birincisi...
eğer önceleri aynı ortam/şehirlerde tanışmış ve daha sonra ayrılarak başka şehirlere yerleşmişseniz bir biriniz artık tanıyor olduğunuz için daha az yorulacağınız aşktır. ne yer, ne içer, ne ister, neye üzülür gibi bir dolu karşı cinsinize ilişkin sorunun cevabını biliyorsunuzdur. sorunlar daha yüzeyseldir. tedavi ve teşhisler daha kolaydır. aşkın normal getirileri üzerine sorunlar yaşarsınız.
ikincisi...
eğer farklı şehirlerde yaşıyorsanız ve bir şekilde tanışıp sevmişseniz işiniz çok daha zordur. çünkü bu sevmenin geçici bişey mi yoksa derinleme bir aşk mı olduğunu anlamanız çok daha uzun bir anlama sürecine tabidir. mesela aynı şehirde yaşasanız ve günü birlik buluşarak çok daha hızlı olarak uyuşup uyuşmadığınızı anlarsınız. aynı şehirde yaşayarak ay sonunda toplam 100 saati birlikte geçirdiğiniz varsaya bilirsiniz; ancak farklı şehirlerde 100 saati birlikte geçirmeniz için kim bilir ne kadar zorlu süreçten geçilmesi gerekecektir. başbaşa da olunca hasret mi giderilecek yoksa bir birinizi mi tanıyacaksınız? karar veremezsiniz.
örneğin; buluşunca, şehirler arasındaki mesefaye bağlı olarak yapmacıklaşırsınız, uykusuzluğunuz artar, aşırı yapıcı/yıkıcı olurusunuz, iki taraf gerilir, onun ve ya sizin gelme durumlarınız tartışılır, yatıya kalacak yer problem teşkil eder, paranız giderek azalır vs... vs... vs..
giden bir süreçtir ..genelde de hüsrandır.
vel hasıl zordur.
aileler arasında güvenilen, sevgililer arasında özlemden geberten, telefon faturası ödemekten maddi olarak göçerten, tabiiki gsm temelli mobil iletişim camiasında önerilen aşk türüdür.
sık sık ihtiyaç molalarının böldüğü, tümsekli ve kasisli uyku(suzluk)lardan ibaret bir hayat sürmek anlamına gelir ki bazen de bu hayatı, uçurumlara sürer insan...
istanbul : izmir'im güzelim! sen olmasan bu mahallede bir dakika bile durmam. gel uzaklara kaçalım beraber. evlenip yuvamızı kuralım. çocuğumuz kız olursa adını zeytinburnu erkek olursa sarıyer koyalım.
izmir : biliyorum aşkım ama babam izin vermez. zaten yakında istemeye gelecekler beni. ankara memur olmuş biliyor musun?
o istemeye gelecekmiş. senin gibi işsize vermez beni babam.
sivas : ne oluyor lan burada. mahallenin kızını asılmaya utanmıyor musun? bu mahallenin namusu bizden sorulur.
bursa : ayol sana ne oluyor. ne karışıyorsun aşıklara.
sivas : sus lan dümbük. gir içeri kırarım toynağını.
bursa : delinin zoruna bak ayol.
düzce : bi susun be. sizin zırvalıklarınızı dinlemek zorunda mıyız.
sivas : velede bak lan. dünkü çocuk bize akıl veriyor.
afyon şebinkarahisar : oha! lan coştu bunlar. koşun cümbüş var.
bir insanın sesini özleme nedenidir. sesiyle yaşamaktır. internet aracılığı ile konuşurken kamerasını açtığında gülüşünü görerek içinizin huzur dolmasının nedenidir. aslında içten içe acı bir şeydir.
375. entry olarak 374 entrye hak verilir. kısacası berbat birşeydir. o görüşeceğiniz gün için onun yüzünü göreceğin günler için günleri sayarsın. askerde şafak saymadığın kadar onun o gözlerine bakıp saçlarınla oynayabilmek için. sarılabilmek için. dokunabilmek için gün sayarsın. askerde bile saymadığın kadar...
elbette zordur şehirler arası aşk yaşamak. ama yapış yapış dolanmaktansa hergün, yılda 3-4 kere görüşüp doyasıya sevdiğin insanla olan zamanının tadını çıkarmak doyumsuzdur.
gittiği zaman içinizi bir hüzün kaplar. havayı koklarsınız, hala aynı şehrin havasını soluyor olduğunuza inanmak istersiniz. ama gitmiştir o. uzun bir ayrılık daha beklemektedir sizi. çetin zorluklar.. gözyaşları.. etrafta dolanan yılışık sevgililere karşı büyük bir nefret beslersiniz. ömrünüz keşkelerle geçer. keşke burada olsaydı dersiniz. ama hep kendinizi kandırırsınız. telefonunuz, msniniz sizin için artık çok daha özeldir. ama unutulmamalı ki her aşk bitebilir. önemli olan zorlukların üstesinden gelmektir, kaçmamaktır.