bugün

entry'ler (58)

ilginç twitter hesapları

http://twitter.com/turkunluarsivi

yaran twitter hesapları

http://twitter.com/turkunluarsivi

vatan gazetesi

türk basınının bir yansımasıdır. Bugün * internet sitelerinde şöyle bir haber yer alıyor:

http://haber.gazetevatan....698/5/Manset#.UEsfmFEQiR8

özetle wesley sneijder diyor ki: 'türk taraftarlara çok bilet verilmiş. kendi evimizde deplasmanda gibiydik. neden bu kadar çok bilet verildiğini anlayamadım.'

vatan gazetesi ise internet sitelerinden haberi şu fotoğrafla veriyor:
http://b1209.hizliresim.com/11/8/csy5f.jpg

hani fotoğrafa bakınca, sneijder'den türkler için akıl almaz sözler yazısını görünce şöyle bir şey bekliyorsun: 'türkler stadı leş gibi kokutmuşlardı. lanet olası müslüman barbarlar, avrupa'dan defolun.'

yani özetle sırf bir iki kişi daha habere tıklasın diye, rating'i artsın diye, provakasyonun kralını yapıyor, türk medyasının önemli gazetelerinden biri. gurur verici.

psiko analist

kurgusuna hayran olunacak bir john katzenbach romanı. sizi şaşırtmayı her an başarabiliyor ve kitabın su gibi akıp gitmesini sağlıyor. türünün en iyisi diyemem belki ama en iyi örneklerinden biri olduğu şüphesiz.

--spoiler--

ama rahatsız edici yönleri de yok değil. bir kere en sinir olduğum konu, kitabın sonu. doktor starks, hayatını mahveden adamı bir anlamda affediyor. tabi bu beğenmeme durumu bana özgü de olabilir. çünkü kitap boyu sevgili doktorumuza yapılan öyle sinirimi bozdu ki belki de hırsımı alacak olan merlin,virgil ve rumplestiltskin'in topluca öldürülmesi olurdu. ha bu klas bir kitap sonu olur muydu? hayır. ama bu 've sonsuza kadar mutlu yaşadılar' tarzı sonlar da beni çıldırtıyor, nasıl yapalım.

bir de kitapta karakter sayısı oldukça az. bu türün devamlı takipçileri, kitap sonlarında katilin kurbanın çevresinden biri çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu bilir. ama doktorumuzun çevresindeki insan sayısı o kadar az ki, kitabın sonunda öğrendiğimiz zimmermann ismi bütün kitap boyunca aklımdaydı zaten. ama bir yandan da doktor kendini hayattan soyutladığı için belki doğru olan da buydu. bilinmez. yoruma açık şeyler bunlar.

--spoiler--

toplamda bakacak olursan katzenbach rahatça ve zevkle okunup bir kitap yazmış. olağanüstü bir fikir değil, ama çok başarılı bir fikir.

emeğine sağlık john.

assassin s creed

filmi çıkacağına dair söylentiler iyiden iyiye ayyuka çıkmaya başlamıştır. bu söylentiler çok uzun zaman önce başlamıştı ama artık biraz daha ciddi ve yüksek sesle söyleniyor. büyük ihtimalle en geç 2014'te tarihin en ilginç oyun serisinin filmini izleyeceğiz.

tabi bu kadar geniş ve zaten 2 karakterli bir oyunun tek film olma ihtimali az gibi. benim gibi bir fanboy'a kalsa altair ibn la ahad'a 1, ezio auditore da firenze'ye 2 film ayırıp bir üçleme çıkarırım. ama tabi bunda önemli bir soru işareti var. çünkü seri daha bitmedi. ubisoft yıllar önce üçleme olarak duyurduğu oyunun 3.sünü yepyeni bir karakterle bu sene çıkaracak. ama söylentiler ubi'nin daha fazla oyun çıkarmaya niyetli olduğu yönünde. benim gibi oyunu yemiş, içmiş, hastası olmuş adamlar ubi'yi zengin ettiği için bu normal tabi. ama film konusuna gelince soru işaretleri oluşuyor. çünkü ne olursa olsun seri ve oyunun çok çok derin konulara giden ana hikayesi daha bitmedi. ve filmin nasıl bir rota izleyeceği bu nedenle büyük soru işareti. ve hatta bu nedenle filmin süresinin çok daha uzayacağı hatta filmin çekilmeyebileceği gibi bir ihtimal bile olabilir.

