bugün
- doğum gününde hatırlanmamak14
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması18
- bik bik için diktiğim şort17
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- anneler günü16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu11
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- anın görüntüsü18
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- sözlüğe kız getirmek8
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
entry'ler (947)
retrica mı kaldı dedirten adam.
yoruldum, her şey için çaba göstermekten, gösterdiğim çabanın azımsanmasından yoruldum. birinin yanında olmak isteyip ona tek bir adım atamadığım için de yorgunum.
kaybetmekten yenik düştüm.
doğru önermedir. kendimden biliyorum.
ben kimseyi aramazsam kimse beni aramıyor, beni tanımayan herkes beni seviyorken ne zaman tanıdıklaşmaya başlayınca uzaklaşıyorlar. sadece bana mı oluyor?
iç sıkıntısını gidermenin tek yolu anlatmaktır.
ne yazık ki beyni.
çok meşakatli iştir.
kulaklarının sağır, gözlerinin kör olmasını gerektirir. kalbinde bir parça merhamet, tecrübelerinde de ihanet yoksa belki mümkün olabilir. ama aksi hâlde dünyadaki en meşakat gereken işlerdendir.
kulaklarının sağır, gözlerinin kör olmasını gerektirir. kalbinde bir parça merhamet, tecrübelerinde de ihanet yoksa belki mümkün olabilir. ama aksi hâlde dünyadaki en meşakat gereken işlerdendir.
geldiğine hem sevindiğim hem üzüldüğüm mevsim kardeşimdir. çok soğuk olmazsa yeridir.
kırlardan geliyorlar, elbet kırlardan gelecekler diyen güzel ağbimiz. bir beştaş ın yapayaluğuzluğunu da papatyaya benzetir bir de yetmez kuş yemine benzetir. sümbülteber kokar elleri, canım elleri.
en iyi anlaştığım burç insanıdır.
çok konuşurlar ama sessiz bir insan olan bana iyi gelirler.
sağ olun canım ikizler burçları insanları.
çok konuşurlar ama sessiz bir insan olan bana iyi gelirler.
sağ olun canım ikizler burçları insanları.
her gün alkol almak zengin olmayı gerektirir.
insan olmak.
bu ülkede en zor şey insan olmaktır.
eğer iyi insan olursanız budala olursunuz, kötü olursanız gaddar. ortasını da bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. bu yüzden ne yaparsan yap insanlığına zeval getirir bu ülke.
bu ülkede en zor şey insan olmaktır.
eğer iyi insan olursanız budala olursunuz, kötü olursanız gaddar. ortasını da bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. bu yüzden ne yaparsan yap insanlığına zeval getirir bu ülke.
kitaptır.
önce kitap kulübü yazmayı öğrenmek ile başlayacak kulüp. eğer varsa benim de dahil olmak istediğim.
kendisi toplumun afyonudur.
niye diyerek cevap vermek istediğim.
ben bu yazıyı bu sefer sana diyecek kadar uzak olduğum kendime yazıyor olacağım. anlatmaya çalıştığım her dakika biraz daha sarpa sarıyor zihnimdeki karmaşa, çözme umuduyla kelimelere yanaşıyorum. yanına varmam ile yaptığım hatanın farkına varmam bir oluyor. kelimeleri birleştirerek bir yere varamıyorum. bazen ite kaka bu yaşa gelmiş olmama hayret ediyorum. herhangi bir şekilde yaşamışım sen de tesadüf eseri ben diyeyim bilinçsizlik, mamafih geri kalan zamanı da vur tut yitirmek istemiyorum. zaman kaygılarıma proustu şahit edip onu yanıma çekmek için binlerce sayfalık kitabını okuyorum. bu vademi doldurmam için vesile oluyor. sayesinde düşünmeyi erteliyorum. ancak her şey gibi proust da bitiyor, zaman onu da yitiriyor sürecinde. beni kendimle başbaşa bırakmak için akıyor zaman. soyutluğuna soyutluk katıyor her saniye. kinim büyüyor hayri irdala, halit ayarcıya. on sene sonra bu kayıp zamanlarımın hesabını kimden soracaksın diyorum kendime. cevap yok. tekinsiz bir sessizlik kaplıyor içimi zira ısırgan gibi batıyor sesler. cevap ararken zihnim kanıyor, bulaşıyor her yana anlamsız kelimeler... kendim ile bir yere varamıyorum.
kitaptır.
uzun zamandır varlığından keyif duymama rağmen az evvel erkan oğur dinleyip koca odada yalnız olduğumu hissedince içime hüzünü çeken bir histir. içimdekileri anlatmak istiyorum ama kimse duymasın isteğiyle beraber hasıl oluyor bu istek. derin bir sızı ve çaresizlik örneği de denilebilir. anlatmak istiyorsun ama çevrende olan kimse seni, senin istediğin gibi dinlemeyecek. seni anlayacağını düşündüğün insanlar da sen aramadan seni aramayan insanlar... oğuz atay'ın beyaz mantolu adam hikayesindeki adam gibi boşluğa yürüme hissi ile birebir örtüşüyor bu çaresizlik.