ta ciğerlerime çektiğim sigara dumanı odanın amatörce boyanmış beyaz penceresinden süzülürken aynı sigaranın külleri üzerime dökülüyordu. zaten hep böyle oluyordu. biri geliyor, ta kalbimin içine oturup kalbime giden tüm damarlarıma kendinden büyük pıhtılar bırakıyor. yüzüm henüz modernizmden nasibini almamış bir peçete gibi beyazlaşınca, hiç olmayacak bir şey oluyor. pıhtılar damarlarımı zapt ederken kalbimin tam ortasında oturan o kadın kayboluyordu ben henüz orada oturduğunu sanarken.
PAS
duvar diplerinde ve sakınaraktan
duvar diplerinde ve alacakaranlıkta
iyi yenmemiş bir kiraz çekirdeği gibi yıprak
gidip geliyorsa durmadan
gücenik bir köpeğin bir okul şarkısını anımsattığı gibi
gidip geliyorsa
ve çocukluğunun bir düğme kadar delik yerinden bakılırsa
gözleri bir çağla çekirdeği gibi beyaz ve kocamansa o zaman
gözleri iki safran ipliği şimdi.
ve güneş kar topluyorsa bakışlarından
biz ki utançlı bir kar seyircisi
sen bak ki o beyaz karın kırmızı
o beyaz karın ürkek
o beyaz karın utanaraktan geri geldiğini
seyrediyorsa susarak
biliyordur tam göğsünün altında yaşar gibi
biliyordur ki bir erdemdir yerine göre susmak.
duvar diplerinde ve sakınaraktan
bütün paslar kabarıyor bir bir
ağzın ve dilin ve parmakların pası
yüreğin ve bilincin
bak işte, patlamış kentin su boruları da
duyduğu bir çürük su şırıltısı
ki hemen geliyor aklına
bir şarkı ne zaman güzel değildir
sonu olduğu zaman
sonu yoktur çünkü güzel şarkıların
kimse bir şarkıyı sonuna kadar söyleyemez
nasıl ki ölüm öldürenlerinse
ve korku korkmuyor görünenlerin
şarkı tersine
tut ki kırgın bir menekşeden sapmıştır onun yüreğiyse
hem de bir menekşeyi yeniden icat etmiş gibi
gererek yapraklarını
gererek gözkapaklarını
yumruklarını sıkarak
ağlamayı unutmak için.
duvar diplerinde ve sakınaraktan
bir akşamüstü sırasında
saygı anılarınıza
saygımız ki bir kuşun yarası kadar derin.
bazıları gerçekten çok iyi ama her şiir iyi değildir. örnek vermek gerekirse cemal süreya iyi şairdir ama her şiiri iyi değildir abartmamak gerek. evet.
...
Görebiliyorum seni burdan da,
Aynısıydı ordayken de,
Uzaklıktan korkmuyorum belki de,
Orada da aynıydı uzaklık gerçi
Donuklaşmış oldu artık bu,
Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,
Galiba ben baştan kaybetmişim,
Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş...
Siyah beyaz tuşlarında piyanomun
Seni çalıyorum şimdi
Çaldıkça çoğalıyorsun odada
Sen arttıkça ben kayboluyorum
Seni doğuruyorum geceye
Adını koyuyorum aya bakarak
Her şey sen oluyor her yer sen
Ben ölüyorum
Sesini duyuyorum rüyalarımda
Gözlerimi kamaştırıyor ışığın
Rüzgar sen gibi dokunuyor bana
Ben doğuyorum
Duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
Dokunmuyorsun bana
Sen gibi bir şimşek çakıyor
Tam kalbime düşüyor yıldırımı
Ben gidiyorum
Özdemir Asaf.
Suyu kurumuştur kuyunun, çıkrık boşuna dönüp durur
unutmuş sevinebilmeyi, gülümsemeyi unutmuş
biliyor seçtiği adın kendine hiç yakışmadığını
sımsıcak sarılmayı unutmuş, bilmiyor öpmeyi
Kenti bir uçtan bir uca yürüyebilmek
sevdiğinin kolunda bulutlara bakarak
- Boşver bunları diyor, karşılığı yok yaşamda
Yokluğun,
Sanki yaşamak gibi,
Dünyada güneşsiz.
Varlığın su gibi, toprak gibi eşsiz.
Ben seni arıyorum seni,
Denizde bir inci tanesi gibi,
Duymuyorsun ve gelmiyorsun bana
şerefsiz...!!!
Sağ yanımda
Hiç buyumeye bir çocuk,
Sol yanımda,
Bir kadının en güzel hali,
Sağ yanıma uysam,
Her gün gökyüzünden
bir yıldız toplayacağım,
Sol yanıma uysam,
çocuk ölecek, ben ağlayacağım.
Bir yanda göğüs gerilecek
Acı bir hayat var,
Sen büyüme çocuk !!!
Yıldızlar saçlarıma etsene kadar.
Hayat uzun,
Acımasız ve soğuk,
Çünkü benim,
Bir yanim kadın,
Bir yanım çocuk...!!!