bugün

entry'ler (735)

bir müslüman olarak filistin benim meselem değil

Suriye'yi ingiliz ve amerikanın kurdurduğunu bilmezseniz, atatürkün Hatay meselesinden sonra tam da Musul kerkük Erbil süleymaniye üzerine hareket edecekken, ingiliz kraliyeti emriyle ve içerimizdeki sabetayist ve masonik maşalarca zehirlenip öldürüldüğünü bilmezseniz, olayları anlayamazsınız. evet atatürkü ingiltere öldürttü...

1200 şişe kinin bir hastaya verilmez. herkes de zannediyor ki gazi paşa sirozdan öldü. demi. tabi tabi kesin öyle olmuştur. biz de yedik zaten...

bir müslüman olarak filistin benim meselem değil

Filistin kudüs demek. kudüs ise Mekke ve istanbul demektir. ayrıca meseleyi sadece dini yönden ele almayın. olayın siyasi ve statejik bir boyutu var. bu saydığım üç merkeze kim hakim ise o bu bölgeye hakim olur. üstelik önümüzdeki yüzyılın doğu Akdeniz enerji ve yolları güzerhahı üzerine kurulu olacağı gerçeği göz önüne alındığında. 1800 lerden sonra gelişen ulus devlet fikri, tamamen Siyonizm esaslı ve aslı esasında dünya üzerinde ve özellikle ortadoğu ve kafkasyadaki devletleri bölüp parçalayıp birliğini ve gücünü etkisiz hale getirme amacına yönelik bir hazırlık idi. bunu ilk etapta osmanlıyı parçalayarak başardılar. ardından ortadoğuyu cetvelle şekillendirip Arap devletlerinin başına batı uşağı kukla idarecileri getirip devam ettiler. iran devrimi zaten başından beri bir anglo sakson tezgahıydı. şimdi meseleye çin de katıldı. Ukrayna savaşı da bu planın bir parçası. Putin sonrası Rusya da dağılacak ve parçalanacak. hedef bu. Putin ise yakında gidici..

türkiyenin önünde 2 ana güç var. batıda siyonist kontrolündeki ab NATO ve Amerika. doğuda ise çin. eğer türkiye bölgede gücünü ve varlığını arttırmak ve devam ettirmek istiyorsa bu üç merkezi kontrol edebilmek zorundadır. aksi taktirde bölgede etkisini kaybeder ve gücünü yitirip kontrolü bu iki unsura kaptırır. önümüzdeki yüzyıl buna göre şekillenecek. yani doğu Akdeniz ve enerji yolları...

ayetullah hamaney in mini etekli torunu

ha hamaney ha humeyni, aynı bokun laciverti. molla rejimini iktidara taşıyan ve iran şahını deviren ABD ve esasen kum kentinde iran dini liderlerini yetiştiren şia yı kuran zihniyet ve sonrasında da israil'e hizmet eden yahudi aklıdır. maksat islamın gücünü ve birliğini parçalamaktır. yoksa mesele şeriata göre dini yaşamak veya islam birliğini tesis edip zulm altında inleyen müslümanları kurtarmak gibi bir gayesi ve misyonu hiç olmamıştır iran yönetiminin. bunu da islam akaidinin içine fitne sokarak gerçekleştirmiştir. nasıl oluyor da Hz Ali'yi şehit eden hariciler önce Medine'ye, orda yüz bulamayınca mısıra, ardından iran'a yerleşip şia yı kuruyor?? bu nasıl oluyor? yahudi sayesinde. bunlar mı Hz Ali ve ehli beyt taraftarı ? buna kargalar bile güler. ehli beyt sevgisi demek sahabe düsmanlığı mı demek? ehli sünnet düşmanlığı mı demek? iran taşeron bir devlettir. bu tarih boyunca böyle olmuştur. hep kendi çıkarlarına hizmet eder. iran devletinin islam ve misyonuyla alakalı herhangi bir endişesi ve hareketi yoktur ve hiç olmamıştır da. kimden menfaati varsa ona gider yanlar bu acemler. halkını da demir yumrukla yönetir. şeriat onlar için baskı unsuru ve sadece bir araçtır. şayet gerçekten islamın şeriatı önemli olsaydı dibinde Filistin'de kardeşlerinin kanı dökülürken seyretmezlerdi. tıpkı Suud mısır ve diğerleri gibi. onlar ehli sünneti kardeş bile kabul etmezler ne şeriatı, hangi şeriat? geç onu.

