akışı normal seyreden bir gündür. her sabah ki gibi servisi kaçırmamak için koşuşturma içerisindesindir. nemelazım, 5 dk derse geç gelince sınıfa almayan hocalar mevcuttur. servise binilmiştir. o gün için kafanda barındırdığın planların vardır. yaşama daha da sıkı sarılmak amaçlı çok çalışman gerekir veya sürekli bir işle iştigal olmayı istersin. ne için? hayatı daha anlamlı kılmak için. çevrendeki insanları izlersin bir süre. neye çabaladıklarını anlamadığın bir sürü insanla aynı ortamda olduğunu düşünürsün. neyse ki, bir arkadaşın servise biner. bir iki muhabbetin belini kırarsınız. sonra uykunun verdiği ağırlıkla okula varana kadar biraz gözlerini dinlendirmek istersin. çevredeki herşey o an daha gürültülü gelir sanki senin inadına kuru bir gürültü oluşturuluyormuş gibi. oysa ki sende biraz önce onun oluşmasını sağlayanlardan birisindir. gittikçe göz kapakların ağırlaşır. vücudunun bütün ağırlığını koltuğa bırakmışsındır. artık sesler bile umrunda değildir. ortamdan yavaş yavaş uzaklaşıyorsundur. aniden bir telefon çalar. senin kalp atışlarını hızlandıran bir durumdur. arayan bir arkadaşındır. alabileceğin ve şimdiye kadar hiç yaşamadığın bir haberi, duyguyu, felaketi, şaşkınlığı, donukluğu yaşatan bir telefon konuşması başlar. ne yapacağını bilemiyorsundur. çevrendeki gürültü daha da artmıştır. arkadaşın telefonda sürekli seni teselli eder konuşmaları tekrarlıyordur. ama arkadaşını sadece kuyunun dibinden gelen bir ses olarak algılarsın. kendi nefesinin sesi onu bastırmıştır. ağlıyorsundur.. çünkü kolay değildir, en yakın arkadaşını bir trafik kazasında kaybetmişsindir.. beyninde hortum etkisi yaratan bir kalıp yine senin suratına çarpar. ne için? hayatı daha anlamlı kılmak için..
her faninin tattığı gibi, insanın belli ve ölçülü olan yaşayışının bitmesiyle sonsuz bir hayatın başlamasıdır. ölümle insan hayatı sona ermez. ölüm insana, daha yüksek ve sonu gelmeyen bir alemin kapısını açar.
önce uzaktır sonra yakın.
önce uyumaktır sonra uyanmak.
önce kabustur sonra gerçek.
önce gitmektir sonra unutulmak.
önce terketmektir sonra terkedilmek.
önce ayrılıktır sonra kavusmak.
önce düşmandır sonra dost.
önce ölümdür sonra hayat.
kapımı çalıp durma ölüm,
açmam;
ben ölecek adam değilim.
nasıl dururum olduğum yerde
öyle upuzun yatmış,
iki elim yanıma getirilmiş,
hareketsiz
sükuta ram olmuş;
sanki devrilmiş heykel?
ellerim ne der sonra bana?
soğumuş kalbime ne cevap veririm?
utanmazmıyım ayaklarımdan?
kalkmalıyım
dolaşmalıyım
sokaklarda parklarda
el sallamalıyım
giden trenlere,
kalkan vapurlara.
bilmeliyim,
gölgelerin boyundan
saatin kaç olduğunu
ıslık çalmalıyım
türkü söylemeliyim
yol boyunca
keyfimden, ya da hüznümden.
geçmiş günlerimi hatırlamalıyım
nedir ki? eninde sonunda ölüm?
ayrı düşmek değil mi aşinalardan?..