en güzel tasviri nazım hikmet tarafından yapılmıştır kanımca.
sarılıp yatmak mümkün değil bende senden kalan hayâle.
halbuki sen orda, şehrimde gerçekten varsın etinle kemiğinle.
ve balından mahrum edildiğim kırmızı ağzın, kocaman gözlerin gerçekten var
ve âsi bir su gibi teslim oluşun ve beyazlığın ki dokunamıyorum bile…
saçlarınızı özenle kurutup dışarı çıktığınız bir sonbahar gününde yanağınıza dokunan küçük bir yağmur damlası gibidir.. minicik ama tüm ruhunuzu sarsacak kadar etkili.
Bu şekilde edebiyat kasmayı saçma bulurum fakat özledim.
Neden bilmiyorum ama özledim.
Böyle içim burkuluyor.
Alışkın değilim böyle saçma duygulara.
Özlemek çok saçma. Eskiden olsa özlemezdim.
Öyle alakasız özledim ki. Alakasız gerçekten. Alakasız oduğu kadar acımasızda. Bilirim uyur, ben uyanık olduğumda. iyi de ben zamansız yarı ölu olüyorum. Bu aralar aslında hiç uyuyamıyorum. sebebi sensin gözüm. Ben seni bildiğin özlüyorum.
zor iştir azizim. özlemek özlenmek yoksa ucunda ızdırap verir. özlediğinle hiç görüşemeyeceğini bilmek, özlediğine hiç kavuşamayacağını bilmek, sevilmemek ve hiç özlenmeyeceğini bilmek yıpratır azizim. ne mutlu sevildiğini bilip de özleyene, özlendiğini bilip de sevinene..
Sigara üzerine sigara yakmak. Çalmak kullanmadan. Beni bu psikolojiye sokuyor. Bir sevgiliyi, kardeşi, dostu veya anayı, babayı hangini özlersem o sigara hiç sönmüyor. Gırtlak Ağrısından özlem unutuluyor.
Bir gün önce ki birlikteliğini özlersin ,konuşmasını ozlersin, ama en çokta gözlerini özlersin. Bizim Susup gozlerimizin konuştuğu o anları ölsem ozlemekten vazgeçmem.