ne yazık ki doğru. kendi kendime okuduğum insana üniversiteden de çok fazla şey kazandıracak kitaplar da olmasa, şu an lise mezunundan hiç bir farkım kalmazdı. günümüzde üniversite ne yazık ki zaman kaybından farksızdır. hele hele sayısal yerine bir eşit ağırlıklı ya da sözel bir bölüm okuyorsanız yapacak tek şeyiniz bu süre zarfında kendi kendinizi geliştirmenizdir. bundan da kastedilen bol bol alan dahilinde kitap okumak ve 2. yabancı dil edinmek.
yarak kürek bölüm okuyup, zengin olma hayali kuran sözlük yazarlarının şikayet ettiği durumdur. zamanında adam gibi dersine çalışıp ayda 5 - 6 bin lira kazanan üniversite mezunu insanları görmezden gelir bu tipler. hasetlik vardır içlerinde. (bkz: evlerden ırak)
vahim durumdur. ben siyaset bilimi ve kamu yönetimi mezunuyum; ne bir devlet kurumu ne bir banka hak getire. özel sektörü saymıyorum bile, tecrübe arıyor, ulan kimse iş vermezse tecrübeyi nerden bulayım. bizim bölüm tamamen sınava bağlı. zor, öğretmen atanamıyor, yönetimci atanamıyor, fen edebiyat fakültesi mezunu atanamıyor. atananlar da mecburiyetten oluyor, birçoğu kapak atmak için atanıp idealini hiçe sayıyor. velhasıl bir sene bir haftadır mezun ve işsizim, bugünkü yds'den bir olumlu sonuç belki kurtarır. vatan sağolsun, devlet büyüklerimizin cepleri dolsun, daha iyi arabalara, uçaklara, gemiciklere binsinler.
Her türlü arkanın olması lazım mesela benim arkadaşım iktisat okuyor adam rahat niye okuyup kendi dükkanının başına geçecek sonra daha önce çalıştığından direk işe alınır. Bir diğer arkadaşımda almanca öğrt. idi atanamadı dayıdı miletvekili idi atandı.
hep o orospu çocuğu tayyip yüzünden amk 3 çocuk 3 çocuk nereye amk çin gibi olcaz zaten açlık sınırında yaşayanlar var bir sürü işsiz var o piçlere kim bakacak beni yaratan allahın allah belasını versin amin.
sen dört yılını ver emek harca diplomayı al ama kpss yi kazanamadıktan sonra bi halta yaramayan kâğıt parçasıdır. artık günümüzde özel sektör diploma değil, tecrübe istiyor.
açıkögretim fakültelerini açan ve her anadolu iline üniversite kuran şerefsizler yüzünden haklı önermedir. Ne yazık ki çogu okumuş nesil yurtdışında çöpçülük işi olsa bile başını alıp gidiyor ülkeden. Baskı altında olmadan, patrondan laf yemeden , ay sonunu nasıl getircem korkusu yaşamadan , çalıştıgının tam karşılıgını alarak ( kanada da saat başı 12 dolar) bir hayat için kaçıyorlar.
kendisine cok para kazanma hedefini koymus genclerin algilama yeteneklerini körelttikleri icin; sahip olduklari düsüncedir. (bkz: tozpembe görmek)
eger sirf cok para kazanmak icin okumak gerekliligi düsünülüyorsa; en basindan ticarete atilmalari gerekmektedir. üniversite, kisinin kendisini gelistirmesi icin bulunmaz imkanlari sunan bir olusumdur.
gercek üniversitelerde para kazanmaktan cok, bilgi alisverisi gerceklestiririlir ve sürekli bilgiden bahsedilir. bu bilgileri de genelde para ile satin alamazsiniz ve sadece paylastikca deger kazanir. kazanilan deger de para ile ölcülemez.
"hem rahat bir isim olsun, hem de cok para kazanmak istiyorum" diyenlerin sahip oldugu düsüncedir genelde.
yok öyle bir dünya.
okusan da eseksin, okumasan da eseksin. artan sorumluluk kadar da alacagin ücret artar.
bir usta basinin bir mühendisten daha fazla kazanabilecegi gercegini bilmemekten ileri gelir. genelleme yapacak olursak; bütün bunlar da bizim aile yapimizla alakalidir.
ya "cahil geldim, cahil gidecegim" diyeceksin, yada "gider amele olarak calisirim ama merak acligimi gidermenin huzurunu yasarim" diyeceksin.
(bkz: sınıf bilinci)
akademide olmayacaksanız meslek anlamında çok bir işe yaramayacaktır ancak üniversite kültürü yaşamayan insanlarda doğal bir hanzoluk var gelmeye başladı. Önyargım yoktu, sadece zamanla bu kanıya vardım. Çünkü üniversite sınavıyla bile yüz göz olmamış birinin muhabbetinin bir yerinde sönen bir balon oluyor.
üniversite meslek için okunmaz ancak bunun için de kapı aralar.