Rick Blaine
1935 (johannes kepler)
üçüncü nesil yazar 63 takipçi 911.84 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    the assessment

    1.
  1. Başrollerinde Elizabeth Olsen, Himesh Patel ve Alicia Vikander'in yer aldığı Prime Video'da yer alan film.
    distopik bir gelecekte iklim felaketi yaşanmış ve sonrasında da dünyanın düzeni değişmiştir. Sınırlı kaynakları olan rahat bir bölgede yaşam süren insanlar konulan kurallarla boğuşarak bu durumun üstesinden gelmeye çalışmaktadır. Bir botanikçi olarak çalışan Mia (Elizabeth Olsen) ve sanal evcil hayvanlar tasarlayan Aaryan (Himesh Patel) bir bebek yapmaya karar verirler. Ancak bu yeni dünyada bu iş o kadar da kolay değildir. Öncelikle yönetimin onay vermesi gerekmektedir. Bunun için de bir gün kapılarını durumları belirlemek adına bir değerlendirme uzmanı olan Victoria (Alicia Vikander) çalar. Virginia çiftin evlerinde kalacak ve onların yeni düzene uygun birer ebeveyn olup olmayacaklarına karar verecektir. Donuk ifadeli, duygusuz bu öğretmen tavırlı kadının vereceği karar kesindir ve geri dönüş yoktur. Bu durum genç çifti tedirgin eder. Çünkü daha onları ilk günden sevişirken izlemesi, kahvaltıya çocuk rolü yaparak gelmesi sadece yaşayacakları zorlukların bir başlangıcı gibidir.

    ilk kez 2024 yılı eylül ayında Toronto Film Festivali'nde gösterilen film ingiliz Bağımsız Film Ödülleri'nden üç adaylık ve bir ödülle döndü. Filmin yönetmeni ise bu yapıma kadar sadece müzik videoları yönetmiş olan Fleur Fortune. Bu kendisinin de ilk filmi.

    Film epey karanlık bir gelecek gösteriyor. Bu bağlamda sahnelerin büyük bir kısmı da karanlık. Sahneler hep koyu ve geleceğin bu şekilde gidersek işte aynen böyle karanlık ve berbat olacağını irdelemek istemiş gibi. Filmin % 90'ı 3 oyuncuyla gidiyor. Bunların hepsi iyi de olsa Alicia Vikander bir başka. Yine de gerçekten hepsi iyiler, kötü anlamda sırıtan biri yok. Filmin bazı yerlerinde bize açıklama yapmak istercesine fazlalık gibi gelen sahneler çekilmiş. Film genel anlamda olumlu eleştiriler ve övgüler alsa da IMDB puanı 6.6.
    0 ...
  2. the rehearsal

    1.
  3. HBO Max'ta yayınlanan eşi benzeri görülmemiş dizi. Bazı olayları öncesinden deneyimleme tecrübemiz olsaydı farklı yaşar mıydık ya da o olayların yaşanmasını neden olan olayları hiç başlatmayabilir miydik acaba? The Rehearsal yani Prova bunu öğrenmeyi amaçlayan biraz reality show, biraz sosyolojik deney birazcık da tuhaf bir komedi programı diyebileceğimiz bir yapım.

    Kanadalı komedyen ve yazar Nathan Fielder değişik ve absürt mizah anlayışı olan biri.

    Altı bölümden oluşan dizinin ilk sezonunun ilk bölümünde vaktiyle çok yakın bir arkadaşına yalan söylemiş bir adamın arkadaşına nasıl yapar da durumu izah eder, yalanını itiraf eder olayına odaklanmış. elindeki bütçeyle, adamın arkadaşıyla yüzleşmesini sağlayabilmek için gerçeğe birebir uyan mekanlar inşa ederek ona her seçeneği sunan provalar yaptırıyor. Burada anahtar kelime 1'e 1. BUnu dikkate alın.

    2 bölümden itibaren ise Angela'Nın hikayesine giriyoruz. Angela 44 yaşında, inanılmaz dini bütün bir katolik hristiyan ve anne olmak istiyor. Tabi bu yaşta anne olması için anne olsa neler yapabileceği konusunda sayısın fikir ortaya atılıyor. Elbette bunun için bir koca adayı bulunuyor ilk başta. Fakat bu koca adayı mevcut yükümlülüklerde zorlanmaya başlayınca sıvışıyor. Onun yerine de Nathan koca/ baba rolüyle provalara dahil oluyor. Kesinlikle sıkıcı değil ama yoruyor bazı yerlerde. Çünkü biraz dikkatli seyretmeniz lazım. Çünkü Nathan'ın koca adayı olarak olaya dahil olmasından sonra angela'nın annelik deneyimlerini de aşarak Nathan'ın provalarına dönüşüyor olaylar.

    dizi 2022 de yayımlanmış ve Eğer benim gibi yeni seyredenlerdenseniz eve gelen yahudi kültürünü öğretmeye çalışan kadının söylemleri inanılmaz rahatsız ediciydi. neymiş "israil bombalayacağı yerleri söylüyormuş, filistinliler de bombalanmak istemiyorlarsa orayı terk etsinlermiş" tabii ki bu çekimler olduğunda filistin'de 57 bin kişi - ki o da resmi rakamlar - öldürülmemiş, barcelona belediyesi israil ile resmi ilişkileri bitirmemiş, israilli eski general "hobi olarak bebek öldürmemeliyiz" dememişti.

    yine de diziden anlıyorum ki abd'li hristiyan katolikler israil'i hükümetlerine karşın hiç sevmiyorlar. bu yüzden yahudi olduğunu söyleyemeyen ya da bundan utanan bir koca bir cemaat oluşmuş. steven spielberg de bundan dem vuruyordu. her neyse ben ne angela gibi hristiyan yobaz ne de eve gelen yahudi öğretmen gibi yahudi yobazları benimsemiyorum.
    1 ...
  4. paapa essiedu

    1.
  5. 2026 sonu ya da 2027 başında HBO'da yayınlanacak Harry Potter dizisinde Severus Snape'i canlandıracak aktör. Harry Potter'ı seyrettiyseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Beyaz ve soluk tenli ve uzun burunlu karakter tanımına cuk diye oturmuyor pek sanki.
    0 ...
  6. mid century modern

    1.
  7. Disney'de yayınlanan 10 bölümlük dizi. Belirli bir yaşa gelmiş (50 civarı) üç eşcinsel yakın arkadaş, yaşanan trajik bir kaybın ardından kendilerini, en varlıklı arkadaşlarının annesiyle birlikte yaşadığı Palm Springs'teki evinde bulurlar. Altın Kızlar'ın gay versiyonu olarak tanımlanacak dizide ilişkiler, dostluklar, yüzleşmeler konu ediliyor. Kahkaha efekti kimi seyredenleri oldukça rahatsız etmiş ve bu yüzden bitiremeyenler de olmuş.

