"sasha grey ve tumblrcı merve'nin aynı sıfatı taşıdığı namussuz bir çağ bu biliyorsun...
garson şarap getir...
Kemal'in hali harap!"
kadınlık bilmemelerini cahilliklerine, boş oluşlarına vs. verebilirim ama ukala olmalarına artık katlanamıyorum. kadınlık konusunda ahkam kesmeyi bildikleri kadar french kiss bilselerdi inanın güzel yurdum daha güzel bir yer olurdu... ama hayır... onlar kadınmış, anne olacaklarmış. ahahha olaya bak. yazık ya, yıl olmuş 2013 halen bi mantarlı vajinası olan kendine kadın diyebiliyor, pes doğrusu.
türk kızlarından uzak durma sebebim belki de en başta buydu. kız arkadaşım lucia'nın da dediği gibi -kendisi türk değil, isminden anlaşılır, hatta bir türk kızı bile hemen anlar bunu- sanırım cool bir erkek olarak yanlış ülkede doğmuşum.
"türk kızlarına sikimi bile sürmem!" sözü meşru oldu yine bu gece bu kız sayesinde. geride yazılmamış birkaç küfürlü ayetin özlediği ucuz bir ceylan derisi... ve asla unutma azizim! gerçek bir centilmen öptüğü kadınları başkalarına anlatmadığı gibi penisini de asla bir türk kızına yaklaştırmaz!
sabah kalktığında boğazındaki balgamı fark etti. evet o balgam iğrençti ama ona aitti. zaten kendisi de bu dünyanın, daha doğrusu bu toplumun bir atığı idi. bu o boğazını gıcıkça gıdıklayan balgamla ortak noktası idi ve onları yakınlaştırıyordu. hayatı o kadar boktandı ki bir balgamın varoluşunu bile sorgulamak için bile bolca vakti vardı.
hikayesi çok klişe idi. orta düzey geliri olan sıradışılıklarla uzaktan yakından alakası olmayan bir aile. sıradan bir mahalle ilkokulu, sıradan bir lise... sıradan birkaç asker arkadaşı, sıradan birkaç ilişki denemesi, sıradan bir iş, sıradan zevkler, sıradan iş arkadaşları, sıradan hayal kırıklıkları. hani fakir bir ailede doğsa, dram yaşasa belki hayata kadarşı sıkacak bir fişeği olurdu elinde. ama yoktu, bu yokluk hali onu miskinleştirmişti belki de... dediğim gibi bir eksiklik olsa azmeder onu yenerdi ama yoktu. olmasında aslında, benim sikimde bile değil.
bir şeyler yapması lazımdı ama cebinde parası da yoktu kafasında hevesi de... yediği son yemek dün gece yediği sokakta satılan tavuk pilavdı, işe gitmediği anda kovulma riski falan. yani ne zamanı ne de enerjisi vardı. anasını sikeyim bunun...
gece oturup survivor izleyecek ve akabinde oradaki pasaklı kadınlarla hayalinde düzüşüp 31 çekecek birinden bahsediyorum. bu kadar yarak kafalı ve işe yaramaz biri. üstelik ilgi çekici bir şeyi de yok derinlerde. hani çok dolu biri ama bunu herkes anlayamıyor da değil. dediğim gibi en fazla bir sabah balgamı kadar değerli biri.
bu adamı sevmediniz. onun hikayesi o kadar sıradan ve düz ki anası bile sevmek konusunda tereddütler yaşıyordur eminim. hayatında bir kadın olsa mesela, onun uğruna bir şeyler yapsa, ya da topluma isyan edip bir anti kahraman falan olmaya soyunsa sevebilirdiniz onu. ama yok... en fazla porno izleyip saçma salak rüyalar görüyor.
yakında kendini öldürmesini bekliyorum. hani o beynini dağıtıp bu dünyadan göçse inanın dünya hiçbir şey kaybetmez. ama sizler değerlisiniz değil mi? toplumun kolu ya da bacağısınız sizler. siz balgam olamayacak kadar özelsiniz. ama gerizekalı gibi bu yazıyı okudunuz... o kadar boş vaktiniz var ki bu yazıyı okudunuz, bazılarınız en azından göz gezdirdi. şimdi söyleyin bana, bu sabah balgamı ile ilgili felsefe siken işe yaramaz sik kafalıdan ne farkınız var? hepiniz hayatlarınızı bilgisayar başında harcayıp bahanelerinizin arkasına saklanıyorsunuz. hadi ama; sizler bi balgam olmamalısınız. kol, bacak, taşak falan... işkembe, dalak... hepinizden bu dallamadan tiksindiğim kadar tiksiniyorum. şimdi bazılarınız yazının sonunu okuyan sik beyinlilerden olacaksınız. o yüzden yazının sonuna duygusal bir şeyler ekleyeyim de yazıyı baştan aşağı okuma isteği oluşsun.
hiakyesi kötüydü. o kadın bir daha dönmeyecekti. bir mart gecesi bir daha anlamlı olmayacaktı ve bir daha hiçbir kadının gözyaşlarına değer vermeyecekti. Marla'nın hayat felsefesi her anı ölecek gibi yaşamasıydı, ama bundaki trajedi aslında ölmüyor oluşuydu. hayat tuhaf... bakalım ne olacak ne bitecek...
