Ülkemizde genellikle çeviri eserlerde kullanılan yapıntı dillerdir. Mesela öztürkçeciler "diyalektik" yerine "eytişim", "madde" yerine "özdek" kelimelerini kullanırlar. Osmanlıcacılar ise "denk gelir" yerine "tekabül eder"i, "bunun üzerine" yerine "binaenaleyh"i kullanırlar. Sonuç olarak zaten çeviri olan bir eser daha da zorlaşır. Örneğin Hegel'in "tinin fenomenolojisi" isimli zor kitabı "tinin görüngübilimi" olarak çevrilir. Bergson'un "Yaratıcı evrim" adlı kitabı "yaratıcı tekamül" olarak çevrilir. Zor olan bu kitapların anlaşılması daha da zorlaşır.
Bir Türkçü olarak ikisinin de anlamlı olduğunu düşünmüyorum.
Öztürkçe'den kastım Göktürkçe.
Ha Osmanlıca'ya daha uzağım ancak göktürkçe'ye geçmenin de bir faydası olmayacağı açık. Göktürkçe kaç eser var ki? Saf Milliyetçilik için yapılması fazla gereksiz ve emek gerektiren riskli bir eylem.
Halk Türkçesi esas olmalı ve bahsi geçen bu Türkçe korunmalıdır. Dile girmesi 20 seneyi bulmamış yabancı kelimeler türkçeleştirilmelidir.