Whisper transkript modeli, otomatik altyazi arama ve ekleme ve anlik deepl cevirisi gibi seyler icermemesiyle cagin gerisinde kalmis video oynatici. Bunlarin hepsini daum potplayer'da bulabiliyorsunuz. Yine de altyazi gibi seylerle isim yoksa vazgecilmezim. Zira onda da vlsub'in kullanim rahatligi var.
Toplumda az gorulen farkli kadinlar. Genelde insan iliskileri ve dunya gorusleri normal kadinlardan daha marjinaldir. O farkli havayi nerede olsa hissedersiniz.
ikisinin de objelere ve arabalara verdigi deger farklidir. almanlar icin araba cok onemlidir ornegin. arabayi ciddi bir statu objesi olarak gormelerinin yanisira, genelde ulke icinde bir yere gideceklerinde otobanlarini sik kullanirlar. o yuzden 250+ km/s hiza optimize premium alman arabasi almak onlar icin onemlidir. ayrica arabalarini sik degistirirler. gelgelelim almanlar, araba disinda her seyden kisan bir millettir. yani telefonu bile catlayana kadar degistirmezler, xp netbook kullanan alman hocaya bile rastlamistim. ozellikle yasli olanlari aldi, lidl gibi yerlerde indirim kovalar. kendine faydasiz, ihtiyac disi gordukleri seyleri almamaya calisirlar.
fransizlar icin ise araba, bir statu gostergesinden ziyade yalnizca a noktasindan b noktasina goturen islevsel bir aractir. arabalarina onem gostermezler, hor kullanirlar. ozellikle yasli kesimi, arabanin omrunu bitirene kadar kullanir, zira yenisini almanin anlamsiz tuketim oldugunu dusunur. genellikle arabanin bir cesit statu gostergesi olmasi fikrini sacmalik olarak gorurler. Zaten mpv (minivan-panelvan) fetisisti bir millet olarak bilinir. Super mini hatchback arabalari da dunyanin hicbir yerinde gorulmedigi kadar severler. arabaya verecegim parayi kendime harcarim diye dusunup gundelik (yemek, hobiler, teknolojik aletler, seyahat, konaklama, moda vs) harcamalara onem verirler. zaten fransizlar uzak mesafelere seyahat edeceklerinde genelde ucak, tren vs gibi toplu tasima araclarina (tgv trenleri ve ic hat ucuslari) yonelirler. arabalarinin genelde gosterissiz, eski ve yipranmis (yipranmasinda fransiz tarzi parklari da bir etken) olmasinin bir sebebi de budur.
diger adi "the valley" (orijinal ad: La vallée) olan gizemli bir Barbet Schroeder filmi. pink floyd'un ayni isimdeki albumu, ayni zamanda bu filmin film muzikleridir. film, yeni gine'de arastirmalar icin gizemli bir vadiye giden Viviane karakterine odaklaniyor.
resmi ve gayriresmi bütün versiyonlari, uluslararası varyantlari dahil edince aslinda sanilandan cok daha fazla devam filmi iceren seri. john d'amico isimli george a. romero cilgini bir vatandas, romero'nun night of the living dead filmini baz alan izleme rehberini su sekilde derlemis, hastasina:
bu kadar filmi hazmetmeye ne vaktim ne de moralim var. ama kenarda durmasi iyi. 68 yapimi filmi baz alan bu kadar fazla gayriresmi film olmasi, george a. romero'nun genclik doneminde night of the living dead'in isim haklariyla ilgili yaptigi bir hatadan kaynaklanir. filmin ismini degistirirken telif haklariyla ilgili prosedurleri unutmustur. dolayisiyla film, public domain durumuna dusmustur.
Jim jarmusch'un Mystery train filminin "lost in space" adli son bolumunde luisa karakterinin yasadigi olay. Zira blue moon dinlemenin dozunu fazla kacirmislardir. Ben de elvis isimli sen sakrak adamin duygusal yonunu bu sarkiyla kesfetmistim.
ikisiyle de seviyeli bir iliskim var. her kahve yaptigimda sigaradan bir dal alir gibi bir adet rulo cekerim iclerinden. kahvenin yarisina geldigimde ikinci ruloyu patlatirim. bence kahveye findik aromasi eklemekten daha keyifli bir eylem.
Frame limiter bug'i yuzunden san fierro kursundaki alley-oop ve wheelie weave gorevlerinin kesinlikle gecilemedigi kurslar. Gta'nin iii, vice city ve san andreas oyunlari 30 fps'e optimize oldugu icin akici bir deneyim adina frame limiter'i kapattiginizda oyun, olmasi gerektigi gibi calismamaya basliyordu. Bircok ozelligi sapitmaya basliyordu. Yalnizca Frame limiter'i açıp 30 fps ile gecebiliyordunuz bu gorevi.