yalnız geçirdiğim bir bayram günüydü. kapı zili inatla çaldı ve daha fazla dayanamayarak sıcak yatağımı terk edip kapıyı açtım. karşımda üç küçük velet kocaman gözlerle beni karşılayıp ellerini uzatmıştı. içlerinden fırlama biri vardı ki sanki büyümüş de küçülmüş, pabuç gibi diliyle yeşilçam çocuk oyuncularına rakip olabilirdi...
"bayramınız kutlu olsun amca!!!!"
"sağ olun sağ olun... neee! ne amcası yahu o kadar yaşlı mıyım ben?"
"valla bi'karış sakalın var amca, senin yaşındakilere amca derim ben."
"bak sen! yaşımı biliyor musun da konuşuyorsun daha gencim ben."
"ohoooooo ne genci amca yaşıtların çoluğa çocuğa karışmıştır senin hadi kandırma bizi."
"31 yaşımdayım!"
"31 mi? Tehlikeli yaş amca, evde kaldın sen. benim küçük amcam 26 yaşında senden genç yani..."
"26 yaşında amcan mı var? baban kaç yaşında?"
"43! dedemle ninem hiç boş durmamışlar ki ehe eheheh."
"ne edepsiz şeysin sen böyle."
"sen tek mi yaşıyorsun amca, niye evlenmedin?"
"sanane çocuk."
"hayır bulamıyorsan birini benim ablalarım var istersen aranızı yaparım."
"!!!??"
"bak tipin de iyi, saç sakal karışmış, eda ablam kesin sever seni kesin..."
"laaaan sıpa yürüyün gidin hadi!!! hadi gidin oynayın sokaklar sizin."
"eee bir şeyi unutmuyor musun amca?"
"ne?"
"paramızı vermedin!!!"
"yok size para mara!!!"
"ehh bee amca bari şeker ver, koca adam olmuşsun bayram gelmiş evinde şeker de yok deme şimdi."
"yok size şeker falan hadi gidin."
"off ben de seni zenginsin sanmıştım böyle güzel bir evde tek başına olunca. pis cimri!"
"ahahaha gelin buraya alın şu şekerleri ama çöpleri merdivenlerde görürsem bozuşuruz."
"yok yok atmayız bizi pis çocuklar mı sendin yaa!"
"tamam hadi gidin."
"amcaaaa!!"
"Gene ne var?"
"var ya çok kral adamsın da şu saçı sakalları biraz kessen yüzün gözün açılsa daha güzel olursun."
+hatice sana en sevdiğin barbie bebeği alayım. Saçları hangi renk olsun ? Kırmızı, mor, pembe.
- 3 ünden de olsa olmaz mı?
+ sen iste oyuncak dükkanı alayım sana !!
Hangi birini anlatayım ki. Kabus gören mi, her gece ablasının sırtına çıkıp rüyasında ata bindiğini sanan mı. Ohooo neler neler var, bende kalsın belki daha sonra anlatırım.
Vapurda karşımda oturan genç bir çiftin biri erkek biri kız ikiz çocukları ile konuşuyorum. Daha doğrusu sadece kız olanla. Oğlan yerlerde, sürekli muzurluk yaparken kızımız çok uslu ve pek bir tatlı...
"Senin adın nedir hanımefendi?"
"Benim adım beyyin(berrin). Kaydeşim de tudey(kuzey), biz kaydeşiz."
"Hmmm memnun oldum Berrin hanım. sen daha mı büyüksün?"
"Aslında ben abla gibiymişim ama değilmişim. Biz şeymişiz. Anneeeee neydik biz? ikiz. Ama aynı değil. Başkayız. Ben kızım o erkek."
"Abla mı olmak isterdin?"
"Bazenleri evet. Bazenleri ise istemiyorum. Yoruyor beni!"
"ikizinle iyi anlaşıyor musunuz?"
"Bazenleri. Ama Bazenleri de gelip bana vuruyor."
O esnada oğlan elindeki oyuncak ile kıza vurmaya başlar.
"Yapma tudey, çok ayıp! Amca bakıyor bize..."
"Seni sevdiği için öyle yapıyor. Oynamak istiyor seninle."
"Ama böyle sevmek olmaz kiii! Bazenleri ben de onu sevdiğimi gösteriyorum ama böyle vurmuyorum..."
"Çok seviyor musun onu?"
"Biraz çok ama o uslu dursa daha çok seviyorum."
"Büyüyünce o da senin gibi uslu olacak merak etme."
"Aslında uslu ama bazenleri böyle şımarıyor. Üstünü kirletti bak şimdi annem çok üzülecek akşam eve dönünce, ben biliyorum."
"Nereye gidiyorsunuz?"
"Dedemlereeeee!"
"Seviyor musun dedeni?"
"Çok seviyorum. Doğum günü dedemin bugün. Dedem bir sürü yaşında. Bazenleri Doğum günü oluyor işte bugün Doğum günü."
"Ne güzel. Kocaman sarılıp öp dedeni, olur mu?"
"Oluuuur. Aysun teyzem de gelecek dedemlere. O da sizin gibi büyük. Annem diyor ki o evlenemeyecek galiba. Siz de gelsenize dedemlere."
"Teşekkürler. Ama olmaz, yabancıyım ben!?"
"Teyzemle arkadaş olursunuz! Bazenleri bizi gezmeye götürüyor teyzem. Çok güzel giysileri var. Bu eteğimi de bana teyzem aldı baak."
"Hmmm çok güzel. Teyzenize de selamlar... başka sefere gelirim. işim var bugün. Olur mu?"
"Oluuuuur ama teyzeme söyleyeyim önceden güzel elbiselerinden giyer o zaman."
speedy yürüyüş yapmakta iken yanına bir çocuk işaret parmağını göstererek yaklaşır. -bi dakika demek istiyor, boyu belime gelmiyor.-
+ ben mermimi kaybettim?
- neyini kaybettin?!
+ mermi..
- nerede kaybettin?
+ burada..
- gel bakalım.. nasıl bi mermiydi?
+ yeşildi ucu.
bakılır bakılır bulunamaz..
- kuşum, ben göremedim mermi falan, burada kaybettiğine emin misin?
+ evet.. annem vurcak bana.
- yok canım.. vurmaz ya.. (inş)
+ ama dedi hepsini getirmezsen geri, vurcam dedi.
- sen eve giderken annene çiçek topla, gidince de özür dilerim de ver tamam mı? o zaman vurmaz.
+ tamam..
orada olduğum süre boyunca oradan geçen herkes mermi aradı sözlük ancak bulunamadı..
kıssadan hisse: ya minnacık kalbi var çocukların, demeyin öyle vurcam falan diye. kaydırakta elini çenesine koyup oturuşu gitmiyo gözümün önünden..
2,5 yaşındaki kızım ile geçen diyaloğumuz;
-babaaaa..
+efendim sevgilim.
-bana çizgi fiym açmazsan senin kafanı kıyayım.
+n..nasıl!! tamam açiyim.
kim öğretti nasıl öğrendi. o cümleyi orada kullanması gerektiğini nasıl anladı hala hayretlerdeyim. ne gülebildiim, iyi bir şey sanmasın diye, ne de kızabildim. bu zamane veletleri gerçekten değişik.
star wars filmleri, oyuncak ışın kılıçları ve sonrasında tabletindeki angry birds star wars oyunlarıyla iyice star wars hayranı yaptığım 4 yaşındaki oğlumla aramızda geçen star wars sevenlerin ilgisini çekebilecek bir diyalog.
b: ben
o: oğlum
b: oğlum ben kötü bir baba mıyım?
o: evet kötüsün.
b: ??? kötü müyüm???
o: evet sen sith'sin. sithler kötü olur.
dün üç yaşındaki oğlumla aramızda geçen diyalog:
+ koçum, ben pazara gidiyorum. sana ne almami istersin?
- koli bandı, çekiç, elektrik bandı, süpürge parçası. bi de çuvavalı (çikolatalı) biseyler.
edit: büyümeni merakla bekliyorum çocuk. nereye varacaksin bilmiyorum. Allah ömür verir de görürüz inşallah.
6 yaşındaki kuzenime ileride almak istediğim motosikleti gösteriyordum. kendisinin pek hoşuna gitmedi. babamın ısrarıyla cbr 125i gösterdim. elini yumruk yapıp uff falan yapmaya başladı, aşırı sevdi. aldı elimden telefonu kendisi inceliyor renklerine bakıyor falan.
sonra bana döndü ve dedi ki "bak bu ne güzel. sen motosikletten hiç anlamıyorsun ha"
Futbol oynadığım zamanlar girilen diyaloglardan biri; Eren abi sen simdi televizyonda gördüğümüz kalecilere falan gol atabilirmisin? Tabi bende şaskın bir yüz ifadesiyle bilmem atarim heralde...
- Ediz nabuyon bakayım
+ iğiyim. (çekingen tavırla)
- kaça geçtin sen bu sene
+ ( parmakla 3'ü anlatmaya çalışır.)
- söyle bakayım 2+2 kaç eder.
nedense bu soruya cevap vermez.
çekingen olanlarla konuşmak zor ve sıkıcıdır. buda hep ailenin çocuğa çok fazla sarılmasından dolayıdır. rahat bırakın çocuğuda çok az gördükleri insanlarla rahat konuşabilmeyi öğrensinler.
bitmek bilmeyen diyaloglardır.
bizim enes var 4 yaşında tam bir fırlama her şeyi sorar ve ikna olana kadar da peşini bırakmıyor.
onlarda kaldığım da resmen esir aldı.
enes:simdiii senin sinavin mi var ?
ben :evet enescim sinavim var.
enes:ee ne olacak bundan sonra?
ben : gireceğim işte sınava bakalım
enes: ya kötü geçerse
ben: geçerse bir sey olmaz
enes:niye giriyorsun o zaman sinava
ben: öğretmen olucamm abilere,ablalara
enes: hayir yaa olamazsin öğretmen olmak için büyük olmak lazım
ben: niye enes ben küçükmüyüm 24 yaşımdayım bak
enes: annemden küçüksün ama ve o öğretmen!
ben tabi bir süre sonra halaa kurtar beni diye bağırmaya başlayıp uzaklaştım.
Kuzenimle oturup çay ve kek keyfi yaparken minik tombik kızı yanımıza gelir. Önce ortalıkta dolanır ve çaktırmadan göz ucuyla bize bakmaya çalışır. Sonra dayanamaz ve isteğini dile getirir...
"Anneeee!"
"Efendim canım?"
"N'apıyosunuuuuuz?"
"Serenity amcanla çay içiyoruz tatlım."
"Sadece çay içmiyosunuz kiii!!!"
"Evet, kek de yiyoruz."
"Bu saatte yemek yenmiyodu hani?"
"Çocuklar için öyle..."
"Kek güzel mi???"
"Güzel..."
"Ben de yemeliyim o zaman!"
"Ahah niyeymiş bakayım?"
"Ee Güzelmiş tadı, yemem gerekmez mi?"
"iyi hadi gel yanıma... ama sadece bir dilimcik, fazlası yok."