şah rıza pehlevi türkiye ile yakınlaşınca önce ülkesini karıştırdılar sonra da humeyni eliyle devirip molla rejimini kurdular. amaç türkiye ve iran birliğini parçalamaktı ve bunu da pek bir maharetle başardılar. olay bundan ibaret...

mollaların yediği rüşveti yaptıkları yolsuzlukları hırsızlıkları usulsüzlükleri rantları buraya yazsam sayfalar yetmez. hangi şeriata sığar bu??? molla yönetimi kendi hayali olan Pers imparatorluğunu gerçekleştirmekten bile aciz batının uşağı israil'in kuklası ABD nin maskarası oyuncak göstermelik bir yönetimdir. mefaatleri bitince amborgo sürecinde menfaat sağladığı çin güdümündedir iran şuan. çin ne isterse onu yapar vaziyettedir. hamasın israil saldırısının arkasında iran maşa olarak yer almıştır. emri veren esas çin dir. maksat ortadoğuyu karıştırıp ABD nin elini gözünü tayvandan çektirmek. hedef akdenizi ele geçirmek. zira yüzyılın en önemli enerji merkezi Akdenizdir. gazzedeki savaş bunların güç mücadelesidir sadece. enerji savaşlarıdır. iran bir piyondur. kendi başına hareket edemez..

okul müdürü nasıl korunabilirdi

en nihayetinde "ölümden kaçılmaz"…
evet, "ölüm gelmiş cihane, baş ağrısı bahane"..
sebepler aleminde herkes bir şekilde ölür..

amma velakin bir de nahak (haksız) yere öldürülmek var. bu olayda olduğu gibi. işte o zaman hukuk ve adalet devreye girer. evet belkide hoca muhtemelen şehit edildi. meful (fail, yani suçlunun kast ettiği kişi) gitti. ayrıca kimin yaptığı çok önemli değil. zira bunu bu ülkenin herhangi bir vatandaşı da yapabilirdi. yapıyor da. herkes yabancıya veya göçmenlere, mültecilere odaklanmış. halbuki bu ülkede her gün yüzlerce cinayet işleniyor ve pek çoğu yerli. kimse bunu görmüyor. ayrıca ülkemizde yürürlükte mevcut bulunan hukuk sistemine göre fail (suçlu) hak ettiği cezayı almıyor. yani hukuk var ama adalet yok. mesela Amerika'da olsaydı (en azından 20 eyalette uygulanıyor. 27 eyalette yok, kalan 7 eyalette moratoryum/ erteleme var) gaz odası / zehirli iğne v.s. ile zaman geçse bile cezası verilirdi. ayrıca japonya, Singapur, Tayvan da ölüm cezası düzenli olarak uygulanıyor. ilaveten Uluslararası Af Örgütü'ne göre 11 ülkede devamlı olarak idam cezası infaz ediliyor. Bu ülkeler: ABD, Çin, Güney Sudan, Irak, iran, Mısır, Somali, Suudi Arabistan, Vietnam ve Yemen Kuzey Kore. Belarus Rusya (1996 dan beri infaz edilmiyor) ve Azerbaycan da bile idam cezası var. bizde niye kalktı ki idam?..

sözün özü şu: eğer şiddeti büyük ölçüde engellemek istiyorsanız, en caydırıcı tedbiri almak istiyorsanız, can alanın canını alacaksınız. bu kadar basit ve net. hem adalet tecelli edecek hemde suç oranları bıçak gibi kesilecek ve toplum rahat bir nefes alacak. ama öyle aylarca yıllarca beklemeyeceksiniz. hemen. derhal. acil. suç kesinleşti mi kardeşim, tamam, mahkeme en fazla 40 günde işi bitirecek. anında infaz gerçekleşecek. tak boynuna yağlı urganı yallah selamün aleyküm. haydi güle güle. bu kadar açık ve net.

ama toplum bu konuda samimi değil. iki yüzlü. siyasiler samimi değil, kaypak. STK lar samimi değil. dönek. hukuk zaten gukuk. adalet hak getire. adalet yok bu ülkede. o yüzden ne bu cinayetler biter ne de bu şiddet. artarak devam eder ve maalesef bu kısır döngü bitmez. ölen öldüğüyle kalır. arkası kuvvetli olanlar ise işi kitabına uydurur, kurtlar vadisi, orman kanunu misali düzen değişmez. asla düzenbazların düzeni değişmez. çünkü toplum düzenbaz.....

türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi

adaletin ve merhametin olmadığı yerde ahlaksızlık, ahlakın olmadığı yerde düzen nizam ve asayiş olmaz. bir ülkede nüfus ve servet sahibi insanlar, (süper gizli zengin, kalantor, arkası ve dayısı sağlam lobisi olan muteber ekabir takımı) menfaatleri gereği hukuku ve kanunları istedikleri ve güçleri ölçüsünce kendi ve yakınları lehine çevirebiliyorlarsa, halkın da gücü nispetinde ve kendi çapında uyanıklık yapıp her nevi sahtekarca ve haysiyetsizce eylemleri yapması içten bile değildir. yeter ki fırsatını bulmasın. yapar. "kör tuttuğunu, topal yakaladığını..." hesabı. ve aslında herkes kendine yakışanı yapar. ama öte yanda kimse gururundan dolayı itibarına bok sürdürmez. hem yapar hem de inkar eder. zira başkalarını aldatan, kendini hayli hayli aldatır. buna tenezzül etmeyen asil insan sayısı ise yok denecek kadar azdır. ve üstelik hiç kimse sınanmadığı günahın masumu değildir. küçükken çok erik çaldık...

o halde bu mesele nasıl çözülecek? temiz toplum nasıl oluşacak? bu gerçekten zor bir soru. zira günümüz insanı o kadar dünyevi oldu ki, haramı helalı Allah'tan korkmayı bırak, insanlardan dahi utanmıyorlar artık. ne dayısı ağası paşası beyi, ne varoşu kırosu ırgatı marabası. lakin bu gidişat iyi değil. zannetmeyin ki es geçilir. asla. fütursuzca ve hayasızca işlenen suçların ceremesini ve bedelini gün gelir tüm toplum çeker. Allah sabreder, sabreder, sabreder, bekler ki kulları Tevbe etsin, pişman olsun, pis işleri yapmasın, Salih amel işlesin, ihlâsla kendine yönelsin, dünyaya tapmayı bıraksın, menfaatlerine köle olmasın, hayasızlığı haddi aşmayı, isyanı ve zulmü komple haramları terketsin ister, kulları dosdoğru olsun ister, mühlet verir, ama kimse oralı olmazsa, tokadı indirir. darbeyi vurur. vurdumu da muhakkak yıkar. yerle yeksan eder. kendini hatırlatır. işte o zamanki ah vah ın feryadı figanın bir faydası olmaz. yüce Allah basiretimizi açsın da aklımızı başımıza versin. fakat gafleti ağır basan nefisler, müsibet gelmeden uyanmazlar. bu da acı bir gerçek maalesef...

diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi

maliyesi faize dolara altına borsaya endeksli, merkez bankası ingiltereye bağlı, yabancı mallarına muhtaç bir ülke güçlü filan değildir. kendimizi kandırmayalım. bak 7-8 aydır dibimizde katliam yapan bir israil var. kınamaktan başka ne yapabildik ??? soykırımı engelleyebildik mi? hayır. herşey ortada işte.. bi de üstüne israil'in yanında yer alan almanyanın Audi sini alıyorsunuz, niye???

israil'le ticareti durdurdunuz. peki çok güzel, almanyayla neden devam ediyorsunuz? bu çelişki değil mi? bu nasıl bir mücadele o zaman???

diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi

slogan neydi: yerli ve milli..

togg u napmaya yaptınız o zaman ???

onca şamata şatafat şaşa niyeydi o zaman ???

diye sormazlar mı adama?

sorarlar..

ülkede yıllık enflasyon en az % 80 hatta % 100 iken, vatandaş geçim derdiyle boğuşurken, ülkeyi yönetenler yabancı ekonomist ithal edip maliyeyi hazineyi ekonomiyi enflasyonu piyasayı düzeltmeye uğraşırken, her tarafta tasarruf tedbirleri edebiyatı konuşulurken, devletin kamu kurum ve kuruluşlarından birine, hem de diyanete, ki bu konuda en hassas olması gereken kurumunda bu işler böyle dönüyorsa vay halimize. ya ülkeyi yönetenlerin birbirinden haberi yok, yada herkes kafasına keyfine göre hareket ediyor. keyfe bak. bu adaletsizliktir. bu basiretsizliktir. bu tek kelimeyle samimiyetsizliktir. bu boşvermişliktir. bu umursamamaktır. bu itibardan tasarruf olmaz kafasının devamıdır. bu devleti milleti düşünmemektir. yok hayır bizim bilmediğimiz bir şey varsa çıkın deyin ki bu audileri almak mecburiyetindeyiz...sebebini sormayın, biz de bilelim ki bu ülke özgür bir ülke değil, dışa bağımlı, dış güçler tarafından yönetilen, kukla bir ülke. boş yere kıskanmasın almanya bizi..

