

    -bize göre başka türlü yaşamak salaklıktı. bize göre boktan işlerde çalışıp maaşa talim eden, metroya binip faturalar için endişelenen örnek vatandaşlar yaşamıyorlardı...onlar salaktı, korkaklardı. biz bir şey istediğimizde, gidip alırdık.

    (bkz: goodfellas)

    -are you watching closely

    +alfred borden, bu gün kral ve ingiltere yüksek mahkemesi adına bu dünyaya veda edeceksiniz. söyleyecek son bir sözünüz var mı?
    -abracadabra

    -hilenin sırrını arıyorsunuz ama bulamazsınız çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. siz sırrı bilmek değil kandırılmak istiyorsunuz.

    (bkz: the prestige)

    -dostunu yakın düşmanını daha da yakın tut.
    -ona reddedemeyeceği bir teklif sunacağım... -don vito carleone-
    -tanrının bize gösterdiği birşey varsa oğlum, o da kimsenin öldürülemez olmadığıdır.

    -clemenza: tamam, diyelim ki ikisini de vurdun. sonra ne yapacaksın?
    +micheal: oturup yemeğimi bitireceğim.

    (bkz: the godfather)

    -fredooooom!
    -herkes ölür ama herkes gerçekten yaşayamaz.

    (bkz: braveheart)

    -"onu unutmam gerektiğini bir türlü unutamıyorum."
    -gözlerinizi kapattığınız zaman dünya yok olmuyor öyle değil mi? -leonard shelby-
    -hafıza bir odanın şeklini, bir arabanın rengini değiştirebilir. anılar saptırabilir. bunlar yorum, kayıt değil, gerçekler elindeyse bunlar önemsiz. -leonard shelby-
    -kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara gereksinimi var. -leonard shelby-
    -seni hasta, zavallı gerizekalı. ne istersem söyleyebilirim ve hiçbir şey hatırlamazsın. iyi arkadaş olacağız, hatta belki sevgili olacağız. -natalie-
    -(koşarken) tamam, ne yapıyorum? (koşan bir adam görür) bu adamı kovalıyorum. (adam ateş eder) hayır, o beni kovalıyor.
    -mutlu olmak için kendine yalan söylüyorsun. bunda yanlış bir şey yok. hepimiz bunu yaparız. -teddy gammell-
    -sen gerçeği istemiyorsun, sen kendi gerçeğini uyduruyorsun. -teddy gammell-

    -natalie: son hatırladığın şey nedir?
    +leonard: karım.
    -natalie: bu hoş.
    +leonard: ölüyordu.

    (bkz: memento)

    -"hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır.." -maximus-
    -asker olmanın en büyük avantajı düşmanınızı karşınızda görüyor olmanızdır.
    -ben roma ya hizmet ediyorum babana değil!
    -senin oğul olarak hataların, benim baba olarak başarısızlığımdır. -marcus aurelius-

    (bkz: gladiator)

    -say something to me.
    +something.

    -havlamaya devam mı edeceksin? yoksa gelip ısıracak mısın?
    -özel biriyle birlikte olduğunu, çenesini kapatıp karşılıklı susabildiği zaman anlıyor insan.

    (bkz: pulp fiction)

    -senin yaşlarındayken derlerdi ki polis de olabilirmişiz, suçlu da. bense şu an sana diyorum ki: suratına doğrultulmuş dolu bir silah varken, ne fark eder ki?
    -sana yanlış adres verdim doğru yere geldin.

    (bkz: the departed)

    -biliyor musunuz bu bifteğin var olmadığını biliyorum.
    bunu ağzıma koyduğumda matrix'in beynime bunun sulu ve lezzetli olduğunu söylediğini biliyorum.
    9 yılın ardından ne fark ettim biliyor musunuz?
    cehalet erdemdir...
    -kimse sana aşık olduğunu anlatamaz. sen bilirsin..herşeyinle...
    -sen hiç gerçek olduğundan emin olduğun bir düş gördünmü neo? peki bu düşten hiç uyanmasaydın, düşler dünyası ile gerçek dünya arasındaki farkı nasıl anlayacaktın? -morpheus-

    (bkz: the matrix)

    -old man dies, young woman lives fair trade..! ı love you nancy.. -yaşlı adam ölür, genç kız yaşar; adil bir anlaşma.. seni seviyorum nancy...

