bugün

never be the same again

ricky martin kasetinin ardından mustafa sandal'ı takıp önce ellerimizi çırpıp sonra hoplayıp yürüyerek dans ettiğimiz gündüzler vardı. bazen onların yerini sevgili barış manço'nun mançoloji albümündeki 2 kasedi bazen daha eski, arada bir filmini kurşun kalemle sarmak gerektiren oya bora'nın kasedi alırdı. spice girls dinleyip, onlardan biri olup figürlerini birebir yapabilerek dans ederdik. o zamanlar videolarını ancak televizyonda denk gelince izliyorduk, tabi sürekli denk gelmek için sürekli VH1 karşısında geçen bir çocukluğum olmadı ama genelde kollardım televizyonu.
sonra zaman değişti, lisede eminem dinlenmeye başlandı. cleanin out my closet ile kendimizi ifade edebildik ancak. tabi bu arada mp3 ile tanıştık, cdçalar en büyük lüksümüzdü. zaman biraz daha değişti, her türlü alt türeviyle rock müzik artık bir vazgeçilmez oldu. grunge bir yaşam tarzı olarak benimsendi, sevilen grupların tüm şarkıları ezberlendi, konserlerde pena kapmak büyük olaydı yani. ve teknoloji de gelişmeye devam etti; mp3çalarlarımız, kulaklıklarımız sokakta yürürken bizi ayrı bir dünyaya taşıdı hep.
biraz daha büyüdük, üniversiteli olduk. daha büyük hayallerimiz, heyecanlarımız oldu. artık ipodlar falan var bir yandan. herneyse. artık daha geniş bir kulağa sahip olduk, jazz, blues, elektronik, trip-hop ve dahası. benim gibi insanlar, bazı şarkılarda çok şey buldu ve çok şey kaybetti. o şarkılarda çok eğlendi ve çok ağladı. ve çaktırmadan üniversite hayatının da son senesine geldiler, daha büyük düşünmeye çalışmaya başladılar, henüz düşünemiyorlar, çok karmaşık geliyor ama bunu da başaracaklar.
şimdi bu gece, yeni bir pazartesinin öncesi erken uyuma derdindeyken, oda arkadaşımın spice girls şarkıları dinlemeye başlamasının ardından "aa o kızlardan birinin bir şarkısı vardı, yoksa onlar değil miydi, neydi?" diye düşünüp düşünüp -teknoloji sağolsun- youtube'dan bulup, an itibariyle 27. defa dinlediğim şarkıdır bu. geçen bunca sene boyunca bir ara çok severek dinlediğimi hatırlıyorum, sonra bırakmışım dinlemeyi, "tarzım değil" demişimdir kesin.

zaman çok geçmiş, çok değiştirmiş ama ben bu şarkıda sevdiğim tınıyı yaşamışım, bunu farkettim işte.
kocaman şehirde metronun aynı vagonuna farklı istasyonlarda binip selamlaşamadığm insanla da paylaşmak isterdim bu duyguyu, ama şimdilik never be the same again diyorum kendi kendime bilmem kaçıncı defa.