sportif direktöre. ligimizin bilmeyen adamdan ligimize göre takım dizayn etmesini, hoca seçmesini beklemek. ali koç vizyonunun bizden götürdüklerinden bir tanesi de bu arkadaş.
sadettin başkanımın ilk iş olarak kendisini kovup yerine fenerbahçeli birisini futbol aklı yapması gerekir. aykut kocaman en uygun adaydır. koç holding de kendisine bir pozisyon bulunabilir.
eylül'e seçim koyan, bok gibi top oynatan adamla devam edeceğim deyip 2. haftada onu gönderen, takımın futbol aklını, ülke futboluna dair zerre fikri olmayan devin özek diye birine veren ve 2. haftada gönderdiği hocanın yerine tartışmasız ismail kartal'ı getirmesi gerekiyorken yabancı hoca getiren başkanın eseri olan takımın bitik olması şüphesiz eski başkanın eseridir. beddua küfür etmemek için kendimi zor tutuyorum. bir insan her şeyi yanlış yapıp sonuçlarının güzel olmasını nasıl bekleyebilir, 12.000 küsür kişi bu kişiye nasıl oy verebilir bunları anlamıyorum. aklım almıyor. sonra fener bitti. bitirdin, skip bıraktın tabi ki bitecek.
sağolsun eski başkanımızın bizlere armağan ettiği bir rezillik daha. eylül'e seçim koyan, bok gibi top oynatan adamla devam edeceğim deyip 2. haftada onu gönderen, takımın futbol aklını, ülke futboluna dair zerre fikri olmayan devin özek diye birine veren ve 2. haftada gönderdiği hocanın yerine tartışmasız ismail kartal'ı getirmesi gerekiyorken yabancı hoca getiren başkanın eseri olan sonuç. tarihin en iyi takımıymış. totomun takımı.
bir de devin'in hocası var tabi, abi elinde orta saha mı yok? ismail ve fred varken deplasmanda oynadığın maçta orta sahayı sağ bek semedo ve sağ kanat/on numara oynayan asensio'ya nasıl verirsin. sanki Türkiye kupasında 3. lig takımı ile oynuyor. senin hocalığına...
bunlar hep eylül'de yapılan seçimin etkileri. oyuncular hoca herkesin kafası karışık. sadettin başkan burayı toparlayabilirse büyük iş başarmış olur. eli öpülür yani.
halil umut'un bırakması sonrası o kadro baya zayıfladı aslında. şimdi arda kardeşler'in de gitmesi gündemde. cihan aydın da bırakırsa iyice zayıflayacaklar. zorbay küçük ve atilla karaoğlan ile güçlü kalmaya çalışacaklar.
insan saygı duyduğu rakibiyle mücadele eder. saygı duyulan rakip yenmek istenen rakiptir. biliyorlar ki yenmek isteseler bile bir tetikçi hakem çıkıp engel olacaktır. ligimizin sportif gerçekliğinin olmadığını geçen hafta net bir şekilde gördük, fanatik gerçeklikten uzak spor yorumcularının gelene 3 atarız gidene 5 atarız diyerek puan hesabı yaptığı ama hiç birinin 0 puan yazmadığı orta sınıf alman takımı tokatladı gitti. devamı gelecek mi bakalım.
seçildiğinde 4 yıldır şampiyon olunamadığı için amiral gemimiz futbol diyerek seçildi. aziz yıldırım'dan kalma branşlardaki başarılarla övünüp, futbolda 7 yılda tek bir kupa kazanıp onun da süper kupasını rakibine elleriyle verip bizi yine rezil etti. amiral gemimiz olan futbola başarı anlamında zerre katkısı olmadı.
aziz yıldırım'ın ahı tutar, çünkü aziz yıldırım ah edebileceği şeyler kattı şu kulübe ve ülke sporuna. ali için aynı şeyleri diyemiyoruz. ah edecekse 4 yıl önceki seçimde neden aday olduğuna ah etsin.
