Yemek programları izler izler, evde bulduğum kakao, vanilya, kabartma tozu un sirke gibi malzemeleri birleştirir bi bardağın içine koyar karıştırırdım.. Her seferinde annem kızardı.
yastıklardan araba yapar, içine girer sürmeye çalışırdım.
her akşam televizyonu rahat izlemek için koltuk olmasına rağmen sandalyeleri birleştirir yatak yapardım. arada sandalye kayıp yere düşmüşlüğüm çoktur.
mandallardan robot yapar birbirlerine vururdum. kırıldıkları zaman annemde bana vururdu.
herkesten saklanmaca oynardım. evin kuytu köşe bir yerine saklanıp beklerdim. kimse fark etmezdi ortalıkta olmadığımı tabi. sonra annem yemek için seslenirdi saklandığım yerden çıkıp gelirdim. hiç bir şey olmamış gibi.
Daha 2. veya 3. sınıftayken dudağımın içinde kan olup olmadığını merak etmeye başladım.Bir gün evde elişi makasımı alıp gizlice tuvalete gittim .Çocuk aklının verdiği saflıkla bir deney yapmaya karar vermiştim kendimce ve dudağımı kestim o an.Öğrendim ki kan varmış dudağımın içinde,tabi sonuçları fena oldu haftalarca okula mor ve şişmiş bir dudakla gittim.Annemden işittiğim azarda cabası.
Birde Evde jöle kutularını atmazdık,kardeşim ve ben alıp oyun oynardık onlarla.Evimizin tam kenarında asma ağacı vardı,kardeşimle oradan karıncaları toplayıp bu kutuların içine koyardık,evcilik oynatırdık kendimizce karıncalara.Bir süre sonra balkonu istila etti karıncalar -normalde havalar her ısındığında her evin başına gelir ama -ben çocuk aklımla benim yüzümden arkadaşlarının peşinden geldiklerini düşünüp kendimi suçluyordum.
Bunlarda böyle saçma sapan çocukluk anılarımdan ikisidir.
Kocaman hayal dünyası ile sokağın ortasına kartondan evler kurmak. Bildiğiniz bütün mahalle çocukları sabah ailelerinin evinden çıkar, kendi yaptıkları eve yerleşirlerdi.
ilkokul 5. veya 6. sınıf gibi, düğün vesilesiyle şehir dışına çıkılmak zorunda kalınır. bavulda fazla yer kaplamasın diye o lanet takım elbiseler üzerimdedir. ceketi çıkarmış, siyah gözlüğü takmış ve saçları ölümüne jölelemiş şekilde sabiha gökçen havalimanında fink atmaktayımdır... hatırladıkça utanıyorum, içime çöküyorum, hissizleşiyorum.