--spoiler--

bununla birlikte oyun ve film arasında şöyle bir sorun da var. oyunun başından beli dinlediğimiz hikayeye göre tapınakçıların amacı piece of eden'ları ele geçirmek ve 23 aralık 2012 tarihinde yani komplo teorisyenlerine göre kıyametin kopacağı günde bu piece of eden'ları uzaya göndermek. bu şekilde de dünyadaki tüm insanları kontrol altına almak. ama oyunun dokunduğu büyük bir merak konusu olan 23 aralık 2012 gelmek üzere. filmin en erken 2014'te çıkacağı düşünülürse filmin 23 aralık 2012'yi önemli tarih olarak göndermesi biraz 'bayat' gelebilir. tabi biz oyunun hastaları için bu bir sorun olmaz. ama bilgisayar oyunlarıyla işi olmayan sinemaseverler ''bir film gelmiş, 23 aralık 2012'de çok acayip şeylerin olacağıyla ilgiliymiş' şeklinde duyum alırlarsa bu fikri beğenmeyebilir ve daha önce de dediğim gibi bayat bulabilirler. ki çok da haksız olmazlar.

--spoiler--

ha ama özetle biz serinin hastaları için film nasıl çıkarsa çıksın izlenecek. ve kendi adıma büyük ihtimalle de beğenilecek. ama oyunun sinema sektörüne hitabı konusunda büyük problemler var. ha tabi yazdığım 3 paragraf şey daha filmin söylentisi üzerine kurulu. yarın ubi'den biri çıkıp 'ne filmi hemşehrim' dese boynumu büker otururum. ama eğer doğrulanırsa yazılacak daha 33 paragraf da bulabilirim.

nar ekşisi

En güzel birlikteliği salatayla olan ancak çiğköfte ile gerçekten başarısız bir ilişkisi olan sos. Ama zaten bunun koyulduğu çiğköfteler de çiğköfte değil.

etsiz çiğköfte mi olur lan?

samsung galaxy s3

s2'yi satıp almayı düşünürken yolda çekilmez bir arkadaşı görmüş muamelesi yaptığım telefon. Çünkü özelliği falan ne olursa olsun benim için en önemli olan tasarım. eline aldığın ilk günlerde böyle yüzünde bir aptal sırıtış olacak. Ama samsung'un bu tasarıma oval hatlara geri dönüş yapması attan inip eşeğe binmek maalesef. geçmiş olsun.

age of empires 4

buraya yazılan ilk entry 2008'in temmuzu tarihini taşımakta. lakin ben bu oyunu age of empires 3'ün çıktığı zamandan beri bekliyorum. nerede bu oyun, gözlerimiz yollarda kaldı ulan.

bildiğim kadarıyla ensemble studios kapandı, ondan mı bu hasret, bu özlem?

sonuç olarak hasretle beklenen oyun.

en unutulmaz kitaplar

michael moore - aptal beyaz adamlar

uludağ sözlük yazarlarının twitter sayfaları

http://twitter.com/#!/espionages

bursa büyükşehir belediyesi

bursa'yı bilenler için söylemek gerekirse gökdere bulvarı'nda incirli caddesine tecavüz etmektedirler. bu çok yüce kurum 3 arabanın yan yana ancak geçebileceği caddeye tramvay yapmaktadırlar. dükkanların önünü kapatmaktalar, bir tarafına araba parkedilen yolu geçilmez hale getirmekteler, caddenin içine etmekteler.

http://www.trafikhaber.co...aati-basliyor-h10970.html
*

havuçlu tarçınlı kek

dankek tarafından çıkarılmış yeni ürün. eğer özlediyseniz ihtiyacını giderecek bir ürün. ağzınıza havuç olduğunu tahmin ettiğim bazı parçalar geliyor. ama olmayabilir de...

ama tüm dankeklerde olduğu gibi - belki de bana öyle geliyor lan- yedikten tadı geçtikten sonra ağzınızda metalik bir tat bırakıyor. eğer çayla yerseniz bir sorun yok. çatır çatır da yeniyor yani.

dankek olması haricinde gayet güzel ürün. checked.

azra akın

oyunculuk konusunda başarısızlığın son nirvanasına ulaşmış ve güzel olduğunu da düşünmediğim kadın. manken diyebiliriz. seri söylemesi gereken bazı cümlelerde araya boşluk koyması bile bu işten hiç anlamadığının göstergesi. yeni nesil geniş ailede fazla uzun ömürlü olmaz umarım.

hande ataizi

2002'de yayınlanan ve cem davran ile sunduğu bir programa rastlamam sonucu söylediği lafla beni güldüren hoş kadın.