    Dizinin başrollerini Nathan Lane, Matt Bomer, Nathan Lee graham ve Linda Lavin paylaşıyor. Usta oyuncu Linda Lavin dizinin çekimleri sırasında hayatını kaybetmişti..
    0 ...
  8. mountainhead

    1.
  9. dünya, yaydıkları yalan haberler yüzünden zor durumdayken poker oynamak üzere karlı bir dağın başında buluşan dört teknoloji devinin aralarındaki rekabete, umursamazlıklarına, utanmazlıklarına ve "tanrı komplekslerine" şahit olacağımız jesse armstrong filmi. jesse armstrong succession un senaristi ve bu yapımdan sonra ne yapacağı merakla bekleniyordu. ilk işi bu oldu. mountainhead 1 haziran'da max'de yayında olacak.
    0 ...
  10. jesse armstrong

    1.
  11. Fırtınalar koparan Succession dizisinin senaristi. succession sonra yapacağı ilk iş merakla bekleniyordu. ilk işinde sadece senarist değil aynı zamanda yönetmen olarak karşımıza çıkacak. üstelik bu yapım bir film. filmin adı mountainhead.
    0 ...
  12. hailey bieber

    1.
  13. Amcası Alec Baldwin ve William Baldwin, babası ise Stephen Baldwin olan model. Ayrıca günün başarı hikayesi. 2022'de kurduğu kozmetik markası Rhode'yi 1 milyar dolara e.l.f. Beauty'e sattı. 800 milyon doları para ve hisse, 200 milyon doları ise şirketin gelecek 3 yılda göstereceği performansa bağlı olarak verilecek. Hailey, sadece 10 çeşit ürün piyasaya süren ve doğrudan satışla büyüyen şirketindeki tasarım ve inovasyon konularında baş sorumlu olmaya devam edecek.
    0 ...
  14. dünyanın en iyi sebzesi

    1.
  15. 40 milyon takipçisi olan Pubity'nin sosyal medyada düzenlediği anket. Eşleşmeleri birer birer aşan patates ve sarımsak finale kaldı. Patates açık farkla önde olsa da oylamaya Instagram'dan da katılabiliyorsunuz.
    1 ...
  16. kosmos 482

    1.
  17. 1972 yılında Baykonur Uzay Üssü'nden uzaya fırlatılan ve Venüs'e gönderilmek istenen Rus Uzay aracı.

    Fırlatmanın ilk aşamaları sorunsuz geçse de yörüngeden çıkarken çalışması gereken ek güç bloğu çalışmadı ve Kosmos 482 dünya yörüngesinde adeta takılı kaldı. O dönemlerde Sovyetler başarısız uzay denemeleri için Kosmos adını kullanıp sadece numaralarda değişiklik yapıyordu. NASA'ya göre Kosmos 482 dört parçaya ayrıldı. ikisi dünyanın hemen alt yörüngesinde kalırken diğer ikisi 48 saat içinde atmosferde yandı. Yine Nasa'ya göre Kosmos 482'nin kalan parçalarının ağırlığı yaklaşık 500 kilo. işin kötü tarafı bu kalan parçalar yanmaya dayanıklı ve düşüşü de yaklaşık 500 kilo olarak tamamlayıp yere çarpacaklar. Rus yetkililer 8 ve 14 Mayıs tarihleri arasında saatte 242 km hızla yere çarpamasını bekledikleri Kosmos 482'nin Mısır, Suriye, Türkiye ve Azerbaycan düşmesini öngörüyor. Düşüşte birkaç yüz gram TNT patlaması kadar bir enerji çıkaracağını hesaplamışlar. Şansımıza işte.
    0 ...
  18. ne zha 2

    1.
  19. Vizyona girdiği 2019 yılında Çin tarihinin en çok izlenen ikinci filmi olan Ne Zha'nın rekorları altüst eden devam filmi. Prodüksiyon bütçesi 80 milyon dolar olan film, dünya genelinde 2.16 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek beşinci hasılatına ulaştı. Bu aynı zamanda, geçtiğimiz yaz rekoru yenileyen Ters Yüz 2'yi geçerek tüm zamanların en çok izlenen animasyon filmi olması anlamına da geliyor.

    Çin mitolojisinin önemli eserlerinden Fengshen Yanyi'nin modern bir uyarlaması olan Ne Zha kötücül güçlerle doğmuş bu nedenle kasabaya felaket getirmesinden korkulan bir çocuk olan Ne Zha'nın kasabayı kurtarmak ve masumları korumak için kendisini feda etme hikayesini anlatıyor. Çin mitolojisinin önemli figürlerinden olan Ne Zha, Çin halkı için kötüye karşı iyinin, zayıfın bile güçlü olabileceğinin simgesi. Çin tarihinde IMAX formatıyla çekilen ilk animasyon filmi olan Ne Zha, animasyon stüdyosunun ilk filmi olmasına ve seslendirme kadrosunda ünlü isimler olmamasına rağmen kulaktan kulağa yayılarak Çin tarihinin ikinci en yüksek hasılatına ulaştı. Çin’in o seneki Oscar aday adayı olan film, 22 milyon dolarlık mütevazı bütçesine karşılık 742 milyon dolarlık gişe başarısıyla göz doldurdu. (Oksijen)
    0 ...
  20. mobland

    1.
  21. Pierce Brosnan'ın şık bir mafya liderini canlandırdığı ve Başrolü Helen Mirren ,Tom Hardy, Anson Boon ve Joanne Froggatt ile paylaştığı dizi. Ülkemizde de TOD'da gösteriliyor. 10 bölümlük dizinin ilk iki bölümünü Guy Ritchie yönetiyor ve genel yönetmenlik olayı da 2'şer bölümler halinde bu şekilde gidiyor. Yani 3 ve 4. bölümü Anthony Byrne, 5 ve 6. bölümü Daniel Syrkin, 7 ve 8. bölümü Lawrence Gough yönetirken 9 ve 10. bölüm yine Anthony Byrne'a emanet. Anthony Byrne ile Gabriel Byrne arasında bir bağ yok ama kendisi Peaky Blinders'ın 12 bölümünü ve Nine Perfect Strangers'ın 4 bölümünü de yönetti. Ayrıca Game of Thrones'ta Margaery Tyrel'in canlandıran Natalie Dormer ile nişanlıydı.
    0 ...
  22. devrimci özgürlük savaşçıları hareketi

    1.
  23. Güney Kıbrıs'ta Türkiye'ye karşı savaşmak için kurulmuş yeni terör örgütü. "Yunanların Osmanlı'ya karşı isyanın" simgesi olan "Ateş ve Balta" figürlerini sembol olarak kullanan örgütün, 5 yıldır ABD tarafından ağır şekilde silahlandırılan Güney Kıbrıs'ta çıkması çok da şaşırtıcı değil. ABD, 33 yıllık silah ambargosunu 2020 yılında kaldırmıştı.

    Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde, araçların cam sileceklerine ilk bildirilerini bırakan ve kapı altlarına bildirimler bırakan örgüt, kavşaklara panolar yerleştirerek ve duvarlara afişler asarak kuruluşunu duyurdu.

    "En büyük sorunumuz Türk işgalinin barışçıl çözümü için 50 yıl bekledik. Ne yazık ki tüm çabalarımız sonuçsuz kaldı ve vatanımızın yarısı işgalci Türk çizmeleri altında kalmıştır. Bu sebeple, fraksiyonumuz, Türk işgaline karşı uzun vadeli bir kurtuluş mücadelesine bugün itibarıyla başlamaktadır. Vatanımızı ve esaret altındaki topraklarımızı kurtarmak için her türlü gücümüzle, tüm imkânlarımızla savaşacağız."

    Türkiye karşıtı söylemlerini merkezine yerleştiren örgüt, ilk defa Temmuz 2024’te adını duyurmuştu.
    2 ...
  24. mieko kawakami

    1.
  25. TIME'ın 2020'nin en iyi 10, New York Times'ın ise en iyi 100 kitabından biri seçilen, uluslararası çoksatan "Memeler ve Yumurtalar" romanının yazarıdır. Osaka'da doğan Kawakami, edebi çıkışını şair olarak 2006 yılında yaptı ve ilk romanı Watakushi ritsuin hā, mata wa sekai (My Ego, My Teeth, and the World) 2007'de yayımlandı. Şiirsel dili kadın bedeni, etik ve modern toplumun sorunlarına dair felsefi içgörülerle doludur. Eserleri birçok farklı dile çevrildi ve otuzdan fazla ülkede yayımlandı. Akutagawa Ödülü, Tanizaki Ödülü ve Murasaki Shikibu Ödülü de dahil olmak üzere Japonya'da çok sayıda prestijli edebiyat ödülünü kazandı. Tokyo'da yaşıyor.

    Eserleri Doğan Kitap'ta bulunan yazarın ülkemizde "Cennet","Gece Yarısı Tüm Aşıklar" ve "Memeler ve Yumurtalar" isimli kitapları bulunmaktadır.
    1 ...
  26. limon krizi

    1.
  27. Şu günlerde pazarda ya da markette limon görseniz ihtiyacınız olmasa bile size birkaç kilo limon aldıracak albenide limonlar raflarda. Böyle kocaman kocaman, parlak, sulu görünen yakışıklı limonlar. yazın bile satılmayan fiyatlarla satılıyor üstelik. Ülkemiz gerçeklerinde çok olası bir şey değil ya insan kıllanmadan edemiyor.

    Sonra haberlere yansıdı ne yazık ki. Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye'den ihraç edilen limonlarda yasaklı pestisit (ilaç kalıntısı) tespit etmiş. Buprofezin ve Etoksazol alarmı verilmiş. Öyle ki bu insan sağlığına zararlı olan ilaç kalıntıları oranının kabul edilebilen oranın onlarca katta olduğu belirlenmiş. Vatandaşlarını düşünen bu komisyon, Gıda ve yemler için hızlı alarm sistemi portalı üzerinden yaptığı paylaşımla durumu bildirmiş. Sonrasında ise ihraç edilen ürünlerin büyük bir kısmı geri gönderilmiş. Gönderilmesi planlanan ürünlerin bir kısmının da ihracat talepleri durdurulmuş. Birden bu kadar çok limon fazlası olunca limon da ucuzluyor. Milletimize nasip olmayan yakışıklıktaki güzel görünümlü limonlar da pazarlarda. ne yazık ki milletimiz için bu limonların sağlığımıza yönelik tehdit olup olmadığını inceleyen yok.
    0 ...
  28. akp ve havalimanları

    1.
  29. iktidar yanlısı kardeşler cevap veremezler.
    Yüzlerce milyon liranın harcandığı Balıkesir Merkez Havalimanı.
    tek bir tarifeli uçağın 6 yıldır inmediği bu havalimanımızın 46 personelle çalışmaya başlamasına rağmen bu personel sayısı günümüzde 78'e ulaşmış.
    Ne olur Erdoğan'a gönül veren, kefen giyip yanında yürüyen bir seveni, bir yandaşı bir seçmeni cevap versin: Fizibilite yapan kişiler yıllık 1 milyon kişi kullanır diye hesap yapmışlar. Bu kadar büyük bir hesap hatası nasıl yapılır yahu? Personel neden tek bir uçağın inmediği havalimanında artıyor. Yahu insan ayıp olmasın diye iki tane uçak indirir.
    Buna Ordu - Giresun, Erzincan ve Rize havaalanlarını da ekleyin. Durum aşağı yukarı aynı.
    Sanki bu kepazelik azmış gibi bir Bayburt - Gümüşhane havaalanı'nı 2026 yılında açmayı hedeflediklerini söyledi Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız. Bayburt'un nüfusu ne kadar biliyor musunuz? 90 Bin... Yahu istanbul'u bırakın Almanya'da bile Bayburt'tan daha fazla Bayburtlu vardır. Bayburt bu nüfusla az geleceği için yanına Gümüşhane'yi de eklemişler. Ama oranın nüfusu da 175 Bin. Toplasan 300 bin kişi etmiyor. Bu mantıkla bakacak olursak istanbul'un her ilçesine bir havaalanı yapsak daha yerinde olur. Gerçekten de hem trafik azalır hem inen binen daha çok olur.
    Şu an Bayburt'a ulaşım için Trabzon ve Erzurum havalimanları kullanılıyor. Zaten taş çatlasa 2 saatlik yol. Bu nüfusla düzenli uçuşlar olamayacağı için havalimanı yapıldıktan sonra da durum çok fazla değişmeyecektir. Zaten komik olan nedir biliyor musunuz Yapılacak havaalanından da şu anki erzurum havalimanından da Bayburt şehir merkezine ulaşım 1 saat. Büyük ihtimalle pilot zaten havalimanını ya da bayburt'u bulamayıp yine Erzurum'a inecek.
    Tabi bu kadar gereksiz havalimanının kulaklarını çınlatmışken Kütahya'daki Zafer Havalimanının adını anmazsak hatırı kalır. Devletimiz bu havalimanını yapanlara iç hatlar için yıllık 775 bin, dış hatlar içinse 542 bin yolcu garantisi vermiş. hedef ise, yıllık iki milyon yolcu. 2024'ün ilk 11 ayında toplam yolcu sayısı ise 60 bin civarında kalmış. garanti edilenin % 3'üne bile karşılık gelmiyor.
    Hedefin altında kalan yolcular için ise devlet iç hatlarda 2 euro, dış hatlarda ise 10 euro olmak üzere toplam 227 milyon lira ödemiş. Vergilerimiz böyle gidiyor, asgari ücret ve emekli maaşları bu yüzden artmıyor işte. Okullara temizlik görevlisi kadrosu bu yüzden alınamıyor. Devletimizin verdiği bu yolcu garantisi 2044 yılının şubat ayında bitecek.
    Bu israfı açıklayabilecek birisi varsa gözünü seveyim yazsın, kabul edilebilir şekilde mantığı şudur desin.
    Kimsenin ne havalimanı yapılmasına ne de otoyol yapılmasına itiraz ettiği yok aslında. Ama bu şekilde yapılmasına herkes karşı. Bu yapılanların mantığı John Perkins'in "Bir Ekonomik Tetikçinin itirafları" adlı 4 serilik kitabında anlatılıyor. Alın, okuyun anlayın. Bizim devletimiz de, hükümetimiz de bu kitapta anlatıldığı gibi olaylardan mı geçti? Çünkü reddeden, durumu anlayan devlet adamları ortadan kaldırılmış. Devletimiz kendi imkanlarıyla bu yapıları yapma imkanı varken bu yüzden mi bu yöntemlerle yapıyorlar?

