Yavrum bu senin gülüşünün ardında
Bütün sevda kelimeleri çırılçığlak
Memelerini tutup çıkarıyorlar boynunu
Sonra kalçalarını gözbebeklerini
Sonra ne varsa okşayış adına
Bütün bunları bulup çıkarıyorlar
Seni öptüğüm zaman gözlerinden
Yalnız sen göresin diye
Bu sevda kelimeleri
Şiir sokakta, bir yağmur damlasında, dalından düşen bir yaprakta, ağlayan bir yetimin gözyaşlarında aslında şiir körleşmemiş gözlerin baktığı her yerde...
sessizlik hep bu vakti kollar
sensizlik gözlerime oturur
bir çeşme ağıt akıtır su yerine
yüzüme dağların serinliği vurur
sensizlik bir bıçak gibi saplanınca
ağzım kurur,dilim tutulur
bir akrep gibidir sessizlik
zehirli iğnesini batırıp durur
yıldızlara derim ki,uyku vaktiniz geldi
sarhoş kusmuklarıyla kirlenen şehre
acınarak bakarım uzaklardan
yollar kilitlenmiş suskunluğa
bütün köprülerin ateşi düşük
her zaman gece vardiyasında çalışır
sabahı iple çekerim
kokunu uzaklardan alınca
yoluna güller dökerim
bıldırcın ışıltılı dualarımı
senin için uçururum,seni beklerim
e! derim ezele ve ebede takılırım
e! derim edep ve edebiyata
dünyanın yeniden yaratıldığını hissederim
sen konuşunca
sonuna kadar seni dinlerim
kendi kendime konuşurum
sen yanımdan ayrılınca
kasarak yazılmaz, kendiliğinden gelir. eğer gelirse, iyidir. kağıda aktarılmalıdır. ama kağıdı kalemi alıp mühendis gibi kelimeleri sürterek ateş çıkaramazsınız. düzyazıdan en büyük farkı budur. bu yüzden iyi şairlerin incecik kitapları olur, tonlarca şiir yazmazlar.
ilber ortaylı'nın şiirle tefekkür olmaz diyerek son noktayı koyduğu yazı biçimi. okursunuz duygulanırsınız dilinizi geliştirirsiniz ama şiir size somut bir fayda getirmez zira öyle olsaydı avrupa'nın günümüzde lideri almanya değil fransa olurdu.
Şiir ilactir.
En büyük yaralar kapanabir 2 saatir şiir dizesiyle,
Ve şiirde geçen tek bir kelime bile kapanmayacak yaralar açabilir insanin içinde.
Ne güzeldir şiir.
insanlara hislerinden kurtulmaları öğüt edildi
Bizi kullanıp atacakları bir şeyler icat edildi
Saçma da olsa bazı fikirler söylendi ve kabul edildi
Saçma da olsa bir şeyler sunuldu önümüze bir şeylere ispat zannettik
Kabul ve redler buna göre belirdi zihnimizde
Dışlananlar içinde ki kişilikle sevindi
Üzüldü dışlananlar çünkü bir kaç seçilmiş deli toplum yönetti
Hislerimizi bertaraf ettiler ve gayrimeşrularına ortak ettiler.
Olduk malesef.
Zincirin halkası olmak var bu hayatta zincir bi tane mi
Kimlere kandın nelere inandın kendi kimliğinizi fark edin
Sözde güzellik özde pazarlık gayrı yanlış olanı terk edin
Düşünün, gerçek dışı tasfirleri reddedin ve kabul etmeyin.
Yeni bi konuya gelirsek eğer insan insanı niye yönetir ki
Hepimiz insanız ama kimimiz hayvanız, bunun üzerine niye dersler verilir ki?
Bu bi sorun, kulak açın. ihracat malı değilim ben iyi bakın.
Gerçekleri görevin gereği sakladın
Düşerken şimdilik her şey yolunda diye sayıkladın
Şöhret rütbe ve bilimum kandırmacalar kurbanıyız hepimiz
Bunaldığımız zaman mutluluk satın alırız
Mum da oluruz vazo da oluruz kölesiyiz zaten yahudinin
Bir teselli ikramiyesi alın terimiz.
Bura karanlık
Dur ben bi kalkıp ışık yakayım(2)
Sesler gökyüzünde kaybolmaz.
Dünya ceryana giydirilmiş bir örtüdür belki
Güneş ve ay ile bağlantısı belki de bu yüzdendir
Su nerede? Dünya'da bir yerlerde olduğuna eminiz değil mi?
Satın alıyorsun temiz suyu demek ki senden gizliyor birileri
Yada kirleterek senin kaynaklarını tüketiyor
Döviz bir mal bize göre. Hem de değerli bir mal.
Faiz ise paramızı her geçen gün biraz daha kağıt parçası yapıyor.
Ülkem güzel bir kız gibi. Dünya'nın erkekleri yatırım yapıyor.
Konu değiştirelim
israiloğulları ilmi bulduktan sonra geri dönüp maddeye tapındı.
Bilinci bilgiyi yüksek tutalım insan insanı niye yönetir?
Tanımadan beni seni kim yönetir?
Neden?
Bir araya geldi dört beş adam
Düşündü taşındı senin için benim için
Benim neler yapacağıma karar verdi dört beş adam
Mahallede teyzelere göre onlar iyi giyimli böyük adamlar
Hadi giydir beni emmi, içlerine karışacam heterojen madde misali
Mutsuzsun ve satın aldıklarınla oyalanıyorsun, bunu biliyorum
Bazen bir vazosun bazen bir vagon
Başına buyruk olmaman gerektiğine kendin bile inanmışsın
Çıkar eldivenleri de ellerini görelim
Sen! Hedefleri olan çocuk, iyi bak.
Acizsin, anla.
Alıştığın sade yaşama devam et en iyisi.
Nerede ne hissedeceğine karar ver zira önemli.
Bu ülkede hislerini gizleyerek büyüyen, zabtı tutulamayan genç
Senin de sıran gelecek, yaşamaya devam et.
ÖLÜMÜ ÇOK ARZULARKEN YAZMIŞTI BUNLARI....ŞU LANET MEKTUP BiTMELiYDi !..KURTULMALIYDI ARTIK...KURTULMALIYDI...
Korkmadım hiçbir şeyden ,korkularımın kaderim olacağını biliyordum çünkü. Ne ölüm korkusu ne yaşama kaygısı beni intihar noktasına getirdi. Aksine çok gülerdim hem de herkesten daha çok....
Ölüm hikayeleri yazmak hoşuma giderdi ,bunları arkadaşım fakir gazeteciye anlatmakta benim için güzeldi ,en azından o beni dinleyen insanlardandı. Ona yazdığım bu çirkin mektupla teşekkür ediyorum. O bana destek olmak istedi ama sorun bende değildi ki ,bunu ona da söylemiştim.
Bu mektubu bana yazdıran tek neden kendi çirkinliklerim ,hırslarım olamazdı .Bütün güzelliklerimi yok eden birileri vardı, anlatmaya çalıştım arkadaşıma. Onun o saçma kader anlayışı beni bu noktaya getirdi , kızmıyorum ona ne de olsa beni anlamaya çalışmıştı, hayatımdaki en iyi arkadaşlarımdan biriydi, beni anlamaya çalışması hoşuma gidiyordu ve daha bunun gibi hoşuma giden yanları vardı arkadaşımın...
Bu mektubun sonunda olacaklar için üzülmesin kimse kimse ,affettim herkesi ama unutmadım hiçbir şeyi ,unutturmamda...Benim için ağlamaktan daha fazlasını yapabilirsiniz, beni anlamaya çalışabilirsiniz mesela ; en azından beni anımsayıp küçük bir tebessüm atsanız yeter..
Bana acımanız sizi yüceltmez ,aksine kendinizden bile tiksineceğiniz bir insan yapar sizi. Benim gibi olmanızı istemem zaten. Belki şu halim bile kurtuluşumu haplarda gören çoğu doktordan daha dirayetli ,belki de kendimi en güçsüz ve zayıf hissettiğim an en güçlü anımdır. Ama bu ne işe yarar ki artık haplar bile ölümümü istiyor, güneş bile çirkin ve kanlı bedenimi görmemek için erkenden yok oldu gökyüzünden....
Tamam gidiyorum ..Zaten bütün istediğiniz bu değil mi ? gitmem....kalemin yanına kanlı başımı hızlıca bırakmam...Çaresizliğim bile zevk veriyordur belki de size...ama bilemezsiniz değil mi ? çaresizliğim benim elimde değildi ...çaresizliğimin kaderim olduğunu anlamamda kısa sürmedi zaten...demek ki bundan sonrası da ölümmüş ! ....hep merak ediyordum..şimdi anladım işte !
En çok neye seviniyorum biliyor musunuz ? artık aranızda olamamak dışında bütün günahlarınıza ortak olmayacağım ,artık saçma insan kalabalığının bir tutsağı da değilim....
işte bu ! hiç kimseyi olmadığı kadar ölümü özlüyorum şimdi .Hayallerimi ancak bana o verebilir ,sizin çirkin kahkahalarınızdan ancak o beni kurtarabilir. Hayatı ancak o yaşanabilir yapar evet ölüm ! ..ölüm ! ölüm !....
Telefonumun şarjı bitti onun için saati yazamıyorum, bunun için kusura bakmayın. Ama şu an sınıftayım ve bu yazıyı "hoca görür mü" endişesi altında yazıyorum.
Evet ,bu kısa zamanda ölümden bahsediceğim biraz .Nerden aklıma geldi bilmiyorum ama ölüm konusu felsefeyle ilgilendiğim zamanlardan kalma , çözülmesi zor bir konuydu. Bana göre çok büyük bir sırrı içinde barındırıyordu.
Ölümün manası yaratılışta saklı olabilirdi galiba o zamanlarda her şeyin varoluştan kaynaklandığını düşünüyordum. insanların bilinçsiz birer varlık olduğunu da iddia etmiyor değildim.
Bu benim en önemli iddialarımdan birisiydi. Çok gece uyumadım bu konu üzerine düşünmekten ,herkes aşkını düşündüğü sırada (memurlar hariç ) ben ,beni septisizme kadar götürecek olan bu konuyu düşünüyordum. Yani araştırırken primata kadar indim diyebilirim.
Ölümden bahsediyorduk değil mi ? Amaç denenin bir yokluktan ibaret olduğundan , bir gün amacın insanları boş bir araziye bırakacağından....
Güçsüz olduğunu hissetmek acı olsa gerek .Aslında bu ölüm denen şey bir az çaresizliği anlamak biraz da acizliğini kabullenmek açısından iyidir bence.
Anladığıma göre güçsüzlüğümüzü anlamak yaratılış sebeplerimizden biri.
Said- i Nursinin söylediğine göre ölüm bir tebdil-i mekanmış. Nur talebelerinin anlattıkları kerametler " peygamber varisi" tanımına uygun. Eeee bu öğrenci Kaan ne desin başka ? söz üzerine söz söylenmezmiş.( tarikat sözü olduğu ne kadar belli değil mi ?)
Eğer yeniden dirilmeye inanıyorsanız, ağlamakta saçma gelmeli insanlara. Bir dünyaya bağlanma mıdır bilmem veya sevginin gözlerde yaş olarak kendini belli etmesi midir ? onu da bilemem.
Ama aranızdaki sevgi denilen bağın koparıldığını hissediyorsunuz, o acıya insan dayanamıyor. Düşünsene senin bağın o insanla kopuyor. Gözlerin artık gözleriyle buluşamıyor gözlerinin onu her arayışında bulamayacağını bilmen seni yıpratıyor.
Haydi ,hoca break-time dedi ve benim de söyleyecek başka bir şeyim kalmadı zaten ....Görüşmek üzere...