bugün

yeşilköy

http://www.yesilkoyum.org/

Ayastefanos antlaşması:
Yeşilköy'ün tarihinde yer alan en önemli olay şüphesiz Osmanlı tarihinde "Ayastefanos Muahedesi" olarak bilinen antlaşmanın burada yapılmış olmasıdır. Tarihde 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Türk ordusu gerek Balkanlar'da, gerekse Doğu Anadolu'da birçok başarılar elde etmiş olmasına rağmen mali sıkıntılar, ulaşımdaki güçlükler, yetişmiş subay azlığı, kumandanlar arasındaki anlaşmazlıklar gibi nedenlerden dolayı yenilmişti.
Ordunun yenilgisi ve göç eden halkın perişanlığının son safhaya ulaşması sonucunda II.Abdülhamid barış istemek zorunda kalmıştı. Mütareke için Harbiye Nazırı Rauf Paşa görevlendirilir. Görüşmeler sonunda Osmanlı devleti ile Rusya arasındaki ilk anlaşma 31 Ocak 1878'de imzalanır. Anlaşmaya göre Ruslar henüz ele geçmemiş olan Bulgaristan kalelerini ve Küçükçekmece'ye kadar olan bütün Rumeli'yi işgal edeceklerdi.
Bu durum karşısında ingiliz donanması Osmanlı devletinin Protestosuna rağmen 19 Şubat'da çanakkale Boğazı'nı geçerek istanbul önlerine kadar gelir. Bunun üzerine Rus güçleri de hızla istanbul'a doğru hareket eder ve Yeşilköy'ü karargâh yaparak barış görüşmelerine burada başlarlar. 10 gün süren görüşmeler sonunda 3 mart 1878'de, Türk, ingiliz ve Rus elçileri tarafından Ayastefanos antlaşması imzalanır. Antlaşmanın yapıldığı sahildeki bina daha sonra yıkılmıştır. Rusların Yeşilköy'de kaldığı süre içinde Grandük Nikola, barutcubaşılar konağında kalmıştır.
Rusların Yeşilköy'e gelmesi ve Ayastefanos antlaşmasının burada yapılması 19. yüzyılın son çeyreğinde semtin adını sık sık duyulur hale getirmiştir. Bu dönemde batı basınının tüm ilgisi bu kasabaya yönelmiş, birçok yayın organında Yeşilköy ile ilgili yazılar ve gravürler yayınlanmıştır.

Ayastefanos Rus Abidesi:
Rus ordusunun kente Ayasofyanın minarelerini görecek kadaryaklaştığı 93 Harbinin (1877-1878) nişanesi olarak 1895 yılında, istanbul yakınındaki Yeşilköyde, eski Kalkıratya köyünün hemen yanı başında; Galatariada inşa edilen bu taştan ve son derece sağlam yapı üç platformlu bir anıttır.
Çan kulesi olarak da kullanılan üst bölümü yeşil parlak bir malzemeyle inşa edilmiş, anıtın tepe noktasına Rus kiliselerinin taç motifi ve üçlü Rus haçı konulmuştur. Osmanlı-Rus Savaşında ölen Rus askerlerinin hatırasına inşa edilmiş, ancak Osmanlı toplumu için 93 Harbi yenilgisinin bir simgesi olarak görülmüştür. Bu nedenle de I. Dünya Savaşına bir oldu-bitti ile girildiği dönemde (14 Kasım 1914) (inşa edildikten on dokuz yıl sonra) törenle yıkılmıştır.
Bu ilginç anıtın yapılma hikâyesi Osmanlı tarihinde 93 Harbi diye bilinen 1877-1878deki Osmanlı-Rus savaşının son dönemine dayanmaktadır. Bu savaşta tecrübeli subay azlığı, kumandanların anlaşmazlıkları, mali sıkıntılar, cephe gerisindeki yolların yetersizliğinden doğan ulaşım güçlükleri ve özellikle de askeri harekâtın Yıldız Sarayından idaresine kalkışılması, Balkanlar’da ve Anadoluda kazanılan münferit başarılara karşın, Osmanlı için yenilgiyi kaçınılmaz hale getirmişti. Askeri bozguna göçün yarattığı sefalet de eklenince, tahta yeni çıkan 2. Abdülhamit barış istemek zorunda kalmıştır. Harbiye Nazırı Rauf Paşa 7 Ocak 1878de Rusyanın Balkan Orduları Başkumandanı Grandük Nikolaya Osmanlı Devleti adına anlaşma yapma yetkisinin alındığını bildirmiştir. Osmanlı devletiyle Rusya arasındaki ateşkes antlaşması 31 Ocak 1878de Edirne’de Grandük Nikola ile Server ve Namık Paşalar arasında yapılan görüşmeler sonunda imzalanmıştır. Anlaşmaya göre Ruslar henüz ellerine geçmemiş olan Bulgaristan kalelerini ve Küçük Çekmeceye kadar Rumeli’yi de işgal etmiş olacaklardır. Bu kritik durum, ingiliz, Fransız, Avusturya ve italya yönetimlerini kaygılandırınca, ingiliz donanması Osmanlı Devletinin protestosuna rağmen 19 Şubatta Çanakkale Boğazını geçerek istanbul önlerine gelir. Bunun üzerine on iki bin kişilik Rus kuvveti de hızla ilerleyerek istanbula yönelmiş ve Ayastefanosu (Yeşilköy) karargâh yapmıştır. On gün süren barış görüşmeleri sonunda, Meclis 2. Abdülhamit başkanlığında toplanmış ve şartlar bir kez daha gözden geçirildikten sonra anlaşma sağlanmıştır.

Antlaşma 3 Mart 1878de Ayastefanosta (Yeşilköy) Osmanlı Devleti namına Hariciye Nazırı Saffet Paşa ve Berlin Elçisi Sadullah Bey, Rusya adına Mösyö Nelidof ile Kont ignatief imzalamışlardır. Osmanlı tarihinde acı bir hatırası olan bu anlaşmanın şartları daha sonra yapılan Berlin Konferansında değiştirilmiştir.
1893 başlarında Osmanlı ve Rus hükümetleri arasındaki görüşmede, bir başka karar daha alınmıştır: 2. Abdülhamit, Rus Çarının 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında ölen Rus askerleri anısına istanbul yakınlarında Yeşilköyde büyük bir anıt dikilmesi yönündeki isteğini kabul etmiştir. Bu durum, o günlerde istanbulda yayınlanan Moniteur Oriental gazetesinin 12 Ocak 1893 tarihli nüshasında San Stefanoda Rus Abidesibaşlıklı haberde şöyle anlatılmaktadır:
1877-78 harbinde Türkiyede ölen Rus askerleri çeşitli ve dağınık mezarda gömülüdür. Acele yapılan bu mezarlıkların çoğu yıkılmıştır. Rusyada yayınlanan gazeteler zaman zaman bu konuya temas etmekteydi. Petersburg kabinesi, bu işle istanbuldaki askeri ataşesi Albay Peçkovu görevlendirmiştir. Albay, dağınık mezarlıklarla ayrı ayrı ilgilenmenin zor olduğunu bildirerek, bunların bir yerde toplanmasını ve oraya bir de kilise yapılmasını teklif etmiş, bu teklif hemen kabul edilmiştir. Askeri ataşe beş bin ölü kemiğini toplatmış ve sonunda bunların San Stefanoya (Yeşilköy) gömülmesi kararlaştırılmıştır. Türkiye, Rus hükümetinin bu projesinin uygulanması konusunda hiçbir zorluk çıkarmamıştır. Yalnız, abidenin yapılacağı yer konusunda uzun incelemeler yapılmış ve sonunda bunun San Stefano (Yeşilköy) yakınında Kalkiratyada olması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Rus hükümeti orada bir arazi satın almıştır. inşaata hemen başlanacaktır.
Aslında Ruslar, Osmanlı-Rus savaşı sonunda istanbula doğru ilerleyişlerinde vardıkları en ileri nokta olan Yeşilköyde bu olayın anısına bir zafer anıtı dikmek istemişlerdi. Bu yüzden de anıtın yapımı iki devlet arasında uzun çekişme ve tartışmalara neden olmuş, daha sonra uzlaşmaya varılmıştır. Bunun üzerine Rus hükümeti harekete geçmiş, bugünkü Yeşilköy civarında, Florya yakınlarında bulunan Şenlikköyde (eski adı Kalkiratya) Barutçubaşılara ait arazinin bir bölümünü satın alarak, derhal inşaat hazırlıklarına başlamıştır. Anıt, Rusyanın istanbuldaki askeri ataşesi Albay Peçkov tarafından belirlenen prensipler çerçevesinde Rus mimar Bozarov tarafından tasarlanıp yapılmıştır. Ayastefanos (Yeşilköy) Rus Anıtı, kare plan üzerine simetrik şemalı üç platformu olan ve sonuncu platform üzerinde, kolonların taşıdığı soğan kubbeli piramidal bir kuleyle tamamlanan bir yapı olarak tasarlanmıştır. Geniş merdivenlerle ulaşılan birinci platformda, görkemli giriş kapısı bulunmaktadır. iç içe yarım daire kemerli ve ortasında muhtemelen metal bezemeli kapısı olan girişin üstünde ve iki yanında aziz figürlerinin bulunduğu panolar yer alıyordu. Girişin iki yanından yükselen merdivenlerle ulaşılan ikinci platformda yine yarım daire kemerli ve ortası metal bezemeli bir bölüm daha vardı. Bu platformların oluşturduğu ilk bölüm, masif görünümlü ve Romanesk-Bizans karışımı, hatta kale benzeri askeri görünümlü bir tasarımdı. Kolonların taşıdığı ve alttan ayrılıp yükselen üst kesim ise belirgin neo-Slav karakterdeydi. Çan kulesi işlevi de gören bu bölüm, yeşil renkli parlak bir malzemeyle inşa edilmişti.
Rusların bir zafer abidesi olarak yaptıkları bu anıt, I.Dünya savaşı'nın başladığı yıllarda Türk halkını savaşa motive etmek için başlatılan kampanyada hedef haline gelmiştir. Osmanlı devletinin ittifak Devletleri'nin yanında yer almasının kesinleşmesiyle Ayastefanos Rus abidesi'nin yıkılması Milli bir dava haline gelmiş, özellikle yazdığı makalelerle Aka Gündüz konuyu bütün halkın sorunu haline getirmiştir. Savaşın resmen ilan edilmesinden on üç gün sonra 14 Kasım 1914' te saat 08.30'daYeşilköy yakınlarındaki bu anıt, halkın gözleri önünde havaya uçurulmuştur. Bu sırada abidenin on iki sütun üzerine oturtulan kısmı havaya uçurulurken kalan diğer bölümler ise üç ay içinde temizlenmiştir.
Türk Sinema Tarihi'nin ilk belgesel Filmi:
Ayastefanos Rus abidesinin havaya uçurulmasıyla tarihimize de bir ilke imza atılmıştır. Anıtın yıkılacağı bilindiğinden, bu olayın filme alınmasına karar verilmiştir. Bu işi için Viyana'da bulunan bir firmayla anlaşılmış ise de, Milli hassasiyetler dolayısıyla bu işlemin yabancı bir şirket tarafından yapılması uygun görülmemiştir. Yapılan araştırma sonucu orduda görevli, daha önce de sinema işlerinde çalışmış Fuat adında genç bir yedek subay bulunur. Sonraları Uzkınay soyadını alacak olan genç yedek subay, bu büyük tarihi olayı kaydederek ilk aktüel sinemacımız olarak tarihe geçmiştir. Ne yazık ki, tarihi belge niteliğindeki bu film elimizde bulunmamaktadır.
Balkan savaşında Yeşilköy:

devamı alttaki entryde..