    Her ne kadar benim gibi kişilerin içini acıtsa da ilgili kişilere tavsiyem bu havalimanlarının bir şekilde kullanılması. Belli ki bu havalimanlarına kadroda olan büyüklükte olan uçakların o yolcuları toparlayıp inmesi pek mümkün değil. O zaman 50 kişilik otobüs tipli daha ufak uçaklar alınsın kadroya. Dolmuş seferi gibi sefer yapsınlar. Bunu ABD bile yapıyor. utanılacak bir şey değil. Zararın neresinden kurtarırsak kar.
    1 ...
  30. türkiye ve nobel

    1.
  31. 2006 yılında Orhan Pamuk’un edebiyat alanında aldığı Nobel Ödülü Türkiye’nin kazandığı ilk Nobel ödülü oldu. Bunu Aziz Sancar’ın 2015 yılında Kimya dalında aldığı Nobel ödülü izledi. 2024 yılında da daron Acemoğlu ekonomi alanında Nobel’e değer görüldü.
    Günümüzde ise sıvı metal teknolojisi alanında Atakan Peker, kalp ve diyabet konusundaki çalışmalarıyla Gökhan Hotamışlıgil, Alexander hastalığının tedavisine ilişkin Bahri Karaçay, mobil teknolojiler konusunda ilhan Akyıldız Nobel’e aday olması beklenen Türkler.
    Peki Nobel’e aday gösterilen ilk Türk kimdi?
    ilk girişim 1910 yılında karşımıza çıkar. Meclisi Mebusan Başkanı Ahmet Rıza Bey’in ittihat ve Terakki Cemiyeti’ni barış ödülüne aday gösterdiği Nobel arşivlerinde yer alır. Cumhuriyet ile birlikte bir Türk’ün Nobel alma düşüncesi gündeme gelir. Celal Nuri ileri, ikdam gazetesinde “Şairi Azam” Abdülhak Hamit Tarhan’ın aday olması için kamuoyu oluşturur. 11 Ocak 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde ise “Nobel mükafatı için Türkiye namzetleri” başlığı ile Ruşen Eşref’in ve Bursa Mebusu Müderris Refik Bey’in aday gösterildiği belirtilir. Sözü edilen Refik Bey salgınlarla mücadelede ve mikrobiyolojinin gelişmesinde önemli araştırmalar yapmış olan Ahmet Refik Güran’dır. Pasteur Enstitüsü’nde çalışan, istanbul’da Bakteri Enstitüsü’nün başına geçen Güran aynı zamanda Bakteriyolojihanei Baytari’de ilk Türk peptonunu üreten ve ilk verem aşısını uygulayan kişidir.
    9 Ekim 1938 tarihli Son Posta gazetesinde bu kez Nobel Barış Ödülü’ne adaylık masaya yatırılır. Vâlâ Nureddin Tevfik Rüştü Aras’a, Ercüment Ekrem Talu ile Selahaddin Güngör de bu ödülün Atatürk’e verilmesi gerektiğini söyler.
    1876’da Üsküdar’da doğan Kemal Cenap Berksoy, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi bitiridikten sonra Fizyoloji’nin babası olarak görülen Şakir Selim Paşa’nın asistanı olur. 1909’da Paris’te Eugene Gley’in bilimsel çalışmalarına katılır. istanbul’da Tıbbıyei Şahane’de hayvanlar üzerinde fizyolojik deneyler yapar. Edindiği bilgileri kitaplaştırır. Berlin Patolojik Fizyoloji Enstitüsü’nde Adolf Bickel ve Kaiser Wilhelm Enstitüsü’nde Carl Neuberg ile birlikte yiyecek ve içeceklerin mayalanması üzerine araştırmalar yürütür. Bira mayasında “sakkarofosfataz” isimli yeni bir ferment keşfeder. Heinrich Boruttau’nun yanında EKG ve elektrofizyoloji öğrenir. 17 Ağustos 1921’de Tıbbiye’nin açılışında Türk kızlarının okuması gerektiğini dile getirir. 1923’te kızlarının Tıbbiyeye girmesini sağlar. 1933’te istanbul Üniversitesi Beşeri Fizyoloji Bölümü’nün başına getirilir. Farklı dillerde 33 makale, 15 kitap yayımlayan Berksoy Dr. Aime Mouchet ile “atriyal natriüretik faktör” isimli maddenin varlığını kanıtlar ve bu tıp dünyasında geniş yankı bulur. 5 Eylül 1932’de Dil Kurultayı’na katılarak Arapça sözcüklerin yerine Türkçe kelimeler bulur. “işlem”, “Göze”, “Yerçekimi”, “Süzülme”, “seçim”, “Kan Pıhtısı” Berksoy’un dilimize kazandırdığı sözcüklerdir.
    Berksoy’un Nobel Adaylığı ise Türkiye’de pataloji bilimini kuran Hamdi Suat Aknar’ın önerisiyle olur. Karolinska Enstitüsü Aknar’a bir mektup göndererek “fizyoloji” ya da “tıp” alanında Nobel Ödülü için bir bilim insanını önermesini ister. Aknar tereddüt etmeden Berksoy’un ismini sunar. 1932’de 111 kişinin aday kabul edildiği Nobel Listesinde “fizyoloji veya tıp” alanında 97. Sırada endokrin sekresyonu konusundaki çalışmalarıyla Berksoy da yer alır.
    Ödülü ise sinir sistemi üzerine araştırmalar yapan Lord Edgar Adrian ve Sir Charles Sherrington kazanır. Berksoy, Nobel alamasa da resmi olarak aday gösterilen ilk Türk olarak kayıtlara geçer.

