ameliyat sonrası vücudunda unutulan bıçağın durmadan acı vermesidir.
hayatına devam edersin, sevişirsin...
ama bıçak döndükçe içinde, kanatır içten içe...
istemek ve hissetmek ve dokunamamak ve bilememek ne yaptığını..zor olansa doya doya koklayamamak..
edit: çok özledim sesini..ararsan ne kadar mutlu edersin anlatamam.. lütfenn..bekliyor olacağım..
özledim seni bu gün sebep yokken
uzansam hayallere dokunurum sandım bak
yıllar geçmiş üstümüzden
hala ilk günkü gibi aklımdasın
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
sen duyduğum
en güzel cümlenin en güzel öznesi
tanrının unuttuğu bu kentte
cennetten düşen bir manzara gibi
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni
söyleyecek çok sözüm vardı
hepsi yarım kaldı
neler ummuştum hayattan
elimde ne kaldı
kırılan kalbim miydi yoksa
karnımdaki bu sancıyla
küflenmiş ruhum unutmadı
unutmadı seni hala
özledim seni özledim seni
özledim seni özledim seni...
duyguların en değişiği benim için. bazen düşünüyorum, hayır insan neden yaşadığı ana veya herhangi bir şeye tekrar tekrar sahip olmak ister ki? geçmişe takılıp kalmak gibi. çok değişik. gereksiz gibi, ama en içten duygu. en can yakıcı olan, en derin hissedilen.
hem zordur hem kolaydır özlemek... içini titretir ağustos aylarında sabaha karşı bir gül yaprağına düşen çiğ tanesi gibi. milyar tane dostun olsada piç gibi kalmaktır özlemek. candır özlenen, canandır. zorbalara haraç veren küçük esnaftır, alın terinle kazandığını, bir çırpıda mecburiyetten bir başkasına; gözyaşlarına teslim etmek. yıldızlardan anlamlar çıkartmaktır özlemek. takım yıldızlarından adının baş harflerini yapmaya çalışmak, yahut gece yastığa değdiği zaman insanın toz bulutu başı, gözlerle tavana hayali portresini çizmektir, en ayıpçı ve en masum hallerini düşlemektir. ahlaksızlığı hayallerde paylaşabilmektir.
ruhunun bedeninden akıp gitmesidir. hüzünlendirir, bakarsın boşboş. sigara gibidir, yavaş yavaş öldürür insanı, acı çektirir. çaresizlikten kıvrandıran, sana acıların en derinini yaşatan duygudur, bittiğin andır aslında, bile bile, göre göre.
Unutamamaktır belki ama bazen sevmediklerini de özlersin. Her akşam yolunu kesen fedaileri de özlersin bazen, şimdi eğer işin fedailik ise. Kışın sıcağı, yazın soğuk akşamları. Hayatında ne eksikse onu özlersin. Kahvedeki okey taşlarını özlersin, kupa kızına kızarak. Bahçede sana çay demleyen eski sevgilini özlersin, otogarın çamurlu çayını tüketirken. Akıllı hallerini özlersin delirmek üzereyeken. Çınar ağaçlarını özlersin üzüm bağındayken. Bir gün bir kadına ''seni seviyorum'' derken özlersin sevilmeyi. Arkadaşlarının seni dinlemesini özlersin birini dinlerken. Yabancılaşmayı özlersin herkes seni severken. Çıkarıp atamazsın hayatından, eksik olanları özlersin ömrün akıp giderken.
kimi zaman yanlızlığı kimi zamansa birlikte geçirilen ve o anda farkına varamadığımız güzellikleri tekrar yaşamak istemek. ve ne acıdır ki o anın tadını asla bir daha alamayız. gelecekte de büyük ihtimalle sözlüğe şu entryi girdiğim anı özleyeceğim.
güzel, hoş, pis, saçma, gereksiz, garip.. tarifinin ne olduğu mühim değil. tek bildiğim; sev, üzül, ağla, kız ama özleme. bütün duyguları bastırabilecek bir şey bulunuyor da buna bulunmuyor işte. o yüzden özleyecek bir şey bırakmayacaksın geride.
tanım: bir kişinin ya da nesnenin yokluğundan ötürü hissedilen eksiklik duygusu.
ayrıca yok edici özelliği olan duygudur. özlemin artışı kalpte bıraktığı hasarla doğru orantılıdır. o'nun yokluğu ne kadar artarsa kalpteki yara o kadar büyür. ve mutluluk o yaranın aksine her geçen gün daha da küçülür. dokunma hissi anlamsızlaşıverir ten ondan başkasına değdiğinde. beden ona dokununca can bulacaktır yeniden ve görmezden gelinen her özlem anı o ilk dokunuşla can verecektir aşka. işte bu sebepten sevgili ne kadar özlenirse o kadar sevilir.