ondan sonra vay biz nasıl seçim kaybettik, vay eski hataları tekrar etmeyecez, vay dersimizi aldık. yersen....

geçen bir habere göre: ithal tüketimi bir türlü engelleyemiyorlarmış, ee sen örnek olmazsan, vatandaş niye yerli kullansın ki? işin ucu hep menfaatlere dokunuyorsa istediği kadar siyaset değişsin siyasetçi değişsin bu mantaliteyle kaide asla değişmez, büyük balık küçük balığı yutar. biz de hep, ayranımız yokken içmeye, atla gideriz çeşmeye. otomobiller ha bire değişir ama düzen filan değişmez. aynı tas aynı hamam devam eder gider. üç beş teröristi gebertirsin ama asıl katile dokunamazsın. seyreder durursun böyle..

erkeğe ne hediye alınır

durumuna konumuna göre. mukabil ise (yani gelen hediyeye karşılıksa) asgari değerinde ve denginde bir şey. arkadaşımsa güzel bir tesbih yada doğal taşlı gümüş bir yüzük veya bileklik de olabilir. düğünse her iki tarafın durumlarına göre ya ev hediyesi veya altın. sadece para da takarsın düğün sonuçta masraflı, makbule geçer. imkan meselesi tabi. ürün ve çeşit çok neyi sevdiğini bilmek lazım. yakınlık derecesi de önemli. hiç aramızda bir hediyeleşme olmayan bir arkadaşıma düğününde türkçe mealli Kur'an da hediye etmişimdir çok defa. illaki bir karşılık beklememek adına..

erdoğanın bir sözüyle sokağa inen millet

o rüzgarın kaynağı erdoğan değil. varsın birileri öyle zannetsin..

öpüşmeden önce bir sene bekletmek

kadın erkek arasındaki her eylem evrensel ve ilahi sonuca ve kurallara bağlanır en nihayetinde. o pencereden bakınca tek bir öpücüğe dünya kadar anlam yükleseniz de dünyanın geçici bir yer olduğu gerçeğini değiştirmez bu durum. oysa ki akıl bir terazidir. iradenin mihenk taşıdır. duygu rüzgarlarıyla sarsılsa bile mizanda etik kurallar ağır basmalıdır. aklın sağlam dayanağı ise ilahi kurallar bütünüdür. evet belki imtihan gereği duygularınıza nefsinize arzularınıza hevai heveslerinize tutkularınıza hayatınıza yaşamınıza hitap etmeyebilir bu dünya ve içindekiler. evet belkide evvelki yaşamınızın çakıl taşları ve çamurları anınıza ve geleceğinize engel olabilir ayağınıza dolanabilir. sekteletip sendeletip sizi düşürebilir. evet muhtemel bir dönem yapıp ettiklerinizin bedelini ödeyebilirsiniz. bu bedel çok ağır da olabilir. ama vazgeçmeyin yine de. çizginizi bozmayın. eğer aklınız başınıza geldiyse, kendinize dur demenin zamanı geldiyse, artık kirli olan ne varsa bıkıp usandıysanız, yorulduysanız ve huzuru arıyorsanız şayet. zira kargaşanın ve kaosun hüküm sürdüğü o boz bulanık ve dumanlı havanın o yakıcı, efsunlu, bol aksiyonlu ve dayanılmaz cazibesidense, yalnızlığın, yokluğun, imkansızlığın, hissizliğin ama dinginliğin huzurun arınmanın ve belkide acı sabrın sükunetin selamet ve emniyetin verdiği ruhi mutluluk paha biçilmezdir. unutmayın hakiki hazineler hep gizlidir. sahibini bekler. bulsan da çıkartamazsın. imkan değil nasip meselesi. nasibin en iyisi ve en kıymetlisiyse sabır ve mücadeleyle temiz olanların, arınanların ve sakınanların ödülüdür..

dünyaya aldanmayın. o cazibelidir ama belalıdır. ona kapılan ondan yakasını kurtaramaz. zaruri ve meşru olan hariç kim dünyadan kaçar uzak durursa selamettedir. hem dünyada hem ukbada..

renault toros

reno 12 bu ülkenin çilesini çok çekti. aslı fransız olsa da yerli olmayı çoktan haketti. o günün şartlarına göre olan teknolojisi ve bu gün hala daha kullanılıyor olması da elbetteki bunun göstergesi. basit mekanik kullanışlı ekonomik ve ucuz. çok donanımlı olmasına da gerek yok. iş görüyor mu, görüyor. yeter. zira şahin/kartal da aynı. hele Ford transit efsane..

güvenlik testlerine bakarsanız bu günün o çok konforlu lüks ve bol ekstralı araçlarının en ufak bir kazada nasıl hurdaya döndüğünü görürsünüz. bir kaç marka model ve sene üretimi hariç, neticede yıllar geçti ama uçan tenekeler hiç değişmedi. hatta daha da beter oldu..

türkiyede çok abartılan arabalar

pandemiyi fırsata çevirip altın/dolar bazında hesaplanan artış % 70 - 80 bandında seyrederken araç fiyatları % 160 arttıysa ki 15 aylık son periyotta bu böyle, tüm araçlar ve araç sahipleri abartmıştır. fiyatların % 90 ı şişirme. sarı site sağ olsun. biri kafasına göre bir zam yapmaya görsün. domino etkisi gibi hemen hemen hepsi otomatik arttırıyor, anında hemde. en az 10 senedir piyasayı takip ediyorum. o araçların gerçek değerinin o olmadığını ve ne olması gerektiğini de az çok biliyorum. vatandaş saf değil. takip ediyor herkes.

ama milletin çoğunun amacı satmak değil ki, hava atmak. piyasayı yükseltmek. gerçek satıcı belli olur. onu da ilanda en fazla 4-5 gün görürsün. anında kaparlar. 2 gün önce 200 binden ilana düşmüş ve satılmış aynı aracı 1 ay sonra 400 binden satmaya çalışıyorlar. plakayı değiştirseydin bari be. 1 sayfa da destan yazmış, öve öve bitiremiyor. kim bilir ne sanki. 2020 başında 40 bine sattığım Linealar meganlar olmuş 400 bin. insafınız kurusun emi. hesap meydanda, Ocak 2020 dolar Kuru 7.33 iken o araç 5.457 dolar. güncel kur 32,51 den şimdiki fiyatı 12.304 dolar ediyor. bak gör nasıl şişirmişler fiyatı anla. bu artışların hiç biri dolar bazında değil. altın da aynı. 294,60/2.438,60 - 135/164 gram eder. altınla dolarla alakalı filan değil bu iş milleti salak yerine koymayın. siz gidin matematik bilmeyen kerizleri silkeleyin...

aynı mevzu emlak fiyatları için de geçerli. tam bir fecaat. gıda fiyatları da aynı. diğerleri de..millet fırsatçılık yapıyor, kendi ayağına sıkıyor farkında değil. zira ticaret durma noktasına doğru seyir halinde. çünkü furya bitti. piyasa doydu. para faize kaydı. pek çok kimse alım yapmıyor. parasını ya altına dolara borsaya faize yatırıyor veyahutta kenarda tutuyor ve harcamıyor. iç piyasa tıkandı, para dönmüyor, zira deniz bitti, bankalar kredi musluklarını kapattı. nakit altın değerinde şu an. millet patır patır dökülüyor. ee olacağı bu. daha bu süreç artarak devam edecek. çek bankadan düşük faizle krediyi, al sıfır araçları stokla, sonra sat yüz katı fiyatına. o bi kere olur. her zaman kedi kaymak yemez. kurnazlık yapan kendine yapar...acımayana acımazlar..bu millet çarpılmadan düzelmez...

ama devlet senden daha uyanık merak etme. ondan sonra satacam diye çookkk beklersin çok...

emin adanur

dün (25.04.2024 tarihli gazete haberine göre, muhtemel o tarih civarı) tutuklanmıştır.

https://www.bursahakimiye...adanur-tutuklandi-1254181

millet açsa neden kafeler tıklım tıklım

gerçi bu nevi artık az ama diyelimki 10 nüfuslu bir ailenin günde asgari 2 öğün ve yarım ekmekten hesaplanan ve 250 gramlık odun ekmeğinden günlük 10x10=100 TL ekmek aldığını varsayalım. ne yani şimdi bu aile günde ekmeğe 100 TL ödeyebiliyor diye zengin mi sayılacak?

ya siz hesap yapmasını bilmiyorsunuz, yada bir kahveye 100 TL ödemenin zenginlik alameti görülmesi gibi aptalca bir yargıya sahipsiniz. o kahveyi evde 10 TL ye mal etmek kâr olsa bile yine de zengin değilsiniz beyler. kendi kendinizi kandırmayın. ufak rakamlar bunlar artık. gözünüzü açın. siyasilerin aldatmaca söylemlerine itibar etmeyin. en temel ihtiyaçlar için harcama yapmaya başladığında günde 500-1.000 TL harcamak gayet normal artık. minumum seviyede en standart ve küçük ölçekte bir market yada pazar alışverişi yapmaya kalksanız bu rakamları buluyor zaten. ne zengini? hangi zengin? vasat (orta halli) bile değil bu giderler varoş varoş. bildiğin kenar mahalle giderleri. git iyi peynir zeytin terağı bal et süt yumurta al bakalım kaç para? hepsinin kategorisi var. ve o 1.000 TL lık alış veriş en az 10.000 TL den başlar. ve bu seviye daha başlangıçtır.

fakir deyince illerde sefalet mi aklınıza geliyor sizin? gariban değince açlıktan nefesi kokan insanlar mı aklınıza geliyor yoksa? 3. 4. 5. 6. kalite mamül ürünler ve gıdalarla hayatını idame ettirmeye çalışan halk fakir değildir de nedir. 5-6 TL ye halk ekmeği varken 10 TL ye odun ekmeği almak zenginlik mi yani? ohhoo sizin zenginlik algınız çok fakir kalmış. açın gözünüzü de gidin bir piyasayı takip edin. ayda yılda kasaptan yarım kilo et alan insanlar zengin değildir bunu idrak edin artık. gariban da olsa fasfakir de olsa onurlu yaşamak ayıp değil suç değil günah değil. devletin millletin bilmem kimin parasını haksız yere yiyenler utansın asıl. şerefsizlik asıl bu. itibarın maddi sayıldığı günümüz toplum algısında haram helal ayrımı yapılmadan yaşamayı mubah görenler utansın kendinden asıl. ben niye utanayım ki?...niye kendimi sırf gurur kasacam hava Atacam diye elaleme olduğumdan farklı göstermeye uğraşayım ki? değer mi? değmez. ben neysem o yum. bana laf söyleyen dönsün kendine baksın önce. öte yanda, sen kafeye gidiyon, ben gidemiyom diye kendini yüksekte görme lan dangaloz. cebinde 200-300 TL var diye Bugattiye ferrariye binenlerle kendini bir tutma. uçma, ayakların yere bassın fukara..

cebimde param varsa icabında kafeye de giderim, yoksa gider bi çay ocağında 5 TL ye de çay içmesini bilirim. o da yoksa su içerim. yoksa içmeyi veririm, yemeyi veririm, almayı veririm, gezmeyi veririm. çok mu zor ya nedir ki yani, ama kimseye eyvallah etmem. minnet etmem. tenezzül etmem...

merkez bankası nın 818 milyar tl zarar etmesi

faiz ve rant ekonomisinin acı sonu. altın borsa dolar faiz. ranttan vergi almak yerine rantiyenin gelirini arttırmanın neticesi. pandemi sonrası süper zenginlerin sayısı sadece türkiyede artmış ilginç. paranın ve ekonominin yönetimi bir ülkenin kaderini belirler. bu ülke atatürkten sonra hiçbir zaman paranın yönetimini ele geçiremedi. hoş, gaziyi zehirletenler de paranın gerçek sahipleriydi. bu ülkede 1863 te osmanlı bankası kurulduğundan bugüne kadar sistem hiç değişmedi. devlet, sistem (parlementer rejim), iktidarlar değişti. ama kapitalist efendiler tanzimattan beri aynı. bu ülkeyi iktidarlar değil masonlar yönetiyor dediğimizde kimse ne olup bittiğini anlamak söyle dursun, dalga geçip kızıyorlar bi de haricen. batının bize attığı en büyük kazık bu işte. olsun canım ya sağlık olsun, batılı demokrasimiz varya, yeter..modern kölelik ve sömürü düzeninin adı demokrasi, işte tam olarak böyle bir şey..zengin daha zengin, fakir daha fakir...

kâr ederken paralar Londra'ya..
zarar edince hazineye..

ama 500 ton altınımız hala ingilterede bağlı, naber...

nisan 2024 iran israil gerilimi

sürpriz saldırı olayının perde arkasında çin var. neden mi?

ABD, daha geçen hafta japonya ve Filipinler liderleriyle beyaz sarayda bir araya geldi ve Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki tehlikeli ve saldırgan tutumundan ve hukuka aykırı hak iddialarından ciddi endişe duyduklarını vurguladılar. bunun üzerine çinden cevap gecikmedi. jet hızıyla tam bir hafta sonra iran üzerinden israil'e ve aslında Amerika'ya bir mesaj verildi. mesele bu..

https://www.sondakika.com...-cin-in-guney-c-17230001/

meral akşener

kendisine tevdi edilen görevi...! bi hakkın yerine getirmiştir. iyi bir kukladır. mükemmel bir orta oyuncudur. pek bir mahir siyasetçidir. öyle ki tek bir hareketle, bir kaç artislik söylemle, kurnazca kurgulanmış bir kaç küçük parodi ve aslında komedi oyunla, hem iktidara, hem kendi parti tabanına, hemde üzerindeki dem partiyle işbirliği yaparak milliyetçi seçmenine ihanet ettiği imajını bertaraf etmesini bilmiştir. maharetli kadın be. ne dedi seçimden önce, 6 lı masayı bozdum, ortaklığı bitirdim, özgürce tek başına seçime girecem, ya Harru ya marru. hepimiz bir güzel yedik bu dolmayı afiyetle. saman altından millet ittifakının adaylarına çalıştı. hemde seçmenini alenen yönlendirmeden, çaktırmadan, alttan alttan işi bitirdi. aday çıkartsa ne olur, meydanı millet ittifakının büyük ortağı CHP ye terketti ya yeter de artar bile. zaten seçmeni kalkıp akp oy vermez. zaten akp ye tepki verenlerden müteşekkil seçmeni gitti CHP nin adaylarına çalıştı. isteyerek yada istemeyerek, bilerek yada bilmeyerek. plan tuttu mu? tuttu. ohhooo hemde o biçim. istanbul misal balıkçı ekremin oylarının bir kısmı dem partiden geldiyse, o kadar olmasa bile yine ona yakın bir oranı iyi parti seçmeninden gitti. yeniden refahla cumhur ittifakının oylarını da bölmeleri işin tuzu biberi oldu. malı götürdüler. akp tezgaha uyanmak şöyle dursun, daha ne olduğunun farkında bile değil. günaydın..üsküdarda çoktan sabah oldu mirim. aslında 6 lı masa+dem ortaklığı hiç dağılmadı ki, büyük oyun oynadılar ve kazandılar, plan tıkır tıkır işledi. vahhh iyi Parti'nin saf seçmeni vahhh...istediğiniz kadar bağrınıp durun teröristlerle işbirliği yapmayız diye, ee demlenir durursunuz artık afiyetle...

partisi kan kaybetmiş, oy kaybetmiş, çok mu mühim sanki, bir kongre çağrısı yaptı, 2 tane göstermelik adayla şimdi daha güçlü gelir koltuğunu muhafaza eder, ne istifası, hayatta istifa etmez. iyi aparat partisi. iyi kullanışlı oyuncak. dedik ya mahir pişkin tam bir entrika siyasetçisi. memleket bunların eline kalırsa vay halimize...

31 mart 2024 yerel seçim sonuçları

Ankara
istanbul
izmir
bursa
Antalya
adana

gibi 6 büyük ili muhalefetin kazandığı, türkiye genelinde CHP nin % 37,61 akp % 35,59 oy aldığı, buna mukabil büyük şehir- il-ilçe-belde toplamında akp nin 506 CHP nin 420 sandığı aldığı görülüyor. genel tablo bu. Cumhurbaşkanı erdoğanın kendi ifadesiyle evet, iktidar büyük bir irtifa kaybı yaşamış durumdadır. seçime katılım % 78 lerde ki 9 ay önceki seçime nazaran % 10 luk bir kayıp var. bu da seçmenin artık seçimden yorulup bıktığı ve icraat istediği anlamını taşıyor. öte yanda yerel seçimlerle iş başına getirdiği ve görev teslim ettiği muhalefetin il genel meclisi marifeti eliyle önünün kesilmesini istemediği ve sorunlarına çözüm ve icraat beklediği ve tekrardan muhalefete görev ve sorumluluk vererek güven tazelediği anlaşılıyor. her ne kadar 9-10 ay önce ülke yönetiminde cumhur ittifakına ve sayın cumhurbaşkanı erdoğanın liderliğine devam dese de aynı teveccühü iktidar partisi ve cumhur ittifakının büyük ortağı olan akp ye göstermediği ve sarı kartı gösterdiği açık seçik ve net. hemde üstelik erdoğan, biz gerekli mesajı aldık, hatalarımızı düzeltip yola devam edeceğiz dese bile, (ki bunu 5 yıl önce de söylemişti, ama görünen o ki halk buna inanmamış, niye acaba?) halk geçen 5 yıl süre zarfında aslında çok da bir şeylerin değişmediğini, iktidarın hala aynı kafayla hareket ettiğini görüp bilip farkettiği için 2. sarı kartı da parti bazında ak Partiye göstermiş oldu.

seçimin en belirleyici unsuru olan reel ekonomik gerçekler elbetteki en büyük etken. vatandaş geçim derdinde. emekli, aldığı maaşla bu enflasyonla tek başına mücadele etmek zorunda bırakılmış vaziyette. maalesef işte en büyük gerçek bu. şayet iktidar cenahıyla herhangi bir dirsek temasınız yok ise bu hayat şartlarında türkiyede yaşamanız zor. akp halktan ve onun gerçeklerinden uzak, kopuk. yolsuzluk usulsüzlük hukuksuzluk yandaşlık adam kayırma torpil rant v.s. daha bunları saymadım bile. ekonomi yönetimi berbat. faiz ve rant ekonomisi ve batıdan ithal ekonomistlerle ne türkiye düzelir ne de önümüzdeki seçimleri artık akp kazanabilir. bu tablo, aslında önümüzdeki ilk genel seçimleri de kaybedeceğinin resmi kanıtıdır. zira muhalefet boş durmayacak ve çalışmaya devam edecek. bu seçim muhalefetin çok iyi olmasından değil akp nin kötü yönetilmesinden kaynaklı olarak kaybedildi. sayın erdoğan şayet samimi ise, gerçekten ve ciddi manada eğer özeleştiri yapmak istiyorsa komple partiyi fikriyatı eylemlerini programlarını ve icraatlarının tümünü enine boyuna gözden geçirip baştan aşşağı her şeyiyle değiştirmesi lazım geldiğini görür umarım. ama iş bu saatten sonra çok zor. zira türkiyede taşın altına elini koymak öyle göründüğü kadar kolay değildir. bu millet kolaycıdır. zoru sevmez. sıkıya gelemez. çünkü hep bedeli gariban halk öder, kalantorlara kimse dokunmaz, dokunamaz. ayrıca arka planda türkiyeyi istediği gibi evirip çeviren iç dış sermaye sahipleri ve onların nemalandırdığı yiyici takımı da buna asla izin vermez. belli ki önümüzdeki günler pek parlak geçmeyecek. hatta zorlu günler çok yakınımızda ve ayak sesleri gelmekte...

üsküdar da açık alanda mastürbasyon yapan adam

TV de serbest, sokakta yasak bir eylem. ilginç.

zillinin biri TV de üstelik de dizide mastür sahnesi yaparken 80 milyon hiç de ses çıkartmadan izliyor. bu deli yapınca mı haber oluyor? ne enteresan bir memleketteyiz demi, yani, evet..

31 mart yerel seçim tahmini

istanbul - Murat kurum (balıkçı Ekrem, üzgünüm başkan)
Ankara - Mansur yavaş devam
izmir -bir sürpriz olabilir beklentisi olmasına rağmen CHp adayı kimse o alır tahminim bu yönde.
bursa - Mustafa Bozbey kazanacak.

aldığım duyumlar ve yazdığım sonuçlar tescilli ödüllü güvenilir bir kaynaktan (kaynağımı açıklamam) anket bazlı ve gerçekleşme ihtimali yüksek. türkiye geneli parti oy oranlarına henüz bakmadım, onun için şu an itibariyle bir şey diyemem..