    1942’de ise Nobel komitesi bu kez Berksoy’dan aday önermesini ister. Berksoy da Alman bilim insanı Adolf Bickel’i önerir. 1942 yılında emekli olan Berksoy, 1944 yılında Yozgat milletvekili olarak Meclis’e girer. 1949 yılında ise yaşamını yitirir.

    ATATÜRK VE NOBEL
    1934’te Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos, Nobel komitesine yazdığı mektubunda Mustafa Kemal’i Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterir.
    Nobel kaynaklarında, 24-1 sıra numarası ile kayıtlı olan Atatürk’ün adaylığı için ingilizce düşülen notta şöyle yazar: “Kemal kısa listedeydi ancak herhangi bir değerlendirme yazılmadı. Daha sonra eklenmesi gerekiyordu ama değerlendirme eklenmedi.” Anlaşılacağı üzere eksik bir belge söz konusudur. O yılki ödül ise silahsızlanma çağrısı yapan ingiliz işçi Partisi Kurucusu ve Dışişleri Bakanı Arthur Henderson’a verilir.
    0 ...
  32. sokak hayvanları yasası

    1.
  33. Hükümetin çalışmalarını tamamladığı ama şu anda teklif halindedir.
    iktidarın, sahiplenilmeyen hayvanların bir ay sonunda uyutulmasına ilişkin düzenleme içeren teklifinde, aksi düşünülmesi halinde ise 1 milyon 900 bin sokak köpeği bulunduğu varsayıldığında her 1.000 hayvan için 1.900 yeni barınak yapılması gerektiği bunun da sürdürülebilir olmadığı yazıyor. Teklif, belediyelerin bu konudaki sorumluluğunu arttırırken, işini yapmayanlara ceza getiriyor.

    Teklifte uyutulacak hayvanların durumlarına göre seçileceğine ilişkin metinde bir hüküm bulunmuyor. Bazı basın organlarında bunun aksi iddia edilmişti.

    AKP Kaynakları sihiplenilmeyen köpeklerin uyutulmasından geri adım atılmasının düşünülmediğini söylüyorlar.

    Teklifin gerekçesi ise özetle şöyle:

    Mevcut yasa ile hayvanların toplanması ve rahabilitasyonuna ilişkin sorumluluk belediyelere verilmiş ancak gerekli denetim mekanizmaları tesis edilemediğinden ilgili kuruluşlar, üzerine düşeni tam anlamıyla yerine getirmemiştir. Bazı durumlarda ise ilgili kanun maddeleri sebebiyle çözüme katkı sunmak istedikleri halde çizilen sınırları geçemeyeceklerini belirtmiş ve popülasyon her geçen gün katlanarak devam etmiştir.

    Ülkemizde 100 bin kapasiteli 326 adet hayvan bakımevi bulunmaktadır. Mevcut iki milyon sahipsiz hayvan göz önünde bulundurulduğunda halihazırda bulunan hayvan bakımevi kapasitesinin yetersiz olduğu görülmektedir. Kapasite düşünüldüğünde 1.900.000 sahipsiz hayvan için 1.900 adet ve bin hayvan kapasiteli bakımevi tesis edilmesi gerekmektedir.

    Hayvan başına 4 metrekare alan ayrılmak suretiyle 1.000 hayvan kapasiteli 1 bakımevinin maliyeti minimum 3,5 milyon TL olarak hesaplanmıştır. 1.900 bakımevi yapılmasının gerektiği düşünüldüğünde maliyetin 6,65 milyar liraya vuracağı hesaplanmıştır. Belediyelerden elde edilen verilen göre ise bir hayvanın ortalama besleme maliyetinin de aylık 3.500 lira olduğu düşünülürse de bir bakımevinin yıllık besleme maliyeti 42.000.000 TL'yi bulacaktır.

    2 milyon hayvana ömürleri boyunca hayvan bakımevinde bakılacak olması halinde ise bunun yıllık maliyetinin 84 milyar olacağı belirtilmiştir.

    Uyutulma maddesi ise şöyle;

    Hayvan bakım evlerinde bulunan hayvanlardan 1 ay içinde sahiplendirilmemiş olanlara ötenazi yapılır. Sahiplendirilenler, rehabilitasyon işlemleri yerel yönetimlerce tamamlandıktan sonra sahibine teslim edilir. Sahipsiz hayvanların hayvan bakım evlerinde barındırılması, sahiplendirilmesi ve ötenazi yapılması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek.
    t
    Belediyelerin sorumluluklarının arttırıldığı maddelere göre de görevin yapılmasına ilişkin denetim Tarım Bakanlığı'nda olacak. Yerel yönetimlerce yapılan denetimler sonucu kesilen idari para cezaları yerel yönetimlere gelir olarak kaydedilecek. Yerel yönetimler, sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması ile ilgili işlemleri yapmakla yükümlü olacaklar.

    Belediyelerin görevlerini yerine getiremediği durumlarda bu görev vali tarafından üslenilecek. Alınan tedbirlerin masrafları ilgili belediye veya özel idaresinden tahsis edilecek. Aksi durumlarda belediyelerin kasasından tahsis edilecek.

    Belediyeler, sahipsiz veya güçten düşmüş ya da tehlike arz eden hayvanların rehabilitasyonunun sağlanması ve sahiplendirilinceye kadar yaşamaları amacıyla hayvan bakımevleri kurmak zorunda olacaklar. Bakımevlerine götürülen bu hayvanlar bakanlıkça oluşturulan veri tabanına kayedilecek.

    Belediyeler, üç yıl süreyle hayvan bakımevleri kurmak, rehabilitasyon işlemlerini yapmak ve sahipsiz hayvanlara sahiplendirilinceye kadar bakmak için kesinleşmiş en son bütçe gelirlerinin binde beşi oranında kaynak ayırmak zorunda olacaklar. Bu oran büyükşehir belediyelerinde binde 3 olarak uygulanacak. Ayrılan ödenekler başka bir amaç için kullanılmayacak.

    Yazı, Gazete Pencere'nin 31.05.2024 tarihinde internet sitesindeki Nuray Babacan'ın yazısından alıntılanmıştır.

