özlenilen şeyi görmek için dağları aşmanızı sağlayacak duygudur. ancak kavuştuktan 2 dakika sonra tv'de avrupa yakasını izlemek gibi davranışlar görülmektedir.
genelde uzun süre görülmeyen yer ya da görüşülmeyen kişileri görme isteği olarak bilinen duygu. bazen görüşüldükten kısa süre sonra gelir bu his. öylesine hızlıdır ki... neden bu kadar çabuk?
özlemek. eylem bilidiren kelime. birilerini birşeyleri özlediğni anlatır. ama neyi özlediğini tam olarak açıklamaz. herzaman bir açık vardır özlendiği söylenen durumlarda. neyi özlüyoruz, ve neden? bunların cevabını bilsek daha cok mu ozlerız daha azmı. eskı hayatımızın tümünümü. yoksa yeni hayatınıza kattığınız insanı mı? yada katanadıklarınızı mı?
insanın ağzında garip bir tat bırakan, dişleri çok fırçalamakla hiç fırçalamamak arasında, tatlı ile tuzlunun karışımı gibi bir fiildir. aslen kötüdür, anlaşılınca müthiş. çelişkidir özlemek. özlüyorum lan herşeyi... en çokda özlemediklerim yapamadığım özlediklerimi...
kalbin perdelerini aralayıp gururdan arda kalanları yaşamaktır. bir sabah uyanmak ve hala sizde kalan parçalara bakıp bakıp ağlamaktır. lanetler okumaktır kimi zaman. gitmemiştir hala oradadır. oysa siz gögünüzü gere gere salınmış unuttum demişsinizdir. içiniz acır, içiniz ezilir. acizliğinize tükürürsünüz, isyanlarınız sessizliğe adaştır. büyüdükçe büyür özlem. koşmak gelir içten. nereye gidileceği kestirilemez gitmek istenir sadece gitmek. sanar ki insan gidince bırakacak ondan ne varsa.
nasıl bir duygu olduğu yavaş yavaş unutulmak üzere . internet , telefon derken uzaktaki çok sevdiğin insanlarla hergün konuşulması sebebiyle hatırlanamayan güzel duygu . özlemeyi özledim ....
bazı insanların yaşamadığı duygu.
bazen de yaşandığına pişman olunan duygu. nitekim 2-3 hafta evden uzak kalırsınız, şehir dışı okul vs. eve döndüğünüzde anneciğinizi özlemişsinizdir. en yavşak ruhaniyenizle annem annem felan şekilleri. aradan bir kaç gün geçer, bir de hasta olup evden çıkamama durumu eklenirse... anneyle geçirilen zaman arttıkça.
-anne ben seni özleyen bu kızının kafasına sıçayım. anne bi huzur veeeer. diye böğürülebilir tabi içerden. göt yemez alenen söylemeyi.
hani bazı şeyler vardır.
yokken olsun istesiniz, varken olmasın...
bu şey gibi;
yazın kışlık kıyafetleri giymek istemek, kışında yazlıkları...
yazın yağmur istemek, kışın güneş...
kalabalıklarda yalnız kalmak istemek, yalnızken dostları özlemek...
özlemek işte, yeri geliyor özlemeyi özlüyoruz, yeri geliyor sıkılıyoruz.
aile ile yaşarken özgür olmak isteriz, özgürken yarım kaldığımızı hissederiz.
paramız olunca yapacağımız bir sürü şey vardır, hayalimiz, bitecek özlemlerimiz.para olunca ya zaman yoktur ya da heves...
yani bir şeyler hep yarımdır, sahip olmadığımız tarafı özleyelim diye.
özlemle umut...
bunun için çok fazla değil midir bu iki isim?
çünkü herkesin hayatında özlem, herkesin yüreginde umut.
uzun bir süre görülmediğinde, yanında olmak, onu öpücüklere boğmak istemektir.
ona eskisi gibi yemek yapmak, birlikte güle oynaya yemeyi istemektir.
belki bir kanepede yan yana yatarak, televizyon seyrettiğiniz günlerin aklınıza gelmesidir.
ona en sevdiği yemeği sürekli yapmak istemektir.
belki yan yana uyuduğunuz günlerdeki sıcaklığı hatırlamaktır.
gıdıklaşıp gülüştüğünüz günler hatırlandığında, yüzde minik bir gülücük oluşmasıdır.
yeni bir şey alırken kesinlikle fikrinizin sorulmasının verdiği mutluluğu onsuz bir daha yaşamaktır.
ve en önemlisi, onun varlığına bu kadar alışmışken, birden hayatınızdan çıkma ihtimalini düşünüp içinden çıkamayınca, onu o anda görme isteğinin tavan yapmasıdır.
hayır, sandığınız gibi burada bahsedilen kişi sevgili değildir.
bu yazarın on sekiz yaşındaki erkek kardeşidir.
gözlerine bakmayı özlüyorum
sen çok uzaklara giderken şu anda
ve kendi kendime ağlıyorum
gözlerini özlüyorum
sen giderken uzaklara
hoşçakal bile diyemezken sana
gözlerini özlüyorum
masmavi bi denizdi gözlerin çok uzaklarda
gözlerini özlüyorum ve sen gidiyorsun şu anda.
bazen öyle kaplıyor ki bedeninizi hiçbir şey yapamıyorsunuz yapmanız gereken.. olur olmaz sinir sisteminizi bozuyor.. bahanelerinizi duymaktan insanlar bıkmış oluyor.. bazen yaşamadığınızı, nefes almak gerektiğini unutuyorsunuz..
Yüreğinin parça parça olduğunu hissetmektir. Dön diyemeyeceğiniz kadar uzakta, nefesinizi acısıyla kesecek kadar yakınınızdadır özlem. Göğsünüzün içinde nasıl bir acı vardır kimseler göremez, on iki kaburgaya, ete ve elbiseye saklanmıştır acınızın yuvası yüreğiniz. Özlenende sizin kadar yanıyormudur acaba! diye hep geçer aklınızdan. O heranınıza nufus eder özlemi arttıkça ya ben dersiniz biran olsun geçiyormuyum aklından. Ama bazen özlenen bir haberdir yanışlarınızdan çünkü idrak edemeyecek kadar acizdir.
karşılıklı olduğunda insanı içgüdüsel olarak ayakta tutan çok az duygudan biridir. herseyi öylesine yapıp, hayatı neredeyse askıya alacak kadar etkiler bazen..
bazen insan telefonuna gelen günaydın ve iyi geceler mesajlarını bile özleyebiliyormuş ve yatarken yastığının altına koyduğu telefonunun gecenin bir vakti çalma olasılığını...
Özlediğin canından can olan evladınsa bir ebeveyne tattırılacak en büyük acıdır. Çocuğun durumu daha da içler acısıdır. Çocuğunun halinden habersiz, yerde misin, göktemisin, bilmeden dolanırsın.
Çocuğu yanında olupta kıymetini bilmeyenlere, evladını gönlünce sevebilenlere senin ciğer paren yanında yokken bu hakkaı çok görürsün düşman kesilirsin bu özlemin acısıyla.
Bambaşkadır bu özlem kokusunu yollarda, oyuncaklarında, dolaştığı odalarda ararsın, hiçbir uğraş doyurmaz aç yüreğini......