çokça rastlaştığım ve asla evlenmeyi düşünmeyeceğim bir kız tipi. e sporlar mıdır nedir o saçmalığa methiyeler düzmeleri de ne yazık ki durumu daha az mide bulandırıcı yapmıyor. işin ilginç tarafı ise bu kızların twitch üzerinden meme açıp prim yapan hemcinslerine bok atmaları. inanın bana meme açan kızlar daha erdemli ve daha dürüsttür ki bu kızlar bu yüzden benle evlenmeye daha yakınlar.
birbirimizi kandırmayalım. sonuçta çoğunuz zeka yaşı olarak 10 falan olsanız da anayasaya göre ceza ehliyeti olan ademlersiniz. hangi kız böcekli yaratıklı bir oyunu oynayamayı sevebilir ki? barbie mi ulan bu?! amaç belli. hatta belki bazıları durumun farkında bile değil. bilinçaltı denen karanlık dehliz işte. psikoloji azizim, başka bir şey.
bununla ilgili tez yazıyorum. şu an okuduğum iki yıllık süt ve süt ürünlerini bitirdikten sonra ilk işim dgs, ondan sonra lisans ondan sonra hoooooooooooooopppp!!! yolum uzunmuş lan. vay amına koyayım gidip ders çalışmam lazım, sonra bu kızlar hakkında düşünürüm. ders mi? hımmm, öncesinde cerenler ile canlı müziğe gitsem iyi olacak. i love 2 yıllık!
esra'nın farklı bir havası vardı hep. çok masum gülerdi, dünyaya çok merhametli bakardı. benimle tanıştıktan sonra bana benzemeye başladı. o güler yüzlü, insanlara yardım etmek için kendini paralayan kız gitti ve tam anlamıyla bir canavar doğdu. önce yakın arkadaşlarına siktir çekmeye başladı, sonrasında ise ailesi ile bile arasına mesafe koydu. artık o 'olmuş' biri idi ve bu tip insanlar için önemli olan çok az şey vardır dünyada. işin güzel tarafı ise bunları kendiliğinden öğrenmişti, ben zorlamadan. içindeki pembe duvarlı temiz bir zindana yıllardır hapsettiği canavar artık özgürdü ve canavaları bilirsiniz...
dün geceki uyku öncesi sevişme ritüelimizde bir şeyler ters gitmiş gibiydi. beni biliyorsunuz, ben söz konusu kadınlar olunca her şeyi hissederim. ona bunun nedenini sordum...
-iyi misin esra?
+iyi olmaktan kastın fizyolojik bir güdüyü tatmin etmekse halimden şikayet edemem.
-bir şey var gibi... belli belirsiz bir tatminsizlik, sessiz ve gri renkte bir eksiklik gibi...
+boşversene... ikimiz de iyiyiz. hem sen ne zamandan beri orgazmdan sonra sigara içip niyet etmek yerine yanındaki ile konuşur oldun?
-sen farklısın esra. farklı kokuyorsun, farklı bakıyorsun.
+sen de farklıydın. ben o farklılığı sevdim. o aidiyet hissi ile sözde yanıp tutuşan diğer salak erkekler gibi değildin. tehlikeli idin, güvenilmezdin, kestirilmezdin...
-ama artık sana aidim. seni içime çektim buram buram. geleceğe dair hayallerimde bile...
sözümü bitirmeme bile izin vermeden arkamı çevirdi ve parmağını götüme soktu. sonra da bana "yarrrak mı istiyorsun pis fahişe, neden duygusal bir sürtük gibi davranıyorsun? erkek olmaktan vaz mı geçtin? bunu istiyorsun di mi?" dedi ve beni bir nevi götümden sikip bana hak ettiğimi verdi. aslında bu tecavüz beni kendime getirdi. sonuçta ütopik bir hayal için olduğum kişi olmaktan vazgeçmiştim.
sonrasında ben yüzüstü yatarken ağlıyordum. o ise sigara içip cep telefonunda arkadaşları ile kurdukları whatsapp grubunda makara yapıyordu. bana döndü ve sordu:
-neden başka kadınları artık sikmiyorsun? erkek neslinin programlanışına neden ihanet ediyorsun? ben seni olduğun gibi sevdim. sağa sola işeyip iz bırakan köpekler gibi git ve başka kadınlarla da yat. onların da üzerine menilerini bırak, onları işaretle. benim erkeğimin peçete muamelesi yaptığı kadınların ağlayışları bana sonsuz bir dinginlik verecektir...
bu sözlerden sonra ağlamam daha da sıklaştı. ben bir canavar yaratmıştım ve sahuru kaçırmıştım. karar vermem lazım artık. lütfen bana biri yol göstersin. evet evet, mesaj atın bana kızlar. sadece güzel kızların mesaj atmasını ve bana akıl vermesini istiyorum. sonuçta zor bir durumda bile olsam bir sözlük erkeği ile muhatap olmak bana göre değil. bu sevgili türü insana bambaşka hissettiriyor. hemen heves etmeyin...
Bir defasında bir tane sokak kedisine röportaj vermiştim. Aklıni aldım taşağın kralını geçmiştim. Arif karşıma çıksa harika olur az çok dengim kendisi. Şöyle bir içinden geçsem , röportaj formatı dahilinde hoplatsam.