    Köpeklerin uyutulması şu an için hemen yapılacak bir eylem gibi görülmüyor. Ama mevcut koşullar altında başka çare kalmış gibi de görülmüyor. Hayvanların uyutulması vahşice görünse de bu koşullarda en insani çözüm de bu olacak sanki. Durumu bu kadar vahim ve katliam gibi gösteren durum sayının korkunç bir sayıya ulaşana dek pek çok kurum ve kuruluşun, iktidarın, devletin, muhalefetin kulağının üstüne yatması.

    alınan bu karara karşı çıkanlar olacaktır. Ama bu kişilerin evlerinde hayvan besleyip beslemediğine bakılmalı, beslese de beslemese de ilave bir hayvan daha besleyip beslemeyeceği sorulması gerekiyor. Dünyada köpek saldırıları sonucu bizden daha çok can kaybı yaşayan bir ülke var mı acaba? Ben görüntüden çok rahatsızım. izmir de yaşıyorum. Otogarımızda 7-8 köpeklik bir sürü yaşıyor ve zaman zaman insanlara saldırıyorlar. Saat kulesinin civarı ona keza. Yürüyüş yapılan yerlerde öbekleşiyorlar ve nedensiz bir şekilde zaman zaman saldırılıyorlar. Bu şekilde saldırıya uğrayan arkadaşım ağır yaralandı. Evimde iki kedi bir köpek besliyorum. Köpek erkek bir pug. Sokak köpeklerinin saldırma korkusun yüzünden rahat rahat dışarıda dolaştıramıyoruz. Herşeyden önemlisi bir çocuğun hayatı bile 2.000.000 köpeğin hayatı ile kıyaslanamaz.

    Bunun yanında devlet neler yapabilir daha... Çok ama çok şey. Hayvan sahiplenenlere doğalgaz, elektrik faturalarında indirim yapabilir. Hayvansız fabrikalara 2 üstü hayvan besledikleri takdirde "bazı avantajlar verebilir. Askerliğimi güneydoğu da yaptım. Uygun ırklar askeriyeler, sınır bölükleri için çok ideal. Buralara dağıtılabilir. Bu hayvanlar termal kameralardan bile daha iyi bir algıya sahipler. Kendi masraslarını bu sayede çıkarırlar. Birçok kayıp verdiğimiz olay yeterli sayıda eğitimli hayvan olsaydı ya gerçekleşmezdi ya da kayıp sayısısı minumumla atlatılabilirdi. Askeri olarak eğitilmesi halinde bu hayvanların çok fazla kullanılacağı alan var.

    Bunca zaman kendi kendine geçeceği beklenmeseydi, gerekli bilimsel önlemler alınsaydı bizler şimdi vicdanımız ve mantığımız arasında kalmayacaktık.
    0 ...
  34. parmağınızdaki pırlantanın maliyeti

    1.
  35. ilk olarak mücevher şirketlerinin satılabilir ürün haline getirip vitrine koydukları ürünlerin fiyatları :

    Zen Diamond: 0,3 karat Hera tektaş yüzüğün üyelere özel indirimli fiyatı 22.899 lira. Sadece pırlanta ölçü alınırsa karat başına fiyat 68.700 lira ya da 2.100 $

    Blue Diamond: 0,58 karatlık baget pırlanta yüzüğün % 50 indirimli fiyatı 32.990 lira. Karat başına fiyat 56.880 lira ya da 1.750 $

    D Diamond: 0,85 karatlık iri taşlı bir yüzüğün indirimli fiyatı 116.011 lira. Karat başına fiyat 136.500 lira ya da 4.200 $

    Koçak Pırlanta: 1,29 karatlık bir yüzüğün internete özel fiyatı 85.820 lira. Karat başına 66.530 lira ya da 2.040 $

    Türkiye'de kuyumcu dükkanından veya büyük mücevher şirketlerinin online kanallarından satın alınan pırlanta yüzüklerin ortalama karat fiyatları 2.000 $ civarında. Elbette bunda taşın büyüklüğü, berraklığı, rengi ve kesim kalitesi fiyatı etkiliyor. 1 karat pırlantanın ağırlığı ise yaklaşık 200 mg geldiğini, yani 1 gr'ın beşte biri olduğunu da belirtelim.

    Şimdi de bu taşların gerçek maliyetine bakalım.

    De Beers: Botsvana, Namibya , Güney Afrika ve Kanada'da madenleri bulunan şirket 2023 yılında toplamda 31.865.000 karat üretim yapıp bunun 24.682.000 karatını ham taş olarak satmış. Her madenin farklı maliyetleri olsa da karat başına maliyeti 71 $, karat başına satış fiyatı ise 147 $
    0 ...
  36. para dismorfisi

    1.
  37. Tiktok, Youtube ve ınstagram gibi platformlardaki zengin içerik oluşturucular, müsrif yaşam tarzlarını, giyim alışverişlerini, yurt dışı gezilerini, lüks spor arabalarının görüntüleriyle takipçilerinin yüzlerini ovuşturmaktalar. Gerçekçi olmayan standartlar belirlemek ve zenginliği gösteriş yapmak için kullanmak yeni bir şey olmasa da sosyal medya kullanımının aşırı yaygınlaşması nedeniyle yansımaları farklı olmaya başladı.

    Bu karşılaştırma kültürünün yaygınlaşması özellikle Z kuşağı jenerasyonunu fazlasıyla tetikliyor ve banka bakiyelerini gözardı ediyorlar. Kısacası ayağını yorganına göre uzatmayı birden ve büyük bir istekle bırakıp aslında ihtiyaçlarının çok ötesinde
    şeylere parasını yatırıyor.

    Görüntü ve hikaye bombardımanına tutulan özellikle j kuşağı jenerasyonu da internette gördüğü görselleri yaşatmak ve belirli bir satınalma işlemi yapmaya, imkanlarının üstünde yaşamaya kendini adeta mecbur hissediyor. Bunu kendi yaş grubunda, altında ya da üstünde pekçok kişinin de yaptığını düşünüyor. Adeta inceldiği yerden kopsun ya da belki bir kuyuıya düşeceğini bilmesine rağmen oradan çıkıp çıkamayacağına olan merakı.

    işte bu fenomeni uzmanlar "Para Dismorfisi" diye adlandırdılar. Yani "kişinin mali durumu hakkında kötü kararlara yol açabilecek çarpık bir görüşe sahip olması

    Öte yandan bu kuşağın aldığı her harcama kararı da kötü sonuçlara yol açmıyor. Özellikle gündelik kullanım harcamaları değil de mülk, araba gibi şeylere ödeyebileceğinin çok üstünde para verenler bundan hiç de zararlı çıkmadılar. Özellikle benim çevremde... Biriktirdiği üç kuruş paranın üstüne ödeyebileceğinin çok üstünde uçuk bir kredi çekerek ev aldı bu jenerasyondan bir arkadaşım. Benim gibi orta kuşak üstü yaş grubundaki abla ve abilerinin "aman yapma, nasıl ödersin" laflarına aldırmadan devam etti. işler normal bir şekilde devam etseydi gerçekten de ödeyemezdi. Ama ülkede ekonomi çok hızlı bir şekilde tepetaklak oldu. 1 milyon gibi döneminde çok fahiş bir fiyatla aldığı evi 2,5 yıl sonra 15 -17 milyon aralığında sattı. Kullanmış olduğu kredinin pula dönmesi bundan da önce oldu. Parasının neredeyse yarısını abuk subuk diyebileceğimiz bir süre şeye harcadı. Tatillere gitti, yemeği sürekli dışarda yedi, lüks diyebileceğimiz şeyler aldı. Ama bu sefer de faizler çıldırdı. Kalan parasını bankaya yatırdı. Faizlerin 30'lu bandlarda olduğunda ayda 180 bin faiz getirisi vardı. Şimdi sormuyorum bile. Biz de sözde akıl veren büyükler durumundayken ahkam kesen iş bilmezler katına indik. Evet, belki her alınan karar bu derece olumlu sonuçlanmayabilir. Ama Z kuşağının hayatı yaşamakla ilgili kesin bir kararı var. Kendilerinden önceki kuşaklardan çok daha cesurlar. Bu kimilerinin patlamasına yol açacak elbette. Ama yaşamın hakkını veren, ardında iz bırakan çok daha fazla üyeye sahip olacaklar.
    0 ...
  38. aile yalanları

