özlemek kişiden kişiye değişir kimisi eski sevdiğine, kimisi ihtişamlı aşklara kimisi bir çift göze... örnekler çoğalabilir. özlemek zordur ama zamanla bir şekilde alışıyorsun. zorundasın alışmaya çünkü hayat devam ediyor evet artık o yanımda yok ve hiç bir zaman da olmayacak belki yinede arada aklından geçiriyordur beni ama anlıktır hiçbir zaman benim düşündüğün gibi düşünmez. sevmek suçsa evet ben suçluyum ve seni sevdim napalım. kendine iyi bak sevdiğim eski sevdiğim şimdi eskisi kadar yanında değilim ve bundan sonra da olamıcam eskisi kadar ama unutma ki sen her zaman kalbimdesin ve hep orda kalacaksın... ama şunu unutma ki sana verdiğim sözün sonuna kadar arkasındayım...
Eger ozledigin kisiye kavusma ihtimalin varsa ve o da ozluyorsa zevk bile verebilcek duygu. Ama ozledigin seyler artik cok uzaktaysa sadece anilarda kaldiysa en beter duygulardan biri.
evden kısa süreliğine gittiğinde hiç özlemediğini farkettiğin biriyle beraberken ne büyük bir nimet olduğunu anladığın, özlediğine kavuşmak için can atarken canının yandığı garip bir paradokstur.
irili ufaklı ağaçlarla dolu binlerce yıllık bir ormanda, gece karanlığında kaybolmak gibidir özlemek. ne yana dönseniz bir dala, dikene, çalıya değer eliniz, kolunuz, yüzünüz... kan revan içinde kalır tüm bedeniniz. kanar durursunuz öylece. acılı iştir özlemek.
eğer özlenen de özlüyorsa mutluluk ve umut verebilir. özlenen dönmeyecekse siki tuttunuz. benim gibi her sarı saçlı her mavi gözlü dişi varlığı ona benzetirsiniz. gözleriniz onu arar ama bulamazsınız . sonra bir gün bakmışsınız çıkmış gelmiş. hayatınızı sikip atan insanın tek sözü sizi dünyanın en mutlu insanı yapabilir veya acılarınızı da katlayabilir. neyse kötüdür işte .
güçlüyüm diyorsun, gülüp geçiyorsun, anlık yaşıyorsun, sonra aklına bir şey geliyor. telefonuna bakınıyorsun, sağına soluna bakınıyorsun, göz kenarın titriyor, burnun sızlıyor, için kasılıyor sonra.
o "ben çok güçlüyüm" diyen kadın gidip yerine hassas, dokunsan ağlayacak kadını geliyor.
özlemek; içi hiç doldurulamayan bir hisse sebebiyet veren durumdur. Kendini oyalayacak bir şeyler bulursun, elinden gelenin en iyisini yaparsın, kahkahalar atarsın sırf o boşluğu doldurmak için; ama bir an, aklına düştüğü sadece bir an o boşluk daha da büyür içinde.