bugün
- karşı cinse giyim önerileri9
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması13
- şampiyonluk için yanak okşatmak25
- jose mourinho29
- nişanlı kalmanın saçma olması8
- aç karnına poğaça yemek10
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım13
- en dindar özelliğiniz37
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- chat sitesi kurmak9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- anın görüntüsü17
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü9
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
- icardi19058
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl14
entry'ler (472)
Bisiklet sürmek. Bi tane bisiklet alın, yakınınızda bir orman ya da deniz varsa oraya gidin bisikletle. Kulaklık takmayın, ve sürün. Bunu Haftada 4 gün yapın.
sosyal hayatınız , maddi durumunuz ve eviniz müsaitse besleyin kardeşim yoksa adamı kış günü beyninden vurulmuş ibrahim tatlıses'e çevirebilir. bizim evde bi tekir var en son mahalle bakkalına çırak verdik. evde kemirmedik kablo , kırılmadık bardak bırakmadı. sağa sola işediği yetmiyormuş gibi birde kolunuza bacağınıza karşı sapıkça davranışlar sergileyebilir. demedi demeyin...
kimi bilim dallarına göre ciddiye alınması gereken bir zaman dilimi. esasında osbirin kör etmediğini öğrendiğimiz bir dönemdir.
Polonyalı yönetmenin fransız bayrağındaki renklerden esinlenerek yaptığı üçlemedir. iyi filmlerdir fakat ısmarlamadır...
Abidin abimizdir. (bkz: abidin dino)
Kalabalığa girince kendini kötü hisseden insandır efendim. Gece uyumadan önce ¨Ey rabbel alemin, yok mu şu alemde bana da yoldaş olacak kimse?¨ diye sorarak uyur.
Müslüman diye binladin'i savunmakla aynı şeydir.
Benim okumam var, yazmam yok oğlum.
Efsanedir.
Efsanedir.
Ülkesini soyup soğana çeviren politikacıları , büyük vergi kaçakçılarını , rezaları sonra cem uzanları görmeyen hedelerin kendilerine dert ettikleri kürttür. Hani girilere biraz bakılınca sanki adamların hepsi milyarder ve fatura ödememekten ayrı bir haz alıyorlar da bunun için ödemiyorlarmış gibi bir algı yaratılıyor. Biraz empati diyeceğim ama onun için beyne ihtiyaç var dostlar. Arkadaşları rahat bırakalım.
Ane( ırak yakınlarında bir uçurum adı ) gibi yar( uçurum ) bağdat gibi diyar olmaz. - " Ana gibi yar baba gibi hıyar olmaz."
Şöyledir efendim : Çıkışı olmayan labirent.
1.)1350 TL borcunuz nedeni ile kullanamadığınız hastahane hizmetinden , Sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanmak için adresinizin bağlı olduğu sosyal sigortalar kurumuna gidersiniz onlar adresinizin olmadığını söyler.
2) Adresinizi taşımak için nüfus müdürlüğüne gidersiniz oturduğunuz evde başka bir ailenin gözüktüğünü ve onlar adreslerini taşımadan sizin taşıyamayacağınızı söyler.
3) Üniversiteye hazırlandığınız için geçerli bir " öğrenci belgesi " hükmünde kağıt istenir. Eğitim gördüğünüz kuruma izah edersiniz ve şöyle bir cevap alırsınız "Başvurduk ama ; Milli eğitim en az 60 öğrenciniz olmadan ruhsat veremeyiz" dediler.
4) Anayasayı açarsınız 56. ve 57. maddeyi okursunuz haklarınızın ihlal edildiğinin farkına varırsınız. Tabi bu arada ananızın nikahını tazelemekte olan bir SGK vardır.
5)Bu hak ihlali neticesinde Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne başvurmayı kararlaştırırsınız ve karşınıza " iç hukuğu tüketme " zorunluluğu çıkar.
6) Hadi o zaman devletimi devletime şikayet edeyim der savcılığa gidersiniz. Fakat bir dava başlatabilmeniz için yaklaşık 1000 TL paraya ihtiyacınız olduğu söylenir.
7) Bu arada bozuk psikolojiniz ve boynunuz ve belinizdeki fıtık yüzünden bir sürü para borç edip , bir sürü şeyinizi satmışsınızdır ama devlet daha fazlasını ister.. Aspirinle kafa bulurken kullandığınız ilaç sayısı 10'u aşmıştır.
8) Bu arada insan hakları evrensel bildirgesinin 25. maddesini okursunuz ; "Madde 25
1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar." yazısını okur neyse deyip çıkarsınız.