    1.
  39. Nermin Yıldırım'ın Bavula Sığmayan adlı öykü kitabından tiyatroya uyarlanan oyun. Oyunun rejisini edebiyat uyarlamaları konusunda deneyimli bir isim olan Hakan Emre Ünal yapmış. Oyuncu kadrosunda Ülkü Duru, Müfit Kayacan ve Melisa Sözen var.

    Oyunda bazı replikler akılda kalıcı. "Mutlu bir aile olmanın sırrı budur; sık görüşmemek" ve "Bizim ailenin en büyük sıkıntısı başımıza korkunç şeyler gelmesi değil, o korkunç şeyleri başkaları tarafından duyulması.

    Ülkü Duru'nun oynadığı Müzeyyen Hanım, ailesini bir arada tutmak ve kızı için kendi kafasındaki doğruyu hayata geçirmek adına her yolu mübah gören bir anne. Bu doğrultuda oyunlar oynamaktan çekinmiyor. Annelerin çocuklarının iyiliği için söylediği yalanlar ona göre yalan değil.

    Ailenin babası Kamuran Bey'i canlandıran Müfit Kayacan ise karakterini anlatırken "Eski kuşak insanlar , bitmesi gereken evlilikleri hep devam ettirmişler" diyor.

    Evin kızı Belgin'i de Melisa Sözen canlandırıyor.
    0 ...
  40. napolyon filmi

    1.
  41. Yönetmenliğini efsanevi ingiliz yönetmen Ridley Scott'un yaptığı film.
    Başrollerinde Joaquin Phoenix, Vanessa Kirby, Tahar rahim ve Rupert Everett var.
    Yönetmenliği ile sinema dünyasında destansı bir etki bırakmış Ridley Scott Gladiator'den sonra birkez daha Joaquin Phoenix ile çalışmış. Ama eminim Russell Crowe yaşlanmamış ve kilo almamış olsa onu oynatırdı. Filmi izlemedim, J. Phoenix kötü oynadı diye demiyorum, aksine fragmanlarda şahane görünüyordu. Ama Russell ile aynı bir bağı var sanki Crowe'un.

    Tarihi filmlerden ve tarihi kişiliklerden haz almıyorsanız, bu konuya öyle ortalamanın üstünde bir ilginiz yoksa Tüm zamanların en büyük askeri liderlerinden birisi, Fransa imparatoru, yaşamı tarihe büyük bir malzeme bırakmış Korsikalı sıradan bir insanın, başarılı bir askerin, savaş sanatına dair yeteneklerinden kaynaklanan inişli çıkışlı hayatının ayrıntılarını ,biyografi türündeki filmlerin iyi sayılabilecek örneklerinden birini seyretmeseniz de olur. Sıkılabilirsiniz.

    Tavsiyem filmi seyretmeye meğilliyseniz adam hakkında 3 - 5 satır bir şey okumanız. Öyle "Ha Napolyon, fransız ve ölmüş" gibi sığ bilgilerle giderseniz daha da sıkılabilirsiniz.

    Filmi seyrettikten sonra birkez daha yazmayı düşünüyorum ama eleştirmenler Fransız ihtilali ve Napolyon'un ortaya çıkış sürecini çok iyi yansıtmadığını ve biraz aceleye geldiğini söylemişler. Ama Ridley Scott bir de bunu anlatmaya kalksa 2 saat 48 dakikalık bu film herhalde 4 saat sürerdi. Kaldı ki adam bir tarih belgeseli çekmiyor.

    Bunun yanısıra Ridley Scott'un filmi adeta Napolyon'un fenomen haline gelmiş karısı Josephine'e adadığını yönünde de eleştiri yöneltiyorlar. Ama bu rolde yer alan Vanessa Kirby'de bunun hakkını vererek oyunculuk bağlamında Joaquin Phoenix’den başarıyla rol çalmış.
    0 ...
  42. arap kadri ve tarzan

    1.
  43. 15 Aralık'ta vizyona girecek olan yılın son Türk komedi filmi.
    Artık her ikisi de rahmetli olmuş benim jenerasyonumun efsane karikatürist ve yazarlarından Tekin Aral'ın yazdığı ve Latif Demirci'nin de çizgileriyle hayat verdiği filmde Arap Kadri karakterine Ahmet Mümtaz Taylan hayat veriyor.
    Yönetmenliğini Emre Kavuk'un yaptığı filmde senaristler de Volkan Öge ve Ömer Fikret Şen.
    Filmde Ahmet Mümtaz Taylan'ın yanısıra Tarzan rolünde Necip Memci ve Arap Kadri'nin kızı rolünde ise Zeynep Çamcı yer alıyor. Yalçın Hafızoğlu, Melis işiten, Birgül Ulusoy, Taner Turan, Cem Zeynel Kılıç, Hira Koyuncuoğlu, Eda Özel, Yaşar Karakulak, Neslihan Yeldan ve Sinan Bengier de filmin oyuncu kadrosunda.
    Filmin konusu ise şöyle:
    “Özgürlüğüne düşkün biri olan Arap Kadri, ormanda yaşayan, kural tanımaz bir adamdır. Tarzan’ın düzen kurduğu ormanda ise canlılar, düzenli bir yaşam sürmeye çalışır. Şehir yaşantısına uyum sağlayamayan Arap Kadri, ormana geldiğinde karşılaştığı düzenli yaşama da çomak sokar. Bu durum Tarzan ile arasında çatışma yaşanmasına neden olur.”
    4 ...
  44. barsam

    1.
  45. zehirli ve dikenli çarpan balığının bir türü
    0 ...
  46. raksha bandhan

    1.
  47. Raksha bandhan, kız ve erkek kardeşler arasındaki bağı kutlamak ve güçlendirmek için yapılan geleneksel bir Hindu festivalidir. Bu törenler Hindu takviminin dördüncü ayı olan Sravana'da dolunay zamanında yapılır. Raksha Bandhan, kelime anlamıyla "koruma bağı" demektir. Bu günde kız kardeşler, iyi dilekler ve dualar eşliğinde erkek kardeşlerinin bileklerine "rakhi" denilen bileklikleri bağlarlar. Rakhi bileklikleri geleneksel olarak kırmızı ve altın rengi iplerden yapılır, ama günümüzde bilekliği takacak kişi için daha anlamlı olmaları açısından sıklıkla kişiye özel de tasarlanmaktadırlar.
    2 ...
  48. veritas analitics

    1.
  49. akp lehine montajladıkları videolarla haber sitelerini trolledikleri söyleyen hesaplar. Ayrıca bu videoları bağlantılı oldukları twitter hesapları ile de paylaşıyorlar. Yalan haber yapmak, insanlar üzerinde bu yalan haberler üzerinden algı oluşturmanın, insanlara ve muhalefete iftira atmanın yeni adı trollemek oldu şimdilerde.

