bugün
- albay kemal14
- icardi190511
- anın görüntüsü10
- artık yazmayacağım8
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri16
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi14
- jose mourinho53
- erkekler ne işe yarar8
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- magicovento20
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- arda güler10
- insanı zengin hissettiren şeyler8
- nihavend longa20
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı13
- true nickli yazar8
- bir erkeğe nasıl aşık oldunuz10
- uzun entry giren erkek12
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır13
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
- kadir mısırlıoğlu seven mhp'li sorunsalı15
- 1 metre 55 santim balonu ağzına alan kız12
- eskorta 220 bin lira gönderen adam9
- barbara palvin'in aldatılması15
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba18
- magicovento cesurluğu17
- aşkım kapışmak8
- erdoğan'ın mülteci sevdası19
- enes kanter'in cemaate 110 milyon dolar vermesi27
- beli açıp kot şort giymek10
- ahmet uğurlu14
- sözlüğün en güzel kızından aldığım iltifat11
- ağızdan çiş kokusu gelmesi15
- sağlık bakanının suriyeli rakamları12
- fenerbahçe seneye sistemi yenebilecek mi13
- galatasaray'ın en son kırmızı kart gördüğü derbi10
- dinci zekası8
- cennette ergenliğe yeni giren eşleriniz olacak10
- ben 76 yaşındayım beni tahrik ediyorsun15
- avrupalılar niye mülteci istemiyor sorunsalı10
- sözlük kızları sözlük erkeklerine yazıyor mudur11
- pedofiller niye uyutulmuyor sorunsalı8
- bir erkeğin bir kadına çicek alması16
entry'ler (51)
hala çıplak kız izleyebiliyor olmak. Hem yarı çıplak hem kafa dolu kız izleyebiliyor olmak: http://www.youtube.com/watch?v=9WCsQ_hru3o
bu kızla yapardım: http://www.youtube.com/watch?v=9WCsQ_hru3o
kanalına abone oldum. Kim bilir, belki, bir gün *
kanalına abone oldum. Kim bilir, belki, bir gün *
şuan şu kızın olduğu yerde olup, onunla geyik çevirmek istiyorum. Geyik muhabbeti yani *
http://www.youtube.com/watch?v=9WCsQ_hru3o
http://www.youtube.com/watch?v=9WCsQ_hru3o
yakında bu kızı keşfetmesi, tutup kolundan altın kelebeğe çıkartması beklenen şovmen.
değerlenecek olanı anlıyorsa tabi: http://www.youtube.com/watch?v=VPhOgliZi-o
(bkz: )garsonluk yaparak dünya yı gezen küt saçlı kız
(bkz: )adisyon arkası notlar
değerlenecek olanı anlıyorsa tabi: http://www.youtube.com/watch?v=VPhOgliZi-o
(bkz: )garsonluk yaparak dünya yı gezen küt saçlı kız
(bkz: )adisyon arkası notlar
onu bunu bilmem, ben youtube'da taş gibi bir hatun buldum.
Geziyor, çekiyor, geyik yapıyor, dalga geçiyor, efsane: http://www.youtube.com/watch?v=VPhOgliZi-o
(bkz: ) garsonluk yaparak dünya yı gezen küt saçlı kız
Geziyor, çekiyor, geyik yapıyor, dalga geçiyor, efsane: http://www.youtube.com/watch?v=VPhOgliZi-o
(bkz: ) garsonluk yaparak dünya yı gezen küt saçlı kız
Güzel gezmiş, onu da efsane bir video ile taçlandırmış.
Bu kız ileride çok değerlenir.
Benden söylemesi.
Ben de kıza yürüyorum galiba inceden *
http://www.youtube.com/watch?v=lUhp3eWZiuo
Bu kız ileride çok değerlenir.
Benden söylemesi.
Ben de kıza yürüyorum galiba inceden *
http://www.youtube.com/watch?v=lUhp3eWZiuo
Bir garsonun itirafları diye de bir video var: http://www.youtube.com/watch?v=s91ZLtsx1VQ
arçelik seviyorum. Yakında evleneceğim ve her şeyi Arçelik'ten alacağım.
Nedeni tamamen milliyetçi duygular.
Nedeni tamamen milliyetçi duygular.
Valla doğru tespit. Ekşi'de 8000 entry si olup da hala çaylak olan arkadaşım var. (valla arkadaşım, ben hiç ekşiye girmeye çalışmadım bile)
bahşiş demişken: http://www.youtube.com/watch?v=J8hKgKLECCQ
Adam gibi bilgi. Neden bahşiş verilir, verilmelidir? Tarihi, gelmişi, geçmişi ve bahşiş hakkındaki tüm geyikleri anlatmış kız.
Çok eğlendim.
Bir garsonun itirafları diye de bir videosu var: http://www.youtube.com/watch?v=s91ZLtsx1VQ
Kız baya geziyor, yiyor, içiyor, çalışıyor.
Adam gibi bilgi. Neden bahşiş verilir, verilmelidir? Tarihi, gelmişi, geçmişi ve bahşiş hakkındaki tüm geyikleri anlatmış kız.
Çok eğlendim.
Bir garsonun itirafları diye de bir videosu var: http://www.youtube.com/watch?v=s91ZLtsx1VQ
Kız baya geziyor, yiyor, içiyor, çalışıyor.
Dün ekşi'de gördüm. Baya muhabbet dönmüş.
Ben aylar önce keşfetmiştim zaten.
Projenin ismi; adisyon arkası notlar
Bu da projenin tanıtım filmi: http://www.youtube.com/watch?v=v0xBfSnk-IQ
ileride daha da kıymetlenecek.
Sizin de haberiniz olsun.
Diğer videolarda da baya geyik döndürmüş.
Öptüm. bye
Ben aylar önce keşfetmiştim zaten.
Projenin ismi; adisyon arkası notlar
Bu da projenin tanıtım filmi: http://www.youtube.com/watch?v=v0xBfSnk-IQ
ileride daha da kıymetlenecek.
Sizin de haberiniz olsun.
Diğer videolarda da baya geyik döndürmüş.
Öptüm. bye
Dünyaca ünlü bir garson olacağım, diye yola çıkmış ilginç kadın. Geçmişte yaptıkları ilginç, geleceği ise merak uyandırıcı. işler efsane. Videolar, fotoğraflar, yazılar. Asla gurme olduğunu kabul etmiyor. Ben bir yemek anlatıcıyım, diyor.
Bir de tanıtım videosu yapmış projeyle ilgili: http://www.youtube.com/watch?v=XbxeboII6MQ
Web sitesi de burada: http://www.adisyonarkasinotlar.com/
Çok da ilginç mekanlar da çalışıyor: http://www.youtube.com/watch?v=B2ZZoWg72ow
Fotoğraflar da iyi, ne proyum diye bağırıyor, ne de amatör diye göz yakıyor, kendisi gibi samimi http://www.instagram.com/adisyonarkasinotlar
Takipteyim valla, yolu açık olsun.
Bir de tanıtım videosu yapmış projeyle ilgili: http://www.youtube.com/watch?v=XbxeboII6MQ
Web sitesi de burada: http://www.adisyonarkasinotlar.com/
Çok da ilginç mekanlar da çalışıyor: http://www.youtube.com/watch?v=B2ZZoWg72ow
Fotoğraflar da iyi, ne proyum diye bağırıyor, ne de amatör diye göz yakıyor, kendisi gibi samimi http://www.instagram.com/adisyonarkasinotlar
Takipteyim valla, yolu açık olsun.
Kendisiyle ilgili proje başlattığım üniversite. 2013 şenliklerinde bir fotoğraf projesi başlattım. Başlangıç noktasını da Uludağ Üniversitesi olarak belirledim. Üniversitelerin karizmatik insanlarını çektiğim proje de Türk öğrenci profilini görüntülemek istedim. Paylaşımlara bugün başladım. Devamı gelecek. Sevgiler. fotoğrafları bu adresten bulabilirsiniz: http://tipografikinsan.bl...om/2013/05/blog-post.html
Kuzey karakterini oynayan Kıvanç Tatlıtuğ isimli arkadaşın ömrü mezar taşları ile konuşarak geçti. Gün geçtikçe de kendini ilerletiyor, tebrikler.
The Perks of Being a Wallflower filminden aklımda kalan tek oyuncu. bu kadar gay olunamazdı. 93'lüymüş. Ayrıca gerçekten entresan ve garip bir adam.
Küçüklüğümden beri yazmaya takık biriyim.
Günlük tutmadım hiç, kınadım günlük tutanları. insan kendi hayatından daha değerli şeyleri keşfetmeli ve onlar üzerine düşünüp, yazmalıydı. Günlük bencilceydi.
Tabi ki yanılıyordum, bunları düşünürken on yaşındaydım ve salaktım. Şimdi büyüdüm(!) ve hala yazıyorum.
Bazen deli ilham gelir mesela, yazdıklarıma ben bile şaşarım, bazense üşendiğimden adımı bile yazamam. ama yazıyorum işte ya. öyle yada böyle tutuyorum kalemin ucundan. Ama yazmak bencilce bir şey değil. içinde her zaman paylaşma güdüsünü de beraberinde getiriyor. Aslında paylaşmakta bencilcedir. Yazılarının okunulmasını ve senin gibi düşünmelerini istersin. aynı müzik gibi. Pasif bir liderlik etme içgüdüsü de yatıyordur belki içinde.
Yazmaktan daha da zor olan yazılarını okuyan birilerini bulabilmektir. Ben bulamadım. Bir blogum var, yazıyorum ama boşuna gibi. Sözlükte paylaşmasam, reklam yapmasam kimse okumaz. Şimdi bunları buraya yazıyorum belki siz acırda okursunuz diye. Yazmak zor iş,bunu hayat amacın ilan edersen o zaman hayatın da zor.
Reklam yazarı olmak istemiyorum, anlayın beni. Ofis köşelerinde tuvalet kağıtları için slogan bulmak istemiyorum. Ben yazmak istiyorum, gezerken yazmak, yazarken okunmak istiyorum. Ama olmuyor işte, olacak elbet, olur elbet.
Günlük tutmadım hiç, kınadım günlük tutanları. insan kendi hayatından daha değerli şeyleri keşfetmeli ve onlar üzerine düşünüp, yazmalıydı. Günlük bencilceydi.
Tabi ki yanılıyordum, bunları düşünürken on yaşındaydım ve salaktım. Şimdi büyüdüm(!) ve hala yazıyorum.
Bazen deli ilham gelir mesela, yazdıklarıma ben bile şaşarım, bazense üşendiğimden adımı bile yazamam. ama yazıyorum işte ya. öyle yada böyle tutuyorum kalemin ucundan. Ama yazmak bencilce bir şey değil. içinde her zaman paylaşma güdüsünü de beraberinde getiriyor. Aslında paylaşmakta bencilcedir. Yazılarının okunulmasını ve senin gibi düşünmelerini istersin. aynı müzik gibi. Pasif bir liderlik etme içgüdüsü de yatıyordur belki içinde.
Yazmaktan daha da zor olan yazılarını okuyan birilerini bulabilmektir. Ben bulamadım. Bir blogum var, yazıyorum ama boşuna gibi. Sözlükte paylaşmasam, reklam yapmasam kimse okumaz. Şimdi bunları buraya yazıyorum belki siz acırda okursunuz diye. Yazmak zor iş,bunu hayat amacın ilan edersen o zaman hayatın da zor.
Reklam yazarı olmak istemiyorum, anlayın beni. Ofis köşelerinde tuvalet kağıtları için slogan bulmak istemiyorum. Ben yazmak istiyorum, gezerken yazmak, yazarken okunmak istiyorum. Ama olmuyor işte, olacak elbet, olur elbet.
daha bir kaç gün önce oradaydım. Havasını işittim, güneşine dokundum. Ayrı bir memleket. anlatılacak çok şeyi, yaşanılacak, konuşulacak çok insanı var. girmediğim sokağı, yüzmediğim koyu olmasın istiyor insan. Bütün şaraplarının tadına bakayım, tüm insanlarına selam edeyim istiyorsun. Korkan, kaçan, ürken birini gördüklerinde; burası bozcaada, istanbul değil, diyorlar. Rumlarından, Türklerine, pilavoğullarından nicesine tarih taşıyan güzel ada. Fotoğraflarını çektim, bir de yol hikayesi yazdım. sevgiler. http://tipografikinsan.bl...com/2013/05/bozcaada.html
Simyacı, Paulo Coelhonun 1988 yılında çıkardığı kitaptır.
Yani kişisel takvimime göre ben doğmadan tam 2 yıl önce çıkmış ve ortalığı kasıp kavuran bir kitap haline gelmiştir.
Bunların hepsini kendinden emin bir şekilde yazıyor gibi görünsem de, fenomen haline dönüşmüş kitaplara karşı bir büyük antipatim vardı.
Hatta bu kitapları (şeker portalı, simyacı vb) toplu taşıma araçlarında, kafelerde dahi okumaya utanırdım.
Tabi yıllar önce, zavallı bir ergenken.
Şeker Portakalına daha başlamamış olsam da Simyacıyı bugün bitirdim.
Üzerinde 25 yıl geçmiş bir kitabı, şimdi, şuan da, şu yüzyılda okursan sana çok sıradan gelir, yani gelirmiş.
Hala basılan, Türkiyedeki basım sayısı üç haneli sayılara ulaşmış bir kitap için sıradan demek haksızlık olabilir ve kabul ediyorum ki, suç tamamen benim.
Kitapta yazılan hikayelere benzer çok hikaye okuduk, duyduk.
Secretlar okuduk, Kayıp Gül diye kitaplar çıktı, onlara bir göz gezdirdik.
Evrenin gücü adına filmler yaptılar, kitaplar yazdılar, hatta dünyaları dolaştılar, hepsini tanıdık, anlamaya çalıştık.
Her tarafımız Doğu felsefesi oldu. Ceplerimizden felsefe taşları fırlıyor artık hatta yaşamlarımız felsefe taşı oldu.
Bütün bunları yaşayıp gördükten sonra Simyacı okursan her şey çok yavan gelir, anlayın beni.
Ve bir fenomen böylece paramparça olur ellerimde.
Yani benim durumumun çözümü ya da durum değerlendirmesi şöyle olmalı sanırım; ilk yapacağın işi sona bırakma, hadi bıraktın diyelim o zaman hiç yapma.
Hiç dokunmamalıydım Simyacıyı, okumadığım ve merak ettiğim kitaplar arasında kalmalıydı, ama olmadı.
Kitap iyidir, öğretiler hayatımızı değiştirir nitelikte olabilir ama benim için tam bir klişeydi. Tam bir zamanlama hatası, üzgünüm.
Yani kişisel takvimime göre ben doğmadan tam 2 yıl önce çıkmış ve ortalığı kasıp kavuran bir kitap haline gelmiştir.
Bunların hepsini kendinden emin bir şekilde yazıyor gibi görünsem de, fenomen haline dönüşmüş kitaplara karşı bir büyük antipatim vardı.
Hatta bu kitapları (şeker portalı, simyacı vb) toplu taşıma araçlarında, kafelerde dahi okumaya utanırdım.
Tabi yıllar önce, zavallı bir ergenken.
Şeker Portakalına daha başlamamış olsam da Simyacıyı bugün bitirdim.
Üzerinde 25 yıl geçmiş bir kitabı, şimdi, şuan da, şu yüzyılda okursan sana çok sıradan gelir, yani gelirmiş.
Hala basılan, Türkiyedeki basım sayısı üç haneli sayılara ulaşmış bir kitap için sıradan demek haksızlık olabilir ve kabul ediyorum ki, suç tamamen benim.
Kitapta yazılan hikayelere benzer çok hikaye okuduk, duyduk.
Secretlar okuduk, Kayıp Gül diye kitaplar çıktı, onlara bir göz gezdirdik.
Evrenin gücü adına filmler yaptılar, kitaplar yazdılar, hatta dünyaları dolaştılar, hepsini tanıdık, anlamaya çalıştık.
Her tarafımız Doğu felsefesi oldu. Ceplerimizden felsefe taşları fırlıyor artık hatta yaşamlarımız felsefe taşı oldu.
Bütün bunları yaşayıp gördükten sonra Simyacı okursan her şey çok yavan gelir, anlayın beni.
Ve bir fenomen böylece paramparça olur ellerimde.
Yani benim durumumun çözümü ya da durum değerlendirmesi şöyle olmalı sanırım; ilk yapacağın işi sona bırakma, hadi bıraktın diyelim o zaman hiç yapma.
Hiç dokunmamalıydım Simyacıyı, okumadığım ve merak ettiğim kitaplar arasında kalmalıydı, ama olmadı.
Kitap iyidir, öğretiler hayatımızı değiştirir nitelikte olabilir ama benim için tam bir klişeydi. Tam bir zamanlama hatası, üzgünüm.
Osman sınav bu sene iki film sokmuştur vizyona. birincisi, Uzun hikaye, ikincisi, aşk kırmızı'dır. uzun hikaye kötüdür, çok kötüdür, bundan daha da kötüsünü nasıl yaparım diye düşünen Osman, Aşk Kırmızı'yı yapmıştır.
Ve filmden Çıktığım, daha doğrusu terk ettiğim andan itibaren; bunu bize neden yaptın Osman, bunu bize neden yapıyorsun Osman, diye sayıklamama sebep olmuştur.
Ve filmden Çıktığım, daha doğrusu terk ettiğim andan itibaren; bunu bize neden yaptın Osman, bunu bize neden yapıyorsun Osman, diye sayıklamama sebep olmuştur.
Osman sınav film çekmesin diye kampanya başlatıyorum. Bunu ciddi ciddi yapıyorum. bu kararı Osman Sınav'ın Aşk Kırmızı isimli filminden sonra vermiş bulunuyorum. Ahir ömrümde ilk defa bir filmi yarıda bırakıp çıktım ve arkama bile bakmadım. Ve filmleri 2 bölümde izlediğimiz için bizi kınayan bütün entellere sesleniyorum: böyle filmler dört parçaya ayrılmalı, kendine işkence etmek isteyenler oturup izlemeli.Yada üniversitelerin sinema televizyon bölümlerinde kötü film böyle yapılır diye mutlak suretle gösterilmeli.