konuk petek dinçöz. yeni zamanları. cem davran petek'i överken onu jennifer lopez'e benzetiyor. handeciğim hemen araya girip jennifer lopez'in artık * karta kaçtığından bahsediyor.

yıl 2011. genç(!) petek dinçöz'ün eski popülerliğinden eser yok. hande ataizi desen kötü projelerde bile görülmüyor artık. jlo ise on the floor ile bir kez daha dünyayı kendinden bahsettireli fazla olmadı.

yani anlayacağın hande ataizi. sen anlamışsındır zaten.

assassin s creed 2

bir çok açıdan aşmış, ubisoft'un rüştünü yıllar boyu sürecek şekilde ispat ettiği kalite patlaması yaşamış oyun.

müzik olarak bakarsak venice rooftops gibi oyun müzikleri dalında ödül verilecek olsa kafaya oynayacak bir müzik var. ki bu sadece birisi. oyunu oynarken müzikler sizi takip ediyor resmen. her an sizi sarıp sarmalayıp saatlerinizi oyuna harcamanızda en önemli etkenlerden.

dahası oyun çok gizemli. oyunu yiyip, içip, gömülüp, ardından bir çok yerde oyun hakkında yorum okumama rağmen hala aklımda bir sürü soru işareti. yapımcılar merak edin ibneler tarzında oyun yapıp sizi çıldırtıyorlar. çok da iyi yapıyorlar. oyunun sürprizleri o kadar çok ki

--spoiler--
son glyph'i bulup sizden şifre istiyor. arkada bir yazı nothing is true everything is permitted. tüm şifrelerin geçerli olduğunu anlatmak için daha iyi bir yol ve mesaj olamazdı.
--spoiler--

ayrıca oyunun seri olduğu beynimize çok güzel sokuluyor. ilk oyundan hatırlayabilecek onlarca bölüm var. bu olay sizi oyunun sahibi, gerçek kahramanı gibi hissettiriyor.

--spoiler--
ezio abimiz kardeşliğe katılırken size 'inançla atla' diye emir geliyor. bir assasin geleneği. e biz bunu da hatırlıyoruz. daha ilk oyunun başında alamut kalesini kuşatmaya gelen robert de sable'a karşı al muallim gözdağı olması için müritlerine ki içlerinde altair de vardı kuleden aşağı atlama emri vermişti. ve orada inançtan bahsetmişti robert'a karşı. assassinler için inanç çok önemli.
--spoiler--

oyunun güzel yönlerinden biri de devamlılığı. eğer yapımcılar bizi sık sık animus'tan çıkarıp sıkıcı muhabbetlere soksalarda bir süre sonra sıkılabilirdik. ama sadece 2 kez makinadan çıkıyoruz ve oyunumuz kesilmiyor.

net olarak söylemek gerekirse. bu oyunun adı içinde 'en iyi' geçen bir çok cümlede geçer.

crysis 2

mafia 2 hayal kırıklığından sonra ilaç gibi gelen oyun. hiç olmazsa crysis'in ilkinin gerisinde kalmamışlar denir rahat rahat.

benim için bu tür oyunlar single player'dır. yani ben hikayeye bakarım. tamam muhteşem bir hikaye değil ama bence gayet iyi ve gayet akıyor. ha ben istiyorum ki biz bazı kararlar verebilelim, biz beynimizi kullanalım ama maalesef oyun şunu tut alcatraz, al alcatraz, ver alcatraz'dan ileri gitmiyor. bu nedenle iyi bir filmde oynuyoruz işte.

dublaja bayıldı diyemeyeceğim. allah'ın amerikalısı, cell askeri niye laz şivesi yapsın oğlum. ne alakadır yani. cevat reis sempatiklik yapmaya çalışmış herhalde ama cıvımış sadece oyun. ciddi oynuyoruz beyler

nano giysinin özelliklerine bayıldım. güç modunun pasif olması, zırh ve gizlilik olaylarının kısayollarla akması çok hoş. ayrıca gizlilik modunda kafa kesmek harika bir duygu. sırf böyle geçeyim her yeri diye baya zaman harcadım.

bize bir yerler buldurmaya çalışması sinirimi bozmadı değil. geçişlerin göz önünde olmasını isterdim bazı yerlerde. sırf o mekanlar için oyunu kapatıp bir daha açmamaya karar verdiğim de oldu ama sonraki deneyişte geçtik işte.

alcatraz'ın konuşmaması ayrı sinir bozucu. neden cevat ? millet soru soruyor ve biz susuyoruz. harbi mal bu çocuk dedirttin alcatraz.

oyunun crysis 3 hatta belki ötesini hazırladığına şüphe yok. belli ki biz bu oyunu daha çok oynayacağız. ama sonraki oyunlarda alıştığımız kahramanları yani prophet ve alcatraz'ı kullanmazsak oyun samimiliğini kaybeder.

bu kadar. iyi olmuş iyi. fuck the cell...

mafia 2

son chapter'a geçmeden önce oyun hakkında değerlendirme yapabileceğimi düşünüyorum.

