yaklaşık 4-5 sene önce özel bir kanalın canlı yayını için didem erol hanfendiyi evinden alıp programa programdan sonrada ünlü bir gece kulübüne bırakmışlığım var. yolda baya sohbet etmiştik kendisiyle.o ara manken tatiana ve erbilin programında şans kutusu taşıyan kızları gezdirdiğimde olmuştur.daha birçok kişi vardı ama aklıma nedense sadece bunlar geldi.
2002 seçimleri öncesi amcamın il başkanı olması sebebiyle, önder sav ile oturup çay içmişliğim var. benim önümde gençlik kolları başkanına çok sert çıkmıştı.
cem yılmaz ile istinye koyunda gece 2'de karpuz yemişliğim vardır. * bir seferinde de çınarcık tarafında kuşum aydını gördüm, o yokmuş gibi davranıp yoluma devam ettim.
murat bardakçı ile el sıkışmışlığımız var ilber ortaylı ile ayaküstü 5-10 dakika konuşmuştum. halil inalcık yakından bir görmüştüm II.Elizabeth londra gezimde yüzüme bakıp gülümsemişliği vardır bir tören sırasında. recep tayyip erdoğan bir mitingten dönüşte arabasından bana bakıp el sallamıştı. nurhan atasoy londra'da bir seminerde kendisini dinlemiştim. cem uzan başımı okşamışlığı vardır.
(bkz: türkan şoray)başımı okşamıştı, yanaklarımı sıkıp "ayyyy çokkk tatlıııı" demişti.
(bkz: yahya gür) ankara valisi bayağı konuşmuştuk. "gözleriniz çok güzel" demiştim tabi çocuk aklı şimdi olsa diyemezdim.
(bkz: hüseyin çelik) tokalaşmıştık.
(bkz: ahmet necdet sezer) ile sohbet edip, fotograf çekilmiştik.
(bkz: hayrettin karaca)ile tema vakfı adına konşma yapmıştık.
istanbul'da pek çok kafede rastlayabilecek yazarlardır. ve buralarda ne normal insanlar ünlüleri, ne ünlüler insanları sallar.
herkes kendi halindedir, öyle imza alayım cart curt işler yok eskisi gibi, herkesin rahatı yerinde vesselam.
tarık akanı bakırköy'de görmüşlüğüm var. yanına yaklaşacaktım ama pek sinirli gözüküyordu, yaklaşamadım. he bir de adam bildiğin dev gibi 1,80 lik ben cüce gibi kaldım.
yıl 1995 biraz küçüktüm ama, onu hatırlayacak kadar aklım kesiyordu. karşılaştığım kişi cüneyt arkın'dı. istanbul haydar paşa'dan izmir'e kadar yan yana seyahat ettik. çok sevmişti beni tabi, bir sürü şeyler almıştı. *
kapadokya'ya okul okumaya gittiğimde okulun ilk haftasında okulun tarihi binalarında bir dizinin çekildiğini biliyordum. ilk işim o binayı bulmak ve ilk haftada bunu elde ettim. kapıdan içeri girdiğimde etrafıma şaşkın şakın baktım, sonra üst kat penceresinden bana bakan bir çift göz farkettim. gözlerimi kaldırdığımda oydu, evet oydu, mahsun kırmızıgül. birkça saniyelik bakışmadan sonra onlar çekimlere devam etti ben ise cast ekibinin çaycısından ikram edilen çay ile birlikte çekimleri diğer ünlüleri de görmek üzere takip ettim.
cevahirde akbank atmsinin önünde zamanın en çok izlenen dizilerinden olan sihirli annemde çok önemli bir rol oynayan periliçeyi görmüştüm. önümdeki 5 kişi ben ve 7. olarakta o , ogün orada akbank atmsinin önünde bekliyorduk. gelip önümdekilere benim acelem var müsade eder misiniz dedi. koskoca periliçe! müsade ettiler 100 lira çekti ışınlanıp gitti.
kaan tangöze ile iki tek atmışlığım var, tek derken tek solo; gitarı eline verdim; hadi görelim maharetini dedim; gerçekten beyefendi mütevazı bir insan olduğunu söyleyebilirim. bana çaldığı şarkı da güzeldi.
dayımla iki tek, üstüne bir de nara atmışlığımız var, beyefendi diyeceğim ama içince nara atıp orya burya sarıyo adam.
bu arada "dayın kim olum?" demeyin, artvin de çok meşhurdur benim dayım. kimse sorsan gösterirler.
"imam ın dayısı kim?" diye sorun ama ... diyorum ya çok meşhurdur da öyle işte.. *