öğrencilerin yangına sebep olduğu ve tek suçlunun o öğrenciler olduğu açıklaması bundan sonra gelebilir. Bu gibi olaylarda sıralama böyle gidiyor. birilerini suclayarak kendilerini temiz tutacaklarini sanıyorlar.
bütün önlemler ve tedbirler alındıktan sonra ölseydi kabul edilebilir bir savunma olabilirdi.
biz kaderi deneme hakkına sahip değiliz bize düşen bütün önlemleri alıp sonra tevekkül etmek.
yangın merdiveni yapmayıp ölümü kader bağlamak kadere iftira atmak gibi oluyor.
Bizi neden Avrupa birliğine almıyorlar çünkü orada her şeyin bir standardı var. Bu standartlar insan hayatını güvene almak üzere konmuş. Bu standartların uygulanmasına rağmen insan ihmali olması ile olmaması gayet açıkça ortaya konabiliyor bilirkişi raporları ile.
Ücretli kanallarda yangın raporu gibi isimli programlar var. Adam anlatıyor buralarda. Bu kapı diyor atıyorum 300 dereceye kadar dayanıklı yani 300 dereceye kadar bozulmadan işlevini sürdürebilir . 300 derecenin üstünde atıyorum 500 dereceye kadar işlevini belki sürdürebilir belki sürdüremez. 500 derecenin üstünde ise mümkün değil erir ve açılmaz.
Yangında 350 dereceye ulaşıyor mesela adam da diyor ki valla şaşırdım 300 Dereceyi geçmiş ama yine de erimemiş burada sanki Tanrı'nın eli değmiş falan diyor.
işte ben bu yorumu anlarım ama inceleme bile yapmadan otomatik " bu durum bu işin fıtratında var" tandanslı açıklamaları bilim adamı diye ünvan almışlarsa yakıştıramıyorum yoksa ben çıkar söylerim parası neyse de alırım derdim buysa.
müslüman kafası her yerde aynıdır, okumuş prof da dağda koyun otlatan çobanı da. şimdi bu adam her şeyin allahtan geldiğine inanıyorsa olayları zaten kader perspektifinden yorumlayacak. bunda kendi içinde tutarsız bir yan yok, esas tutarsızlık kader denen safsataya inanıp beynini olana teslim etmek ve her şeyi ona yormaktır.
olacaklar önceden belli olsa bile yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı özgür irademizle yaparız yada yapmayız. zaten öyle olmasa dinimizde cezalandırma olmaması gerekirdi. bir suç işlendiyse cezası çekilir. kader denilerek geçiştirilemez.
Beklediğim açıklamaydı. (!)
Esas sorun şu kim ne zaman o kızlar okumayıp evlendirilseydi o zaman kocalarıyla evlerinde otururlardı kimse de ölmezdi, kızlarınızı okutmayın adlı açıklamayı kim yapacak?!
eskiden profesör görünce eas duruşa geçerdik, saygı duyardık. E kardeşim kolay mı adam profesör olmuş ya. Şimdi adam profesörüm diyor kendine sonra da sıfır eğitim görmüş ama azıcık mantığı olan adamdan çok daha gerizekalı laflar söylüyor. Bu adam ne ki, yetiştirdiği adamdan ne olacak.
Ülke bitmiştir bayanlar,beyler, haydi toparlanın çıkıyoruz.
olaylar olaylar,olaylar
ve diğer tüm olaylar,ekonomik,sağlık,eğitim,güvenlik ile ile ilgili yaşanan tüm olaylar,
ölümler,cinayetler,hırsızlıklar,tecavüzler aklıma gelen gelmeyen.
tüm bu yaşananları ilk anda sorumsuzluk ve ihmal diye değerlendirirken şimdi tek düşündüğüm öyle olmadığı.
bu ihmal de değil sorumsuzluk ta değil.
bu ülkenin ve insanlarının bilinçli terkedilişidir.
bu ülke sınırlarında yaşayan her vatandaş hangi coğrafi bölge ,din -dil -mezhep -siyasi görüş -parti olursa olsun seçmenlik vasfı dışında seçilenlerce önemsenmiyor. oy'u alınan vatandaş seçmen kendi kaderine terkediliyor.