öncelikle çok güzel bir şehir yaratmış yapımcılar. gerçekten güzel bir mekan sunmuşlar bize. ama bu mekanda yapacak hiçbir şey yok. sadece etrafa bakabiliriz. ama grafik olarak gerçekten mükemmel bir şehir.

grafikten devam edersek bir eksiklik olarak kadın modellemelerini verebiliriz. her şey üzerinde ayrıntılı biçimde çalışılırken sadece 3-4 kadın görüp şaşırmamak elde değil. mesela chapter 1'de bakıştığınız, bir çok kez joe'nun evinde gördüğünüz hatunu şehrin içinde defalarca görebilirsiniz. ilk başta insan şaşırsa da sonra alışılır.

oyundaki hatalardan bahsederken hapishane öncesi sonrası büyük zaman değişiminde özellikle joe'nun evinde bazı hatalar var. joe'ya ilk gittiğiniz ilk chapter'da yatağın üstüne bakınca kırmızı bir sütyen göreceksiniz. üzerinden yıllar geçecek ama siz ne zaman joe'nun evine giderseniz o kırmızı sütyen orada olacak. eve dikkat ederseniz aynı hatalardan bir iki tane daha fark edersiniz.

oyunun işleyişine gelince uzun süre araba sürmenin zevkini tadıyorsunuz. gerçekten müziklerle, insanlarla o yılların atmosferi mükemmel yansıtılmış. eğer bir gün bu alanda sıralama yapılacaksa bu oyun ilk sırayı alabilir rahat rahat. özellikle duvarlarda kola içen kadın posterleri çok ilgimi çekti, ne zaman görsem baktım güldüm, bir garip.

bu mafya türü oyunlarda en çok istediğim durum intikam duygumun beslenmesi. sonuçta stres atmıyor muyuz hacı? işte chapter 13'te bizim bu isteğimiz karşılanıyor. oynamyanlar için söylemeyeyim ama joe reis ile birlikte 2 kişi alemi öldürmek en sonda dostumuzu öldürerinin ağzına beynine sıkmak müthiş bir duygu. **
ara filmler görüntü olarak konuşma olarak mükemmel, ama benim gibi az buçuk ingilizcesi olanlar bazen bir yerden ipi kaçırabiliyor. ha bu oyunun derdi mi, tabi ki hayır söyleyeyim dedim.

yollarda geçen vaktimizle çatışmadaki vaktimizi oranlarsa 0<xzczxczxcvzx<1 şeklinde bir değer çıkar ki bu da oyunun eleştirilebilecek ki eleştirilen yönlerinden biri. tamam araba kullanmaktan zevk alıyorum ama çok az çatışıyoruz çok az adam öldürüyoruz. çatışma sahnelerinin, silahların çok iyi olması bu sahnelere olan özlemimi arttıyor açıkçası.

özetle oyun 10 üzerinden dokuzu hak ediyor ve anında mafia 3'ü düşündürüyor.

haxball

bizim gibi asosyalleri çok üzen oyundur. düzeltin hacı şu oyunu valla fıtık olacağız.

özge borak

eyvah eyvah 2 filminde evlenilecek en mükemmel kadın hissi uyandıran mükemmel bayan. çekici, sempatik, güzel , hepsi var ortada.

eyyvah eyvah 2

her açıdan mükemmel film olmuştur. yarılmadık hiç bir sahnede ama gerekte yoktu. klişemi de yazayım gerçekten sıcacık bir filmdi. ve 2'de bitmesi de en güzeli olmuş. tadını aldık, doyduk ve bitti.

özge borak. sen ne güzel ablamızsın özge borak. böyle ideal eş adayı, güzelcik bir şey. böyle güzel gülen, güzel konuşan mükemmel bir yaratık. neyse bunu bitireyim yok susmayacağım.

herkesin yazdığı gibi filmin yıldızı salih kalyon oldu. en çok onun esprilerine güldüm, en çok o kopardı bizi. ne de güzel yaptı.

yani film. olmuştur.