9) Devam eden hastalıklarınızla ilgili tekrar doktora gider , doktorların artık doktor değil aslında torbacılığa başladığını , temel esaslarının sizi bağımlı yapmaktan başka birşey olmadığını anlar , sıkıntının sizden kaynaklandığını , insan olmayı beceremediğinizi fark eder intihar etmeye kalkarsınız.
10) intiharı becerememeniz durumunda Kabahatler kanunun - en hafifletici olan cinsinden - 36. maddesi esasınca para cezsına çarptırılırsınız.
11) intiharı bile beceremediğiniz için son çare bunu uludağ sözlük'e yazarsınız.Am-göt başlıkları arasında olurda yer tutarsa birkaç şuku alırsınız.
12) Es-kaza bir yerlerden duyulur da bir patlama yaparsa bilaller bir şekilde zall'a ulaşır ve bu entry'i sildirir.
13) ve bu olay neticesinde anlarsın ki tek suç bu ülkede insan olmaktır...
Bu da ıspatı gibidir...
görsel
1.)1350 TL borcunuz nedeni ile kullanamadığınız hastahane hizmetinden , Sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanmak için adresinizin bağlı olduğu sosyal sigortalar kurumuna gidersiniz onlar adresinizin olmadığını söyler.
2) Adresinizi taşımak için nüfus müdürlüğüne gidersiniz oturduğunuz evde başka bir ailenin gözüktüğünü ve onlar adreslerini taşımadan sizin taşıyamayacağınızı söyler.
3) Üniversiteye hazırlandığınız için geçerli bir " öğrenci belgesi " hükmünde kağıt istenir. Eğitim gördüğünüz kuruma izah edersiniz ve şöyle bir cevap alırsınız "Başvurduk ama ; Milli eğitim en az 60 öğrenciniz olmadan ruhsat veremeyiz" dediler.
4) Anayasayı açarsınız 56. ve 57. maddeyi okursunuz haklarınızın ihlal edildiğinin farkına varırsınız. Tabi bu arada ananızın nikahını tazelemekte olan bir SGK vardır.
5)Bu hak ihlali neticesinde Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne başvurmayı kararlaştırırsınız ve karşınıza " iç hukuğu tüketme " zorunluluğu çıkar.
6) Hadi o zaman devletimi devletime şikayet edeyim der savcılığa gidersiniz. Fakat bir dava başlatabilmeniz için yaklaşık 1000 TL paraya ihtiyacınız olduğu söylenir.
7) Bu arada bozuk psikolojiniz ve boynunuz ve belinizdeki fıtık yüzünden bir sürü para borç edip , bir sürü şeyinizi satmışsınızdır ama devlet daha fazlasını ister.. Aspirinle kafa bulurken kullandığınız ilaç sayısı 10'u aşmıştır.
8) Bu arada insan hakları evrensel bildirgesinin 25. maddesini okursunuz ; "Madde 25
1. Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır; bu hak, beslenme, giyim, konut, tıbbi bakım ile gerekli toplumsal hizmetleri ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ya da kendi denetiminin dışındaki koşullardan kaynaklanan başka geçimini sağlayamama durumlarında güvenlik hakkını da kapsar." yazısını okur neyse deyip çıkarsınız.
9) Devam eden hastalıklarınızla ilgili tekrar doktora gider , doktorların artık doktor değil aslında torbacılığa başladığını , temel esaslarının sizi bağımlı yapmaktan başka birşey olmadığını anlar , sıkıntının sizden kaynaklandığını , insan olmayı beceremediğinizi fark eder intihar etmeye kalkarsınız.
10) intiharı becerememeniz durumunda Kabahatler kanunun - en hafifletici olan cinsinden - 36. maddesi esasınca para cezsına çarptırılırsınız.
11) intiharı bile beceremediğiniz için son çare bunu uludağ sözlük'e yazarsınız.Am-göt başlıkları arasında olurda yer tutarsa birkaç şuku alırsınız.
12) Es-kaza bir yerlerden duyulur da bir patlama yaparsa bilaller bir şekilde zall'a ulaşır ve bu entry'i sildirir.
13) ve bu olay neticesinde anlarsın ki tek suç bu ülkede insan olmaktır...
Bu da ıspatı gibidir...
görsel
Endonezyadan , afrikadan çocukları getirip türkçe şarkılar söyletirken hüngür hüngür ağlamaları bu önermeyi ıspatlar niteliktedir.
özellikle Avcılar yönünde beklenirken insana maraton heyecanı katar. birde teyzeler vardır.