    -peder: git, ama kendine bir sürtük yüzünden ölmeye değer mi diye sor.
    marv: ölmeye değer (1. kurşun) öldürmeye değer, (2. kurşun) uğruna cehenneme gitmeye değer (son kurşun) amen!

    (bkz: sin city)

    -say hello to my little friend. -tony montana-

    (bkz: scarface)

    +kim, kimsin sen ?
    -kim ?
    -neye göre kimim ?
    maskeye göre mi, yoksa içimdeki bene göre mi ?
    maskeli bir adamım ben.
    +bunu görebiliyorum.
    -elbette görebilirsin.
    -senin gözlem gücünü sorgulamıyorum.
    maskeli bir adama kim olduğunu sormandaki paradoksa dikkat çekiyorum sadece...

    -bu maskenin altında bir yüz var, ancak benim değil.
    ne altındaki kaslardan daha bendir o yüz.
    ne de altındaki kemiklerden.
    bu maskenin altında etten daha fazlası var.
    bu maskenin altında bir fikir var!
    ve fikirler kurşun geçirmez. -V-

    -"bize insanları değil fikirlerini hatırlamamız söylendi. çünkü bir adam yenilebilir, yakalanabilir, öldürülebilir, unutulabilir. fakat bir fikir 400 yıl sonra bile hâlâ dünyayı değiştirebilir."

    -toplumlar, kendi devletlerinden korkmamalı.
    devletler, kendi toplumlarından korkmalı.
    bina nasıl bir sembolse, onu yıkma eylemi de bir semboldür.
    sembollere anlam kazandıran insanlardır.
    tek başlarına semboller anlamsızdır ama yeteri kadar insanla bir binayı havaya uçurmak dünyayı değiştirebilir.

    -sanatçılar gerçegi ortaya çıkarmak, siyasetçiler ise gerçegin üstünü örtmek icin yalan söylerler...

    -şiddet iyi amaçlar için kullanılabilir.

    (bkz: v for vendetta)

    -balian: kudüs'ün değeri ne?
    +salahaddin: hiçbir şey! her şey!

    +bu yola, kudüsü savunan balian'ı bulmak için girdik.
    -ben demirciyim.
    +ben de ingiltere kralı.
    -ben hala demirciyim!

    -kalbimdeyken, nasıl cehennemde olabilirsin ki?

    +mutlak ölüme gidiyorsun.
    -bütün ölümler, "mutlak" tır.

    -din benim umurumda falan değil! din maskesi altında, her mezhepten fanatiğin yaptığı çılgınlıkları ve sonra da bunu tanrı isteği olarak adlandırdıklarını gördüm. birçok katilin gözlerinde, birçok dini gördüm.

    -dünyayı iyiliğe götürmeyen bir adam ne işe yarar.

    -dünyayı daha iyi yapmayan insan insan değildir.

    +piçleri peydah etmeye muktedir olduğun zamanlarda seninle dövüşmeyi ne isterdim.
    -anneni, kendisininkileri peydah ettiği zamanlardan tanırım. allahtan, benimkilerden biri olamayacak kadar yaşlısın.

    -kutsallık yapılan doğru işlerde ve kendini savunamayanları korumak için gösterilen mertliktedir. ve tanrı'nın arzusu olan iyilik (kafasını ve kalbini işaret ederek) burada ve buradadır. ve kendi kararınla yaptığın işler sonucunda iyi bir adam olursun ya da olmazsın!

    -düşmanlarınla karşılaştığında, korkusuz ol! cesur ve dimdik ol ki, tanrı seni sevsin.
    seni ölüme götürecek olsa bile, her zaman gerçekleri söyle. çaresizlerin yanında ol, yanlış yapma!
    bu senin yeminindir.
    dünyayı iyiliğe götürmeyen bir adam ne işe yarar.

    (bkz: kingdom of heaven)

    -hangisi daha kötü olurdu; bir canavar olarak yaşamak mı, yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi? -teddy daniels-

    (bkz: shutter ısland)

    mathilda : iyi uyudun mu ?
    leon : ben uyumam, bir gözüm hep açıktır.
    mathilda : bir gözü açık uyuyupta bu kadar çok horlayan birini hiç görmemiştim.

    stan: polisler dışarıda. biz gitsek iyi olur. sen burada kalıyorsun.
    willy blood: onlara ne söylememi istiyorsun?
    stan: onlara işimizi yaptığımızı söyle.

    leon : sürekli tamam demeyi de kes ! tamam mı ?
    mathilda : tamam.
    leon : güzel.

    asla yüze ateş etme. hedefi teşhis edemezlerse ödemede yapmazlar.

    (bkz: leon)

    -uyuşturucu pazarını biz yaratmıştık. öyle ki 70'lerin sonunda ya da 80'lerin başında uyuşturucu
    kullandıysanız, %85 olasılıkla bizden almışsınızdır.

    -en yakın arkadaşım tarafından satıldım, bu beni rahatsız etmedi.
    giriştiğim işte battım, bu beni rahatsız etmedi.
    mahkemede 60 yıla mahkum edildim, bu beni rahatsız etmedi.
    ama kızıma verdiğim sözü tutamamak işte bu beni gerçekten çok üzdü..

    (bkz: blow)

    -eğer yaşamak için çalışıyorsan neden çalışarak ölüyorsun...
    -ateş edeceksen et... konuşma!

    (bkz: the good the bad and the ugly)

    -why so serious -joker-
    -eğer bir şeyde iyiysen, asla bedavaya yapma.
    -ya iyi olarak ölürsün, ya da kötüye dönüşecek kadar uzun yaşarsın.
    -rus mafyası: buraya gelip bizim paramızın yarısını alabileceğini mi düşündün? joker: evet.
    -planı olan bir adam gibi mi duruyorum. benim ne olduğumu biliyor musun? ben arabaları kovalayan köpek gibiyim. eğer yakalasam bile ne yapacağımı bilemem. anlarsın ya... ben sadece yaparım.
    -işler yolunda gitmediğinde şu medeni insanlar birbirlerini yer. yani ben canavar değilim. sadece herkesten öndeyim.

    (bkz: the dark knight)

    hasta la vista baby

    (bkz: terminator 2 judgment day)

    kendi yaptıklarımızın dışında bir kader yoktur

    (bkz: terminator salvation)

    leonidas : sen, oradaki. ne iş yaparsın ?
    arcadialı : çömlekçiyim, efendim.
    leonidas : sen, arcadialı senin mesleğin ne ?
    arcadialı : heykeltraşım, efendim.
    leonidas : sen ?
    arcadialı : demirciyim.
    leonidas : spartalılar!!! sizin mesleğiniz ne ?
    spartalılar : au! au! au!
    leonidas :gördün mü dostum! ben senden daha fazla asker getirdim.

    (bkz: 300)

    -kötüler bile annesini sever.
    -insan bazen ne kadar küçüldüğünü görebilecek kadar büyük olmalıdır.

    (bkz: 3:10 to Yuma)

    +sana ayda 300 dolar versem japonları öldürür müsün?
    -ayda 300 dolara herkesi öldürürüm.

    (bkz: the last samurai)

    -öldürme yetkisine sahip olup da öldürmüyorsan güçlüsündür.
    -daha fazla insanı kurtarabilirdim. bu araba. satsam, goeth bu arabayı alırdı. arabayı neden satmadım ki? on kişi ederdi. on kişi. on kişi daha. bu iğne, iki kişi. bu altın. iki kişi. buna karşılık bana iki kişi verirdi. en azından bir. bana bir kişi verirdi, bir kişi daha. bir insan daha. bir insan, stern. bunun için. daha fazlasını kurtarabilirdim. kurtarmadım ! kurtarmadım... -oskar schindler-
    -bir atasözümüz vardır: bir kişinin hayatını kurtaran, bütün insanların hayatını kurtarmış sayılır.

    (bkz: schindler s list)

    -babam şöyle derdi: dünyada barış varsa, birisinin daha büyük bir silahı vardır.

    (bkz: iron man)

    -mr. pink: birilerini vurdun mu?
    +mr. white: sadece birkaç polisi.
    -mr. pink: hiç gerçek insan yok mu?
    +mr. white: sadece polisler.

    -eğer yapmamalarını söylediğim şeyi yapmamış olsalardı; hala hayatta olacaklardı. (mr. blonde)

    (bkz: reservoir dogs)

    -en büyük düşmanın, en son bakacağın yere saklanacaktır.
    -daha zeki olmanın tek yolu, daha zeki bir rakiple oynamaktır.
    -savaştan kaçınmak mümkün değildir, sadece düşmandan üstün olana kadar erteleriz.
    -benim sanatım, seni öyle parçalarla beslemek ki onları aldığın zaman kendinin akıllı benimse aptal olduğuma inanacaksın.
    -tek gerçek düşman içindekidir.