tüm vatandaşlar gerçek gücünün farkına varamadıkça ,
şu partili bu partili,
şu din bu mezhep diye bölünüp cepheleştirilip,
onlar bunlar,
siz -biz diye ayrıldıkça enerjileri birbirine çevrilip düşmanlık yaratılıp ayrıldıkça toplumsal güç bölünecektir.
yönetilmesi yönlendirmesi, ikna edilmesi kolaylaşacaktır.
tüm bu bölünmüşlüklerden sıyrılıp,arınıp milletin gücü tek bir amaca yönlendirilirse,hedef oluşturulursa seçilmişlerin sadece ve sadece insana insanca hizmet etmesi sağlanacaktır. yolunda gitmeyen her konuda hesabı sorulacaktır.
hangi din hangi dil hangi parti olduğu değil sadece vatan varlığı milletin ihtiyacı konuşulursa tek ses olunursa seçilmişler, seçenlere hesap verir,seçenlerle dalga geçemez ,sorumluluğunu üstlenir ve mecburen onurlu davranmak zorunda kalır.
ve işte o zaman
yapılması gerekenler yapıldığı,alınması gereken önlemler alındığı halde yaşananlar konusunda kader ve kadercilik konuşulabilir
iktidarlara hizmet için hızlandırılmış konsantre eğitimle akademik ünvan verilmiş , sipariş fabrikatif titri yakasına iliştirilmiş doçentimsi profumsu isimler emredilen lakırtıyı sunmak için çıkıp ekranlara pişkince vicdandan uzak mesnetsiz
konuşamaz,kandırmaca usulü laf salatası yapılmaz.
yangın merdiveninin önünde üst üste ölen 12 çocuk için kader diyen kişinin ve o merdiveni kilitli bırakan her kimse hepsinin kaderini cibiliyyetini zürriyetini sikeyim.
ülkede bir ölüm gerçekleşince artık hep kadere bağlanıyor, fıtrata başlanıyor, yan gelip yatmaya bağlanıyor... ülke olarak yüce allah'ın inayetiyle yaşıyoruz.
Kader, fıtrat kavramlarının bu denli içinin boşaltıldığı, anlamsızlaştırıldığı, çirkinleştirdiği bir dönem daha olmamıştır.
Hiçbir önlemin, tedbirin, bilimsel çalışmanın, uygun şartların sağlanmadığı ortamlarda, yaşamını yitiren hiçkimse, kaderi yüzünden ölmemiştir.
Sizin çizdiğiniz kaderlere mahkûm edilmişlerdir ne yazık ki...
Bunun sorumluluğunu, Allah' a yüklemenizi, acıyla ve dehşetle izliyoruz...
Yoksul çocuklarını tarikat ve cemaat yurtlarına mahkum etmek, toplumu dindarlaştırma projesinin gereği uygulanan bir Devlet politikasıdır.
"Yine mi hükümet suçlu ya?" Diye sormayın artık...
Siz; Öldürmeye programlanmış cani, yaptıklarının sorumluluklarını dahi üstlenemeyecek kadar korkak, özür dileyemeyecek kadar kibirli, hiç bir önlem almayıp yine türlü kılıflar uyduracak kadar arsız,Tekrarını yaşatmaktan çekinmeyecek kadar utanmaz haksiyetsiz bir milletsiniz.
Sürekli sizin çocuklarınız için üzülüyor ve endişeleniyoruz bu sizin onurunuzu hiç mi zedelemiyor?
deneme sırasındaki ölümlü hızlı tren kazası ardından "ne yapayım kardeşim treni ben mi kullanıyordum?" diyen, maden kazası sonrası "böyle kazalar dünya'nın her yerinde oluyor" diyen beyinsizlerden ne söylemesi beklenir ki ? eşeğe cilve yap demişler osurmuş.
aslında bu teslimiyetin ürünüdür. nasıl olsa allah yazmış demektir bu. yapacak bir şey yok. beyin gitmiş çünkü. gerçekten bu olay seküler bir ülkede yaşansaydı ve biri çıkıp bunlar kaderdir deseydi adamı bir dakkika bulunduğu mevkide tutmazlardı. bu resmen ölülerle taşak geçmektir ama mal olduğu için halk zaten inanıyor.
kader değil, bilinçli insanlar tarafından ihmaldir bunun nedeni ve yargılanmaları gerekir çünkü onlar da katildir.