Çok küçük yaşlarımdan beri hayatta en sevdiğim aktivitelerden biriydi. Terapiden de öteydi benim için. Ama bir boğulma tehlikesi atlatınca o mavi sulardan da uzaklaşıyormuş insan.
Olamazlar. Aşka varmayan dostluk çöp olur; ziyan olur. Gelecek düşünmediğin insanla anılar sohbetler biriktirmek sonradan ziyana dönüşür. Zaten zamanla duygusal istismara evrilir bu durum; iki taraftan birinin hayatına biri girer ve diğeri yapayalnız ortada kalır; sonrasında "dostum neden artık konuşmuyorsun benimle" der tek kalan. Çünkü diğeri eşiyle çocuğuyla ailesiyle ilgilenmeye başlamıştır bile. Aile kurmayacağınız insanlarla gönül eğlendirmek zaman kaybı. insanları tanımak için arkadaşlıklar kurabilirsiniz, ama derin dostluklar eşle, aşkla manitayla kurulmalıdır.
Kemal sunal'ın da filmlerinin de yaşı yok. 2050'de de izlenir, 2070'te de. insanlar yüzlerce sene önce yazılmış edebi eserleri okuyabiliyorlar ve mutlu olabiliyorlar. Filmleri de izleyebilirler yüzlerce sene geçse bile.
Olabilir. Çok kafaya takmayın. 2 yıllık bölümü 4 yılda; sonrasında da 4 yıllık bölümü 8 senede bitirdim. Rakamlara takılmayın. Hiçbir şey için geç kalmadınız, koşsanız yetişemezdiniz, yürüseniz geç kalırdınız. Kader ve nasip.
Meslek ve beceri sahibi yapmayan çöp bölümler dolu üniversitelerde. Bu son yıllarda iyice anlaşılan bir konu. 4 senesinin boşa gittiğini kasiyerlik başvurusu yaparken anlıyor gençler. Doktor, hemşire vs olmayacaksanız çok da bir anlamı ve işlevi kalmadı üniversitelerin.
Herkes aynı kaderi paylaşmıyor dostlar. Maddi manevi desteğiniz eviniz aileniz işiniz garantiniz torpiliniz mirasınız varsa ve yaşadığınız coğrafya güzelse anı yaşamak kolaydır. Şanslı azınlıkta olmayanlar ne yapsın? Onların suçu neydi diye sorarım; biraz empati.
Uzun Yaşadıkça çok üzüleceğini ve çok acı çekeceğini bilmekle alakalı. Bütün sevilenlerin, eşlerin ve dostların dünyadan göç edişlerini görmek duymak ağır gelir bazen. insan sevdiklerinden önce gitmeyi isteyebilir yer yüzünden; sevdiklerinin gidişini görmemek, onları kaybetmemek için. Bu kişinin kendi tercihi ve hakkı olabilir.
Herkes yalnızlık övgüsü yapıyor ama gerçekten yalnız kalmak bambaşka bir şey. Çok zor. Seçilmiş yalnızlık ve mecbur olunan yalnızlık ayrı. "Yalnızlığı seviyorum" diyen insanların hayatlarında illaki kimseye bahsetmedikleri duygusal ya da manevi destekçileri var. Duygusal ve manevi hiçbir desteği ve barınağı olmadan gerçekten yalnız kalabilen, kötü gününde arayacak kimsesi, eşi dostu ailesi sevgilisi olmayan ve yine de çabalayan insana saygı duyarım. Zaten o kadar güçlü biri yalnızlık üzerinden ilgi çekmeye ve prim kasmaya çalışmaz.
Psikoloji yetmeyince sığınılan, kimine göre ilim kimine göre sahte bilim. Bana göre ise vardır bir hayır dediğim. Aralarında umut taciri dolandırıcılar dolu. Güzel insanların minnoş kalplerini kırıyorsunuz sonra da o insanlar ya terapistlerin ya da astrologların kapısını çalıyor. Aldım kabul ettim manifestledim sonra da g.tüme soktum diyeyim ben de. Bu bana kötü karma ya da negatif enerji olarak döner mi bilemedim şimdi.
Kalbinde kötülük, kibir ve ego olmayan kim varsa zengin olur ve istediği hayatı kurar yaşar dilerim. Ama insanlara üstten bakacaklar, ezecekler, parayı bulunca değişecekler, başkalarını parayla satın alacaklar zengin olmasın.
Madem arkadaş kalacaktınız ne diye sevgili oldunuz yahu? Güle başka isim koysan da o sana yine gül kokmaya devam eder. Tabi ağaçta meyve bol, sıkılınca değiştir tabi yaaa.
Bir türlü sevemedim şunu. Antin kuntin Bezlerle bir yerleri silmek ovalamak; oraya buraya zararlı zehirli kimyasal maddeler ilaçlar dökmek ve bunu sürekli tekrarlamak vs vs. Sıkıcı, yorucu ve boşuna. Zaten yine kirlenecek niye temizleyeyim; yine dağılacak neden toparlayayım kafasına sahibim. Benim gibiler için çözüm olabildiğince minimal ve doğaya yakın yaşamak. Evde çok az eşya tutmak, tek oda kullanmak vs. Az insan az eşya çok huzur. Doğada hangi hayvan temizlik yapıyor allasen; evet düşünen hayvanım.