bugün

entry'ler (12)

karga

arada bir bizim karşı apartmanın damına tüneyen ve çok güzel olduğunu düşündüğü sesiyle cırlayan,annemi de sesi duyduktan sonrada 'bugün kötü birşey mi olcak acaba' diye yakındıran uğursuzluk belirtisi olan kuş..

saat kaç

bu soruyu duyunca gerçekten gülme krizine tutulmanız mümkün,ama soruyu ana kaynaktan dinlemelisiniz..güllü hanımdan tabiki..misafir varsa uykusu da gelmişse kaçış yoludur bu soru..'murat seet gaç'

ata demirer

'tek kişilik dev kadro' adındaki stand_up ıyla moralinizin en bozuk olduğu anda bile kahkahalarla gülmenize neden olan şişman tatlı rambo. kaçkere seyrettim sayısını bile unuttum ama hala da izlemekten sıkılmam. izlenmesi gereken bir komedyendir kendileri.. rivayet olmasa da avrupa yakasını izlemeye devam etsek..

öss sendromu

hazır üniversite olayına girmişken bahsetmeden geçemeyeceğim. belli meslekler vardır, onlardan birine sahipseniz itibara layıksınız. (bazı kişilerce)efendim öncelikle bu meslekleri söyleyeyim: doktor, mühendis, öğretmen vs..
bi de bilinmeyen mesleklere verilen garip tepkiler vardır. üniversiteyi kazandığım ilk hafta tanıdık birine rastladım, o garip anlamsız tepkilerle bende karşı karşıya kaldım. malesef:)eee malum 'ne oldu?'diye bir soru geleceği belliydi ve sordu da. sosyoloji dediğimde 'sağlık olsun',öğretmenlik dediğimde 'aa gözün aydın ne güzel'diye bir yanıt..
böyle gelmiş, ama böyle gidermi bilmem. söyleyeceğim bişey varki, o da hayatın bu üç meslekten ibaret olmadığı.:)

öss sendromu

AB'ye girmeye hazırlanan bir ülke, diğer yandan ne kadar az öğrenci üniversiteli olursa o kadar iyi olur dercesine hergeçen gün zorlaştırılan üniversite giriş sistemi. ve artık öss adı duymak istemeyen gençlik.. bilin bakalım neresi?
aldığı puanın üniversiteye giriş için yetersiz olduğunu bir çocuğa söylemenin zorluğu anlatılabilir mi hiç? ya da engüzel çağlarını karanlığa gömen çaresizlik anları..
dilerim o masum yürekler, bir umuda bile bin gülücükle bakan gözleri hiç mutsuzluk tatmasın..:)

umut

'karanlığın en yoğun olduğu an,aydınlığın en yakın olduğu andır'
en umutsuz anlarda bile umuda sıkıca bağlanıyorsanız,aydınlığa kavuşmanız yakındır:)

tiyatro gunleri

Tiyatro sokakta halkla buluşacak
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen 'Uluslararası istanbul Mekan Tiyatro Festivali' 6 Ağustos'ta başlıyor.
istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın organize ettiği '3. Uluslararası istanbul Mekan Tiyatro Festivali' başlıyor. Etkinlik 6 Ağustos'ta Sultanahmet Meydanı'ndaki 'ipekten Tiyatroya Yeni Köprü' adlı gösteriyle açılacak. Festival, 16 Ağustos'a dek sürecek.
ETKiNLiKLER ÜCRETSiZ
Festivalin bu yılki teması 'Barış' olacak. 24 ülkenin yer alacağı etkinlikte Arnavutluk, Azerbaycan, Karadağ, KKTC, Irak, Makedonya, Rusya ve Tataristan başta olmak üzere 27 tiyatro topluluğu katılacak. Etkinlikte Şehir Tiyatroları, Engin Uludağ'ın yönettiği 'IV. Murat' adlı oyun ile yer alacak. Galata'nın ana mekan olarak kullanılacağı festivalde ayrıca Sultanahmet, Ihlamur Kasrı'nda da gösteriler yapılacak. Ayrıca bu yıl ilk kez Aya irini, Taksim Meydanı ve Kağıthane'deki Sadabad'ta temsillere evsahipliği yapacak. Ücretsiz olarak seyirciyle buluşacakları etkinlikte, tiyatronun yaygınlaşması amaçlanıyor.

bilgilerinize sunulur. bol tiyatrolu günler:)

seviyorsan soyle

'insan, becerebildiği kadar uzun yaşamak ister. Yakınlarının, gelenlerinin, sahip olduğu kültürel değerlerin, önem verdiği şeylerin, adının yarına kalmasını ister.'
diye başlar kitap.. ama aslında anlatılmak istenen yarına kalmak için bugününden taviz veren insanların bunun farkına varamadıkları ve sonunda yaşadıkları pişmanlıktır. sonra yazar(üstün dökmen),bir şirden alıntı yapar,, şiir şöyledir:

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya herşeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı...

gizli bahçenizde açan o çiçekleri sevdiğinize verin, hayat yaşandığında güzeldir ;)

formula 1

'F1' yarışları başlıyor ağustos sonunda, istanbul da. bakırköy meydanına da bir 'F1' aracı getirmişler. kırmızılığı güzel tamam da bazıları hiç görmemiş olacak ki dokunup, okşayanlar var:)resim çektirenleri de söylemeden geçemeyeceğim. dizilmişler,sıralarının gelmesini bekliyorlar, neden mi? tabiki resim çektirmek için..gelmek isteyenlere yer var mekan geniş, adres bakırköy meydanı..buyrun..

savaşa hayır

'insanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi ayrı ayrı da olsa gözyaşlarının rengi hep aynıdır'doğru söylemiş şair.
nerede olursan, kim olursan ol acıyan kalbin tepkisi gözyaşları...
kahrolası savaşın acıttığı minik yürekler, gazete manşetlerinde insanın kanını donduran haberler.. yaşamadan anlayamaz insan ama enazından hisseder..
yine açtım gazete sayfasını yine gözyaşı dolu resimler. buradan gücüm yetmiyo belki ama en azından dua ediyorum.. insanın yapacak bişeyinin olmaması ne kötü.

cep telefonu

çağımızın en çok kullanılan teknolojik makineleri cep telefonları..
kullanılıyor evet de, nerede nasıl kullanılır bilen kişi sayısı nadirminibüsde bağıra bağıra konuşanlarmı dersiniz, yoksa yasak otobüslerde telefonu açık unutanlar mı? (gerçi unuttukları ne kadar kesin orası bilinmez..)ya da sanki belli olmuyormuş gibi saklayıp, (sözde),bir yandan müzik dinleyenler mi.. kulaklığın üstünde yazmıyo zati cep telefonunun markası..)ama bu tür insanlar için küçük ayrıntılar bunlar.
arkadaşın şahit olduğu kısa bir hikayeden bahsedeyim, konuya dair:
okula gelmek için otobüse bindiği bir gün yurdum insanı açar telefonu konuşmaya başlar. tabi bilinçli halktan bazıları kapatması için uyarırlar. telefonla konuşan kişi hattın diğer ucundaki sohbet ettiği kişiye ne dese beğenirsiniz?'ahmet telefonla konuşmak yasakmış, sen konuş ben dinliyom'
gülelim mi, ağla'karanlığın en yoğun olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu andır'
aydınlığa yakın olmanız dileğiyle.. yalım mı? buyrun,karar sizin..

kumral ada mavi tuna

Beni en çok etkileyen kitaplardan biridir,'KUMRAL ADA MAVi TUNA'...
ayrı yaşamların aynı noktada birleştiği, engüzel anlarını yaşarken parçalanan kalplerin hikayesi..
hani Bruce Wills'in etkileyici birfilmi vardı, eminim hatırlarsınız, The Sixth Sense.. sondan başlayıp başa dönen bir hikaye.. işte kitabın hikayesi de böyle. başta sıkıcı, bunaltıcı ama o etkileyici sayfalara gelindiğinde uykusuz kalınabilecek kadar etkileyici bir o kadar da sürükleyici. Ada,Tuna ve Aras'ın hikayesi.
Tuna'nın yaşadığı gibi bir sevda varmıdır bilmem ama sonu benzemesin diyeyim. uğruna ölecek kadar sevdiği Mabel'i için çarpan bir yürek...
Okumanız dileğiyle...