Ailecek oturmuş yetenek sizsiniz izliyoruz abi. Neyse işte micheal Jackson taklidi yapan bi adam çıktı. Acun "adama adınız nedir?" deyince adamda Hüseyin Jackson diye cevap verdi ve o anda annen gayet masum bi tavırla bana donup o efsane soruyu sordu :
- Oğlum bu adam maykıl ceksının neyi oluyor acaba?
- Amcasının oğlu anacım.
-Heee belli belli.
ve akabinde gelen kahkahalar.
- Oğlum bu adam maykıl ceksının neyi oluyor acaba?
- Amcasının oğlu anacım.
-Heee belli belli.
ve akabinde gelen kahkahalar.
Ergenlerin erken yaşlarda filozof olma yoluna iten sorunsaldır . Hele hayatında öğrendiği en iyi şey "mastürbasyonun kör etmiyor olması" olan ergenler var ki sorma gitsin. Hadi biyoloji görmedin tamam ülen porno da mı izlemedin?
Böyle olaylar neticesinde oturup bir öz eleştiri yapma ihtiyacı hissetmeyen , yaşanan her olaydaki katkısını düşünmeden her fırsatta hedef tahtasına hükumeti oturtan bir milletin, tarih boyunca varabileceği en yüce nokta iki yüzlülükten daha öte değildir. Gerçi benimki de laf işte. Adam sendeciliği , dalkavukluğu , rüşvet ve yolsuzluğu norm haline getirmiş , şahken şahbaz olan bir toplumun yaşanan böylesi durumlarda da öz eleştiri yapması beklenemez elbet. Ama bu; hükumet kadar aziz Türk milletinin de suçlu olduğu gerçeğini de örtemiyor ne yazık ki.
işçi ezilirken ses etmeyen memurdan, öğrencisi ezilirken ses etmeyen hocadan, dindar ezilirken ses etmeyen liberalden , Solcu ezilirken ses etmeyen sağcıdan , Kürt ezilirken ses etmeyen Türk'ten daha az suçlu değildir hükumetler. Bir millet her şeyi ile millet olma bilincine sahip değilse ; yine bu milletten çıkarılmış bir yönetimin de aynı şekilde bu bilince sahip olması beklenemez. Ne kadar inkar ederseniz edin ! Bu olaylarda istisnasız 76 milyon insanın doğrudan ya da dolaylı şekilde eli kana bulandı. Leşlere dadanan akbabalar misali böylesi acılar üzerinden reklam yapan şirketlerden , popülaritesini arttırmaya çalışan ünlülerden , birilerinin başına basarak bir yerlere gelmeye çalışan parazit köşe yazarlarından söz etmek bile istemiyorum.
o kanlı ellerimizle profil fotoğrafımızı karartıp , akabinde hükumet karşıtı birkaç paylaşım yaptıktan sonra vicdanımız rahat şekilde uyuyabiliriz. Ne de olsa elimizden geleni yaptık..
işçi ezilirken ses etmeyen memurdan, öğrencisi ezilirken ses etmeyen hocadan, dindar ezilirken ses etmeyen liberalden , Solcu ezilirken ses etmeyen sağcıdan , Kürt ezilirken ses etmeyen Türk'ten daha az suçlu değildir hükumetler. Bir millet her şeyi ile millet olma bilincine sahip değilse ; yine bu milletten çıkarılmış bir yönetimin de aynı şekilde bu bilince sahip olması beklenemez. Ne kadar inkar ederseniz edin ! Bu olaylarda istisnasız 76 milyon insanın doğrudan ya da dolaylı şekilde eli kana bulandı. Leşlere dadanan akbabalar misali böylesi acılar üzerinden reklam yapan şirketlerden , popülaritesini arttırmaya çalışan ünlülerden , birilerinin başına basarak bir yerlere gelmeye çalışan parazit köşe yazarlarından söz etmek bile istemiyorum.
o kanlı ellerimizle profil fotoğrafımızı karartıp , akabinde hükumet karşıtı birkaç paylaşım yaptıktan sonra vicdanımız rahat şekilde uyuyabiliriz. Ne de olsa elimizden geleni yaptık..
Kadınların her fırsatta maruz kaldıklarını düşündükleri durum. Ota boka taciz diyorlar.
Belki de ben öyle sanıyorum bilemedim şimdi ama size bir şey anlatayım :
Geçen sene kurban bayramında , bayram günü akraba ziyareti için metrobüse bindim.
Bayram günü haliyle normalin kat kat üstünde bir kalabalık ve gitmem gereken 20'den fazla durak var ve ayaktayım.
Benim kapalı ortama karşı bir alerjim mi var nedir bilmiyorum ama kapalı ortamda çok fazla terliyorum.
