bugün

entry'ler (86)

çok çirkin olduğu halde ağzı mis gibi kokan kız

cem yılmaz'ın da dediği gibidir.

"içinde içinde"

umutla sevgilinin dönmesini beklemek

jeff buckley'in lover you should've come over adlı muhteşem eserinde mükemmel şekilde anlatılmış durum.

"so i'll wait for you... and i'll burn
will i ever see your sweet return
oh will i ever learn" der acıtır bitirir.

108 inci dakikada sahaya uçak düşmesi

futbolcuların formalarında dharma amblemini görülmesi olasıdır bu sahada. daha da abartırsak ve the others, dharma initiative, oceanic 815 survivors olarak üçe ayırırsak adadaki insanları, bu üç grup arasında yapılacak futbol müsabakaları esnasında vuku bulabilecek hadisedir. lakin hepsi jacob'ın işi olsa gerek, bilemiyoruz tabi buradan.

yeni bir kutsal kitap yazmak icin gerekenler

vahiy *

şarkılardan akılda kalan cümleler

gel bana çikolata sevgilim.

flightless bird american mouth

sözleri cok enteresan, ne anlatmaya calıştıgı da muamma.

the verve

velvet morning ve lucky man şarkıları favorimdir ama digerleri de bir o kadar harikadır. özellikle forth albümü cok iyi.

lucky man

the girl next door filminde de calmaktadır.

emile hirsch

the girl next door, into the wild, milk filmlerinden tanıdıgımız oyuncu.

camurlu sahada top surmek

omo reklamını hatırlatır (bkz: kirlenmek güzeldir)

erkeklerin kendini bir bok sanması

bir bok olmayan erkeklerin kendini bir bok sanması cok daha kötü oysa ki.

dancing in the moonlight

jeff buckley'in yorumladıgı dancing in the moonlight tadından yenmez. thin lizzy şarkısı olan dancing in the moonlight tabi bu. bir de sonuna dogru "alright,alright" deyişi var ki jeff'in...

lovers in japan

cok güzel bir coldplay şarkısıdır. özellikle girişi cok hoş. oscar ödül töreninde de romance 2008 videosunda calmaktadır
güzel de yapmışlar tabi.

konserve kutusunu bir turlu acamayan insan

ton balıgı veya mısır konservelerindee size önericegim yöntem şudur ki;
catalla konservenin üstündeki o yuvarlak kulp gibi şeyi dik hale getirip,elinizle o kulptan tutup cekerseniz hafiften acılıyor konserve, sonra çatalı o açılan kısma sokunca ve catalın elle tutulan kısmı aşagı ittirince konserve kapagı yukarı kalkıyor zaten, sonrası da cektiginizde geliyor elinize.

iggy pop

ayrıca almost famous filminde de iggy pop'un bahsi gecmektedir radyo yayını sırasındaki sahnede.

kipkirmizi giyinen kiz

kıpkırmızı giyinen biyoloji ögretmeninden iyidir, en azından daha masum

mario küçülünce içi kaplayan hüzün

arkada da o hüzünlü melodi.

şirinler hakkında gerçekler ve sallamalar

(bkz: how i met your mother)

ted'in mavi saksafonu şirin penisine benzetmesi *

august rush

son 20-25 dakikasını heyecanla seyrettigim film, cok cok güzel bir film. müzik ancak bu kadar güzel anlatılabilinirdi sanırım. robin williams'ın oynadıgına dikkat etmemiştim filmi izlemeden önce cast'te, onun da böyle güzel bir yapımda olması oldukca hoş tabi. ost'si herkese lazım.

geceleri online olan yazar

müzik de dinliyor olabilir bu kişiler tabi.