mesela bir sayinin karesini hesap makinesi kullanmadan bulmak istiyorsun. eger bu sayinin yakinlarinda baska bir sayinin karesini ezerden biliyorsan yada kafadan hizlica hesaplayabiliyorsan sana sorulan sayinin karesini de kolayca bulabilirsin. soyle ki:
diyelim ki sana 101`in karesini sordular. bunu su sekilde hesaplayabilirsin:
101e en yakin kolay hesaplanabilecek yada ezbere bilinebilecek sayi 100dur.
100`un karesi= 10.000
100un karesine 100 ve 101in toplamini eklersen 101`in karesini bulabilirsin.
100+101= 201`dir.
10.000in uzerine 201 eklersen 10.201 yapar ve bu 101in karesidir.
baslangicta icinde umudu barindarin, olmayacagi gercegiyle yuzlestikce omuzlarda yuke donusen durumdur. ara ara zihinde bir simsek gibi belirir, sonra kendi gercekligimizde bir bakmisiz tamamen karanliklar icinde kalmistir.
bazen gerceklesmemis olmalari ise onlari daha anlamli kilar. cunku onlarin gerceklesmesi durumunda olusacak hakikat belki kaldirabilecegimizden daha agir da olabilir.
sisenin dibinde dokulmeden kalan ketcap, tupun icinden cikmayan dis macunu, kabindan siyiramadigimiz krem peynir ve daha bir turlu kendilerine ulasamadigimiz unsurlar kendilerini hayatta kaldiklari icin mutlu mu saniyorlar yoksa misyonlarini yerine getiremedikleri icin hayal kirikligi mi icindedirler?
birlikteligin en temel prensibi iyi bir arkadas olabilmektir. ayrilik bu temelinden sarsmak olduguna gore bunun olabilmesi temenniden ileri gitmeyecektir.
Montaigne`ye gore: sadece mutlu olmak istenilirse bu oldukca kolay. ancak biz digerlerinden daha cok mutlu olmak istiyoruz ki bu oldukca zor. cunku biz baskalarini olduklarindan daha mutlu saniyoruz.
soyle bir istatistik var midir bilmiyorum ama en az 10 filmde rol almis aktorler icin oynadiklari filmlerin imdb puan ortalamasi listesini yapsalar saniyorum en ustte kendisinin ismini gorecegiz.
neden bilmesin ki. yemek yapmak/yapabilmek sadece kadinlara bahşedilmiş bir yetenek midir yoksa sadece kadinlar mi yemek yapmak zorundadir! konunun bekar olmakla, ogrenci olmakla bir ilgisi yoktur. Yemek yapabilmek insani bir gerekliliktir.
pismaniyenin neden izmit ile ozdeslestigi gibi sacma sapan bir sorunsal girdi aklima birdenbire. hemen chatgbt`ye sordum.
ozellikle 3. madde beni bitirdi. stratejik konum..
Pişmaniye'nin izmit'te popüler olmasının birkaç temel nedeni vardır:
1. Tarihi Kökenleri
Pişmaniye, Osmanlı dönemine kadar uzanan bir tatlıdır. izmit, Osmanlı imparatorluğu'nun önemli şehirlerinden biri olduğu için, pişmaniye gibi geleneksel tatlıların bu bölgede gelişmesi ve popüler hale gelmesi doğal bir süreçtir.
2. Yerel Üretim ve Uzmanlık
izmit, pişmaniye üretiminde uzun bir geçmişe sahip olan ustalara ev sahipliği yapmıştır. Bu bölgede nesiller boyunca aktarılan ustalık sayesinde pişmaniye, izmit ile özdeşleşmiştir. izmit'teki ustalar, tatlının ince tel tel yapısını ve lezzetini mükemmelleştirmiştir.
3. Coğrafi ve Kültürel Yayılım
izmit, istanbul ve Anadolu arasında önemli bir geçiş noktasıdır. Bu stratejik konum, pişmaniyenin hem kültürel hem de ticari olarak daha geniş bir kitleye tanıtılmasını sağlamıştır. Yolculuk edenler, izmit'ten pişmaniye alarak bu geleneği yaymıştır.
4. Markalaşma ve Tanıtım
Zamanla izmit'teki üreticiler, pişmaniyeyi bir izmit markası haline getirmiştir. Şehirdeki festivaller, tanıtım faaliyetleri ve hediyelik eşya kültürü, pişmaniyenin izmit ile anılmasını pekiştirmiştir.
5. Tatlı Kültüründeki Özgün Yeri
Pişmaniye, diğer tatlılara göre hem lezzeti hem de yapım süreciyle farklılık gösterir. Bu özgünlük, izmit'in tatlı kültüründe pişmaniyeyi özel bir yere taşımıştır.
Sonuç olarak, pişmaniye izmit'te hem tarihi hem de kültürel bağları sayesinde popüler olmuştur ve bu gelenek günümüzde de devam etmektedir.
zamaninda hayallerimi susleyen, sektore cag atlatan, ince, yer kaplamayan muthis bir tasarimdi. ogrenciyken yeteri kadar param olmadigi icin sahip olamadigimdir. artık anılarımızda yasıyor.
yeni bir ise basladigini duyuran kisileri bazen tebrik ederiz. bu tebrik, basariyi taktir etmek seklinde olunca anlasilabilir oluyor.
biraz once gordum, adam eski sirketinden ayrilmis benzer nitelikte bir firmada benzer bir pozisyonda ise baslamis. bazisi tebrik etmis. iste bunu anlamiyorum, burada tam olarak tebrik edilecek nasil bir durum olustu?
uzun zamandir sorun ve sorun tipleri uzerine dusunuyorum. sorun nedir? sorun sahibi olmak sorunlu bir durum mudur? hangi sorunlar gercekten sorundur?
kendi acimdan degerlendirdigimde, ilk once sorun diye nitelendirdiklerimizin hayatin bir gercegi olup olmadigini degerlendirmek gerektigine inaniyorum. peki bu durumdar hangileri hayatimizin gercegidir hangileri gercek birer sorundur? bu sorularin cevaplarinin pesinden gittigimde ise soyle bir gercekle karsilasiyorum: ne olursa olsun ortadan kaldiramayacaklarimiz hayatimizin gercekleri ancak diger taraftan biraz cabayla, kararlilikla, iyi bir planla, disaridan alinabilecek bir destekle cozulebilecek her sey birer sorundur. bununla beraber eger hayatin gercekleri olarak nitelendirebilecegimiz durumlarin varligini kabullenip bu durumlarin bize olan etkilerini yine biraz gayret, adanmislik ve dis destekle azaltabiliriz. en nihayetinde ulastigim cikarim ise su oluyor her defasinda: sorunun kendisinin bir sorun olmadigi, asil sorun o sorunla yuzlesmeyip onu ortadan kaldirmak icin gereken kararliligi gostermemektir.
lisedeyken kiz arkadasima o yilin ajandasina her bir gune ayri bir sairden olmak uzere 365 siir yazip dogum gununde hediye etmistim. 25 yil once nerden baksan kral hareketti ama kiymeti bilinmedi.