ali koç'un ilk seçildiğinde bize yaşattığı umutları yaşatmayacak başkan. çünkü hayal kırıklığının ne demek olduğunu bize ali koç çok güzel öğretti. şimdi kendisinden en büyük beklentimiz, fenerbahçe'yi başka şeylerin ardına sığınmadan toparlamaya çalışması. düşünsenize biz 4 yıldır ikinci olan takımın toplanmasından bahsediyoruz. evet dış etkenler olabilir, evet onlarla da mücadele etmek gerekebilir doğrudur. ama ali koç gibi ona buna saldırarak değil doğru hamlelerle hareket edilerek mücadele edilmeli. fenerbahçe başkan vekilliği yapmış tff başkanı ile bile kavga etti ali koç. ilk icraati devin özek'i gönderip futbolun idaresini camianın evladı olan birine vermek. diğeri de tedesco'yu gönderip ismail kartal'ı getirmek ve tazminatlarını ali koç'tan talep etmek olmalı.
tribünlere oynuyor. ama tribünlere oynama yaşını çoktan geçtin be başkan. maç çıkışı taraftarlarla röportaj yapan bir kanala denk geldim. taraftar şunu demiş. "onurun gururun varsa git, artık daha ne yapacaksın? git şirketini yönet." kendi taraftarını kan ağlatan bir başkan olarak futbol tarihine geçtin sen başkan. parası var diye taraftarı yok sayabileceğini, istediğini yapabileceğini sanıyor.
ceplerini doldurduğu için ona oy verecek üyeler var ne yazık ki. adamlar 3 sene üst üste şampiyon olan başkana git diyorlar, biz 7 yıldır rezalet üstüne rezalet yaşatan başkandan kurtulamıyoruz. seçilmesi durumunda fenerbahçe'yi bitiren başkan olarak tarihe geçecek.
ahı mı tutmuş, cihan aydın mı tutmuş? aynı pozisyonda 2 penaltısı verilmemiş olmasına ah tutmak mı denir kasıt mı denir bilemedim. cihan aydın denilen fanatiğin halen hakemlik yapabiliyor olması ise Türk futbolunun özeti olsa gerek.
--spoiler--
trabzonspor maçının ahının tuttuğu maçtır bir nevi.
--spoiler--
Allah'ın izniyle bizi Ali Koç'tan kurtarmasını umduğumuz maçtır.
eğer dün gece yediği gol bizi ali koç'tan kurtaracaksa kendisine fahri kalecilik verilmelidir kulüpte. 1. kaleci olacak bir kaleci değil. uğurcan gibi 36 milyon etmez. ayakları nasıl bilmiyorum. onun yerinde berke özer'in kadroda kalmış olmasını tercih ederdim şahsen.
rakibinin gol atmasını engellemek için önüne koşmak yerine kaleye koşup rahat gol atmasını sağlayan futbolcu. ha bir de yeteneğine uygun olarak kaleci öndeyken boş kaleye şut çekmek yerine yana pas vermiştir. maçtan sonra da rakibi olan takımın hediyesi pardon poşeti ile stadyumdan ayrılmıştır. dikkat çekici bir durum. o poşet bir fenerbahçe maçından sonra rakip takımdaki oyuncunun elinde fenerium poşeti olsaydı, burada içindeki miktar tahmin ediliyor olurdu.
maça satılık demiyoruz. oyuncuya diyoruz. biliyorsunuz 2001 senesinde fenerbahçe'nin şampiyonluk maçında ceza sahası dışından fenerbahçe kalesine çektiği bir şutu gol olan, bir şutu da direkten dönen sol bek pozisyonundaki bir futbolcu için sonradan transfer olduğu fenerbahçe'ye şike yaptığı iddia edilmişti bu ülkede. üstelik o zaman fenerium poşeti de yoktu oyuncunun elinde.
keşke şu takımların teknik direktörleri eski gs li futbolcuları gs maçlarında oynatmaması gerektiğini bir öğrenseler. kalbi ile beyni çelişenler olabiliyor malum. örnekleri çoktur.
2011 sezonunda bucaspor ile oynadıkları maçın son dakikalarında bucaspor gol atıp skoru 1-1 e getirdikten sonra trabzonsport'lu umut bulut'un santradan topu alıp yürüyerek, üstelik rakipleri topu almaya dahi çalışmadan(bir tanesi umut rahat geçsin diye yere yatarak önünü açıyor) attığı golü izleyip halen "o sezon fenerbaçe şike yapmıştır" demek akılla mantıkla bağdaşmaz. üstelik o şike yaptığı iddia edilen kulübün başkanı ve yöneticileri "terör örgütü kurmaktan" yargılanmış olup, kulübün korunmasız kalması için hapis yatırılmıştır. sırf şu durum bile olayın şike davasından daha derin bir şey olduğunun göstergesi oluyor.
gs ile ilgili transfer söylentileri çıkınca şöyle bir yorum yazmışım.
--eski yorum--
dünyanın en iyi kalecilerinden birisidir. rakibimiz tarafından alınırsa gol atamayız o kaleye. inşallah almazlar. *
--eski yorum--
trabzonspor aldı. kötü kaleci değil, bir 36 milyon avro etmez ama. oynadığı takımın ne kadar iyi olduğu ile de ilişkili bir durumdur performans. mesela fenerbahçe çok kötü iken rüştü hep maçın adamı oluyordu, muslera şampiyon yapan bir kaleci idi mesela. ama onana ise sürekli maç kaybetmeye neden olacak hatalar yaptı manu'dayken.
siyasi bir savunu yapmayacağım ama bana saçma gelen bir yaklaşıma söz söylemek istiyorum.
zaten bu ülkedeki en büyük sorun bu paranoya. 25 yıldır tek başına iktidar olan, yönetim sistemini bile değiştirebilen gücün özgürlük kısıtlamaya "şimdi" başladığını düşünmek ciddi bir paranoya. 25 yıldır şeriat geliyor bu ülkeye, kadınlar örtünmeye zorlanıyor, içki satışı komple yasaklanıyor gibi bir algı var. mevcut iktidarın alkol satış saatlerini modern, aydınlık avrupa'ya göre ayarladığını ifade etmeye bile gerek duymuyor. bir kişinin hesabı askıya alındığında ülkedeki bütün özgürlükler kısıtlanmış gibi bir algıyı ortaya koymak bence doktor gözetimi gerektirir. siyasi muhalefetin liderinin bile kadınların haklarının kısıtlanacağına dair bir yaklaşımı vardı ya. şaka gibi bir ülkeyiz. özgürlüğü kısıtlanmamış, bu yönde herhangi bir söylem bile ortaya koyulmamış ortamda buna ağlamak ciddi bir sorun.
--spoiler--
Konu Diamond Tema değil. Konu, adım adım, hemde sert adımlarla adım adım özgürlüğünüzün elinizden alınması.
Özgürlüğününüzü teslim ettikten sonra, sıra malınızı mülkünüzü teslime gelecek.
Ondan sonra sıra, fikrinizi teslime gelecek
Sonra ülkenizi, birliğinizi.
--spoiler--
diamonda gelecek olursak. bu şahsın yaklaşımını ve anlatılarını rahatsız edici buluyorum çünkü verilere göre konuşuyormuş gibi kendini lanse edip kafasına göre konuşuyor. bilmediği her alada uzmanmış gibi yorumlar yapıyor. işine gelmediğinde karşıdakilere küfürlerle saldırabiliyor. o nedenle lüzumsuz buluyorum kendisini.
ama hesap erişim engelinin, doğru bulmuyorum ve bunun reklamdan başka bir şey olmayacağını söyleyebilirim.
saldırmasına gerek yok, içimizdeki israilliler yeterince zarar veriyor zaten.
Türkiye'nin kara harekatı düzenleme riskini göze alamaz israil. adamlar teröristler gibi vur kaç tan başka bir şey bilmiyor. tankların arkasından taş atan çocuklara sıkıyorlar. uzaktan bombalıyorlar. karşılarına gelecek bir ordu ile nüfusun yarısı ülkelerini terk edecektir, ordunun %80'i de kaçacaktır. anca nükleer atarım tehdidi yaparlar. o da sıkar. sonra israil diye bir şey kalmaz. abileri de yardıma koşamaz bize karşı. özetle göt ister yani.
çoğu yorumda katılmam ama bu konuda haklı buldum, biz bunu anlıyoruz. sadece buna oy veren o fenerbahçeliyim diye gezen kongre üyelerini anlamıyoruz. galatasaray üyelerimize 18000 bin küsür ajan yerleştirip bizi ele geçirse bu kadar kötü olabilirdi yani. bravo ali koç, bravo genel kurul.
--spoiler--
fenerbahçe taraftarı şunu anlamadı. bu adam istenmediği zaman değil istediği zaman gidecek kulübün başından. o nedenle dua edin de sıkılsın veya kendine yeni hobi bulsun.
--spoiler--
herhalde en büyük başarısı, en çok başarısız olma başarısı olacak. "istenmediğim yerde durmam" demişti. istenmiyor ama duruyor. kesin kanaat getirdim ya, galatasaray lı bu adam. başka ihtimal olamaz.
chp li olmasından iyidir valla. su istersin mesela, getirip heykel gösterir sana al bunu iç der. tuzu uzatır mısın dersin, tuz uzatırsam çok yersin gibi saçma sapan bir bahane bulur tuzu uzatmamasına. saksılara çiçek ekelim dersin evin duvarlarını püskürtme boya ile yeşile boyar. falan filan.
o camianın kokusundan olsa gerek karakter bozulmaları yaşanıyor oyuncularında da. uğurcan'ın dünyanın en iyi kalecisi olduğu yerde(ispanya spor basınına göre ispanya 4. ligde bile forma giyemezmiş.) abdülkerim de ülkenin en iyi stoperi işte. hak ettiği kartları alsa sezonun yarısını cezalı geçirecek futbolcuları nasıl da göklere çıkartıyor birileri.
Kötü kaleci değil biliyoruz. sadece gittiği takımın pohpohlamaları ardından milli maçta yaşadığı kötü sonuç üzücü. Keşke daha az yeseydi, az daha kova ünvanının yeni sahibi olacaktı. Ligde kendisine başarı dilemiyorum, inşallah her maçı ispanya maçı gibi geçer.
--spoiler--
kafalar yine gıcır. topluluğa söylenince bizim dediğimiz gibi ama camia olunca öyle olmuyormuş. yüzsüzlük seviyesi arş olunca kıvırma gereği bile duyulmuyor çünkü aynı cümlede. biz de laf anlatmaya çalışıyoruz şu seviyeye.
--spoiler--
şaka gibi ya. bir yüceltme ile hakaret i bir tutma diyeceğim de, anlatmaya çalışmak nafile. başkasına şerefli denmesine alınmanın bende karşılığı şerefle ilgili sıkıntısı olmasıdır. bu kadar.
--spoiler--
aynı adamlar mourinho denen avel koskoca kulkübün yedek kulübesine "maymun" benzetmesi yaptığında "bu hakaret değildi" diyorlar
--spoiler--
okuduğumuzu anlayalım: maymun benzetmesi neye yapılmış? zıplamaya. bitti. mhy yaptı diye okan'ın aşşağılık hareketi haklı oluyorsa mhy'yi ölçü alanda sıkıntı var demektir. doktor görüşü tavsiye ederim.
gözüne gözüne soksan da nafile. orada cümle olduğu gibi duruyor. cımbızlamayınca ne söylediği de ortada. cas davasını niye çekmişler? valla aziz başkanın dediği ile onun bir alakası yok.
--spoiler--
sürekli aynı teraneyi okuyup buna ilişkin tek somut olgu koyamamak da ilginç gerçekten.
--spoiler--
kaç milyon örnek vermek gerekir bilmiyorum 90'lardan itibaren kaç maçınızı saymak gerekir bilemedim. yakın zamandan, geçen yıl ki beşiktaş maçında 3 kere kırmızı kart görmesi gereken davinson sanchez diyorum sadece. ligde rakibe tekme tokat girip kart görmeyen adamlar milli ve uluslara arası arenalarda her maç kırmızı kırmızı geziyor. daha neyi örnekleyeceğim ben? vahap beyazlardan mı başlayım saymaya. karaborsa bileti babam, yasadışı firmayı forma sponsoru almayı da dedem yaptı daha geçen sene.
insan vücudunu incelediğimizde bir insanın yemek yemek için kullanabileceği yegane organı elleridir. kaldı ki çatal kaşık yardımıyla yenilen yemeğin de başrolündeki insani organ "el" dir.
özellikle lahmacun, çatal kaşık bıçak gibi yine "eller yardımıyla kullanılabilecek aletlere" ihtiyaç duyulmadan yenilecek bir yemek için doğru yapan kızdır. esas çatalla yemeye çalışıyorsa doğru şekilde yemiyor demektir.
--spoiler--
bir kıraathaneye girin, "buradaki en şerefli adam benim" diyin, akabinde bir başkasına girip "buradaki en mükemmel adam benim" diyin. bakalım hangisinde nerenizi elinize veriyorlar...
--spoiler--
evet kahveye girip ben en şerefli benim demek siz hepiniz şerefsizsiniz demektir doğru ama dahil olduğun bir kurumu övmek için en şerefli ifadesini kullanmak diğerlerine şerefsizsiniz demek değildir. siz şerefsizsiniz demek hiç değildir.
--spoiler--
yine verilen okan örneğine bakalım, tahrik denen hareketi aylardır açıklayacaklar bir somut açıklama göremedik. ne küçümseyici ne de hakaretamiz bir hareket değil, bu mantıkla futbolcuların gol sevinclerinden sonra her maç kan gövdeyi götürmeli...bu iddia da mesnetsiz ve yersiz....
--spoiler--
Okan'ın bir adamın yanına gidip, direk şahsına yönelik yaptığı el hareketi ile oyuncuların gol sevincinde kollarını sallamasını bir tutan yaklaşımla ne tartışabilirsiniz ki. bücürün adamı tahrik etmek için önüne gelip kol hareketi yapması masummuş gibi anlatıyor bir de. gol sevinci ile bir mi o? tahrik ediyor adamı. camianızın ruhuna işlemiş bir karakter örneği okan.
--spoiler--
şike yaptıysam konusu da eğer lafın amacına bakıyorsak bunun kulüp için yapıldığının itirafıdır bu. o konuşmanın tamamını dinlerseniz de bu cümlenin cımbızlanmadığını, tam da içerdiği anlamla ilgili söylendiği anlarsınız eğer iq nuz eksi seviyerlerde değilse veya kör fanatik değilseniz.
--spoiler--
bahsi geçen ifade: "Şahıslar ve kulüpler ayrılamaz. Ben şike yapmışsam, Fenerbahçe için yaptım." öncelikle bunun başını kesip yayınlamak cımbızlamak olmuyormuş. cumbızlamak için neresini kesmek gerekirdi? ikincisi "yapmışsam" (Türkçe'de -mışsa ifadesi varsaymak anlamına gelir. eğer ile kullanılabilir mesela.) başı sonu belli. bu adam mahkemelerce aklandı. o özel yetkili fetöcü mahkemeler de kapatıldı. sizdeki zihniyete göre yargılanırken suçlusun ama aklanınca masum değilsin.
--spoiler--
o yüzden böyle şerefin zekatı olsa bayramda el öpüp şanlı galatasaray dan alacak tipler gelip burada nağme yapmasın, mantıklı hiç kimse bu laflara inanmaz çünkü.
--spoiler--
ülke futboluna gelmiş bütün şerefsizliklerin babası olan bir kulübün elini pablo escobar bile öper. basit cümleleri, ifadeleri bile anlamayıp mantıktan filan bahsetmek. tuhaf cidden.
6 kızdan oluşan, şarkıları güzel olmayan grup. Sesleri güzel desen değil, tiplerine baksan, malum meslek mensupları gibiler yani, o kıyafetleri giymek yerine çıplak gezseler daha uygun olur gibi. Sosyal çürümenin dışa vurumu adeta. Ben olsam her yerde yasak getiririm bu gruba.
ve bu kişinin yaptığı saçmalık yüzünden biz bütün müslümanlar böyleymişiz gibi davranmalı herkes.
hitler diye bir hıristiyan çıktı milyonlarca insanın ölümüne neden oldu, kimse hıristiyanlığı suçlamadı, belçika kralı 20 bin afrikalının ölümüne ya da sakat kalmasına neden oldu kimse yine dinine saldırmıyor. haçlı seferleri düzenleyip kendi dini şehirleri romayı bile yağmaladılar, gittikleri her yerdeki insanları katlettiler diye kimse dinlerine saldırmıyor. israil dini temel alıp binlerce insanı katlettiği halde kimse museviliğe saldırmıyor ama aptalın biri bile isteye gidip islami terimler kullanarak birine pislik yaptı diye bütün islam yargılanıyor. h...ss..kt...r oradan.