    (bkz: revolver)

    -bunu neden yapıyorsun?
    +çünkü yasalara inancım yok. yasalardan hoşlanmıyorum ve hayatım boyunca bir çalar saatin kölesi olmak istemiyorum. tüm hayatımı hayal kurarak, sürdürmek istemiyorum. altı ay çalışıp böylece bir şeyler alabilirim diye düşünmek istemiyorum.

    -ölüm yaşamayı bilene hiçbir şey ifade etmez.

    -demek ben bir numaralı halk düşmanıyım? tamamen saçmalık bu. ben rejimin, bankaların düşmanıyım. evet, bu hem onlar hem de benim için doğru. onlardan çalarım. işte bu yüzden benden hoşlanmazlar. oysa banka soyunca, kanunları çiğniyormuş gibi hissetmiyorum. en büyük hırsızdan çalıyorum.

    -yargıç: firarında baş yargıcı rehin aldığını kabul ediyor musun?
    +mesrine: her vatandaş gibi adaletin ardına sığındım.

    (bkz: l ınstinct de mort)

    -herşeyi olan bir adama ne verilebilir? -sahip oldukları alınıp geri verilir.

    (bkz: the game)

    her gün dünyada birçok insan ölüyor. ama insanlar cadde ortasında yatan bir ceset gördü mü dehşete kapılıyor.

    (bkz: phone booth)

    -donnie darko? ne biçim bir isim bu böyle? bir çeşit süper kahraman veya buna benzer bir şey adı gibi.
    +sana olmadığımı düşündüren nedir?

    (bkz: donnie darko)

    -savaş gençlerin ölmesi ve yaşlıların konuşmasıdır.

    -bu anı rüyalarımda gördüm. bir anlaşma yapalım. tanrıları şahit kabul edip, galip gelenin, yenilene saygın cenaze töreni yapılmasına izin verileceğine söz verelim.
    +aslanlarla insanlar arasında anlaşma olmaz.
    +şimdi kiminle savaştığını biliyorsun.
    -dün seninle savaştığımı sanıyordum. keşke sen olsaydın. ama ölen gence hak ettiği onuru verdim.
    +ona kılıcının onurunu verdin.
    +bu gece gözlerin olmayacak. bu gece kulakların ya da dilin olmayacak. yeraltı dünyasında kör,sağır ve dilsiz dolaşacaksın ve ölüler şunu bilecek: bu hector, achilles'i öldürdüğünü sanan aptal.

    -öldürülemeyeceğiniz söyleniyor.
    +öyle olsa kalkan kullanmam, değil mi?
    -savaşacağınız thessalonialı gördüğüm en uzun adam. onunla savaşmak istemezdim.
    +bu yüzden adını kimse hatırlamayacak.

    (bkz: troy)

    -merdivenlerden çıkarken orada olmayan bir adamla karşılaştım. bugün yine orada değildi. keşke dedim keşke gitse...
    -fahişelere ikinci bir şans verilmez.

    (bkz: identity)

    -bu dünyada neyseniz o kalırsınız. bunun iki şekli vardır. ya birisi olursunuz ya da hiç kimse...
    -kalabalıkta en çok sesi çıkan oradaki en zayıf kişidir.
    -başarı düşmanlar yaratır, seni vurmaya çalışan da başarının ta kendisidir.
    -kazanırken bırakmak, pes etmek değildir.

    (bkz: american gangster)

    -bir depremle heryer yerle bir olsun. yangınlar her yeri sarsın. şehir kül olana dek yansın ve sular yükselip bu fare dolu kenti okyanusa gömsün.
    -canın cehenneme! senin de canın cehenneme. senin, bu koca şehrin ve içinde yaşayan herkesin canı cehenneme. arkamdan gülümseyen dilencilerin canı cehenneme. arabamın temiz camlarını kirleten çekçekli adamın canı cehenneme. git de kendine bir iş bul!

    -yakalandı ama monty uyuşturucu satıcısıydı. söylesene senin altında özel yapım süper v var mı?
    +hayır.
    -hayır, ama onun var. parasını da başka insanların mutsuzluğuyla ödedi.

    (bkz: 25th hour)

    -kilisede diyorlar ki, affetmek gerek.
    +affetmek tanrı ve onların arasında. benim işim buluşmayı ayarlamak.

    -iyi yaptığın iş senin sanatındır, ve herkesin bir sanatı vardır. aşçının yemek yapması gibi. creasy'nin sanatı da öldürmek; ve şu an baş yapıtını yapıyor!

