dansa davet oynamak. dans etmek istemediğinde pişkin pişkin sırıtıp ayağını seni dansa kaldırmak isteyen zavallıcığa topuk göstermek suretiyle anlamsızca sallamak.
(bkz: bu da hayata yönelik bir deney)
annenizin makyaj malzemeleri ile palyaço kılığına girmeye çalışmak. Sokakta görseniz korkudan yanına gidemezsiniz ama evde kahraman kesiliyorsunuz, çocuk aklına tükürüyoruz haydi.
böcekler üzerinde bir çok çalışmamız olmuştur kardeşimle. ilk olarak pencere ile perdenin arasında kalmış olan* bir iki sinek yakalanır. bunlar bir plastik kabın içine konur. daha sonra eski kumandalı arabadan sökülmüş bir motorun ucuna jilet takılır çalışıyor mu test edilir** sonra sinekler tek tek infaz tahtasına konur ve jiletli motorla kafaları uçurulur. evet bu kısım gereksiz ama en zevkli kısmıydı yani neyse cesetler alınır bir bölümü karınca yuvalarına bir bölümü örümcek ağlarına bırakılır. yapılan gözlemler gösterdi ki karınca yuvasına bırakılan ölü bir sinek anında hep bir elden yuvaya taşınmıştır. örümcek ağlarına gelicek olursak burada iki durum gözlendi:
1) sinek direkt olarak örümcek tarafından mideye indirildi.
2) sinek örümcek tarafından ağlarla sarmalanarak depo edildi.
evet bu deneyimiz burada son bulmuştu. daha sonra da kanatları koparılmış bir sineğin karınca yuvası yakınlarında karıncalara karşı nasıl bir savaş verdiği hangi teknikleri kullandığı gözlendi.
annem başka işlerle mesgulken mutfağa girer dolaplarda bulduğum herşeyden azıcık katarak bir karışım yapardım. artık allah ne verdiyse; yağ , un, bütün baharatlar , receller, bal, sirke, icecekler, sıvı yemek artıkları, çay, süt vs vs. sonra da bunu annemin güya görmeyeceği bir yere saklar karışımın olağanüstü şeylere dönüşmesini beklerdim. büyüyünce de kimyadan hep caktim zaten, kader.
iç içe geçip sıkışmış iki bardağı ayırmak için, içteki bardağın için soğuk su koyup, dıştaki bardağı da sıcak suyun içine koymak şeklinde uygulanabilecek, merakı celbeden denemelerdir. bir de soğuktan buharlanmış çay bardağına sıcak suyun koyulmasıyla aniden çatlaması vardır ki bu da arşimetvari tesadüfi keşiflerdendir.
çocukluğumdan beri severim resim yapmayı. her çocuk gibi ben de evin duvarlarını boyamışımdır. fakat bir defasında işi iyice abartmıştım. annem komşuya gitmişti, abimle evde yalnızdık. abimden anneme söylemeyeceğime dair rüşvetimi alıp onun dışarı çıkmasına izin verdim. dip not: ben 6 yaşlarındayım abim de 9 falan.
susam sokağı izlemekten midir nedir içimde hep bir deney yapma aşkı vardı. yağ ve suyun birbirine karışmadığıyla ilgili birşey izlemiştim ve bir bardakta denedim. acaip hoşuma gitmişti. bunu resim sanatımla birleştirmeye karar verdim, sulu boyalarımı alıp renkli su ve yağı karıştırdım. bardağın içinde renk renk yansımalarla yağ öbekleri oluşmaya başlamıştı. resim defterimde denedim ama hoşuma gitmedi. sonra baktım kocaman duvar boş duruyor. orada denemeye karar verdim. bu defa akan su ve yağın yoğunluk farklıyla güzel şekiller çıkmaya başladı. ama duvar maviydi ve üzerinde güzel durmuyordu her renk. etrafa baktım ve beyaz tavanı farkettim. iş oraya nasıl çıkacağımı çözmeye kalıyordu.
