ölüm

entry4138 galeri133 ses3
    263.
  1. tüm yalanların son bulduğu nokta, gerçeğin ta kendisi. şakası olmaz soğuk bir yüzü vardır korku salar yüreğe ve kaçınılmazdır.
    4 ...
  2. 262.
  3. tek kelime ile "soğuk". bir ölüm haberi alındığında ne zaman olursa olsun insanda bir üşüme bir ürperti olur.
    8 ...
  4. 261.
  5. "Ölmek kaderde var; yaşayıp köhnemek hazin,
    Buna bir çare yok mudur ya Rabbilalemin?"

    (bkz: yahya kemal beyatlı)
    4 ...
  6. 260.
  7. dünyadaki tek hakikattir.

    her nefis eninde sonunda onu tadacaktır. ama dünyadaki kavgalara ve insanların hırslarına baktığımızda, sanki kimseye ölmeyecekmiş gibi. şarkıda olduğu kimler geldi kimler geçti ve bir ilave ile kimler gelip-geçecek. ama hepsinin sonu da aynı olacak.
    3 ...
  8. 259.
  9. biz ne kadar korksak da üstadlarımızın 'güzel şey' ve de yeniden diriliş olarak nitelendirdikleri en büyük gerçek...
    -----------

    ölüm güzel şey budur perde ardından haber;
    hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber...

    n.f.kisakürek
    -----------

    gelmez sana bir ziyan bu aşktan gönlüm!
    can gitse de korkma, başka bir candır ölüm!!!

    hz.mevlana
    4 ...
  10. 258.
  11. komşudan alınan tabağın geri verilmesi durumu. bunun için ağlayan görmedim henüz. ki büyük ihtimalle bir daha o tabağı görmeyeceksiniz. o zaman buna da ağlamak gerekir mi? tartışılabilir.

    her nefsin tadacağı söylenir. ''tatmaktan'' kasıt, aslında insanın bekasına da bir gönderme. zira her nefis ölecektir denmiyor. her nefsin ölümü tatması ve ondan sonra başka bir hikayeyle devam etmesi söz konusu burada. o halde; aslolan ölümü tatmadan önce yaşanılan hayat oluyor. zira, ölümü tattıktan sonra başlayacak hikayenin ahvali de yaşamla ilintili. yani, müstakbel mefta yaşamdaki vaziyetini, öldükten sonra da sürdürecek. kimileri cennet ve cehennem olarak anlatırken, bazıları buna karma diyor. önemli olan, nefsin layık olduğu karşılığı bulacak olması.

    kimileri bu yolda ölmeden önce ölmeyi tercih ederken, kimileri yaşamaktan başka birşey düşünmediler. ve bazıları bu uğurda öldürmekten de çekinmedi. oysa, biraz sabretselerdi, mukadder olan, faili olduklarının başlarına zaten gelecekti. hem o zaman, kim bilir belki, yataklarında ölemez vaziyete de bürünmeyeceklerdi. ariel şaron gibi yaşamayı ya da mahatma gandhi gibi ölmeyi tercih edenlerin dünyası burası. bunun yanında bir de ötekisi var. ve birilerine ölmekten ziyade beklemek azap veriyor. sabretmek lazım, ne de olsa sayılı gün. çabuk geçiyor.
    4 ...
  12. 257.
  13. bazıları için bitiş, bazıları içinse yeni bir başlangıç. ama şurası gerçek ki şu kısacık hayatımızda ölüm bir sondur. tık diye gidersin ve o anda herşey biter. ayın birinde kira mı yatacakmış, okul harcı mı varmış bunların hiçbiri yok öbür tarafta. ve hiçkimsenin bilmediği varılacak bir duraktır ölüm. gidersin ve biter. geri dönüşü yoktur. zaten geri dönüşü olmadığı için bu kadar meşgul eder insanın kafasını. kuran da ise tadılacak bir şeydir ölüm. tadılması gereken. hepimizin tadacağı. bir yokluk değildir ölüm. yeni bir başlangıçtır kurana göre. peki ya değilse? ya sonsuz bir yok oluşsa. işte insana azap veren şey burada başlıyor. ya sonsuz bir uykuysa ölüm. 'allahım lütfen beni aydınlat' diyesim geliyor. lütfen daha fazla şey bilmek istiyorum. bunu ancak ölünce göreceğiz. veya yok olup gideceğiz.
    5 ...
  14. 256.
  15. hayatın karşı konulmaz gerçeği.

