içimizdeki kötülüğe ihanetimiz sağlam olmalı. nasıl ki bütün iyiliklerimizi kozalaksız dahî tutuşturuyoruz. içinizdekinin hakkını verin bizi yenmesine izin vermeyin.
Tanrı'nın istemediği davranışlarda bulunmak, herhangi birine kasıtlı olarak fiziksel veya psikolojik zarar verip incitmek ve kişide ahlaki tahribe yol açmak anlamlarına gelen günah kelimesinden Türeyen günahkarlık kavramı; kötülük yapan, günah işleyen anlamlarına gelmektedir. insanoğlunun yapısı incelendiğinde suça ve kötülüğe meyilli olduğu görülür. Fakat burada bahsi geçmekte olan kötülük işleme isteği; herhangi bir dış kuvvet yahut kötücül bir varlık olan iblis tarafından değil, insanın kendi zevk ve emellerinden ötürüdür. Dolayısıyla Herkes kendi tensel ve tinsel arzularının peşinden gittiği sürece kandırılır. Hristiyanlık ve Müslümanlık başta olmak üzere birçok dinde, insanların yaşamlarındaki sorunların ve dünyadaki kötülüğün kaynağı olarak gösterilen iblis, Tanrı ya da Tanrıların düşmanı ve günahkarlığın simgesidir. inananlar arasında Güzel ve iyi olanların Tanrı'dan, kötülerin ise iblis adı verilen varlıktan geldiği düşüncesi vardır. Ayrıca iblisin bizleri günaha, ölüme ve mutlak azaba götüreceğinden de söz edilir. Oysa iblis ya da diğer kullanımı ile şeytan sözcüğü, insanlığın içindeki Günahkar eğilimleri belirtmek üzere mecazi anlamda kullanılmıştır. işte Bu yüzdendir ki şeytan adı verilen bu varlık Aslında insan benliğinin ta kendisidir.
Büyük şaair, filozof, felsefeci, bilim adamı Serdar Ortaç'ın dediği gibi;
Şeytan diyor ki yanaş şuna,
Adını anma sataş şuna,
Deli kader seni karşıma,
Çıkaracak mı bilen yok.
Can üzülür buna taş değil,
Çekilecek gibi aşk değil.
Bu gönül her şeye aç değil,
Doyuracak mı bilen yok.
ruhani anti maddedir. Teolji dünyasının entropi kaynağıdır. Tanrının gücü arttıkça şeytanın gücü sanıldığı gibi azalmaz tersine şeytanın da gücü o oranda artar zira şeytan ne kadar güçlenirse tanrı da gücünü o oranda arttırmak zorundadır. Şeytanın tüm gücünü kaybedip nötralize olduğu an kıyamettir. artık insanların günah işlemesi için bir neden yoktur dolayısı ile insan amellerini tartacak bir terazi ortada artık yoktur. Artık insanların günahlarını bağışlaması için yalvaracakları bir tanrıya da ihtiyaçları yoktur. Şeytan kendi gücünü yitirmemiş aynı zamanda tanrının tüm yaptırım gücünü yok etmiştir.
Temelde en ilkel dinlerden en gelişmiş karmaşık ritüellere sahip ibrahimi dinlere kadar tanrı şeytan çatışması dinin omurgasıdır. Objektif bir gözle bakılınca bu iyi kötü çatışmasından başka bir şey değildir. Iyi ve kötünün çatışması ise aslında hak ve adalet arayışından başka bir olgu değildir yani hukuktur. Zaten tüm büyük ibrahimi dinlerde tanrı evrende ki en adaletli güçtür. Esirgeyici ve bağışlayıcıdır. Ne ilginçtir ki evrensel hukukta da bir zanlı suçu ispatlanana kadar masumdur, masumiyeti ispatlanana kadar suçlu değil.
Buradan çıkartılacak sonuç evrenin düzeni ve sağlıklı işlemesi ve de güçlü ve adaletli bir tanrıya sahip olmamız için güçlü ve işini iyi yapan bir şeytana ihtiyacımız vardır. Şeytan güçlü olup işini iyi yaptıkça bizim de hukuk kitaplarımız çeşitlenecek ve kalınlaşacaktır.
Herkes tanrı var mı diye düşünür ama çoğu insan şeytan var mı diye düşünmez. Yıllarca tanrı var mı diye düşündükten sonra bir gün bu soruyu sordum kendime şeytan var mı? Varsa neden var? O an anladım ki şeytanın varlığı en çok tanrının işine yarıyor. Çünkü kötü insanları tanrı kötü yaratmadı; şeytan onları kötülüğe yöneltti. Kötü insanların yaptıklarına tanrı değil şeytan neden oldu. Dünyadaki kötülükten tanrı değil şeytan sorumlu. Yani hem iyiliğin hem de bunca kötülüğün olduğu dünyada bir şeytana en çok tanrı ihtiyaç duyabilir çünkü şeytan yoksa tanrı mutlak iyi değildir.
Dünyada çok fazla kötülük var ve bir günah keçisine de ihtiyaç var tabi. insanlık ve tanrı iyi kalabilsin diye.
Tanım: iyi bir tanrı tarafından yaratıldığına inanılan ama aslında gerçek kötünün maskesi.