bugün

rashomon

---olası spoiler ibaresi---

açılış sekansındaki yağmur kullanımındaki bazı aksaklıkları saymazsak (shining açılış sekansındaki helikopter gölgesi kadar utanç verici değil elbette) rashomon kurosawa’ nın ilk defa ben geliyorum, bana yer açın dediği ve büyük sinemacıların arasında bir japona zorla yer açtırttığı film.

1950 yapımı olup 12. yüzyıl japonyasındaki bir tecavüz ve öldürülme vakasını ölü dahil olmak üzere(!) 4 ayrı şahitten 4 ayrı hikaye ile dinleten film tamamen görülenin gerçek olmama olasılığı, salt doğru bilgiye ulaşabilme ihtimali ve görüngü dünyasındaki epistemolojik problem üzerine eğilmiş durumda. zira bu filmde hem şahitler, hem kamera hem de anlatıcı yalan söyleyebiliyor. bunu değerlendirecek yargı mercii ise izleyici olarak sunuluyor; zira filmde hakim(ya da o dönemki yargı mercii kim ise) izleyici açısında durup hiç kadraja girmiyor…

sinema tarihinde ilk kez hitchcock kameraya yalan söylettiğinde büyük tepki almış ve seyirciye filmdeki olayın yanlış hatırlanma ihtimalini göstermenin mümkün olamayacağını maalesef kabul etmişti. i̇mparator ise rashomon ile bunu kırmışa benziyor, öyle ki bu filmden sonra akademi üyelerinin görüşüp yabancı film kategorisini törenlere ekleme kararı aldığı bilinir.

haydutun nevrotik çıkışları ve hastalıklı karakteri ile 12. yüzyılın başıboş topraklarına bir sosyopatı yerleştirmek cüretkar bir işlem herhalde. medyum sahnelerindeki ince gerilim, malum mütecavizin cinnete varan kahkahaları, oduncu ve rahip arasındaki tümelden tikele (makro-mikro kozmos kabilinden) indirgeyen son diyaloglar etkileyici yanları.

bunlar haricinde kurosawa’ nın orman sahnelerinde gerçekliği daha iyi yakalamak adına devasa aynalar ile güneş ışığını yansıtmış, gri arka planda görünmeyene yağmur damlalarını vurgulanmak için yağmur makinesine(başka bir ismi varsa da ben bulamadım) mürekkep karıştırdığı; ayrıca ilk kez kameranın güneşe odaklandığı film olduğu rivayet edilir.

şahsi ilgimi de cezbeden sebepsiz/salt şiddet eğilimi, açılış cümlesinin güzelliği ile tüm filmi kaplaması ve ancak böyle bir virtüözden beklenebilecek conseptual art imgeleri ile (örneğin tajomaru’ nun sorgu sırasında elleri bağlı ve devamlı havaya bakarken önce genel plan, sonra yüz plan alınışı ve akabinde havada baktığının birbirinden çözülen bulutlar olduğunun görüldüğü, sonrasında kriz geçirmeye başladığı harika bölüm.) sinemayı avrupa ve amerika tekelinden kurtaran filonun öncüsü olmuş bir yapım.

---olası spoiler ibaresi bitti---

bu denli dolu geçen bir 98 dakika gibisi azdır