    çok yakın bir arkadaşıma babasının ölüm haberi verildiğinde kanım çekilmişti sanki. insanın hayatta yaşayabileceği en zor anlardan biri olduğunu anlamıştım. ölüm zordu, her ne şekilde gelirse gelsin.

    özellikle 20 yaşını devirdikten sonra ölüm hayatımızın daha bi içinde yer alıyordu farkında olmadan. ölüm her zaman vardı ama acısı daha önce bu kadar etkili olmuyordu. çocuklukta karşılaştığımız ölümler sadece o insanın bir daha hiç olmayacağını söylüyordu bize. şimdi daha farklı geliyor her şey. bir tanıdığını, bir dostunu kaybettiğinde... evet o insan hiçbir zaman olmayacak bir daha, ama yaşanmışlıklar olacak geride, paylaşılan bir hayatın ya da geleceğe dair umutların kaybolup gidişinin acısını yaşayacaksın çok zaman.
    4 ...
  16. 255.
  17. ölmek;
    ölmek nedir? farklıdır ölmek.. birgün herşeyi değiştirecektir ölmek. sevdiklerinizden ayıracaktır sizi. sevildiklerinizden de...
    e ne yapmalı o zaman? birgün ölmeyecek miyiz? öleceğiz. ee o zaman iyi birşeyler bırakmalıyız burda. iyi birşeyler bırakalım ki insanlar bizden iyi bahsetsin. canberk te vardı, geçmişti bu dünyadan, iz bırakmıştı desinler.. değil mi ama?
    seviyorduk onu desinler. iyi ki vardı desinler. zaten başka ne için yaşıyoruz ki?
    5 ...
  18. 254.
  19. amaçları ne kadar basit olursa olsun başaramadan gidenlerin içimde hep bir sızı bırakmasına olanak sağlayan andır.
    4 ...
  20. 253.
  21. son mu yoksa başlangıç mı olduğu bilinmeyen bir yöne doğru ayrılış.. her daim kendimizden uzak tuttuğumuz, ama her an yüzleşebileceğimiz acı gerçek. "benim için acaba nasıl olacak" sorusuna her daim konu olan eziyet.

    bugün var olanın, yarın olmaması..
    ve hatta şimdi var olanın bir saniye sonra olmaması.

    nefes alamamak. kalbin atmaması. gülümseyememek, ağlayamamak.. konuşamamak, duyamamak.. ve hatta görememek. hareket edememek. geriye kalan sadece ruhu çekilip alınmış bir ceset...

    belki çok yakın ve belki çok uzak olan, ama mutlaka olacak olan son...

    iş gereği sürekli seyahat halindeyim. bir şehrin tüm köy, kasaba ve ilçelerini dolaşıyorum. buralarda hayat o kadar kolay değil. köyde oturuyorsanız, ve şehre gidecekseniz, sabah erken kalkmak zorundasınız. dolmuş sabah gidip, akşam geliyor çünkü. yol üzeri bir yer değilse, sabah gidip akşam dönmek için tek seçeneğiniz var yani..

    bir sabah, bu köylerden birinden geçerken bir nine gördüm yol kenarında, çökmüş. durdum. "nereye nine" dedim, "gördes'e gidivecem" dedi. "gel" dedim, "götüreyim ben seni".

    oldukça yaşlı, ama bir o kadar da şirin bir nine. kulakları duymuyor fazla. ama dua ediyor sürekli. "hastaneye gidiyom, onun da faydası yok gari, bi hap verivediler, dokunuyo bana" dedi. "kimsen yok mu senin" dedim. bir kızı varmış ve torunu. anlattı sürekli torunundan, kızından, köyden..