    Örneğin Kılıçdaroğlu'nun Las Vegas'a, Ekşi Sözlük'ün kapatılma kararının Times Meydanı'na montajlanma görüntülerinin ardından ingiltere'de satılan Erzurum sosisleri ile de gündeme geldiler.

    Önemli bir not eklemek gerekirse, bu videolarda mors alfabesi veya tersten eklenmiş propaganda içeren mesajlar yer alıyor. Örneğin sosis videosu dikkatlice incelendiğinde tersten "Erdoğan Kazanacak" yazdığı anlaşılıyor. Aynı yazı Kılıçdaroğlu videosunda ise mors alfabesi ile yazılmıştı.

    Yalan yere, bile isteyerek iftira atmak günahtı değil mi? Hadi canıııııım.
    Hani bir de dezenformasyon yasası vardı sahi o n'oldu. Hani yalan haber yapan hakkında işlem falan yapılacaktı. Ha o bu kardeşler için değil, öbürleri içindi öyle mi?
    Alnı secdeye değenlerden zarar gelmezdi değil mi... Ya insan gerçekten de ürküyor bunların bu kadar rahat yalan söylemelerinden.
    0 ...
  50. mozalak

    1.
  51. Birçok anlamı olsa da en çok kullanılanı halk ağzında olgunlaşmamış, çarpık çurpuk meyveler anlamında olanıdır.

    Bunun dışında yöresine göre domuz yavrusu, çocuk , çam kozalağı, meşe ağacının meyvesi olan palamut ve tanesi alınmış mısır koçanı anlamında da kullanılışları vardır.
    0 ...
  52. gelembe

    1.
  53. Halk ağzında koyunların gecelediği yer, ağıl anlamına gelir.
    Gelenbe ile karıştırılmamalıdır.
    0 ...
  54. zerdeva

    1.
  55. Zerdava olarak bilinen iki canlı türü var.

    ilki zaman zaman bulmacalarda çıkan ağaç sansarına karşılık gelir ki neredeyse hiç kullanılmaz. Ağaç sansarına ağaç sansarı ya da sansar demek daha makul geliyor.

    ikincisi ise az önce öğrendiğim üzere bir köpek ırkı olduğudur.
    Bu öyle bir ırk ki Türkiye'ye özgü tescillenen ilk köpek ırkı. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde av köpeği olarak yetiştirilip domuz avlarında kullanılıyor. Ama özellikleri uygun olduğu için Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonları için özel olarak eğitim alıp kullanıldığı da biliniyor.

    Soylarının Milattan önce 1350 - 164 yılları arasında Karadeniz'in doğu kıyıları ile bugünkü Gürçüstan'ın batısında hüküm sürmuş olan antik Kolhis Krallığı'na dayandığu düşünülmektedir. Soylarının tükenmemesi için Trabzon'da Trabzon Zerdeva Köpeği Derneği kurulmuştur. Pitbulllar kadar inatçı ve sert karakterli bir ırktır. BU üstün becerileri nedeni ile yurtiçi ve yurtdışından yoğun talep görmektedir.
    0 ...
  56. aya gidecekken hatay a bile gidememek

    1.
  57. Bizimki kadar egosu olan hükümet dünya üzerinde çok ender görülmüştür herhalde. Bir deprem yaşadık ki tam bir afet, öğreniyoruz ki bu depremin öncesinde ve sonrasında tüm uzmanların, bilirkişilerin sözlerine kulak tıkamayı ya da onların söylediklerini yapmayı itibarlarının zedelenmesi olarak görüyorlar. Bu ağır psikolojik hasarlı davranışlar yüzünden insanlar zorlanıyor, insanlar acı çekiyor ve hatta insanlar ölüyor.

    itibarı dünyanın birçok yerine maske göndermeyi sanan siyasi büyüklerimiz kendi sınırları içindeki Hatay'a, Maraş'a ilaç gönderemiyor, çadır gönderemiyor, ekip gönderemiyor.iskenderun Limanı'nı kullanmayı akıl eden gazeteciler, programcıların teklifleri saatler sonra ancak başka çare kalmayınca kabul ediyorlar.

    Gelen yardım ekiplerinin nereye nasıl gönderileceği organize edilemiyor, gelen malzemelerin kime nasıl dağıtılacağı belirlenemiyor, bir yerde çok var bir yerde hiç yok, lojistik yerlerde sürünüyor. Naci Görür geçen gün TV ekranlarında şunu söyleyince irkildim. "Siyasilerimiz yaşadığı ülkenin coğrafyasını ısrarla reddediyorlar. Deprem bizim gerçeğimiz oysa."

    Hatay'da arkadaşım var. Depremin üzerinden 24 saat geçiyor ve bölgelerine bir yardım gelmiyor. Oysa kendileri dışarıda bile olsa enkaz altında kalan yakınları ve akrabaları var. Beklenen yardımın esamesi okunmayınca kendi imkanlarıyla Mersin'den bir tane vinç kiralayıp Hatay'a getirmek istiyorlar. Ama Hatay'In girişinde güvenlik güçleri durdurup şehre girişine izin vermiyor; vermedikleri gibi vinç'e de el koyup başka bir yere gönderiyorlar. Bunlar yaşanıyor gerçekten.

    Doktor, kurtarma ekipleri, gönüllüler geliyor ama bu gelen insanları barındıracak bir yapı, seyyar tuvalet, temiz su, yiyecek bulunamıyor. Ülkem gerçekten bu mu? Bu kadar aciz miyiz? inanın iç siyasetten ziyade bu cahilliklerin, tecrübesizliklerin ve bunların sebebi liyakatsizlerin yüzünden dünyaya rezil olmamıza üzülüyorum.
    9 ...
  58. erikçe

    1.
  59. gaziantep'in şehit kamil ilçesindeki kayak merkezidir. gaziantep'te de kayak yok demeyelim. ama gitmedim.
    0 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük