bugün
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu19
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak14
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz15
- anın görüntüsü21
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- anneler günü17
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- evlilik yaşı kaç olmalıdır11
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi190512
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması12
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması17
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması9
entry'ler (92)
insanları vahşi bir şekilde öldürüp, çarmıha gerip, bunları büyük bir övgü ve gururla sergileyen psikopattır. En kötüsü de bu vahşeti Allah için yaptığına inanıyor olması. Şikayetler sonucu facebook profili kapatılmış sanırım. Alternatif profil: https://www.facebook.com/...0006442777804&fref=ts
25000 polisin koruduğu bölgede nasıl ve neden öldüğü merak edilen insandır.
"belki farklı olur" umuduyla yola çıkarak içinde "acaba" sorusu kalmaması için o anki duygularına yenik düşen çiftin tekidir. eninde sonunda öleceğini bildiğin halde yaşamakla eş değerdir aslında. ne yani öleceğiz diye yaşamayalım mı?
02 Haziran 2014'de Taksim Gezi parkı'nda ölü bulunan gencin ismi. 25000 polisin koruduğu bölgede, nasıl ve neden öldüğü merak konusudur. Allah rahmet eylesin.
depresyonun iyisi mi olur diye düşündürten başlık. depresyonun olmazsa olmazları ise, yataktan çıkmak istememe, bütün gün uyuma isteği, hiçbir şeyden keyif alamama, iletişim kurmaktan kaçınma.
zeka küpü bakan. "depremde telefonlarınız çekmezse bakanlığı arayın" diyerek dahiyane bir çözüm bulmuştur kendisi.
http://sozcu.com.tr/2014/...fonlari-kesilirse-519036/
http://sozcu.com.tr/2014/...fonlari-kesilirse-519036/
hüseyin çetinel'in "insanlar gülümsesinler diye" merdivenleri rengarenk boyamasının ardından merdivenlerin gri renge döndürülmesi olayıdır. ne insanların gülümsemesine ne de renklere tahammülsüzlüğünüzü de öğrenmiş olduk. belediye "biz boyamadık. kimin boyadığını araştırıyoruz" dedikten sonra sanki ahmet misbah çıkacak ve "yayında mıyız" diye soracak.
64 yaşındaki orman mühendisi Osman Çetinel tarafından "insanlar gülümsesin diye" yapılan eylemdir. http://www.radikal.com.tr...enklerine_boyandi-1148052
Pek tabii duran adama, özgürlük arayışına, konuşan insana, hakkını arayana tahammülü olmayan yönetimce bugün itibariyle gri renge boyanmıştır. (bkz: cihangir deki merdivenlerin griye boyanması)
Pek tabii duran adama, özgürlük arayışına, konuşan insana, hakkını arayana tahammülü olmayan yönetimce bugün itibariyle gri renge boyanmıştır. (bkz: cihangir deki merdivenlerin griye boyanması)
Yaklaşık iki haftadır herkes gibi, evinde oturanlar olsun, Gezi Parkı'nda olanlar olsun, herkes gibi çok üzgünüm. Maalesef, ülkemiz bunu haketmiyor demekten başka bir şey söyleyemiyorum. Sanırım bize nazar değdi. Biz dinlemeyi sanırım az önce Hasan Bey'i dinlerken yeniden idrak ettim. Dinleyen bir toplum olmamız gerekiyor. Aynı dili kullanmamız gerekiyor. Tabii ki kuşaklar arası dil farklılıkları olmakta. Biz teknoloji çağında yaşıyoruz şu anda. Geçmişimizde ben bu kadar kamerayı hatırlamıyorum. Twitter'ımız var, ne güzel teknolojilerimiz var. imkanlarımız var. Bunun dolayısıyla bize bilgi aktarımı oldu. Bilgiler geliyor ama bilgi kirliliği dezenformasyonlarımız da var. Bizim iletişim eksikliğimiz var. iletişimimizdeki kopukluğu ancak birbirimize tahammülümüzle giderebileceğimizi düşünüyorum.
Ben bu konulardaki hassasiyetlerimi, düşüncelerimi, fikirlerimi, hissettiklerimi Sayın Başbakanımla paylaşmak,ona aktarmak istedim. Aslında ben suskunluğumu koruyan, yaklaşık 10 gün süresince suskunluğumu korudum. Olanları izlemek istedim. Gözlemlemek istedim. Fevri çıkışlar da yapabilirdim elbette ki. Ama neler olduğunu bilmek için bekledim. O günden bugüne çok güzel gelişmeler oldu. Sorularımın cevaplarını ancak bugün alabildim.
O dönemde benim Gezi Parkı'na gittiğime dair bir haber yayınlandı. Bunu ben sizler gibi habersizce okudum gazetelerden. Ben bunu yapmadım. Dolayısıyla oradaki arkadaşların beni taraf etmeye çalışması hiç hoşuma gitmedi. Bu bir mahalle baskısı gibi geldi. Medyanın yapmaya çalıştığı buydu. O baskıdan esiri olmak istemedim. Bu, insanları zoraki taraf olmaya itmemeli bence.
Ve şu andaki düştüğümüz durumda, maalesef tüm dünya gözünde üzücü. Hepimiz için çok üzücü. Çünkü Türkiye bunu haketmiyor. Beni yurt dışından birçok dostum, arkadaşım aradı. Bunlar, yabancı olanlar da var içinde. "eler oluyor Türkiye'de" dedim. ,Buradan sizin vesilenizle bunlara cevap vermiş olayım. Türkiye emin, Türk milleti emin ve emin olmaya devam edecek. Bize güveninizi asla azaltmayın.
Biz demokratik söylemlerimizi, özgürlük söylemlerimizi sadece söylemlerimizde değil, keşke görselde de dünyaya verebilsek. Maalesef dünya öyle görmüyor arkadaşlar. Keşke öyle görülebilsek. Evet, elbette ki bizim demokratik hakkımız.
Elbette ki güzel şeyler olsun istiyoruz. inşallah olur da. Bu yakınlaşmalar, uzlaşım, bulunan ortak dil.. bizim akademisyenleri, sosyologlara, bilim adamlarına, düşünce adamlarına ihtiyacımız var ki bize bugünü anlatabilsinler. Bugün n'oldu? Geceden gündüze değil de, bugünden yarına değil de çok acil olarak değil ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor. Acil değil ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor. Bizlere sunulması gerekiyor. Çünkü onlar bizim tabirle biz gece karanlığındaki kedi gözleri gibi onları izlememiz gerekiyor. Ama o gözler de ancak bizim ışığımızla görülebilen bir şey. O gördüklerimiz de o sarı olan o kedi gözleri bize yol gösterici. Yani bizim bu sosyologlarımız, toplumsal araştırma yapan insanlar bize bu yolu gösterirlerse biz de ışık yani o da benim algıladığım benim düşüncem ışıkta bizim doğru anlayışımız olsa gerek. Yalnız sosyolog ve akademisyen büyüklerimizden, yol göstericilerimizden tek isteyebileceğim tarafsız olmaları. Çünkü bizim çok ihtiyacımız var. Bu milletin çok ihtiyacı var. inanıyorum ki biz de doğru anlamaya, doğru dinlemeye başlayacağız ve hiçbir zaman bize gösterilen o doğru yoldan, aydınlanmış olan yoldan, o bütün tarafsız sosyologlarımızın bize göstermiş olduğu bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz. inşallah biz sağlam bir yere varacağız. O hedefimizi de onlar belirleyecek, hep beraber belirleyeceğiz. Benim söyleyeceklerim; birbirimizi Allah için sevelim. Hiçbir şey bulamadıysak, birbirimizi bütün için sevelim. Tahammül denilen şey bu. Yani ona yüklediğimiz şey çok farklı. Yolda gelirken ben okudum. Sabır kelimesi çok güzel ama tahammülde bir yük taşıma durumu var. Bunun rızayla taşıyorsunuz. Bu rıza da üstüne sizin beğenmediğiniz, sevmediğiniz bir şeyi de yine kendi çıkarınız için taşımak.işte buna tahammül deniyor. inşallah hepimize Allah tahammül versin, tahammülümüzü arttırsın. Bana göre bu ülkeye nazar değmiştir. Dua okuyalım. inşallah bu üzerimizden gitsin. Çünkü hiç kimse istemez bu ülkenin kötü duruma düşmesini, çünkü bu gemide hepimiz varız. Batarsak hepimiz batarız. Güzel şeyler olmakta. inşallah bunlar da geçecek inşallah diyelim.
