bugün

şinto

küller küllere tozlar tozlara..

topraktan geldik toprağa gidiyoruzun gevurcası. bir nevi, kabullenişin duası ve vakur karşılıyoruz bu durumu demenin bilmem necesi.

şinto kendi içinde akıl ermez tarikatlar barındıran bir dinmiş. şöyle ki;

sene 1999. japonya, tokyo'dayız. bilenler bilir, technix king binasının altında bursaspor işkembecisi vardır. artık şubesi midir yoksa yeşil beyaz ışıklandırmasının büyüsü mü bilmem pek bi sevilir vaziyetteydi.

hülasa;

gittik, o kalabalık çekik göz furyasının ortasında ilkkez girdiğimiz bir türk restoranında ev sahibi gibiydik. çorbalar içildi, çaylar içildi, ağızlara karanfiller atıldı.

dikkatimi çeken tokyo gibi metropol bir şehrin göbeğinde -ki bu oturduğumuz masanın penceresinden net görünüyordu- yahudi mezarlığı olmasıydı. yahu öyle böyle değil, bizim zincirlikuyu, karacaahmet onun yanında prototip kalır. öyle büyük. sorduk nedir burası? yahudi mezarlığıymış. yahudi ne ayak mk? bunların akla ziyan dinler vardı oysa bildiğim. şinto, budist, karagüro tırıvırı...

dedim; cemal, ali, süreyya. yürüyün la şu mezarlığa gidek. ha bu arada bu olaylar gece 3-4 gibi bi saat aralığında yaşanıyor. bizim mezarlıklar gibi zifiri karanlık değil. olimpiyat stadından daha aydınlık içi. sanatsal gravürler, oymalar kakmalar, ters saltolar herşey mevcut.

içeriye girdik, az ilerde 8-10 kişilik bir grup defin işlemi yapıyor. sanki yolumuz oradan geçiyormuşcasına bir izlenim vererek yanlarına geldik. bi tane bizim imam gibi biri var kafasında takke var. elinde kağıt ama ezberden okuyor. diğerleri de seyre dalmış, öyle mezarın içinde çalışan iki kişiye mal mal bakıyorlar.

seyirlik mevzu böyle devam ederken bizim süreyya ansızın "allah gabıl etsi.. başınız saossun" diye bişey kaçırdı. lan ali koptu, kafasını enseme gömdü yarılıyor çocuk. süreyya kıpkırmızı. ben de o mezarın içine bakan mallara karıştım mecburen.

bitanesi döndü; tagoşika masakinoya to manhiyoka anayın amı.. kafa salladık "haklısın" der gibi. sonra olayın gidişatı harakiri ye bağlamaması açısından ciddiyetimizi koruduk.

işkembeci abimizin yanına geldik gırgır şamata ile anlattık. dedi gençler; allah korumuş sizi. bilmem ne dinin, gece defin yapan bir tarikatıymış. ölülerinin kanlarını içip ayin yapıyorlarmış. ananı avradını!

zaten sabah 6 treni ile hiroşima'ya geçtik.