    "ömrünün gıymetini bil yavrum" dedi. "neden öyle söyledin nine" dedim ; "giden geri gelmiyo yavrım, nasıl geçiverdi anlayamazsın, bi bakmışın benim gibi ölümü bekliyo buluverirsin kendini,bu sıcaklarda gışı nası çıkarıvecem bilmiyom" dedi.

    sustum.

    yaşlanmış bir beden vardı yanımda. yaşamak için sıcaklardan korkan, kışın gelmesini bekleyen, uyuduğunda uyanamamaktan korkan.

    neyimiz var ki ondan fazla? aynı beden, aynı yaşam organları, hemen hemen aynı duygular.. tek fark, o artık sona yaklaştığının çok net olarak farkında.

    ya ben. biz?

    hayat çok garip gerçekten. dünyaya gelmek ya da istediğimiz zaman gitmek bizim elimizde olan şeyler değil. sabaha kadar yaşayıp yaşayamacağımızı dahi bilmiyoruz. bırak, bu entryi girerken kalp krizi geçirip "kaydet" butonuna dahi basıp basamayacağımızı bilmiyoruz.

    ölüm.

    ummadığımız zamanda, ummadığımız insanları bizlerden ayıran...

    bir gün, ummadığımız zamanda, ummadığımız yerde bizi de sevdiklerimizden ayıracak olan..

    ve çok güçlü bir gerçek. tüm insanların, tüm dünyanın bir araya gelip karşı koyması bile yetersiz olan..
    11 ...
  22. 252.
  23. argoda oğlum kelimesinin kısaltılmış halidir.
    örnek : - ne var olum ! ne bakıyosun?

    Not: her yörede kullanılmıyor olabilir. yer, mekan ve zaman göre de çeşitli haller alıyor olabilir.
    3 ...
  24. 251.
  25. geldiği insandan bir daha ayrılmayan delice ihtiraslı sevgili.

    geride kalanlar rüyalarında bile bu sevgilileri ayrı göremezler. ölüm terketmez kanına girdiği kimseyi.
    4 ...
  26. 250.
  27. ' ölüm varken ben yokum ben varken ölüm yok ' (bkz: Epikuros)
    3 ...
  28. 249.
  29. vücudun iflas etmesi.
    peki ne vardır ölümden sonra? insanoğlu binlerce yıldır bu sorunun cevabını aramaktadır. semavi dinlerde ise bunun cevabı açıkça belirtilmiştir. ama tüm bu cevaplara rağmen ölmek denen ve islam dininde 'tadılacak olay' diye tarif edilen olay bu kadar basit midir sizce? dini inanışımıza göre kefenlenmek ve diri diri mezara koyulmak (eğer o zamanda bilincimiz açık olacaksa) kolay mıdır insanoğlu için? bu sorular bu aralar baya bir kafamı kurcalıyor.

    peki öldükten sonra ne olacak? dini inancımıza göre melek nere tarafımızdan gelecek. o melek nası bir varlık? ondan sonra ne olacak. (ebenin amı olacak dediğinizi duyar gibiyim) ama bu sorular insanın kafasını hep işgal ediyor. bitti gitti işte herşey mi yoksa sınırsız ve sonsuz ebedi hayat mı?

    bütün bunların aksine ölüm ebedi bir uyku ve yok oluş mu? tık diye gittin anda herşey bitti mi? eğer öyleyse benim gibi hedonist bünyelerin hazmedemeyeceği bir gerçekliktir ölüm. çünkü hayatta bir alışkanlık söz konusudur. devamlı bir süregidiştir hayat ta ki ölüme kadar.. bu süregidiş içinde insan ölümü kaç kere aklına getirir?...