Köşede duran bir sandık vardı. Onun üzerine zar zor sandalye çıkardım. Fakat yetişemiyordum. Sonra sandalyeye minderleri dizdim güzelce. ikinci bir tabure yardımıyla tırmandım minderlerin üzerine ve yukarıya ulaştım. ilk fırça darbemi atmıştım. Şimdi başka bir sorun vardı. Ben yukarı çıkana kadar minik fırçamın ucundaki karışım her yere damlıyor ve yukarı çıktığımda nerdeyse kurumuş oluyordu. Evde uzun boylu birşeyler aramaya başladım. Salonda köşede duran lambader dikkatimi çekti. Armatürleri çanak gibiydi, tam da istediğim gibi. Çok ağırdı ama kilimin üzerine yatırdım ve çeke çeke götürdüm sandığın yanına. Güzelce dikledim. Çanaklardan birine renkli yağlı karışımımı döktüm. Artık herşey tamamdı. Kendimi sistine şapelin tavanını boyayan michelangelo gibi hissediyordum. Zar zor tırmandım yine sandalyenin üzerine, çanağa doğru eğildim bu sırada sandalye sürekli sallanıyor tabii- fırçamı daldırdım ve tavanı boyamaya başladım. Garip garip şekiller çiziyordum. Fırçanın ucundaki karışım da yüzüme üstüme yerlere damlıyordu tabii. ikinci defa çanağa doğru eğilirken minderlerden biri kaymaya başladı, dengemi sağlayamadım ve yere düştüm. Şükür ki bu kazadan yalnızca kolumu inciterek kurtuldum fakat alt komşunun sizin evde birşeyler oluyor demesiyle gelen annem manzarayı görünce çıldırdı tabii. Bense sürünerek karyolanın altına gizlenmiştim. Annemi ilk defa o gün küfür ederken duydum. Beni saklandığım yerde bulduğunda olanları ise burada anlatmak istemiyorum. **
Kalorifer peteklerinde su yerine başka bir sıvı dolaşsa ne olur diye düşünüp, bu sıvı olarak da zeytinyağını seçerek yapmış olduğum deney. Su ile arasındaki farkı görmem için de ikisini de kaynatmam ve soğuma zamanlarına bakmam gerekti tabi. Suyu kaynatırken sorun yoktu, ama zeytinyağını kaynatırken mutfağı hatrı sayılır derecede yakmıştım.
Ekmek elden su gölden tabi, çocukken zeytinyağının kaç para olduğundan haberim mi varmış.
iki tane mermer taş alıp birinin üzerinde kiremitleri kırıp sonra tükürükleyip acayip şeyler yapardım ben.
Baskı, desen falan işte. Değişik renklerde çiçek yaprakları bulup onlarıda katardım renkler elde ederdim bilmiyorum inanır mısınız ama mahalledeki çöpün yanında birikmiş gazeteleri de alır üzerlerine bir şeyler karalardım elde ettiğim renklerle.
Çocukken yapılan deneyler sayesinde bugün yaratıcı fikirlere sahip olabiliyor insan.
kurumaya bırakılmış bir halı ne kadar sürede yanar? sorusuna cevap arıyordum yanması kolayda söndürmesi zor oluyor. hele bir de söndüremeyip o halıyı aşağı atarsanız güzel,oturduğunuz ev polis lojmanları, altta da ilçe emniyetin bazı şubeleri varsa sokak iyice bir karışıyor. ama çok eğlenceli.
büyük bir bez parçasından paraşüt yaparak 5. kat balkonundan yavru kediyi atmıştım. Paraşüt yolun yarısına kadar iş gördü. Ancak deneyi kendi üzerimde yapmaya tırstığımı hatırlıyorum
Arilari yakaladiktan sonra kucuk su sisesinin icine atip ne kadar yasayacak diye basinda saatlerce beklemek.
Sinegi yakaladiktan sonra avcunun icinde sallayip olcek mi diye duvara firlatmak. Sonuc olarak bi kac saniye can cekismesinden sonra oldugunu gordum ve suan hala yapiyorum hala ise yariyor. Buyuk adam olcak cocukmusum aslinda.
Edit: ama su an farkettim siddete egilimli oldugumu nasi cocukmusum lan ben. Hayvenseverlerin affina siginiyorum cocukmusuz yapmisiz bi esseklik.
su çeşmesinin biraz gerisine bi çukur kazıp içine poşet serip su doldurup üstüne gazeteyle kapatırdım
biraz uzaklaşıp kim basacak , ne tepki verecek diye deney yapardım daha 6 yaşında hahahah
sace bir kıbrıtle biraz ot yakmak istemiştim.nerden bilebilirdim tum cayırligin yanacagını.itfaiyeler gelirken evin en kuytu köşesine saklandıgımda yaşadığım korkuyu bir ben bilirim.
