bugün

entry'ler (34)

behzat ç

akbabuş'un sakıncalı adam olduğuna inanmak istemediğim dizidir. daha öncelerinde de hayaleti rehin alanın kafasına sıkacakken isabetsiz olmuştur, bu kez tutturdum vurgusu olsun lütfen. Amirim de şeklli değiştirmiş çok tarz olmuş ya la.

vatandaşın memurlara olan düşmanlığı

anlam veremediğimdir.

bir kadına söylenebilecek en güzel söz

artık aklıma gelme yanım daha müsait.

giden sevgilinin ardından kurulacak cümle

ne kazandığını bilmiyorum ama umarım beni kaybettiğine değmiştir.

17 ağustos 1999

hava dehşet sıcaktı uyku ile mücadele edilmiş ve mağlup olmuştum. kalkıp balkona çıkmaktı niyetim birden korkunç tarif edilmeyecek bir ses duyuldu ardından balkon kapısının kolunu tutamakla birlikte sallanmaya başlandım. neler olduğunu anlamaya çalışıyordum babamın ve annemin çocuklarım seslerinden başka bir şey duymuyordum. babam kapıyı zorluyor ama kitaplık kapının arkasına düşmüştü ben kitaplığı kaldırdım kapıyı açtık kardeşim ağlıyor korku dolu gözlerle bakıyordu birden babam deprem dışarı çıkın diye dedi. dışarı çıktığımızda herkes bağrışıyor çığlıklar ağlama sesleri birbirine karışıyordu. kapının önündeki park mahşer yeri gibiydi. kaldırıma oturdum hala sallanıyordu hayatımda hiç hissetmediğim korkuyu hissettim. biraz kendimize geldikten sonra babanemler müstakil evde oturuyordu onlara gittik ben depremin nasıl bir şey olduğunu ve sonuçlarını ozaman anladım. sokaktaki herkes yarıçıplaktı, birbirine bağrıyor bir yerlere koşuşturuyorlardı. hastane çok yakınımızda olduğu için ambulans sesleri durmuyordu.çevredeki binalar yıkılmıştı. babaanenmlerin karşısındaki bina yıkılmış anne baba dışarda çocukları enkaz altında kalmıştı. hava aydınlanmaya başladı enkaz altındakileri çıkartmak için isanalar birbirleriyle yarışıyordu kimi de eşyalarını kurtarma peşine düşmüştü. enkaz altında kalan çocuklardan birinin cansız bedenine ulaşılmıştı çığlıklar bağırmalar daha bir kuvvetlendi. annem sağlıkçı olduğu için çocuğun cansız bedenini battaniyeye sarıp hastane morguna götürdük. oradaki manzara adeta korkunçtu bütün cesetler yan yana dizilmiş yerdeydi hala daha unutamadığım manzaralardan biridir.

daha sonraları şehrin diğer bölgelerindeki tanıdıklara ulaşmak için yola çıktığımızda sanki bir korku filmi sütüdyosunda hissettim kendimi. yıkılan binalar, yıkılan binalardan sarkan perdeler,kolonların arasına sıkışmış eşyalar,sarkan kollar bacaklar, yakınlarına ulaşmak için enkazları kaldırmaya çalışan insanların herpsinin ayrı bir telaşları vardı. ben nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyordum yıkımdan önceki izmit caddesi ile bulunduğumuz yerin alakası yoktu çünkü. tanıdıklarımız iyiydi fakat o zaman buna bile sevinemiyorsun.tekrar geri döndük. evden eşyalarımızı almaya gittiğimizde başkasının evine geldiğimizi düşündüm. eşyalar yer değiştirmiş,buzdolabındaki herşey halının üzerindeydi. salonda kırılmayan hiç bir cam kalmamıştı. eşyalarımızı dehşet ve korku içerisinde alıp çıktık. çadırların oluşturduğu bir mahalle kurulmuştu sanki. herkes ağlaşıp duruyordu yavaş yavaş hava tekrar kararmaya başladığında korku ve tedirginlik tekrar yerini almıştı.

17 ağustos korku ,dehşet,ceset kokusu,çaresizlik, acı olmuştu artık.

15 yıl sonra eski sevgilinin face de seni bulması

birde msj atarlar üzerine arkadaş olarak eklesem kabul edilirmiyim tarzında. cevap versen ayrı vermesen ayrı bir derttir. yaşanılan bütün pişmanlıklar ondan bilinmiştir bu zamana kadar çünkü.

yazarların en sevdiği yumiyumlar

vişneli en sevdiğimdi her yenildiğinde kağıdıyla birlikte yeme tereddütü yaşatırdı.

denizlerin efendisi trakyali

beni kıskandıran yazardır ben kaç gün beklemişken vip girişi yapmıştır. hoşgelmiştir.

kamuda işe girip yan gelip yatacağını düşünen kişi

hayal kırıklığına uğrayacak kişidir. tatil ve çalışma saatleri konusunda aradığını bulacak yan gelip yatma konusunda çok yanlış düşünmüş kişidir.

dokuzuncu nesiller in embesil olduğu gerçeği

altıncı nesillerden de kompleksli yazar çıkabiliyor ve başlık açıyor diye düşünmelerine engel olamaz bu nesillerin.

sana tapıyorum

sevgilinin salladığına dair bir cümledir.

sevgilisi olmayan bayan yazarın amacı

(bkz: ergenlerin açtığı başlıklar)

17 ağustos 1999

çığlıklar, yere düşen eşya sesleri, yerle bir olan evler o evlerden sarkan cansız bedenlerin bacak ve kollları, en kaz altında olduğu bilinen ama müdahale edilemeyen akraba ve komşular cesetlerin üzerinden atlanarak ulaşılabilen hastane ağlayan çocuklar,soğuk hava depolarında üst üste cesetler ve onları teşhis etmek zorunda kalan yakınları,ilaç ve gıda kuyruğunda bekleyen insanlar hatırlamak istemediğim fakat unutmanın mümkün olmadığı manzaralar.

bir kadının çantasında anahtar aramak

çantanın bölmeli gözüne konularak sorun olmaktan çıkar, kolay ulaşabilir hale gelir.

fuse tea

ıce tea ayarındadır, kesinlikle tea tone şeftalinin yanına yaklaşamaz. şeker düzeyi hiperglisemiyi tetikleyecek düzeydedir.

kızların zeki erkeklerden uzak durması

çok rastlanmadığından kaynaklanabilir.

güzel sözler

'' hayallerinin peşinden koş, bir gün mutlaka yorulacaklar.''

medireimoduk

aynı zamanda yazarlığa başladığım yazar, hoşgelmiş.

yaran twitter iletileri

kaçan kovalanır mantığını benimseyen bir türk kızı ilk defa altın madalya kazanıyor.

pide kuyruğu

(bkz: just pide)