edit: hayatımda böyle gereksiz bir konuşma, böyle bir Türkçe katliamı için deşifre yaptığımı hatırlamıyorum.
(bkz: copy paste mi sandın kasıp da yazdım)
Ben bu konulardaki hassasiyetlerimi, düşüncelerimi, fikirlerimi, hissettiklerimi Sayın Başbakanımla paylaşmak,ona aktarmak istedim. Aslında ben suskunluğumu koruyan, yaklaşık 10 gün süresince suskunluğumu korudum. Olanları izlemek istedim. Gözlemlemek istedim. Fevri çıkışlar da yapabilirdim elbette ki. Ama neler olduğunu bilmek için bekledim. O günden bugüne çok güzel gelişmeler oldu. Sorularımın cevaplarını ancak bugün alabildim.
O dönemde benim Gezi Parkı'na gittiğime dair bir haber yayınlandı. Bunu ben sizler gibi habersizce okudum gazetelerden. Ben bunu yapmadım. Dolayısıyla oradaki arkadaşların beni taraf etmeye çalışması hiç hoşuma gitmedi. Bu bir mahalle baskısı gibi geldi. Medyanın yapmaya çalıştığı buydu. O baskıdan esiri olmak istemedim. Bu, insanları zoraki taraf olmaya itmemeli bence.
Ve şu andaki düştüğümüz durumda, maalesef tüm dünya gözünde üzücü. Hepimiz için çok üzücü. Çünkü Türkiye bunu haketmiyor. Beni yurt dışından birçok dostum, arkadaşım aradı. Bunlar, yabancı olanlar da var içinde. "eler oluyor Türkiye'de" dedim. ,Buradan sizin vesilenizle bunlara cevap vermiş olayım. Türkiye emin, Türk milleti emin ve emin olmaya devam edecek. Bize güveninizi asla azaltmayın.
Biz demokratik söylemlerimizi, özgürlük söylemlerimizi sadece söylemlerimizde değil, keşke görselde de dünyaya verebilsek. Maalesef dünya öyle görmüyor arkadaşlar. Keşke öyle görülebilsek. Evet, elbette ki bizim demokratik hakkımız.
Elbette ki güzel şeyler olsun istiyoruz. inşallah olur da. Bu yakınlaşmalar, uzlaşım, bulunan ortak dil.. bizim akademisyenleri, sosyologlara, bilim adamlarına, düşünce adamlarına ihtiyacımız var ki bize bugünü anlatabilsinler. Bugün n'oldu? Geceden gündüze değil de, bugünden yarına değil de çok acil olarak değil ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor. Acil değil ama çabuk çabuk yapılması gerekiyor. Bizlere sunulması gerekiyor. Çünkü onlar bizim tabirle biz gece karanlığındaki kedi gözleri gibi onları izlememiz gerekiyor. Ama o gözler de ancak bizim ışığımızla görülebilen bir şey. O gördüklerimiz de o sarı olan o kedi gözleri bize yol gösterici. Yani bizim bu sosyologlarımız, toplumsal araştırma yapan insanlar bize bu yolu gösterirlerse biz de ışık yani o da benim algıladığım benim düşüncem ışıkta bizim doğru anlayışımız olsa gerek. Yalnız sosyolog ve akademisyen büyüklerimizden, yol göstericilerimizden tek isteyebileceğim tarafsız olmaları. Çünkü bizim çok ihtiyacımız var. Bu milletin çok ihtiyacı var. inanıyorum ki biz de doğru anlamaya, doğru dinlemeye başlayacağız ve hiçbir zaman bize gösterilen o doğru yoldan, aydınlanmış olan yoldan, o bütün tarafsız sosyologlarımızın bize göstermiş olduğu bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz. inşallah biz sağlam bir yere varacağız. O hedefimizi de onlar belirleyecek, hep beraber belirleyeceğiz. Benim söyleyeceklerim; birbirimizi Allah için sevelim. Hiçbir şey bulamadıysak, birbirimizi bütün için sevelim. Tahammül denilen şey bu. Yani ona yüklediğimiz şey çok farklı. Yolda gelirken ben okudum. Sabır kelimesi çok güzel ama tahammülde bir yük taşıma durumu var. Bunun rızayla taşıyorsunuz. Bu rıza da üstüne sizin beğenmediğiniz, sevmediğiniz bir şeyi de yine kendi çıkarınız için taşımak.işte buna tahammül deniyor. inşallah hepimize Allah tahammül versin, tahammülümüzü arttırsın. Bana göre bu ülkeye nazar değmiştir. Dua okuyalım. inşallah bu üzerimizden gitsin. Çünkü hiç kimse istemez bu ülkenin kötü duruma düşmesini, çünkü bu gemide hepimiz varız. Batarsak hepimiz batarız. Güzel şeyler olmakta. inşallah bunlar da geçecek inşallah diyelim.
edit: hayatımda böyle gereksiz bir konuşma, böyle bir Türkçe katliamı için deşifre yaptığımı hatırlamıyorum.
(bkz: copy paste mi sandın kasıp da yazdım)
Hakkında sosyal medya ve bilimum sözlüklerde yapılan bazı yorumları hayret içerisinde izlediğim üzücü bir intihar olayıdır. Bir insan artık yaşamak istemeyecek kadar çaresiz hissedip yaşamına son verme planını ani bir şekilde hayata geçirirken, insanların evine 1 saat geç kalmayı, metro seferlerinin aksamasını dert etmesi insani değerlerimizi toplumca yitirdiğimizin göstergesidir.
Maalesef ki aynı göstergeyi, olayın ertesi sabahı metrodayken ergen genç kızın merakla raylara bakıp sonra arkadaşına dönerek "Bak kan var, hahahahha" şeklinde alay etmesi şeklinde görmem de içimi acıttı. Etrafımızda dönen biten şeylere bir dönüp baksak, sağduyulu davransak birçok şeyin değişeceği gibi belki Şermin Kalkan 15 Ekim 2012'de yaşamına son vermeyecekti. Belki...
Maalesef ki aynı göstergeyi, olayın ertesi sabahı metrodayken ergen genç kızın merakla raylara bakıp sonra arkadaşına dönerek "Bak kan var, hahahahha" şeklinde alay etmesi şeklinde görmem de içimi acıttı. Etrafımızda dönen biten şeylere bir dönüp baksak, sağduyulu davransak birçok şeyin değişeceği gibi belki Şermin Kalkan 15 Ekim 2012'de yaşamına son vermeyecekti. Belki...
"o"nun kokusudur.
Denizlerde ve havuzlarda erkek nüfusu patlaması yaşanmasına ve kadınların gerginliğinden ötürü bütün dünyada enerji patlamasına ya da kısa devreye sebep olabilecek hadisedir.
Yıllardır varlığından haberdar bile olmadığı ikizinin "The Vampire Diaries"de boy gösterdiği oyuncudur. (bkz: https://twitter.com/ceren...95405811156140032/photo/1)
1:58- 2:12 arasını çok hüzünlü bularak oynak şarkıdan hüzün kapan insan sıfatıyla çığır açacağım şarkıdır. Bir de Tarkan'ın "kalbin ahh kalbin" nidaları kısmında içimde bir ceylan ölüyor.
Aslında huzur vermesi gerekirken, küçükken nedense beni ürküten ezandır. Büyüdükçe geçti, artık huzurlu geliyor.
Trakya ağzına has bir durumdur. Ade be ya!
Domates suyunun en güzel hâlidir.
tavuk kanadı, karides cipsi, midye dolma.