ne kadar kısa olduğunu anlatmak için yırtınıyor mezar taşları. nerede, nasıl ve ne kadar yaşarsan yaşa, gideceğin yer aynı. uygulanan ritüeller ve sonrası. yaşanmışlıkların iktisadi kıymeti değiştirmiyor yazını, statü, makam, mevki.
hayata dair yaşanmış herşey ibaret bir "-" den. değişsede başlangıç ve bitiş. 1980 - 2010
(dünya)hayatı anlamlandıran ölümdür aslında. düşünmeden yaşar, hesapsızca tüketiriz. anı yaşamanın hazzı eritir, ölüm korkusu dondurur kanımızı. sonu düşünmek ürkütür herzaman.
öğrenemeyecek insan o nunla yaşamayı..
Ceza' nında dediği gibi: 'Kimsenin aklına gelmez ölüm ama hepimizi bekler kara bir toprak' .
Ölüm aslında bir son olmamıştır hiçbir zaman. Yeni bir dünya için bir kapıdır. ve o dünya sonsuzdur, yani bu dünya gibi ortalama 80 yıllık değil. insanlar korkarlar ölümden ama korkulacak birşey değil ve her insanın elbet bir gün kesilecek nefesi.
--spoiler--
--spoiler--
Bizden önce gelenler
Biz geldiğimizde yoklardı. Gitmişler.,
Güneş tepemizde irileşirken, terimiz düştü yere
şimdi kirpiklerimizin ıslaklığında serinliyoruz
Uzayın derinliklerini dinlerken
Çiğneyip geçtiğimiz yerlerde çığlık
Anlıyoruz ki, toprağın altında.,
Yarım kalmış bütün işler..
Ölüm hayatın anlamı bence, çünkü bugünü hiç açıklayamasakta ölümde gömüldüğü yerden başka bir diyara gidildiğine inanan orada her şeyi açıklığa kavuşturuyor.
gerçekttir.
en büyük gerçek hatta çoğu zaman tek gerçek.
tamam ulan "ölüm allah'ın emri" ama gencecik bir adama gelince isyan ettiriyor...
şimdi "her ölüm erken ölümdür" klişesini kullanacağım ama bazı ölümler gerçekten çok erken be.
sana ne diyim dünya...
adaletin sikilsin.
sözlükte iki dakika kafa dağıtmak için girdiğin anda karşılaşınca hayatı bir süreliğine anlamsız kılan... "yaşamasam da olur lan." dedirten... karşılaştıkça kendine çeken ve daha az korkutan...
Geliyor sıram
ansızın atlayacağım boşluğa
ne çürüyen etimden haberim olacak
ne gözlerimin çukurunda dolaşan böceklerden
durup dinlenmeden ölümü düşünüyorum
sıram yakın demek.