Ama normal bir terleme değil yüzüm gözüm ter içinde kalıyor. Birde otobüs tıklım tıklım ben daha bi fena terliyorum ve terledikçe de hem tedirginleşiyor hem de sinirleniyorum.
Neyse işte artık metrobüs sınırlarını zorluyor derken orta kapının açılması ile birilerinin kendini içeriye sıkıştırmaya çalışması bir oldu ve 1.70 boylarında eni yine yaklaşık 1.70 çapında bir hanım abla döndü dolaştı ve benim tam önüme düştü.
Siki tuttuk baba..Otobüsün fevri manevraları ile kız beni cam kenarındaki tutunma direğine sıkıştırıyor.
Zaten nefes alamıyorum üstüne buda sıkıştırınca ben iyice çileden çıkıp ağlayacak duruma geldim.
En son artık dayanamayıp aşağıdaki ellerimi gayri ihtiyari, kadını itmek için yukarı kaldırmaya çalıştığım esnada elim kadının kalçasına değdi ve o anda olan oldu.
Kadın mağrur bir hareketle , adeta asi bir atın şaha kalkması gibi ; önce yükseldi, büyüdü, büyüdü ve sonra koptu tufan. bir çıngar çıkardı Allah belamı versin yunanı kıskandırır. O derece...
Bağıra bağıra "geri zekalı! sabahtan beri sesimi etmiyorum artık yeter be ! Sabahtan beri taciz ediyorsun. Oramı buramı okşuyorsun! Anan bacın yok mu senin ?!" Deyiverdi birden.
Ve ben o anda -şoförün aynadan bakmasını da dahil edersek- tüm gözlerin bir anda insanın üzerine doğrulması hissinin iliklerime kadar yaşadım. Üzerime tüm gözlerin çevrilmiş olmasından mütevellit, bir anda ışık görmüş tavşan , kömür görmüş ak partili misali olduğum yerde kalakaldım. Ardından umarsız bir ses tonuyla
"Ne münasebet hanımefendi?!Otobüs çok kalabalık, muhtemelen yanlış anladınız." dememle kadının daha da harlanması bir oldu.
Buna paralel olarak insanların o "ne olüyü la?" bakışları bir anda yerini matadoru köşeye sıkıştırmış boğanın bakışlarına bıraktı. Artık hanımefendiyi bırakıp mizacımı biraz da sertleştirerek "bacım ne ilgisi var? Gayriihtiyari sana çarpmış olabilirim ama seni niye taciz edeyim?" diyemeden, kadın tekrardan bir " Bırak be ! Hepiniz böylesiniz.. Namussuz şerefsizler! Otobüse de mi binemeyeceğiz artık! " Demesi ile ben, kurşun yaklaşan neo misali elimle önce " Orada bi duracan bacım " yaptıktan sonra,
biraz da çamurlaşarak; "Sabahtır terbiyemi bozmamaya çalışıyorum ama, ülen burada bu kadar güzel kız varken ede ede seni mi taciz edeceğim? Taciz etsem gider güzel birini ederim.Seni niye taciz edeyim?" dememle birlikte yolcuların, yeni bir icat yapmış bilim adamı misali gözleri büyüdü ve ardından önce bana sonra kadına sonra tekrar bana döndükten sonra herkes hayatın anlamını bulmuş gibi kısa bir süre kafasını salladı , kaşlarını kaldırdı ve ardından önüne döndü.
Gelelim kadına...
(Bununla iftihar etmiyorum ama) Ablanın önce kaşları çatıldı , sonra gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ardından da bir sonraki durakta indi. Ve arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Sonra çok üzüldüm tabi. Kendi kendime ne gerek vardı?Dedim ama ne yapabilirdim ? beni buna mecbur etti. Eminim aynını yaşayan ve benim kadar şanslı olamamış yüzlerce insan var bu şehirde. Hiç tacizci yok demiyorum ama herkeste tacizci değil.
Kadınları böyle düşünmeye iten sebepleri görmemezlikten geliyorsun efendim! diyebilirsiniz ama kusura bakmayın. Bu olayların tamamını erkeklere yıkmakta pek vicdani bir hareket değil diye düşünüyorum.
Belki de ben öyle sanıyorum bilemedim şimdi ama size bir şey anlatayım :
Geçen sene kurban bayramında , bayram günü akraba ziyareti için metrobüse bindim.
Bayram günü haliyle normalin kat kat üstünde bir kalabalık ve gitmem gereken 20'den fazla durak var ve ayaktayım.
Benim kapalı ortama karşı bir alerjim mi var nedir bilmiyorum ama kapalı ortamda çok fazla terliyorum.
