bugün

Zamanın mekandan ayrılmasıdır.
Her canlının elbet günü geldiğinde tadacağı bir durum. Acaba ne gibi olaylar bizi bekleyecek. Zor ve karışık.
en güzel tariflerden birisini (bkz: attila ilhan) yapmıştı.

"sadece elektrikler kesilecek".
Ruhun özgürlük kazanması.
Dünyadan kurtuluştur.
Tabi sonuç iyiyse...
Hayattaki tek gerçek.
Her şeyin bitişi ya da her şeyin başlangıcı.
Bazen düşünürüm, kendimi şu camdan salsam, ne değişir ki diye. Bir kelebeğin kanat çırpması bile kaderi değiştir derler, ya osursam? Gümbür gümbür, yeri göğü inletsem? Kimin kaderinde bir değişiklik vuku bulur?

Benim kaderimde bir değişiklik olmuyor. ya yeteri kadar gaz sıkışmıyor, ya da alimler bizi kandırıyor.

Ben insanları renkli dondurma toplarına benzetmem, ben insanları, duygusal toplara benzetirim. Ölüme yazılan şiirler, aşka atfedilen övgüler, tüm bunların bir sebebi var. Bir hormon. Kafamızda salgılanan, yüreğe vurduğunu sandığımız bir hormon. Ölüm hakikattir evet, övgüye lüzum yok, belki atsam kendimi şu camdan, daha hiçbir derdim yok. Ya son kez osursam, bir kelebeğin kanat çırpması kadar etki etmez mi kaderime?
merkezimize oturtmamız gereken hakikat.

ölüm öyle bir gerçek ki iyiye de kötüye de aynı etkiyi yapıyor. iyiysen aynen öyle devam et çünkü ölüm var; kötüysen bu halinden vazgeç çünkü ölüm var.
hayatın en büyük gizemidir. aynı anda hem böylesine korkulup hemde aynı derecede merak edilen başka bir şey yok bu hayatta. ölüm illa ki hepimize sırası ile gelecek. nasıl gelecek nerede gelecek ve sonrasında ne olacak meçhul. ölünce ne ile karşılaşacak insan ? inanan içinde muallak ( cennet mi cehennem mi ) inanmayan içinde ( ölünce yok olunup gidiliyor mu yoksa ruh gerçekten var ve ölümsüz mü ) muallak..
her canlının sadece bir kez tadacağı olay.
umarım yaşlılıktan gideriz, diğer türleri daha da kötü. hayatı yaşamadan gitmek ...
Hepimizin edineceği tecrübedir. Bir son değil, gerçek bir başlangıçtır.
Ne kadar zengin olursan ol, hangi mevkiide olursan ol, yine de başına gelecek sondur.

Al mesut yılmaz ülkeyi soydu soğana çevirdi, neyine kime yaradı?
islami kaynaklarda çok acı veren tadımlık bir şey olduğu söyleniyor.
Supernatural isimli dizide tanrı'yı da öldürüp kurallı bir dünya yaratma isteyen karakter.
Dogdugumuzdan beri ona gidiyoruz.yalniz Amerika da bir şirkete 150 bin dolar verirseniz ,sizi öldükten sonra bazı işlemleri yapıp dondurarak bir tüp içinde saklıyor.
görsel

Mezarlıklar yalnızca mühim günlerde doludur - Ölülerin bu unutuluşu canımı yakmıştır daima- Bu yüzden her daim sessiz ve huzurludur, yansıtıldığının aksine ürkünçlüğünden eser yoktur.

Ne zaman babaannemin mezarını ziyarete gitsem bu eski kapıyı insanın ölüm karşısındaki vaziyetine benzetirim. Varlığı ölümü içeride tutuyormuşçasına, öylesine geçirdikleri bir iple rezilliğinden habersiz, dimdik durduğunu sanıyor zavallı..

Babaannemi hiç tanımadım, ben bebekken ölmüş. Beni kimsenin öpmesine izin vermezmiş tenim zarar görecek diye, kendisi de öpmezmiş korkup. Sadece o gün, ölümünden önce, beni alıp uzun uzun öpüp koklamış. Şaşırmış herkes tabii, beni öptükten birkaç dakika sonra da ölmüş. anlattıklarından beri içimi acıtır bu hikaye. Ben o zaman anladım ölümün bir boşluk olduğunu, eksik bir öpüş belki.. Hiç tanımadığım babaannemin boşluğu eve gelip oturdu, öpüşlerinin yokluğu yanağıma kondu; Tanımadığım bu güzel kadının özlemi kapladı içimi.

Gençliğine dair tek bir fotoğrafı var evde. Mavi gözleri göçtüğü diyarları düşlercesine yabancı bakıyor; sarı saçlarıyla alabildiğine güzel..

Kaybettiğim onca insanı değil de babaannemi düşleyip özlüyorum; yaşasaydı nasıl olurdu, kimdi, nasıl öperdi-koklardı diye yanıtsız binlerce sorunun, koca bir ömürlük boşluğun timsali babaannem; Kaybetmenin, aslında hiç sahip olamamış olmak anlamına geldiğini onunla öğrendim ben.

Ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz, eski püskü bir kapıya güveniyor, varlığıyla güç buluyoruz. Bir ipin kuvvetine sığınacak kadar aciziz, bir kapının ötesine geçemeyecek kadar korkak.

https://youtu.be/k-QrmrcyaE0

(bkz: güvenç dağüstün)
(bkz: nazım hikmet ran)
Asude bahar ülkesidir bir rinde.
Daha önce çok korktuğum birşeydi. Öyle böyle değil takıntı derecesinde. Bilinmezlik hayal gücünü zorluyordu.

Şu sıralar farkediyorum ki pek de farketmez Üzerine düşünmüyorum. Kalıyoruz da ne yapıyoruz çok mu güzel herşey? Şimdi Gitsek ne olur? Zaten gitmeyecek miyiz? Yarın öbür gün ne düşünürüm bilmiyorum. Yaşamın da ölümün de heveslisi degilim Allah Ölümün hayırlısını versin deyip konu kapandı bende simdilik.

Gece gece şu başlık neden hortladı onu bilemedim ama neyse.
yaş aldıkça ölüm fikri daha anlamlı, daha insanca ve daha mucizevi gelmekte.
En büyük korkum. Asansörden korkan asansöre binmez, yüksekten korkan yükseğe çıkmaz da ölümden korkan ne yapsın? Çeşitli güzellemeler de yapılabilir ölümle ilgili ancak o kadar basit değil o iş haberleri yok. Iki kuru lafa söndüremez kimse bu korkuyu. En iyisi bile kısa vadede işe yarar. Sonra yine nükseder. Çözmek lazım.
Zaten olmayanın olmadığı gerçeğiyle yüzleştiği an, yokolmak.
En büyük meçhulümüz. Tüm soruların cevap bulacağı müthiş an.

görsel
ölüm, ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben senin için yaşamayı göze almışım-polat alemdar.
üzerine kafa yorarak hiç bir halta ulaşılmaz .

en iyisi diğer canlılar gibi .öleceğini bilmeden yaşamak.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar