çocukken yapılan yaramazlıklar olması gerekir. bir çocuğun düşünme kapasitesi bellidir. bu sebepten yaptıklarının adı yaramazlıktır.
zira orospuda bile bir şeref vardır. şerefsiz kelimesi ağır bir hakarettir.
-kaplumbağaları ters çevirip bırakmak.
-mahalledeki veletlerin topuna sırf gıcıklık olsun diye işemek. ıslandı diyip geri vermek.
-bilye oynayanların dizdiği bilyelere kocaman bir taş atıp kaçmak. (en az 5-6 kırık olurdu arasında)
.rospu olan yan komşunun ziline basıp basıp kaçmak ve herifini sinirden çıldırtmak. bizim ne kabahatimiz var bey amca senin hanım, .rospu diyemedik azar yerken ona yanarız.
kuzenimi elinden tutup ıssız bir yere götürür sonra elini bırakırdım. bir köşeye siner ağlayarak beni bulmaya çalışmasını seyrederdim. ta ki artık aramayana kadar...
acaba kaç kişi telaşlanıp yanıma gelecek diye bayılma-ölme numaraları yapardım. Kendimden soğudum hatırlayınca. Yalnız kimsenin de umrunda olmazdı bak onu da hatırladım..
7. sınıfa gidiyorum ve bu okula yeni gelmişim. ders beden, kızlar soyunma odasında erkekler ise sınıfta kıyafet değiştiriyor. sınıfta pipisini gösterenler, koltuk altındaki kıl yoğunluğu ile övünenler, iki sırayı birleştirip arasına tecavüz edenler... tiksinmiştim o an yeni arkadaşlarımdan. dışarıyı izliyordum. sınıfın hemen altında müdür odası ve müdürün balkonu var. bahar yeni gelmişti, müdür şöyle bi etrafı kolaçan edeyim, biraz da hava alayım düşüncesiyle balkona çıktı. büyük bir balgam dalgası sardı boğazımı, "uhiğyyyyyt thüoooağ" nidasıyla tükürdüm, müdürün omzuna geldi tükürük. müdür koşa koşa sınıfa geldi ve galiz küfürler savurarak kimin tükürdüğünü soruyordu, kimse çıkmadı ortaya,* müdür herkesin dışarıya çıkmasını söyledi, belli ki fena şeyler yapacaktı, benim yeni olduğumu biliyordu müdür, yaklaştım yanına profesyonel bir oyuncu gibi yaptım rolümü "öğretmenim ben sınıfta kalıp nöbetçi olabilir miyim?"
müdür babacan tavrı ile : "tabi oğlum, tabi çocuğum " dedi. dışardaki 19 erkek üzerinde allah ne kadar güç verdiyse kullandı müdür. garipler şu yaptı bu yaptı da diyemiyorlardı.
çikolata yerken kardeşime ikram ettiğmde çikolatanın üst kısmının birazcık altına başparmağımı koyardım ki fazla ısıramasın diye. ya da çubuk kraker yerken paketin altından çubukların birkaçı serbest kalacak şekilde sıkardım ki isteyenler azıcık alabilsinler diye. bir de, yediğim bir şeyi tamamıyle yalardım kimse istemesin diye. her şeyi paylaşırım ama yiyecek konusunda öyle değilim pek.
annemler evde yokken, ablamla oturma odasının kapısını yakmıştık. kapıya çakmak tutmuştuk, kapı da iyice kararmıştı, ama öyle alevler falan çıkmamıştı. sadece görüntü çirkinliği vardı. annemle babam eve gelince de suçu erkek kardeşimin üstüne atmıştık. ulan hala da bu suçu itiraf etmedik! kalıbımıza tüküreyim.
yağmur yağdığı zamanlarda çatıya çıkıp alttan geçen insanların kafasına 1 bidon su boşaltmak.
Güneşli havalarda balkona çıkıp normal bebek boyutundaki oyuncak bebekle oynarken aşağıya düşürdüm numarası yapmak. sokaktan geçen bohcacı bi kadın bayıldığından beri yapmadım.
Bisiklet sürülen çimenlik yeri kazmayla 30cm kazıp içine cıvık inek boku doldurmak, üstünü tekrar kapatıp köşeden izlemek.
sinekleri yakalayıp toplu iğneye şiş kebab misali dizmek, üstüne kolonya döküp ateşe vermek.