bugün

entry'ler (231)

sokaklarda köpek boku görmek istemiyorum

öyle mi usta?
sen bir canlının bokunun üstünü kapatmasını senin için yapılan bir şey olarak gördün bunu hak ettiğini düşündün sonra aynısını köpek niye yapmıyor diye düşündün ve bundan şikayet ediyorsun. vay canına köpekten beklediğin bu hizmete layık olmak için ne yaptın?
sabahları erk*k bireylerin tükürükleri yüzünden yere bakamıyorum önce aklı olan canlılardan bir şeyler bekleyelim mümkünse. tabii gerçekten bu sokağa tükürenlerin aklı varsa. onu da ispat etmek lazım bir ara.

istanbul

özleyince tevfik fikret'in sis şiiri okunabilir. istanbul dışında herhangi bir yerde olmaktan mutluluk duyarsınız. büyüleyici bir nefret bu. ilk bölümünü yapıştırayım. aşağıdaki şiirin üçte biridir, sözlük de lazımdır:

Sarmış yine âfâkını bir dûd-ı munannid,
Bir zulmet-i beyzâ ki peyâpey mütezâyid.
Tazyîkının altında silinmiş gibi eşbâh,
Bir tozlu kesâfetten ibâret bütün elvâh;
Bir tozlu ve heybetli kesâfet ki nazarlar
Dikkatle nüfûz eyleyemez gavrine, korkar!
Lâkin sana lâyık bu derin sürte-i muzlim,
Lâyık bu tesettür sana, ey sahn-ı mezâlim!
Ey sahn-ı mezâlim…Evet, ey sahne-i garrâ,
Ey sahne-i zî-şâ'şaa-i hâile-pîrâ!
Ey şa'şaanın, kevkebenin mehdi, mezârı
Şarkın ezelî hâkime-i câzibedârı;
Ey kanlı mahabbetleri bî-lerziş-i nefret
Perverde eden sîne-i meshûf-ı sefâhet;
Ey Marmara'nın mâi der-âguuşu içinde
Ölmüş gibi dalgın uyuyan tûde-i zinde;
Ey köhne Bizans, ey koca fertût-ı müsahhir,
Ey bin kocadan arta kalan bîve-i bâkir;
Hüsnünde henüz tâzeliğin sihri hüveydâ,
Hâlâ titrer üstüne enzâr-ı temâşâ.
Hâriçten, uzaktan açılan gözlere süzgün
Çeşmân-ı kebûdunla ne mûnis görünürsün!
Mûnis, fakat en kirli kadınlar gibi mûnis;
Üstünde coşan giryelerin hepsine bî-his.
Te'sîs olunurken daha, bir dest-i hıyânet
Bünyânına katmış gibi zehr-âbe-i lânet!
Hep levs-i riyâ, dalgalanır zerrelerinde,
Bir zerre-i safvet bulamazsın içerinde.
Hep levs-i riyâ, levs-i hased, levs-i teneffu';
Yalnız bu… ve yalnız bunun ümmîd-i tereffu'.
Milyonla barındırdığın ecsâd arasından
Kaç nâsiye vardır çıkacak pâk u dirahşan?

Örtün, evet, ey hâile… Örtün, evet, ey şehr;
Örtün ve müebbed uyu, ey fâcire-i dehr!..

içine şeytan girse ne yaparsın

şeytanlık.

fethullah gülen öldü mü sorunsalı

ölmüş galiba bu sefer. zahmetle anıyoruz.

ergin günçe

"kişi kendi ölüm törenine bizzat katılmalıdır!"
diye bir mısra mırıldanıyorsun gene!

oğul, arka balkondasın belli ki ve tüfeğin var
sen bu saçmalardan dışarlardasın!
incir ağaçlarını müjdeliyor serçeler
bir arkadaş seni bekliyor görüş kulübesinde
sırtına bir kazak, al cemreler düşüyor
ateşi birlik yaktık halkımız ısınsın diye
yüzünde bir gülüş bulunmalı
canın istemese bile"

sözlük yazarlarının ruh hali

hayatım kendi kendime şaşırmakla geçiyor.
"neden üzüldüm şimdi? neden güldüm? neden ağladım? nasıl öyle söyledim?" gibi şeyleri sorguluyorum. cevabı da yok.
ben kendimi hiç mi kontrol edemedim yoksa ipler yeni mi kaçtı elimden bilmiyorum.

lütfen kapı önünde bekleme yapmayınız

bekleme yapmak, okuma yapmak gibi şu an aklıma daha fazlası gelmeyen ama çok kullanılan bu kalıplar gereksiz yardımcı fiil kullanımıdır. elimizdeki mis gibi fiili fiilimsiye dönüştürüp yanına başka fiil getiriyoruz. hayret verici.

bülent ecevit

dedem hala ecevit e veriyor oyunu oy pusulasına ecevit yazıyor herhalde. kasketini de takıyor.

yürüyen merdivende sol tarafta duran kişi

herkes. nasıl bir şehre geldiysem bir kişi de sağa geçeyim demiyor. bindiği yerde duruyor öyle.

öfkeden çılgına dönmüş adamı sarılıp öpmek

ya da
daha çok sinirlenmek suretiyle sakinleştirmek. aniden caner gibi al bardağı kafanda kır şok etkisiyle adamda sinir kalmaz. hemen sakinleşir.

kadınlara vajinalı demek

çok komikmiş sen yat hadi uyu biraz.

hisleri aldırmak

hissetmek için ne yapacağımızı şaşırırdık muhtemelen. birbirimizi kesmeye başlardık belki bir şeyler hissederim umuduyla. seri katil hastalığı bu. allahım korusun.

kavga etmek isteyen kadın

kavga tartışma severim. gerekirse, fırsat verilirse, tesis sunulursa tartışamayacağım çok az konu var. ama işte tesis yok.

japonya nın yarısı kürtlerindir

türkçe bir cümle. bir iddia ama muhatabı yok burada. var mı aramızda japon? yok. olsa da nereden bilsin türkçeyi?

afganlılar neden kaçıyor yahu

afganlı ne afganlı! gözlerimden kan fışkırıncaya kadar bu sözlüğü okurum diye korkuya kapılıyorum. neler göreceğiz daha.

cevabı merak edilen sorular

yıkarız karımızı banyoda.

sözlük yazarları şu an ne yapıyor

aç aç duruyorum. üşeniyorum yemek yapmaya. aç olduğum için sinirlenirim de şimdi. kimse de yok kendime sinirlenirim.

keanu reeves

onların teomanı.

güneş kremi

"justin beauty pink calming tone up sunblock"
arayan varsa onlarca denemeden süzülüp gelen bir tavsiyedir. yazayım dedim ama adı da bir sayfaymış. daha adı devam ediyor da ben yeterlidir diye bir yerde inisiyatif alıp kestim.
iyi güzel krem çok güneşli bir yerdeyim yanmadım. ne leke ne sivilce falan bir şey yaptı. sadece hem fiziksel hem mineral filtreliymiş o yüzden kapsül var herhalde içinde sürerken bi pütürlü geliyor, peeling hissi veriyor sonra geçiyor.

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi

yok 2003.
bu zaman nasıl bu şekilde bu hızla geçebiliyor? bu kadar hızlı geçecekse bu, boşuna düşünüyoruz her şeyi. ben bırakacağım düşünmeyi artık. şimdiye kadar düşündüklerimi tutayım yeter. aklımda kalsın. yeteri kadar fikrim var onlar dursun lazım olacağını da sanmıyorum da yine dursun hadi. heba olduk. yaşlandık düşüne düşüne.