    (bkz: man on fire)

    -kanla öğretilmeyen dersler çabuk unutulur.
    -zor olan kararı vermek değil. verdiğin kararla yaşayabilmektir.
    -oyun böyle oynanır: karşı tarafı doğru hamleyi kendisinin yaptığına ikna ederek.

    (bkz: law abiding citizen)

    -kurşunlar oylardan daha çabuk lider degiştirirler.
    -hayatta sadece iki trajedi vardır. biri istediğine sahip olamamak diğeri sahip olmaktır.
    -bu dünya silah tüccarlarına kalacak çünkü herkes birbirini öldürmekle meşgul. bu hayatta kalmanın sırrıdır: asla savaşa girme. özellikle de kendinle...
    -şu anda dünyada dolaşan 550 milyon ateşli silah var. bu da her 12 kişiden birinin silahlı olduğunu gösterir. şimdi sorulması gereken: geri kalan 11 kişiyi nasıl silahlandırabiliriz?
    -sen bana kötü diyorsun dostum ama, ben gerekli bir kötüyüm.

    (bkz: lord of war)

    -you talkin' to me? you talkin' to me? you talkin' to me? then who the hell else are you talking. you talking to me? well ı'm the only one here. who the fuck do you think you're talking to? oh yeah? ok.
    -bence birisi bu şehri alıp klozete atmalı ve üzerine sifonu çekmeli.
    -yalnızlık beni tüm hayatım boyunca izledi, her yerde. barlarda, arabalarda, kaldırımlarda, dükkânlarda, her yerde. kaçış yok. ben tanrı'nın yalnız adamıyım.

    (bkz: taxi driver)

    -hepimiz, kötü insanlardan çekinmeliyiz. ama kötülüğün en çok çekinmemiz gereken yüzü iyi insanların da kötü olanlara uymasıdır!
    -kötü olanı yok et ki iyilik yeşerebilsin.
    -artık bir adama onu öldüreceğini söylememen gerekiyor. ondan sonra bu göt heriflerle köşe kapmaca oynuyorum. işin bütün zevkini kaçırıyorlar.
    -patavatsız olmamı mazur görün. çünkü zeki insanlara, kendilerini gerzek hissettirecek derecede kahrolası bir dahiyim.
    -dinle alay etmek kolaydır, oğlum. savunmaksa çok daha zordur.

    (bkz: the boondock saints)

    kader, intikam gibi zorlu ve çirkin bir şeyden yanaysa eğer, yalnızca tanrı'nın varlığının değil, onun arzusunu yerine getiriyor oluşunuzun da bir kanıtıdır.

    (bkz: kill bill)

    -kendine acımayı bıraksan keşke. asıl çirkinlik budur. çirkinlik içte büyüyen bir şeydir. o erkekler gibi acımasız ve zalimdir.
    -her gün ölmediğin her gün sabahları uyandığın vakit bazı kararlar alman gerekecek. kendine şunu sor: o aptalların bugün benim hakkımda söyleyecekleri kötü şeylere inanacak mıyım? annene gelince hayatını o seçmedi bu hayat onu seçti.

    (bkz: the help)

    -dürüstlük, gerektiği anda zor gelebilir ama gelecekteki acı ve ızdıraptan kurtarır.
    -ilk öpücüğüm koridorda başkasıyla dolaşıyor.
    -kimilerimiz soluk, kimilerimiz parlak, kimilerimiz ise ışıl ışıldır.. ama çok nadiren rengarek birisiyle karşılaşırsın.
    ve işte o zaman hiçbir şeyle kıyaslanamaz..

    (bkz: flipped)

    -tatlı söz ve silahla daha fazla yol kat edebilirsin. sadece tatlı sözle kat edebileceğinden daha fazla.
    -hayattaki bir çok şeye, hem komik olduklarından güleriz, hem de doğru olduklarından güleriz.
    -capone'u ancak şöyle ele geçirebilirsin:
    o bıçak çekince, sen silah çekeceksin.
    o senin bir adamını hastahaneye yollayınca, sen onunkini morga yollayacaksın!
    bu, chicago tarzıdır!
    ve capone'u ancak böyle ele geçirebilirsin.

    -muhabir: yakında içki yasağının kaldırılacağı söyleniyor. o zaman ne yapacaksınız?
    +eliot ness: sanırım bir bardak içki içerim.

    (bkz: the untouchables)
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük