bugün
- suriyelilere karşı sorumluluklarımız16
- sözlüğün en iyi 10 yazarı12
- jose mourinho75
- zalbert'in karşısında dans etmek9
- sözlük erkeklerinin şımarık laubali tipler olması17
- ateistlerin zeka seviyesi düşüktür12
- türkiye de intihar vakalarının artması12
- kova burcu erkeği8
- ismail kartal duruşu8
- jose mourinho nun fenerbahçe ye transferi13
- eşcinsellik kendi kendini hadım etmektir27
- şimdiye kadar duyulan en güzel iltifat10
- neden sevgilim yok10
- insanı zengin hissettiren şeyler19
- seçme şansınız olsa hangi ülkede yaşardınız20
- tecavüz ettiği kızlarını müge anlı da arayan baba23
- barbara palvin'in aldatılması17
- türkiye akp lidir akp'li kalacaktır14
- kılıçdaroğlu'nun kuracağı partiye isim önerileri14
- aleyna tilki10
- ismail kartal8
- fethullah gülen öldü mü sorunsalı19
- geldi yine deli11
- türkiye cidden almanyadan daha iyi9
- 2001 türkiyesinin en gelişmiş ülke olduğu gerçeği10
- içine şeytan girse ne yaparsın13
- ümmetçilerin azerbaycan düşmanlığı10
- artık yazmayacağım9
- erkekler ne işe yarar19
- yanında karısı varken karı kıza bakan erkekler9
- arda güler11
- askerliğe veda gecesi8
- icardi190521
- 2 haziran 2024 küçükçekmece de çöken bina10
- iremga9
- anın görüntüsü11
- magicovento10
- carlo ancelotti8
- albay kemal11
- albay kemal'in yazdıklarıni okumamak9
- iq seviyesi yükseldikçe tanrı inancının azalması9
- siyasal islamcıların aslında kötü olmaması18
- en çok sevişmek istediğin kimse11
- 1 haziran 2024 borussia dortmund real madrid maçı25
- nihavend longa20
- true nickli yazar8
- en objektif siyasi parti9
- sokak kedilerine örgütlü saldırı başlayacağı gün9
- kadir mısıroğlu'na bir söz bırak14
- kizil kara14
entry'ler (98)
ben sana erken geldim.
on sekiz defa dövme yaptırmış olduğumdan lanetlenmiş bulunmaktayım.
siyasetle ilk karşılaşmam evde babamın kitapları ve haberleri yorumlayış biçiminde oldu. ve bu zamanlar ben yedi sekiz yaşlarındaydım.
lisedeyken duvara siyasetle ilgili yazılar yazdığımda on beş yaşındaydım ve uzaklaştırma aldım.
ilk sokağa çıkıp yumruğumu havaya kaldırdığımda ise on altı.
üniversitede kollektif partilerin hangisinin bana hitap edeceğini merak ettiğimden bir yıl araştırdım. aileme ise daha iyi bir üniversite için tekrar hazırlandığımı söyledim.
bir yıl sonra kendimi bulacağım üniversitedeydim: odtü. günlerim sokakta elimde broşürler ile gectiginde on dokuz yaşındaydım. insanların en güzel yaşaması, sömürülmemesi için toplantılara katıldığımda ise yirmi.
okudum, en siktiriboktan kitabı. okudum, en ağır kitabı. okumaktan beynim ağrıyordu. bir şeyleri değiştirmek için çeşitli grevlerde bulunduğumda hep en son yalnız dönüyordum.
ve artık anladım. siyaset, özgürlük, mutluluk. o kadar saçma ki o kadar boş ki. bizler olmayını, varmış bir zamanlar ama kaybetmişız gibi davranıyorduk.
okulu bırakıyorum, daha çok kitap ve içki için çalışıyorum sadece. artık siyaset adına hiçbir bok duymak ya da görmek istemiyorum. bu yüzden gözümü gökyüzüne, kulağımı müziğe veriyorum. ölen insanlar ise dolabın arkasında isimleri hep var olacak. ama onlar için sokağa çıkıp, bağırmayacağım. ve inanın dostlar ne kadar toplanırsanız toplanın, bu dünyanın sizi dağıtacak kirli elleri vardır.
hiç bir insan ölmesin ve sömürülmesin diye verdiğim bedenimi toparlayıp siktirip gideceğim.
ha soğuktu bizi tıkıp dövdükleri odalar, ailemin artık ailem gibi olmadığını anladığım zamanlar. kaç arkadaşımı kaybettiğimi artık saymıyorum.
bu dünya sizin, istediğiniz yerde yaşarsınız fakat anladım ki en sonunda yaşam, insanlığa en uzak ve en son.
siyasetin olmadığı, belki de soyut olan her şeyin, hiçbir zaman somutlaştırılmayacağı yerde.
lisedeyken duvara siyasetle ilgili yazılar yazdığımda on beş yaşındaydım ve uzaklaştırma aldım.
ilk sokağa çıkıp yumruğumu havaya kaldırdığımda ise on altı.
üniversitede kollektif partilerin hangisinin bana hitap edeceğini merak ettiğimden bir yıl araştırdım. aileme ise daha iyi bir üniversite için tekrar hazırlandığımı söyledim.
bir yıl sonra kendimi bulacağım üniversitedeydim: odtü. günlerim sokakta elimde broşürler ile gectiginde on dokuz yaşındaydım. insanların en güzel yaşaması, sömürülmemesi için toplantılara katıldığımda ise yirmi.
okudum, en siktiriboktan kitabı. okudum, en ağır kitabı. okumaktan beynim ağrıyordu. bir şeyleri değiştirmek için çeşitli grevlerde bulunduğumda hep en son yalnız dönüyordum.
ve artık anladım. siyaset, özgürlük, mutluluk. o kadar saçma ki o kadar boş ki. bizler olmayını, varmış bir zamanlar ama kaybetmişız gibi davranıyorduk.
okulu bırakıyorum, daha çok kitap ve içki için çalışıyorum sadece. artık siyaset adına hiçbir bok duymak ya da görmek istemiyorum. bu yüzden gözümü gökyüzüne, kulağımı müziğe veriyorum. ölen insanlar ise dolabın arkasında isimleri hep var olacak. ama onlar için sokağa çıkıp, bağırmayacağım. ve inanın dostlar ne kadar toplanırsanız toplanın, bu dünyanın sizi dağıtacak kirli elleri vardır.
hiç bir insan ölmesin ve sömürülmesin diye verdiğim bedenimi toparlayıp siktirip gideceğim.
ha soğuktu bizi tıkıp dövdükleri odalar, ailemin artık ailem gibi olmadığını anladığım zamanlar. kaç arkadaşımı kaybettiğimi artık saymıyorum.
bu dünya sizin, istediğiniz yerde yaşarsınız fakat anladım ki en sonunda yaşam, insanlığa en uzak ve en son.
siyasetin olmadığı, belki de soyut olan her şeyin, hiçbir zaman somutlaştırılmayacağı yerde.
şu sıralar hep finaller.
tanrı diye bir kavrama inanmak.
kitaplara dalmaktır. içlerine girip bir süre sonra dünyanı bulamamaktır. franz, sartre, paul, joyce. bunlar bu süreci daha da hızlandırır, daha da sancı çekersiniz nefes almak için.
şu sıralar tüm param, tüm zamanım ona gidiyor. hatta sırf bu yüzden borca girdik. şu hayatı çekilebilir kılan tek şey gözümde.
geçen muho yine plan yapmış kafasına göre. telwede oturulup muhabbet, içme olacakmış. bu sıralar çıkmadığım odamdan onun zoru ile götürülüyorum, gidiyoruz masa tanıdık sonra bir kaç arkadaş gelecek deniliyor. ve iki kız geliyor. ikiside farklı bir dünya ama belli diyorum anlaşırız. sonra ikiside güzel. konuşuyoruz muhabbet muhabbeti açıyor biri sanki yaşadıklarımın diğer hayatta karşılığı. sonra bir öğreniyorum aynı sözlükte yazıyormuşuz, hatta ben bunu bir kaç yazısını o kadar beğenmişim ki (#22357917) takibe başlamışım.
heh işte o yazar, selam olsun sana.
yüzün kadar güzel yazdıklarında. selam olsun.
heh işte o yazar, selam olsun sana.
yüzün kadar güzel yazdıklarında. selam olsun.
doğruluk, bizim bedenimizde doğup büyüyen ve ölen bir yapıdır.
ve tektir, beni, seni oluşturur buda. ve farklılıklar ile ayrılırız bu durumda benim doğru gördüğüm bilgi diyalektiliğin esiri olan doğada doğru kabul edilmez. hep bir değişim içinde olan yapılarda gelip geçiciliği yüzünden mümkün görülmez.
bu durumda doğru yoktur ve.yine bu durumda bizler yokuz. doğa durdugu zaman doğru bilgi ve biz var olacağız.
ve tektir, beni, seni oluşturur buda. ve farklılıklar ile ayrılırız bu durumda benim doğru gördüğüm bilgi diyalektiliğin esiri olan doğada doğru kabul edilmez. hep bir değişim içinde olan yapılarda gelip geçiciliği yüzünden mümkün görülmez.
bu durumda doğru yoktur ve.yine bu durumda bizler yokuz. doğa durdugu zaman doğru bilgi ve biz var olacağız.
düşünceler ağır bastığı vakit, sıraya koyamıyoruz zamanı gece güneş doğunca da gece oluyor dünyamızda.
bir çok kişinin kaybettiği insanlığı onlara geri alırdım.
"hayat denen orospuyu yenmek için ne yaptın?
ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi-...
ve hüzünle cevap verdi kendi kendine:
-bu sefer her şeyi yaptım."
ne yaptın kırmak için bu demirden çemberi-...
ve hüzünle cevap verdi kendi kendine:
-bu sefer her şeyi yaptım."
cristal castles: air war, baptism.
ahlak evrensel olmadığı için kişiye göre pek tabii değişebilir. ama bu değişimi dizginleyen hep bir şeyler vardır toplum gibi. bu durumda evrensel olmayan ahlak, tam anlamıyla kişiye görede belirlenemez. diyalektik olmadığı zaman sorun ortadan kalkacaktır. ve diyalektik hep olağandır.
cehennemde egemenlik yeğdir
cennette uşaklığa.
cennette uşaklığa.
ne kadar sahtesiniz.
gündüz vassaf- cehenneme övgü.
james joyce-ulysses.
ezilenler pedagojisi-paulo freire.
james joyce-ulysses.
ezilenler pedagojisi-paulo freire.