Ama normal bir terleme değil yüzüm gözüm ter içinde kalıyor. Birde otobüs tıklım tıklım ben daha bi fena terliyorum ve terledikçe de hem tedirginleşiyor hem de sinirleniyorum.
Neyse işte artık metrobüs sınırlarını zorluyor derken orta kapının açılması ile birilerinin kendini içeriye sıkıştırmaya çalışması bir oldu ve 1.70 boylarında eni yine yaklaşık 1.70 çapında bir hanım abla döndü dolaştı ve benim tam önüme düştü.
Siki tuttuk baba..Otobüsün fevri manevraları ile kız beni cam kenarındaki tutunma direğine sıkıştırıyor.
Zaten nefes alamıyorum üstüne buda sıkıştırınca ben iyice çileden çıkıp ağlayacak duruma geldim.
En son artık dayanamayıp aşağıdaki ellerimi gayri ihtiyari, kadını itmek için yukarı kaldırmaya çalıştığım esnada elim kadının kalçasına değdi ve o anda olan oldu.
Kadın mağrur bir hareketle , adeta asi bir atın şaha kalkması gibi ; önce yükseldi, büyüdü, büyüdü ve sonra koptu tufan. bir çıngar çıkardı Allah belamı versin yunanı kıskandırır. O derece...
Bağıra bağıra "geri zekalı! sabahtan beri sesimi etmiyorum artık yeter be ! Sabahtan beri taciz ediyorsun. Oramı buramı okşuyorsun! Anan bacın yok mu senin ?!" Deyiverdi birden.
Ve ben o anda -şoförün aynadan bakmasını da dahil edersek- tüm gözlerin bir anda insanın üzerine doğrulması hissinin iliklerime kadar yaşadım. Üzerime tüm gözlerin çevrilmiş olmasından mütevellit, bir anda ışık görmüş tavşan , kömür görmüş ak partili misali olduğum yerde kalakaldım. Ardından umarsız bir ses tonuyla
"Ne münasebet hanımefendi?!Otobüs çok kalabalık, muhtemelen yanlış anladınız." dememle kadının daha da harlanması bir oldu.
Buna paralel olarak insanların o "ne olüyü la?" bakışları bir anda yerini matadoru köşeye sıkıştırmış boğanın bakışlarına bıraktı. Artık hanımefendiyi bırakıp mizacımı biraz da sertleştirerek "bacım ne ilgisi var? Gayriihtiyari sana çarpmış olabilirim ama seni niye taciz edeyim?" diyemeden, kadın tekrardan bir " Bırak be ! Hepiniz böylesiniz.. Namussuz şerefsizler! Otobüse de mi binemeyeceğiz artık! " Demesi ile ben, kurşun yaklaşan neo misali elimle önce " Orada bi duracan bacım " yaptıktan sonra,
biraz da çamurlaşarak; "Sabahtır terbiyemi bozmamaya çalışıyorum ama, ülen burada bu kadar güzel kız varken ede ede seni mi taciz edeceğim? Taciz etsem gider güzel birini ederim.Seni niye taciz edeyim?" dememle birlikte yolcuların, yeni bir icat yapmış bilim adamı misali gözleri büyüdü ve ardından önce bana sonra kadına sonra tekrar bana döndükten sonra herkes hayatın anlamını bulmuş gibi kısa bir süre kafasını salladı , kaşlarını kaldırdı ve ardından önüne döndü.
Gelelim kadına...
(Bununla iftihar etmiyorum ama) Ablanın önce kaşları çatıldı , sonra gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ardından da bir sonraki durakta indi. Ve arkasına bile bakmadan uzaklaştı. Sonra çok üzüldüm tabi. Kendi kendime ne gerek vardı?Dedim ama ne yapabilirdim ? beni buna mecbur etti. Eminim aynını yaşayan ve benim kadar şanslı olamamış yüzlerce insan var bu şehirde. Hiç tacizci yok demiyorum ama herkeste tacizci değil.
Kadınları böyle düşünmeye iten sebepleri görmemezlikten geliyorsun efendim! diyebilirsiniz ama kusura bakmayın. Bu olayların tamamını erkeklere yıkmakta pek vicdani bir hareket değil diye düşünüyorum.
sözlükçe ne yapmaya çalıştığını anlayamadığımız yazar.
Kadınların sırtından sonra en ilgi çeken noktaları. Bazılarında o kadar sevimli o kadar sevimli ki böyle sıkıp sıkıp patlatası geliyor insanın. (bkz: keh keh keh) (bkz: terbiyesiz)