bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

sana evlenme teklifi ettiğim günü hatırlıyor musun? geriye dönüp kendimle, o çocukla konuştuğumda, o günü sorduğumda bana korktuğunu söylüyor. evet, korktuğum için sana evlenme teklif etmiştim. artık benden sıkıldığını, başka hevesler içinde olduğunu anlamıştım. zoruna gitmesin küçük hanım sen tamda o aklına gelen karaktere sahip kişisin. ama bunu kendime daha yeni itiraf edebiliyorum. nitekim teklifime olumlu kaçamak bir cevap versen de bir hafta sonra saçma bir mazeretle ayrılıp iki hafta sonra başkasıyla çıktın. işin garibi sen o piçle ayrılıp bana geri döndüğünde benim seni kabul etmemdi. kendimi hayır kurumu gibi hissetmeme sebep olan bir durum bu hâlâ. sonra yine aynı senaryo yine aynı son.

şimdi yaptığını "hayatın gerçekleri" yada "ben doğru olanı yaptım" diye anlatıyorsun.
peki o zaman neden bana bir şey danışmak zorunda olduğunda "onunla konuşmaya yüzüm yok" deyip araya başkasını sokuyorsun?

neyse böyle zor sorular sorup zekana iltifat etmeyeyim.

tavuk döner, et döner, gün gelir hesap döner.