    ölüm olayını ve sonrasını semavi dinler detaylı bir şekilde anlatmıştır. kutsal kitaplarda ve hadislerde ölümün tadılacak bir şey olduğunu önümüze seriverir bu kutsal kitaplar. ama insanın aklında hala büyük bir eksiklik yaratır insanın yaşamının son bulması. bunun içindir zaten bütün bu sorular? eğer ölüm bir uykuysa ve yok oluş tarzında bir şeyse buna kaçımız sessiz kalabiliriz. ama insanoğlu istediği kadar sesini çıkarsa da o ölüm dene hadiseyle karşı karşıya kalacaktır ister istemez.
    3 ...
  30. 248.
  31. ölmek güzel şey odur perde arkasından haber
    öyle olmasa hiç ölür müydü peygamber?
    2 ...
  32. 247.
  33. rengini şaşırmış..gök kuşağı. başlayıp, bittiği yer görülemeyen.
    3 ...
  34. 246.
  35. ak sakalların, saçların hatırlattığıdır. mütedeyyin kimselerin dillerinden düşürmediği, akıllarından çıkarmadıklarıdır.
    2 ...
  36. 245.
  37. tohumun sonraki bahar için çatlayıp hazırlanması durumu.
    3 ...
  38. 244.
  39. genellikle korkulan fizyolojik bir olaydır.
    tamamen fizyolojik... ya da en fazla hesapsız vektörel bir ivme sonucu yer değişikliği.

    ancak bazen korkutan ölüm değil, ölüm sonrası arkada kalan yıkım. arkada bırakılanların arkanızdan boca edecekleri gözyaşları... gözyaşlarını silecek olan mendiller ve onları uzatanlar...
    hiç bir yakınımı kaybetmedim, hissetmedim o acıyı. yakınlarını kaybetmiş yakınlarım oldu, ancak yakınlarımın yakınları bana o kadar da yakın değillerdi. yakınlarımın acıları acımdı ama acılığını onlar kadar yaşamayınca yakınlığımdan şüphe ettim, kendimle çeliştim. teselli etmeye çalışırken ne kadar samimi olduğumu hesapladım, durdum. anladım ki; kısa ve öz bir taziye dileğinden daha dürüst bir teselli yokmuş. çünkü hissetmeden söylenen hiç bir sözün karşıda hükmü yokmuş... ölüm herkesin kapısını çalacak bir komşuymuş.
    4 ...
  40. 243.
  41. kimine göre bir son, kimine göre bir başlangıç. son olarak gören için korkutucu, başlangıç sayan için düşündürücü.
    4 ...
  42. 242.
  43. bazen doğumun sevincini yaşamaya fırsat vermeden kedere gark eden...
    siz korkarken kucağınıza almaya toprak alır içine, ufacık bir bebeği.
    4 ...
  44. 241.
  45. Hiçkimse ölmek istemez.

    Cennete gitmek isteyenler bile oraya gitmek uğruna ölümü göze almak istemezler.
    4 ...
  46. 240.
  47. yolu tek yönlü ve hiçbir zaman kalkış saati belli olmayacak bir yolculuk; gerçeğin başladığı andır ölüm..
    yoksa nedir ki ölüm? çekip gitmek, ardında gözü yaşlılar bırakıp karışmak mıdır toprağa? yoksa artık pişmanlıkların fayda vermediği geri dönülmez bir yol mudur ?
    ölüm hep var hayat içinde.. fark edilmiyor çoğu zaman..her an ölen bir şeyler var, bedenimizde veya ruhumuzda;
    katil olmak da ölüm gibi, bazen farkında olmuyoruz.. öldürüyoruz birilerini, yaşam sevinçlerini, içlerine korkular hayal kırıklıkları salıyoruz.
    sahi;
    hepimiz katil miyiz?
    3 ...
  48. 239.
  49. teslimiyet, emanetin sahibine verilmesi, pek çoğumuzun aklına getirmeyi istemediği tek gerçek, uykudan uyanış, mevlananın deyimiyle : şeb-i aruz...
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük